İran'da 13'üncü Cumhurbaşkanlığı Seçimleri-1
Programımızın ilk bölümünde, İran'daki seçim düzeni ile tanıştıracağız sizleri.
İran İslam Cumhuriyeti'nde 13'üncü cumhurbaşkanlığı seçimleri 18 Haziran 2021'de düzenlenecek. Bu seçimlerde İran İslam Cumhuriyeti'nin 8'inci cumhurbaşkanı halkın doğrudan oyları ile seçilecektir. Bu bağlamda hazırladığımız seri sohbetimizde İran'daki seçim sistemini ve anayasadaki önemli konumunu ele almamızın yanı sıra bu hususun farklı yanlarını ele alıp gelecek seçimleri hakkındaki farklı görüşleri ve bu seçimlerin özelliklerini incelemeye çalışacağız.
İran'daki seçimler dine dayalı demokrasinin en önemli erkanlarından biri sayılır. Bu durumun önemi, halkın oylarının seçimlerin kaderini belirlemekteki belirleyici rolüdür. Bu durum, bölünmeler ve farklılaşmalar olmadan ciddi bir rekabet ortamı hazırlamaktadır.
Bu sene ise İran'da bir başka seçim düzenlenecektir. Yaklaşık 3 ay sonra İran'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 13'üncü dönemi düzenlenecektir. Bu çerçevede topluluklar, partiler ve halk kitleleri kendilerini önemli siyasi bir olay ve etkinlik için hazırlamaktadırlar.
Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimleri ise dört yıl önce düzenlenmişti. Şimdi de 13'üncü dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri ile eş zamanlı olarak şehir konseyleri seçimlerinin 6'ncı dönemi de düzenlenecektir.
Aslında seçimler, özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimleri, İranlıların oy sandıkları başında bulunduğu en cazip ve en hararetli fırsatlardan biridir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri cumhurbaşkanının İran'daki siyasi düzen çerçevesindeki önemli konumundan ve de görevleri ve yetkileri açısından özel bir öneme sahiptir.
Başkanlık sistemlerine sahip ülkelerde, cumhurbaşkanları hükümet kabinesinin başında bulunup yürütme yetkisine sahiptir. Bu tür sistemlerde kuvvetler ayrılığı söz konusudur. Böylece yürütme erki yasama erkinden ayrı çalışmaktadır.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei farklı seçim dönemlerinde yaptıkları konuşmalarda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemine vurgu yapmışlardır.
Bu bağlamda İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, 16 Ordibeheşt 1392'de seçimlerin düzenlenmesinin İslam Cumhuriyeti için onur kaynağı olduğunu belirterek şöyle bir hatırlatmada bulundular: "... Bu ülkede seçimlerden bahsedildiği zaman, yani meşrutadan İslam Cumhuriyeti'ne kadar, hiç böyle şeylerden bahsedilmemişti, ancak yine de kelimenin tam anlamı ile hararetli ve kapsamlı bir genel seçim düzenlenmemişti. Milli Hareket döneminde bile seçimler gerçekleşmesine rağmen bu seçimler İran milletinin seviyesinde değildi. Yani insanların köylerden ve ücra noktalardan kalkıp oy sandıklarının başına geldikleri, kendileri bile bile oy kullandıkları söz konusu değildi. Bu olay sadece İslam Cumhuriyeti döneminde gerçekleşti. Büyük İnkılap Liderimiz bu olayın mühendisliğini yaptı, tasarladı ve inisiyatifli davrandı. İmam Humeyni, en başından itibaren İslam Cumhuriyeti çerçevesinde yönetim sisteminin belirlenmesi için referandumun hemen uygulanmasını istedi. Dünya genelindeki devrimlerde bu etkinliler 3,4 veya 5 yıl sonra belki de daha uzun yıllar sonra gerçekleşir ancak İslam Cumhuriyeti'nde devrimin zafere kavuşmasından 50 gün sonra referandum düzenlendi. Büyük bir kalabalık yüksek oranla oy sandıklarının başına geldiler ve oylarını kullandılar. Hangisinden yana oy kullandıkları ikincil bir meseledir. Öncelikli mesele insanların tam olarak sahada olduklarını göstermeleri idi. Onlar her türlü girişim, geleceklerinin stratejileri ve kararlarının belirlenmesi için hazır olduklarını gösterdiler. İşte temel orada atıldı. Ardından da süreç devam etti. "
İslam İnkılabı Lideri ayrıca 25'inci İmam Humeyni rıhleti yıldönümünde seçimlerin İran İslam Cumhuriyeti düzenindeki değersel konumu ve önemi hakkında da şöyle buyurmuşlardır: " İslam Cumhuriyeti modelinde, demokrasi ve din iki ayrı öğe olmamasına ilaveten aslında demokrasi dinden kaynaklanmaktadır. Kimileri zannetmesin ki büyük İmam'ımız seçimleri Batı kültüründen almış ve onu İslami düşünce ve İslami Şeriat'e dahil etmiştir. Hayır, eğer seçimler, demokrasi ve halkın oylarına dayanma, dinin bir parçası olmasaydı ve İslami şeriattan yararlanmasaydı İmam hiç tereddüt etmezdi, zaten İmam kesin ve net olarak her şeyi dile getirirdi. İşte bu durum dinin bir parçasıdır... İslami Şeriat'a riayet edilmesi gerek. Bu düzende, işler demokrasi vesilesi ile yürütülmektedir... işler halkın elindedir. Büyük İmamımızın hareket etme prensibi de budur. "
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei Mart 2013'te yaptıkları konuşmada da seçimlerin İran milletinin kendi kaderlerini belirlemekteki özgürlüğü ve varlığının tezahürü olduğuna vurgu yaparak sözlerine şu şekilde açıklık getirdiler: "... Cumhurbaşkanını seçtiğiniz zaman, ülkenin yürütme iplerini seçtiğiniz, sizin iradeniz ve oylarınız sonucu seçilen birine bırakmanız anlamına gelir. Meclis temsilcilerini seçtiğiniz zaman, işleri, yasama ve yürütme işlerine denetim sürecini bildiğiniz ve seçtiğiniz kişilere bıraktığınız anlamına gelir. Bu yüzden insanları seçenler de sizlersiniz. Bu da halkın ülkelerinin yönetilmesindeki gücünü ve milletin kendi kaderini belirlemesinde payının olduğunu gösteriyor. Bu az buz bir şey değildir. Bu bizim için her şeydir. "
Demokratik bir toplumda, seçenler ve oy verenler oyları ile salahiyetli ve liyakatli saydıkları birilerini bir makam için seçerler ve onları yönetim düzeyindeki konumlara yönlendirirler.
İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 56'ncı ilkesi de self determinasyon hakkını siyasi güç ve hakimiyetin kaynağı olarak tanımaktadır. Bu hususta anayasanın diğer ilkeleri de bu hak çerçevesinde ve oyların hayata geçirilmesi araçlarına baş vurarak özgür seçimlerin düzenlenmesini de garanti altına alır.
İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 6'ncı ilkesinde de İran İslam Cumhuriyeti'nin halkın oylarına dayanarak ülkeyi yöneteceğine vurgu yapılmıştır.
Siyasi meseleler uzmanı Salih Eskenderi ise Cumhurbaşkanının İran anayasasındaki yetkilerine değinerek şöyle diyor: " Doğrudan kamu oyları ile seçilen cumhurbaşkanı, ülkenin ikinci şahsı olarak idari ve yürütme işlerini eline alır ve olağanüstü bir güçten yararlanır. Bu güç ise anayasadan kaynaklanmaktadır. Anayasa bu konuma uygun olarak tüm imkanları, kaynakları, yetkileri ve görevleri ve hakları cumhurbaşkanına ayırmıştır. "
Siyasi bilimler ve siyasi hukuk teorisyenleri de en iyi yönetim şeklini cumhuriyeti olarak tanımlıyorlar. İran İslam İnkılabının da en büyük siyasi getirisi İslam Cumhuriyeti düzeninin inşa edilmesi idi. İslam Cumhuriyetinde halkın hakimiyeti veya cumhuriyet ilkesi İslamiyet veya siyasi yetkilendirmelerde ilahi hakimiyetin göz önünde bulundurulması ilkesi ile uyumlu olarak hayata geçirilmiştir.