Kutsal Savunmanın Aşurai Yanları-1
(last modified Sun, 26 Sep 2021 07:09:58 GMT )
Eylül 26, 2021 10:09 Europe/Istanbul

Irak Baas Rejiminin İran halkına yönelik açtığı savaşa karşı Kutsal Savunmanın yıldönümü haftasını idrak ediyoruz. Bu yılki Kutsal Savunma haftası neredeyse Hüseyni Erbain'e denk gelmiştir.

Kutsal Savunma haftası bu sene İmam Hüseyin as'ın şehadetinin kırkıncı gününe denk gelmektedir.  İran milletinin kutsal savunması da  İmam Hüseyin as'ın  zalim Yezid ordusu karşısındaki kıyamın mesajlarından ve derslerinden esinlenmesinden dolayı  sohbetimizin devamında  Kutsal Savunma yıllarının   Aşurai cilvelerinden söz etmek istiyoruz. 

İran İslam Cumhuriyetinin tarih yazan ve kader belirleyici  noktalarından biri de  İran halkının saldırgan Irak Baas rejiminin  açtığı savaşa karşı İran halkının sekiz yıllık direniş ve  dayanışmasıdır.  İran'ın direniş ve siyaset literatüründe  bu sekiz yıllık savunma süreci kutsal savunma yılları olarak adlandırılmaktadır. Savaşlar  sergiledikleri tüm kötülüklere ve çirkinliklere rağmen, insanların öfkesine ve kızgınlığına neden olmasına rağmen kimi zaman da güzel yanları bulunmaktadır. 

Savaşlar ölüm ve yıkımı simgeleseler de  savaşlar savunma mahiyetine büründüğü zaman, yüce insani değerler ve adetlere uğruna yapıldığı zaman  kutsal ve övülen bir olaya dönüşür.  İşte  İran milletinin Saddam Baas Rejimine karşı sekiz yıllık savaşı bu türdendir.  Bu yolda şehit düşen  gençler, erkekler ve kadınlar  direniş ve  ayakta durma  efsaneleri sayılırlar ve hiçbir zaman hatıralardan silinmeyeceklerdir.  Çünkü onlar  en yüce insani değerleri korumak ve savunmak için  canlarını feda etmişlerdir. 

Irak'ın İran'a yönelik savaşı 22 Eylül 1980 yılında başlamıştır.  Saddam rejiminin İran'a dayattığı savaş  sekiz yıl boyunca sürmüş ve Saddam ve destekçileri  Doğu ve Batı blokunun en büyük isimleri olmasına rağmen  İran'ı bölmek ve yeni kurulan İslam Cumhuriyeti  sistemini devirmek yönündeki hiçbir hedeflerine ulaşamamışlardır.  Bu savaş,   İslam Devriminin ülkülerinin gelişmesi açısından bir dönüm noktası  olmuş ve İran'ın da gelişmesi ve kapasitelerinin filizlenmesi için  her alanda bir tetikleyici sayılmıştır.  İran İslam Cumhuriyeti halkı,  onbinlerce şehidi anarak, binlerce gazi ve milyonlarca genç erkek ve kadının kahramanlıklarını hatırlarında tutarak  22 ile 28 Eylül tarihleri arasını  Kutsal Savunma Haftası olarak adlandırmakta ve kutlamaktadırlar. 

 İran'da görkemli İslami devrimin zaferinden önce ve sonra, insanlar  sloganları ile ve de pratikte kıyamlarını ve devrimlerini Aşura hareketinin devamı olarak gördüklerini ispatladılar.  İran İslam İnkılabının sergilediği direniş, özveri, zulümle mücadele, haktaleplik, hürriyetçi ve diğer özellikleri, hepsi Aşura kıyamı ve Kerbela olayından esinlenmiştir.  İran İslam İnkılabı çağdaş dönemin en büyük  hareketi olarak  İmam Hüseyin as'ın kıyamının etkileme gücünün inkar edilemez ve net bir örneğidir. 

İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu İmam Humeyni, İslam İnkılabının mevcut lideri Ayetullah Hamanei ve diğer belirgin şahsiyetler defaatle  İmam Hüseyin as'ın aydın yolunun izlenmesi gerektiğine vurgu yapmışlardır. İmam Humeyni ise bu hususta şöyle buyurmuştur: "  İran İslam İnkılabı,  Aşura'nın bir hüzmesi olup  büyük ilahi bir devrimdir. "

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise şöyle buyurmuşlardır: "  Bakın bu yarım günlük olay ne kadar tarihimizi bereketlendirmiş. Bugüne kadar da yaşatılıyor ve esin kaynağı oluyor. Bu olay, sadece okumak ve anlatılmak için, insanların hoşlanması veya duygusallaşması için değil, bereket ve hareket kaynağıdır.  Bu durum, devrimimizde, savaşta ve tarihimizde hissedilmektedir.  Şia tarihinde, Şii olmayanlar tarafından İslam aleminde zulme karşı başlatılan devrimler tarihinde de  Kerbela olayı, parlak ve belirgin bir şekilde etkileyici olmuştur. Belki İslam dışında da etkili olabilmiştir.  Bizim tarihte de-yani  1300, 1400 yıl içerisinde- aynı yarım günlük olay etkisini sürdürmektedir. Bu yüzden, sekiz yıllık savaşımızı, İmam Hüseyin as'ın sekiz,dokuz saatlik Aşura mücadelesi ile kıyaslamamız uzak ve garip sayılsa bile savaşımız parlak bir olay olarak değerlendirilebilir ki gerçekten de böyledir. Sözün özeti tarihte  yarım günlük fedakarlıklar ile karşılaştırılabilecek hiçbir hadiseyi bulamıyorum. Her şey ondan daha küçüktür. Ancak  bizim savaş  bu denizin bir damlası olabilir. "

Gerçekte,  İmam Hüseyin as'ın kıyamı,  İslam tarihi boyunca ıslah edici ve kutsal hareketlerden biridir ki sonuçları ve etkileri fikirsel, sosyal siyasal açıdan gelecek nesillere süregelmiştir.  Aşura dersleri, her daim  yaşatılmış, yaşatmış ve  hareketleri tetiklemiştir.   Bu olay belli zaman ve mekanda gerçekleşmesine rağmen  sergilediği dersleri belli bir mekan ve zamanla sınırlı kalmamıştır.   Adalettaleplik ve zulümle mücadele, özveri, şecaat, izzet,  hürriyet ve iyiliklerin savunulması ve yaygınlaştırılması ve kötülüklerden sakınma Aşura olayının önemli derslerinden sayılır.  Bu olayın yaşanmasından bu yana  birçok adalettalep ve hürriyet yanlısı hareket ondan esinlenmiştir.  Mevcut çağda da  İmam Humeyni liderliğindeki   İran İslam İnkılabı  İmam Hüseyin as'ın hareketinden esinlenerek  örgütlenmiştir. 

Emperyalist güçlerin  insanları  adeta kul köle olarak esir aldığı mevcut çağda, İmam Hüseyin as  mücadele için  gereken motivasyonu ve morali sağlamasının yanı sıra  zulüm ile mücadele şeklini de göstermektedir.  Mücadelenin ilk adımında  dikkat edilmesi gereken husus korkmamak ve cesaretli olmaktır.   Sayısal ve askeri donanım açıdan  görülen üstünlükler hiçbir zaman zulme karşı mücadelede korkmaya ve paniklemeye yol açmamalıdır. Nitekim İmam Hüseyin as ve yarenleri de  sayısız düşmanı ve askeri imkanlarından ürkmedi onlara karşı sinmedi.  Onlar  düşmanlarını o kadar hor ve küçük görüyorlardı ki  iradeleri bir nebze olsun bile sarsılmadı. Bu durum yani düşmandan korkmamak da milletlerin bekası ve direnişinde önemli bir faktördür. 

Büyük İran milletinin  kutsal savunma yılları,  İmam Hüseyin as'ın  çağrısına verilen Lebbeyk cevabının  sergilenmesi idi. 8 yıllık savunma yıllarında dönemin İmam Hüseyin as'ı olan İmam Humeyni'nin çağrısına uyan mücahitler, zaten  Ninuva'da tarih boyunca görülen coşku ve şevki ile zulümle mücadele için ayağa kalkan ve Hüseyni Aşura'da eğitilen insanlardı.   İranlı mücahitlerin  savaş cephelerindeki direnişi ve başarısı, onların Hüseyin as'a iktida ederek  mücadelelerinde Allah'a tevekkül ederek ve onun yardımından emin olarak, Baas Rejimi ve sayısız  destekçileri karşısında dayandıklarını  gösteriyor. 

İranlı mücahitler tüm baskılar ve vahşice cinayetlere rağmen uzlaşmaya yanaşmadılar ve İmam Hüseyn'vari bir şekilde  izzetleri, şerefleri ve dinlerini savundular.   İran halkı  ülkelerinin kaderinin tayin edilmesi için, özgürlüğün inşası için  Aşura hareketinden öğrendikleri her şeyi tek tek uygulamaya çalıştılar.  Onlar  İmam Hüseyin as ve yarenleri gibi tamamen silahlanmış büyük sayıdaki düşmanları karşısında küçük görüldüklerini  bile bile  imanları, direnişleri ve birlikleri sayesinde  zaferin yolunu buldular.   

Şehit Çemran bu etkilenme ve izlenimi  güzel bir şekilde betimlemektedir.  Şehit Çemran  İmam Hüseyin as'a hitaben şöyle diyor: " Efendim! Yanında  küfür ve zulüm ile savaşmaya geldim. Canıgönülden buradayım. Tasua gelip çattı.  Yezidlilerden büyük bir grup, tankları, topları ve zırhlı araçları ve arabaları ve askerleri ile harekete geçmiş. Hak ile batıl karşı karşıya gelmiş.  Düşman yıldırım gibi ilerliyor. Bense senin yarenlerinden biri olarak Kerbela'da savaşmak istiyorum. "Savaş döneminde Irak 9 tümenini  sahaya sürmüş ve  pratikte 12 zırhlı, piyade tümen ve 30 tugayın desteğinden de yararlanıyordu. Neredeyse insani güç ve donanım açısından hiçbir eksiği olmadığı söyleniyordu.  Kimi tahminlere göre  Irak ordusunun İran ordusuna karşı gücü  sekiz kat kimi tahminlere göre de 15 kat daha büyüktü.  Ancak Saddam'ın öngöremediği şey,  İslam'ı savunmak ve güvenliklerini korumak için  hiçbir şeyden ürkmeyen ve İmam Hüseyin as mektebinde eğitilen ve büyüyen insanların haktalepliliği ve cesareti idi.  

Özel hareket üyelerinden birinin söylediğine göre  topçular amiri Teğmen Hudakuli, 10 gün boyunca namaz vakti hariç hiçbir zaman  botunu çıkarmamıştı.  Ayakları nasırlı olmasına rağmen  aşk ile dolu bir şekilde  savunma yapıyordu.  Savunma yıllarında  İslam mücahitleri  Kuran-ı Kerim'in bu ayetini  tecelli ettirdiler: "..... “Nice az birlik vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara-249)

 Saddam'ın İran'a dayattığı savaşı,  İslam İnkılabı ve İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı en önemli hasım girişimlerinden addetmek lazım. Bu savaş  devirme amacı ile İran milletine dayatılmıştı. Ancak hayalden başka bir şey değildi.  Aşura mektebinde eğitilmiş mücahitler,  sekiz yıllık kutsal savunma yıllarını  ahlak, faziletler ve ilahi değerlerin yansıdığı ortama dönüştürdü ve en görkemli ve yapıcı derslerin verilmesine zemin hazırladı.