Nevruz; barış ve dostluğun simgesi
(last modified Sun, 03 Apr 2022 16:31:56 GMT )
Nisan 03, 2022 19:31 Europe/Istanbul

Her gün yeni bir gündür; her şeye yeniden başlanabilecek gündür, ama hiç bir yeni gün, yeni gün anlamına gelen Nevruz değildir.

Bismillahirrahmanırrahim. Baharı, şükufeleri ve sebzeleri yaratan, akan suların ve yağmurlu bulunanların Allah’ın adıyla hepinizi en içten dileklerimizle selamlıyoruz. Yeni gününüz kutlu olsun.

Evet, her gün yeni bir gündür; her şeye yeniden başlanabilecek gündür, ama hiç bir yeni gün, yeni gün anlamına gelen Nevruz değildir. Nevruz, yenilenmesi ile birlikte doğanın yenilendiği yeni gündür. Nevruz’da ağaçlar ve çiçekler yeniden canlanır, toprak yeşerir. Nevruz’da buzlar erir ve akan sular koşa koşa ovalara ulaşarak ağaçları yeşertir ve yeni yaprakları ve meyveleri yetiştirir. Tüm bunlar ve gördüğümüzde mutlu olduğumuz başka gelişmeler, Allah tealanın insanlar için yarattığı nimetlerdir. İnsanlar hangi ırktan, hangi renkten ve hangi soydan olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, bu nimetlerden yararlanma ve güzelliklerinden zevk alma hakkına sahiptir. Bu anlayış, tekelcilik ve sultacılık anlayışı ile çelişen bir anlayıştır. Bu anlayışın temeli barış, özgürlük, dostluk ve eşitliktir ve Nevruz bayramı asırlardır bu anlayışın habercisidir.

Nevruz insanlara, karanlıkları, soğukları ve çirkinlikleri tüm zorluklarına rağmen geride bırakmayı ve aydın, yemyeşil ve güzel bir geleceği hayal etmeyi hatırlatır. Kuşkusuz doğa, insanlar sözünü dileyecek kulakları olursa, iyi bir öğretmendir.

Her yeni hicri şemsi yılının başında Nevruz bayramı özel merasimleri ve gelenekleri ile bizlere birçok dersi tekrarlıyor. Bu geleneklerden biri olan ve içinden birçok dersi çıkarmanın mümkün olduğu gelenek, Heftsin sofrası kurmaktır. İran halkı asırlardır her yıl yeni yıla saatler kala esas elemanları S harfi ile başlayan yedi nesneden oluşan bir sofra kurar. Bu nesneler Sebze, Sib (elma), Semenu (uğut), Senced (iğde), Somak, Sarımsak ve Sirke’dir.

Peki ama, İranlılar neden bu özel anlar için bu yedi nesneyi seçmiştir, dersiniz?

Sebze, tazelik, yeniden doğuş ve doğanın yeniden dirilmesinin simgesidir. Soğuk ve karanlık kışı geride bırakan cansız doğa, şimdi yeniden yeşermeye ve hayatına yeniden başlıyor. Ve böylece sebze, doğanın tümünü temsilen Heftsin sofrasında yerini alıyor. Bazen güzel sümbül çiçeği ile birlikte bu sofrada yer alan sebze bize iki önemli dersi hatırlatıyor. Birincisi şu ki, ölümden ve sessizlikten sonra yeniden bir hayat vardır ve bizler ölüm karanlığına gömülmeden önce hayatın yeniden başlayacağını düşünmeliyiz, nitekim eğer o gün için uygun erzak yanımıza alamamışsak, hatta ilkbaharda yeşerme gücü olmayan çürük tohumlar gibi olur ve hayat denen şeyden hiç bir nasip alamayız.

Sebzenin ikinci dersi ise şöyledir: Gelin karanlıkları ve çirkinlikleri unutalım ve yeni ve neşe dolu cömertçe bir hayatı düşünelim. Gelin doğa gibi gücümüz yettiği kadar başkalarına bağışlamaya ve hayatımızın neşesine başkalarını da ortak etmeye çalışalım.

Sebzenin bu iki dersi aslında birbirinden bağımsız da sayılmaz, zira bağışlamak ve başkasını düşünmek yeniden hayatımıza başlayacağımız gün için uygun erzak olabilir.

Elma (sib) sağlık ve sıhhat simgesidir. İran halkı Heftsin sofrasına güzel ve sağlam elmalarla doldurdukları kabı yerleştirmekle aslında herkes için sağlık ve sıhhat arzusunda bulunur.

Son günlerde koronavirüs salgını yüzünden herkes sağlıklı günleri hasretle arzu ediyor. buna karşın hepimiz bu arzumuzun gerçekleşmesi için çabadan el çekmiyor ve herkes için sağlık ve sıhhat arzusunda bulunuyoruz. Kuşkusuz cismi sağlık hepimiz için çok önemlidir, fakat unutmamak gerekir ki ruhi sağlık hatta cismi sağlıktan daha zaruri ve daha gereklidir.

Koronavirüs gerçi birçok insanın cismi sağlığını tehlikeye atmayı başardı, fakat hiç bir zaman bizlerin ruhi sağlığımız tehdit edemez. İnsanların ruh sağlığını tehdit eden asıl etkenler yanlış kültürler ve haddini aşan insanları yersiz istek ve talepleridir. Maalesef günümüzde birçok kitle iletişim aracı bu yanlış kültürlerin ve haksız isteklerin propagandasını yapıyor. Buna göre medya üzerinden yürütülen bu saldırılara karşı daha çok ruhi sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Medya hakkında bilgili olmak bize bu hedefe ulaşmakta yardımcı olabilir. Yine ilginçtir ki medya bilgeliği de Farsçada S harfi ile başlıyor.

Heftsin sonrasının bir başka nesnesi Semenu ya da Türkçe adı ile uğut tatlısıdır. Gerçekte Semeni çimlendirilmiş buğdaydan yapılan ve oldukça enerjik ve besleyici olan bir yiyecektir. İran halkı semenu ye yiyeceklerin bolluğunun simgesi olarak biliyor ve onu Heftsin sofrasına koyarak tüm insanların yeterli ve sağlıklı yiyeceğe ulaşmasını ve bereketli bir yıl geçirmesini arzu ediyor. bu arzu günümüz dünyasının en büyük arzularından biridir. Nitekim uzun yıllardır milli ve uluslararası kurum ve kuruluşlar gıda maddelerinde ayrımcılığa son vermeye çalışıyor, ama yine de aynı yanlış kültürler ve bazı devletlerin ve liderlerin haddini aşan istekleri bu insani arzunun gerçekleşmesine mani oluyor.

Günümüz dünyasında onca çabaya rağmen hâlâ çok sayıda insan yeterli ve sağlıklı yiyecek elde edemiyor ve daha da kötüsü bunun sebebi yetersiz miktarda gıda maddesi bulunmaması değil, bazılarının oburluğu ve aşırı talepleri ve gıda maddelerini bir yerde stok etmeleri ve başka yerleri bu nimetten mahrum bırakmalarıdır ki bu da adaletsizliğin ta kendisidir.

Sarımsak ve sirke ise temizliği armağan eden ve virüsler gibi kirlilikleri yok eden nesnelerdir. Bunlardan biri iç kirliliği ve diğer dış kirliliği temizlemeye yarar. İran halkı sarımsağı vücudun sağlığı ve birçok hastalığın bertaraf edilmesinde faydalı bilir ve sirkeyi de yaşadıkları ortamı dezenfekte etmek için kullanırdı. Bu özellikler günümüz bilim adamları tarafından da onaylanan özelliklerdir, nitekim koronavirüs salgını başladıktan sonra da birçok uzman ve hekim insanlara bu iki maddeyi tüketmeyi tavsiye etmektedir.

Sarımsak ve sirkenin Heftsin sofrasında yer almasının sebebi ise her türlü kötülüğü ve çirkinliği yok etmeyi simgelediği içindir. Bu iki nesne bizlere çirkinliklerden ve kötülüklerden arınmamızı ve yeni yıla her türlü husumetten ve kinden arınarak girmeyi hatırlatır. Doğa gibi yeni bir hayata başlamak için gönlümüzü ve ruhumuzu kötülüklerden, çirkinliklerden ve karanlıklardan arındırmalıyız. Biz de doğa ile birlikte yeniden diriliş gününün alıştırmasını yapmalı ve gönüllerimize yeniden filizlenme ve nefes alma ve aşk ve sevgi ortamında ve başkalarını sevme fırsatı vermeliyiz. Bu sevgi ve başkalarını da düşünmenin simgesi Heftsin sofrasında iğde (senced) ve somaktır. İran halkı iğde filizinin kokusu gönüllerde sevgiyi arttırdığına ve somak tanecikleri de yürekleri birbirine yakınlaştırdığına inanırdı.

Eğer Nevruz bayramının tüm derslerine sosyal açıdan bakacak olursak, mutlaka milletlerin ve devletlerin arasında daha iyi ve daha samimi ilişkilere ve kalıcı barışa şahit oluruz. Hepimiz bu derslerin sayesinde dünyamızı savaş ve şiddetin çirkinliğinden arındırabiliriz. Dünyamız istediğimiz dünya olur. Eğer düşüncemiz sırf başkalarına musallat olmak ve onların hayattan payını ele geçirmek olursa, savaş, husumet ve şiddet dolu bir dünyayı inşa etmiş oluruz. Oysa eğer sevgi, adalet ve bağışlayan bir dünyayı düşünecek olursak, artık ne savaş ne de şiddet olur.

Ve tüm bunlar, Nevruz bayramının asalet kazandırdığı fikri ve kültürel kökler olup insanlar için asırlar boyunca miras bırakmıştır.

İslam dini İran topraklarına ayak bastığında, bu asalet ve Nevruz bayramının ardında yatan güzel düşünce İslam dini de bu bayramı onaylamasına ve bu günü dua ve ibadet günü olarak ilan etmesine vesile oldu. İslam dini bu günü tüm günahlara ve kötülüklere tevbe etme günü ilan etti. İslam Peygamberi’ne -s- göre günah işlemediğimiz her gün Nevruz’dur ve en büyük günah başkalarını hakkını çiğnemek ve adaletsizliktir.

Nevruz bayramı ise adalet taleplik düşüncesinin ürünüdür, ki bu da İslam dini onun için zuhur ettiği hedeftir. Bu yüzden İran milleti İslam dini ile tanıştıktan ve benimsedikten sonra Kur'an'ı Kerim’i de Heftsin sofrasına getirdiler ve o günden sonra Kur'an'ı Kerim ve Heftsin sofrası hiç bir zaman birbirinden ayrılmadılar.

Buna göre biz de yeni yılı Kur'an'ı Kerim’den ayetler okuyarak karşılıyor ve ellerimizi Allah tealaya doğrultarak gönlümüzü doğa gibi tazelemesini niyaz ediyoruz.

Ey yüce Rabbimiz bize Nevruz düşüncesi ile İslam ülkülerini gerçekleştirme gücü ver; bize dünyadan savaş, şiddet ve adaletsizliği yok etme ve barış fidanını güçlü bir ağaca çevirme gücü ver. Amin, ya Rabbul alemin.