Seyahatnamelerde Nevruz diyarına yolculuk - 2
Milli ve umumi merasimler ve ayinler çok kültürlü ve çok etnik grubun bir arada yaşadığı bir toplumda sosyal düzeni ve kültürel normları korumakta büyük rol ifa eder.
İran’da milli merasimlerin başında Nevruz bayramı yer alıyor. Nevruz bayramı İranlı kimliğin başında yer alıyor ve insani ve tarihi boyutları itibarı ile dünya kültürel mirasları listesinde de seçkin bir yeri bulunuyor.
Şimdi geçen bölümün devamında, bazı seyyahların ve turistlerin İran seyahatlerinde gözlemlerinin bir köşesini ve Nevruz bayramına ilişkin yazdıklarını gözden geçirmeye devam ediyoruz.
Nevruz, halkın kültürel deneyimleri, inançları ve davranışlarının bazı boyutlarının her yıl ilkbahar ve yeni yılın başında bazı etkinlikler çerçevesinde tekrarlanmasıdır. Nevruz merasimleri İran topraklarında ve Nevruz kültürünün küresel coğrafyasında yaşayan insanların sosyal yaşamında bir kaç bin yıllık tarihi süreçte kuşaktan kuşağa intikal eden ve günümüze ulaşan merasimlerdir
Seyahatname yazarları, şarkiyatçılar, seyyahlar ve hatta İran’a seyahat gerçekleştiren sıradan insanlar ve turistler biraz merakla İran’da Nevruz gelenekleri ile tanışabilir ve eğer bu günlerde İranlılara misafir olurlarsa, hiç kuşkusuz çok güzel anılarla ülkelerine döner.
Biz de tarihi kitaplarda ve seyahatnamelerde yaptığımız kısa gezintide bazı ilginç noktalara rastladık ve şimdi burada onları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Çeşitli kaynakların arasında “Sultan Sahip Karan Mahzarında” adlı kitap diğer eserlere kıyasla daha fazla Nevruz hakkında açıklama yapmıştır. Eserin yazarı 19. Yüzyılın Alman şarkiyatçısı Heinrich Karl Brugsch’tur. Alman şarkiyatçı söze Nevruz bayramının önemi ve İran halkı arasında konumu ile başlayarak şöyle yazıyor:
Nevruz bayramı yakındı ve yakında gelecekti. Nevruz sözcüğü hemen hemen tüm İranlılar için sihirli ve mucizevi bir sözcük gibidir. Bu sözcüğü duyan herkes heyecanlanır ve yüzünde tebessüm izleri belirler ve gelecek Nevruz’da daha iyi bir yaşamları olma umudu ile şimdiki tüm sorunlarına ve sıkıntılarına katlanarak yıl boyunca Nevruz’un gelmesini arzu eder.
Alman şarkiyatçı Brugsch Nevruz bayramının derin mazisine ve yeni hicri şemsi yılın başlangıcına nücum bakımından gökteki yıldızların konumunun değişmesine işaretle şöyle yazıyor:
Nevruz, kışın sonuna ve Hut burcunun Hamel burcuna değişmesi ve ilkbaharın başlamasına denk gelir.
Nasıri (Gacar kralı Nasıreddin) döneminde İran halkı arasında nücum ilminin yaygın olması Brugsch’in ilgisini çekmiş olacak ki kitabında şöyle yazıyor:
İranlı müneccimler takvimde iyi veya şom saatleri belirlemeye ve böylece kraldan veya prenslerden iyi bir mükafat almaya çalışır. Müneccimler Nevruz’dan bir süre önce Hamel burcunun başlayacağı anı saniyesi kadar büyük bir dikkatle belirlemeye ve ilan etmeye çalışır; böylece insanlar yeni yıla girerken tarihi ve geleneksel merasimlerine başlayabilir.
Anlaşılan ta o dönemden bu yana tatlı ustalarının işi Nevruz bayramı arifesinde çok revaçta olacak ki bu konu Alman şarkiyatçı Brugsch’ın da dikkatini çekmiş ve şöyle yazmıştır:
Tatlı satan dükkanların işi çok revaçtadır ve İran’ın çeşitli yerli tatlılarını yaparak satışa sunmaya başlıyorlar.
Brugsch Nasıri döneminin İranlıları arasındaki yaygın geleneklerden biri de Heftsin sofrasını hazırlamak olduğunu belirterek, okurlarına bu etkinlikten güzel bir tablo sunuyor:
Nevruz bayramı için İran halkı genellikler evlerinin küçük bahçelerinde veya vazolarda S harfi ile başlayan çiçekleri yetiştiriyor; örneğin Sümbül çiçeği gibi ve doğanın uzun bir kış uykusundan sonra uyanışını bu çiçekle kutluyorlar.
Tarihi kaynaklar Gacar kralı Nasıreddin’in sanat zevkinden söz ediyor. buna göre Sultan Sahip Karan lakabı ile bilinen kral Nasıreddin’in fotoğraf ve hattatlık sanatları ile ilgilendiği, bazen şiir yazdığı ve hatta selfi çektiği biliniyor.
Brugsch kral Nasıreddin’in Nevruz bayramı arifesinde çarşıyı gezdiğinden söz ediyor. kral çarşıyı gezmek istediğinde Tahran’ın Sebze meydanı halka kapatılır ve sadece kral ve saray halkı bu meydana girebilirdi.
Brugsch’ın kitabında Nevruz bayramının olmazsa olmaz iki merasimi “Küçük selam” ve “Umumi selam” hedef topluma göre ikiye ayrılmıştı. İlk selam kralın ailesi ve yakınlarına özel bir merasimdi ve kraliyet sarayında ve bayramın ilk gününde düzenlenirdi.
Ancak Umumi selam merasimi başka türlüydü. Bu selamda kral Sebze meydanın yakınında büyük bir bahçeye hakim olan bir köşkün eyvanında tahta oturur ve buradan büyük bahçeye gelenleri görebiliyordu. Bu eyvanın büyük ve uzun perdeleri vardı ve merasim sırasında açılırdı.
Umumi selam merasimine subaylar, üst düzey yetkililer, eşraf ve zenginler, din adamları, hükümetin önemli mevkilerinde yer alanlar ve prensler katılır ve hepsi önceden belirlenen yerlerde sıraya geçerek bekler ve böylece onların tabiri ile alemin kıblesi veya kralı Nevruz bayramında görmek isterdi.
İngiliz diplomat ve yazar Robert Ker Porter de, şu anda geçirdiğimiz Nevruz günlerine benzer günlerde, fakat 1819 yılında, yani yaklaşık iki yüz yıl önce İran’a bir seyahat gerçekleştirdi. Porter de bu merasime işaret ederek Tahran’daki gözlemlerini şöyle anlatıyor:
Bayramın ilk gününde Erg meydanına geldim. İnsanlar çeşitli kesimlerden orada toplanmıştı. Ardından giriş kapısından Erg’in içine girdim. Kral burada ırgatlarını kabul ediyordu. Köşkün bahçesinde bir süre bekledikten sonra kral geldi ve tahta oturdu. Eşraf onun bayramını kutlayarak bayramlık aldı ve merasim sona erdi.
Zendiye döneminde İran’a seyahat eden Alman seyyah, tarihçi ve jeolog Carsten Niebuhr da Nevruz hakkında yazanlardan biridir. İran’a gelen seyyahların arasında belki de bu seyyah İran hakkında en dakik ve garezsiz şekilde yazan kişidir. Aslında Niebuhr jeologdu ve belki mesleği icabı her şeye dikkatle baktığından İran konusunda da bu şekilde yazmıştır.
Tahti Cemşid’i anlattığı bölümde Niebuhr 1765 yılındaki günlüğünde şöyle yazıyor:
19 Mart, evimde resim çiziyordum. Köy halkı benim Nevruz bayramı için tedarik yaptığımı zannettiler. Nevruz bayramı, eski İran’da da kutlanan gündür.
Aslında Niebuhr için Nevruz’un tarih boyunca ve ta uzak geçmişten Zendiye dönemine kadar geldiğini kabul etmek biraz zor gelmiş olabilir. Niebuhr bu hayretini beyan ederken okurlarını Nevruz’un güçlü bir etkinlik olduğunu ve tüm savaşlara ve iktidarların değişmesine karşın hâlâ ayakta kaldığını anlatıyor.
Alman seyyah Niebuhr Nevruz bayramını ve gelenek ve göreneklerine işaret ederek şöyle yazıyor:
20 Mart günü köy halkı her zamankinden daha iyi elbiseler giymişti ve bu günde çalışmadılar. Daha güzel elbise giymek ve çalışmamak, bu günün bayram günü olduğunu gösteren tek işaretlerdi; Ramazan ayı olduğundan İranlılar hiç bir şey yiyemiyordu; tabi akşam olunca gündüz yemediklerini telafi ettiler, ama sessizce ve huzur içinde.
Yine ilginçtir ki çoğu seyahatname yazarı, Nevruz bayramı Ramazan veya Muharrem ayına denk geldiğinde İran halkı dini merasimlerini milli merasimlere tercih ettiğini belirtmiştir.
Richards Frederick charles da birinci Pehlevi döneminde İran’a seyahat etti ve bu yüzden seyahatnamesi İran’ın çağdaş tarihine yakındır. Richards da eserinde Nevruz etkinliklerini ve Tahran ve İsfahan’da Nevruz günlerini anlatıyor. Richards’ın eserinde şöyle okumaktayız:
İranlılar eski bir inanca göre kim Nevruz sabahı konuşmadan önce ağzını tatlandırır ve vücuduna yağ sürerse yeni yılda hiç bir kötü hadise yaşamayacağına inanır. İran halkının hemen hemen tümü hamama gider ve yeni elbise giyer.
Richards eserinde özel olarak İsfahan kentini ve bu kentte yaşayan halkın Nevruz geleneklerine işaret ederek şöyle yazıyor:
Nevruz sabahı merasimi sona erince, İsfahan halkından yapabilenler apar topar Zeyenderud ırmağının sahiline geliyor ve öğleden sonrasını ve akşam saatlerine burada geçiriyor. İsfahan halkı nakkali ve şahname okuma ve Rüstem ve Sohrab öyküsünü dinleme geleneklerine bağlıdır ve İsfahan’ın tarihi köprülerinde yer yer Zayenderud kıyısında şarkı söylerler.
Richards bunları anlatırken İranlıların şarkı söyleme tarzından ve musikisinden de söz ediyor. gerçekte eğer Richards şimdi de İsfahan kentine giderse yine zevkli İsfahan halkının aynı etkinlikleri düzenledikleri ve şarkı söyledikleri sahnelerle karşılaşabilir.