Şubat 24, 2018 14:08 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde geçen hafta ele aldığımız başkanların hizmetkarı veya başkanların uşağı adlı filmi irdelemeye devam etmek istiyoruz.

Geçen bölümde dedik ki İngilizce adı The Butler olan başkanların hizmetkarı veya başkanların uşağı adlı filmi Lee Daniels 2013 yılında yönetti ve aynı yılda Amerika’da ekranlarda seyircileri ile buluştu. Filmin süresi ise 132 dakikaydı.

Geçen bölümde ayrıca filmin esas karakteri Sisil’in, Charlie ve Levis adında iki oğlu olduğunu anlattık. Levis üniversite arkadaşları ile birlikte ırkçılık karşıtı mücadelelere katıyor. Filmin 80. Dakikasında başlayan bir sahnede Levis üniversiteden arkadaşı Carol ile babasının evine geliyor. Levis babası Sisil, annesi Gloria, küçük kardeşi Charlie ve Carol ile birlikte akşam yemeği masasındalar.

Bu sahnede baba oğlu arasındaki tartışma şiddetleniyor. Gloria Levis’e şöyle diyor: ne zamandır Carol’la buluşuyorsunuz?

Levis şöyle diyor: beş yıl.

Carol şöyle diyor: biz sadece arkadaşız.

Gloria soruyor: başka öğrenciler de siyasete karışıyor mu?

Levis şöyle diyor: bir bölünme var, bir nevi ikiye bölünme anne.

O sırada Carol geğiriyor. Bu iş Sisil ve Gloria’yı rahatsız ediyor.

Carol şöyle diyor: artık hapse atılmaktan yoruldum.

Sisil şöyle diyor: demek ikimiz de böyleyiz.

Levis şöyle diyor: Dr. King’in felsefesi sonunda ölümüne neden oldu.

O sırada yakın bir çekimde Levis’in anne ve babası şaşırmış vaziyette gösteriliyor.

Levis şöyle devam ediyor: işe başladığımızda işe yarıyordu, fakat artık bir sonraki adım olan politika zamanı geldi.

Levis’in kardeşi Charlie şöyle diyor: demek şimdi hepiniz beyaz saraya gitmek istiyorsunuz. Baba, Levis beyaz saraya gidiyor. Biliyor musun Levis, derinin rengi ortaya çıkınca seni oraya sokmazlar.

Levis şöyle diyor: Hayır, biz daha daha köklüyüz. Teke tek, toplumla. Gerçi kendi siyasi grubumuzu kurmuşuz.

Charlie Carol’a şöyle diyor: sen hangi partidensin? Partiden hoşlanıyor musun? Ben partiden hoşlanıyorum. Senin partinin adı ne?

Carol Chalie’ye şöyle cevap veriyor: kara kaplan partisi.

Sisil soruyor: bu de ne biçim ad? Anlamı nedir?

Carol şöyle ediyor: biz çocuklara bedava yiyecek hazırlıyoruz, bedava dispanser, bedava elbise, kendini savunma kursları...

Gloria şöyle diyor: neden kendinizi savunmaya ihtiyacınız var?

Levlis şöyle diyor: daha fazla dayak yememek için.

Gloria şöyle diyor: ben ve babanız bir kaç gün önce çok güzel bir film seyrettik. En çok seni bana hatırlattı.

Levis şöyle diyor: gerçekten mi?

Gloria Sisil’e şöyle diyor: sevgilim, o filmin adı neydi?

Sisil şöyle diyor: gecenin sıcağında.

Gloria şöyle diyor: evet, Sidney Puatie’nin oynadığı gecenin sıcağında. Ben Sidney Puatie hayranıyım.

Levis şöyle diyor: Sidney Puatie, olmak istediğimiz şeyden bir beyazın hayali...

Sisil şöyle diyor: fakat filmlerinde eşit haklar için savaşıyor.

Levis şöyle diyor: tabi, ama beyazların şimdiki durumunca kabul edilen yöntemle.

Sisil ah çekiyor.

Levis alaylı bir şekilde şöyle diyor: kardeşimiz oynayamaz mı?

Sisil şöyle diyor: neden bahsediyorsun sen? Puatie yeni yeni Oscar ödülü kazandı, önümüzdeki engelleri hepimiz için ortadan kaldırıyor.

Levis şöyle diyor: beyaz olmakla, beyazlar gibi hareket etmekle, Sidney Puatie, zengin bir Tom amcadan başka bir şey değil.

Gloria öfkeli bir şekilde Sisil’e bakıyor.

Sisil öfke ile Levis’e bakarak şöyle diyor: kendine bir baksana, kibir dolu biri olmuşsun, şu başındaki şapkanla, buraya geliyor, istediğin her şeyi söylüyorsun. Arkadaşın Carol masada geğiriyor. Hatta üniversiteye gidecek halin bile yok, gerçi parasını da ben veriyorum. Sen gitmelisin, evet Levis, benim evimden gitmeni istiyorum.

Levis şöyle diyor: ne?

Sisil Levis’in üzerine gidiyor ve şöyle diyor: çık benim evimden.

Gloria ikisinin arasına girerek şöyle diyor: ne yapıyorsun Sisil?

Sisil şöyle diyor: artık gitmeli, artık ona katlanamıyorum.

Gloria ise şöyle diyor: onu uzun süredir görmemiştim.

Levis kibirli bir şekilde şöyle diyor: üzgünüm bay hizmetçi, kahramanınla alay etmek istememiştim.

Gloria Levis’e bir tokat atıyor ve şöyle diyor: sen her neysen ve neyin varsa şu hizmetkarın sayesinde. Şimdi arkadaşını al ve bu evden defol git.

Bunun üzerine Levis ve Carol evden ayrılıyor. Levis uzun süre babası ile irtibat kurmuyor ve babasının aksine kendi sert yöntemi ile mücadelesine devam ediyor. Gerçi Levis annesi ile ilişkisini kesmiyor ve ondan para alıyor.

Şimdi Sisil yaklaşık yirmi yılın ardından ve bir dizi macerayı yaşadıktan sonra Nelson Mandella liderliğindeki Güney Afrikalı siyahilerin haklarını savunmak için Levis ve arkadaşlarına katılıyor. Levis artık eskisi gibi kibirli görünmüyor.

Başkanların hizmetkarı adlı filmin bu sahnesinin yorumunda, siyahilerin haklarının elde edilmesi için şiddete başvurmayı ve sert davranmayı savunan yeni kuşağın aksine eski kuşağın siyahilerle beyazların eşitliği için zaman gerekli olduğuna ve bu eşitliğin adım adım gerçekleşeceğine inandıkları söylenebilir.

Bu eşitlik talebinde medya ve özellikle Hollywood önemli rol ifa ediyor ve Sidney Puatie gibi siyahi aktörlerin siyahilerin mazlumiyet sesini duyurabileceği anlaşılıyor.

Amerika’da siyahilerin eşitlik talebi derin maziye dayanır ve her dönemde farklı insanlar yaşadıkları dönemin şartlarına göre bu yolda var olan engellerden birini kaldırmayı başarmıştır. Eğer 1960’lı yıllarda siyahi gençler sokak eylemleri yapmak ve parti kurmakla mücadele ettiyse, bu mücadelenin zeminin hizmetkarlar, Tom amcalar, Martin Luterking’ler ve Sidney Puatie’ler hazırladı.

Başkanların hizmetkarı adlı filmden sizler için seçtiğimiz bir başka sekans ise Sisil’in emekliliğe ayrıldığı ve 2008 yılında Barack Obama’nın başkanlık seçim kampanyalarına şahit olduğu dönemle ilgilidir. Bu sahne filmin 115. Dakikasında başlıyor. Sisil eşi Gloria, Levis ve Levis’in kız çocuğu ile birlikte Barack Obama için kurulan seçim kampanyasında görünüyor. Burada Sisil ve Gloria artık iyice yaşlanmıştır. Ortam ise mutlu bir ortamdır ve farklı yaşlarda siyahiler ellerinde Amerika bayrağı ve Obama’nın posterleri seçim kampanyasında duruyor.

Sisil büyük bir sevinç ve heyecan içinde monolog bir şekilde şöyle diyor: asla siyahi bir adamın Amerika’da başkanlığı kazanacak muhtemel aday olabileceğini kendi gözlerimle görebileceğimi hayal bile edememiştim.

Sisil aksaya aksaya basamaklarda oturan Gloria’ya yaklaşıyor ve birlikte Mısır yemeye başlıyor. Her iki karakter, üzerinde ABD bayrağı ve Barack Obama’nın adı bulunan siyah elbise giymiş. Levis ve kız çocuğu da onlara katılıyor. Sisil yine büyük bir heyecanla ve monolog bir şekilde şöyle diyor: ben ve Gloria her akşam oy kullanacağımız yere gidiyorduk ki nerede Barack Obama’ya oy vereceğimizi görelim. Öylece birbirimize bakıyor ve gülüyorduk.

Sonunda Barack Obama ABD başkanlık seçimlerini kazanıyor ve Sisil’in onu beyaz sarayda ziyaret etmesiyle birlikte film son buluyor.

Başkanların hizmetkarı adlı filmin bu sahnesinin yorumunda, kameranın farklı hareketleri ve farklı büyüklükte çekimleri ile içinde ABD bayrağı, Barack Obama’nın posterleri, siyahilerin ve bir kaç beyazın seçim kampanyasının yapıldığı yerde sevinci yer alan görüntülerin gösterildiği ve sürekli bir siyahi adayın ABD başkanlık seçimlerini kazandığını vurguladığı söylenebilir. Bu sahnede Sisil’in heyecanlanması, bir siyahinin ABD Başkanı olabileceğinin inanılmaz olduğuna vurgu yapıyor. Aslında bu inanılmazlığın kökleri siyahilerin tarih boyunca Amerika’da ezilerek yaşadıklarına dayanıyor. Eğer 2008 yılında bir siyahi Amerika’nın bir numaralı adamı oluyorsa bu durum aslında Amerika’da çeşitli siyahi kuşakların siyasi ve sosyal engelleri kaldırmak için verdikleri mücadelenin sonucudur. Nitekim Sisil, Gloria, Levis ve torunlarının bu sahnede yer almaları da Amerika’da siyahilerin mücadele tarihinin derinliğini yansıtır.

Genel bir değerlendirmede, başkanların hizmetkarı adlı filmin tarihi ve insaflı bir bakışla siyahilerin çektiği acıları görüntülemek ve bu insanların nasıl verdikleri mücadeleleri ile bazı ayrımcılıkları bertaraf ettiklerini anlatmak istediği söylenebilir.

İlginçtir ki bu filmde kötü beyazların yanında Amerika başkanlarından Kenedey gibi iyi beyazlar da gösteriliyor.

Başkanların hizmetkarı adlı filmde siyahilerin bireysel ve sosyal bazda bazı özellikleri ve sıfatlarının değiştiğine de şahit oluyoruz. Bireysel bazda siyahiler mantıklı, saygın, necip, cesur, düzenli, vefalı ve mihriban insanlar olarak tanıtılıyor. Sosyal açıdan ise siyahiler bu filmde kongre temsilcisi gibi mevkilerde yer alıyor. Bu filmde siyahiler artık toplumda kargaşa çıkarma peşinde değildir ve sadece hakları yolundaki yasal engellerin kaldırılması için mücadele ediyor ve itirazları da beyazların zorbalıklarına karşı mantıklı tepkilerden oluşuyor.