Türkiye Gündemi
Bültenimizi geçen hafta Türkiye'de yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.
**Muhalefetin TSK’nın Afrin’e girmekten kaçınmasına vurgusu
**Türkiye ile ABD arasında krizin büyümesi
**HDP’nin yeni liderlerinin seçilmesi
**Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu'nun 'Türkiye' kararına tepkisi
Geçen hafta Türkiye Gündemi'nin belli başlı önemli gelişmeleri arasındaydı.
Geçen hafta Türkiye meclisinde ana muhalefet konumunda bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye ordusu Suriye’nin kuzeyinde yer alan Afrin kentine girmemesi gerektiğini vurguladı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Hürriyet gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye devleti hiç kuşkusuz sınırlarının güvenliğini temin etmesi gerektiğini, fakat Suriye’nin kuzeyinde Afrin kentine girmesi farklı bir konu olduğunu kaydetti. Bu konuda uyarıda bulunan Kılıçdaroğlu, Türkiye ordusuna bağlı birlikler Afrin kentine girdiği takdirde bu kent kan gölüne çevrileceğini vurguladı.
Batılı ülkelerin Ortadoğu bölgesine yönelik tutumunu da eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, Batı’nın Suriye’de Kürt milislere daha fazla silah göndermesini kınadı ve bu durum bölgede daha fazla kan akmasına yol açacağını ifade etti.
Aslında CHP lideri Kılıçdaroğlu ilk kez TSK’nın Suriye’nin kuzeyinde askeri operasyon yapmasına karşı çıkmıyor ve bu yönde yaptığı her türlü açıklamada başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ankara yönetiminin üst düzey yetkililerinin en sert tepkileri ve eleştirileri ile karşılaşıyor.
Hem iktidar AKP ve hem anamuhalefet partisi CHP ve diğer muhalefet partileri bu yöndeki açıklamalarını Türkiye’nin milli çıkarları doğrultusunda sarf edilen sözler olarak yorumluyor. Bu arada Erdoğan hatta rakip partinin liderini ülkeyi ihanet etmekle suçladı ve siyaset dünyasından ayrılma düellosuna davet etti. Gerçi bu davet şimdiye kadar asla uygulanmadı ve her iki taraf konumlarından el çekmek istemiyor ve yine hiç biri Suriye’de yapılan operasyonla ilgili tutumundan geri adım atmıyor. Ancak Kılıçdaroğlu, Türkiye ordusunun yüzbinlerce nüfusu olan Afrin kentine girmesi masum insanların katliamı ve kanların akması ile sonuçlanacağını savunuyor. Her halükarda Türkiye yönetimi Suriyeli Kürtlerin bu ülkenin kuzeyinde güçlenmesinden derin kaygı duyuyor ve bu bölgede kürtlerin aralarındaki irtibatı kesmek istiyor. Ankara açısından Suriye’nin kuzeyinde muhtemel bir Kürt devletinin kurulması Türkiye’ye yönelik ciddi tehdittir ve bu tehdidin bertaraf edilmesi gerekir.
Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 ocakta Suriye'nin kuzeyindeki Afrin'e yönelik başlattığı operasyon devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'deki kayıp sayısı 31'e, yaralı sayısı ise 143 kişiye yükseldi.
TSK'dan, devam eden Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin yapılan açıklamada, etkisiz hale getirilen ve terörist olduğu ifade edilen kişi sayısının bin 369'e yükseldiği, "Zeytin Dalı Harekatı" kapsamında Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen hava harekatı ile PKK/KCK/PYD-YPG ve IŞİD terör örgütlerine ait sığınak, barınak, mühimmat deposu ve silah mevzii olarak kullanılan 15 hedefin imha edildiği ve harekata katılan uçakların emniyetle üslerine döndükleri bildirildi.
*****
Türkiye'nin ABD'den Suriye'nin kuzeyindeki YPG ve PYD gibi gruplara silah yardımına son vermesini istemesine rağmen, geçen hafta ABD Savunma Bakanlığı YPG için 500 milyon dolar bütçe ayırdı. Bu durum Türk yetkililerinin sert tepkisine yol açtı. Bültenimize konuya dair raporumuzla devam ediyoruz.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, perşebe günü Türkiye'ye gelmeye hazırlanırken, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon 2019 bütçesinde, YPG öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri'ni (DSG) eğit-donat için 300, kurulması planlanan sınır güvenlik gücü için de 250 milyon dolar bütçe ayırdı.
ABD'nin, YPG'nin omurgasını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) olan desteği, Ankara-Washington hattında gittikçe derinleşen bir krize yol açtı.
Kürt militanlarına destek vermekte ısrar eden ABD yönetimine, Ankara’dan art arda son uyarılar geldi. Türkiye Başbakanı Yıldırım, ABD’den aklını başına toplamasını isterken, MHP lideri Bahçeli Vietnam’ı hatırlattı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Ya ilişkileri düzelteceğiz ya bu ilişkiler tamamen bozulacak” dedi.
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım Çankaya Köşkü’nde Makedonya Başbakanı Zoran Zaev ile ortak basın toplantısında, "NATO’da müttefikimiz, uzun yıllar stratejik ortak diye düşündüğümüz Amerika’nın artık aklını başına toplayıp doğru dürüst bir karar vermesi lazım’’ ifadelerini kullandı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İstanbul’da gerçekleşen “Türkiye-Afrika 2. Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı”nın ardından düzenlenen basın toplantısında ABD’ye net mesajlarla seslendi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 1955'de başlayıp 1973'te son bulan Kuzey Vietnam, Güney Vietnam ve ABD arasında yaşanan Vietnam Savaşı'nı hatırlattı ve Türkiye ile ilişkileri her geçen gün daha da gerilen ABD'ye "5 katını yaparız" diyerek seslendi.
Bahçeli de bu krizle alakalı Antalya kampında gazetecilerle yaptığı sohbette değerlendirmelerde bulundu.
Afrin'e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı sırasında vurulan Türk tankının ABD’ye ait bir silahla vurulduğu iddialarını da değerlendiren Bahçeli, “Böyle bir sonuç elde edildiği an, ABD benim nezdimde sabıkalı devlet olur” dedi.
*****
Geçen hafta Türkiye’de HDP düzenlediği üçüncü kongresinde Pervin Buldan ve Sezai Temelli’yi bu partinin yeni eşbaşkanları olarak seçti. HDP kongresinde partinin eşbaşkanları seçilen Pervin Buldan ve Sezai Temelli bundan böyle bu partini kadın ve erkek kollarına başkanlık edecek.
Ankara yönetimi 15 Temmuz 2016’da düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan askeri darbenin ardından Türkiye meclisinde milletvekillerinin siyasi dokunulmazlığını kaldırdı ve bu gelişmenin hemen ardından Türkiye yargı kurumu çok sayıda milletvekilini sorgulamak üzere çağırdı. Ancak halkların demokratik partisi HDP milletvekilleri bu çağrıları reddederek yargı kurumuna gitmekten kaçındı. Bu yüzden Ankara yönetimi HDP’nin eski eşbaşkanları Salahaddin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı partinin bazı milletvekilleri ile birlikte Kasım 2016’nın başlarında yakalayarak hapse attı. Böylece halkın demokrasi partisi son 15 ayda lidersiz kaldı ve liderlik kadrosunun hemen hemen tüm üyeleri bu süreyi hapiste geçirdi.
Bu şartlarda kuşkusuz Türkiye meclisinde üçüncü büyük parti olan halkın demokrasi partisinin yeni eşbaşkanlarını seçmesi bu partiye Türkiye’nin siyaset arenasında daha aktif bir şekilde faaliyet yürütmesine imkan sağlayacaktır. Bu yüzden Türkiye’de siyaset çevreleri halkın demokrasi partisinin eşbaşkalarını şimdiki şartlarda seçmesini akılcı bir hareket olarak yorumluyor. Öte yandan halkın demokrasi partisi yeni liderlerine kavuşması, bu partiyi Türkiye’nin siyaset arenasından tamamen silmek isteyen rakipleri için bir nevi yenilgi de sayılıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin siyaset meseleleri uzmanlarından Serpil Kamalbay şöyle diyor: Türkiye yönetimi Kürtlerin taraftarı olan bu partiye saldırmak ve liderlerini hapse atmakla halkın demokrasi partisini marjinalleştirmek istedi, fakat bu konuda başarılı olamadıklarını söyleyebilirim.
Geçen hafta Türkiye Dışişleri Bakanlığından, AP'nin aldığı 'Türkiye’de Mevcut İnsan Hakları Durumu' başlıklı karara ilişkin, "Binasında terör örgütünün paçavralarının asılmasına izin veren AP'nin böyle bir karar alması esasen şaşırtıcı değildir." açıklaması yapıldı. Sohbetimizi bu haberle birlikte noktalıyoruz.
Dışişleri Bakanlığından, Avrupa Parlamentosunda (AP) Türkiye hakkında kabul edilen karara ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "AP'de kabul edilen 'Türkiye’de Mevcut İnsan Hakları Durumu' başlıklı karar, güvenlik koşulları bakımından hayati sınamaları barındıran bir coğrafyada yer alan ve bu coğrafyada istikrar unsuru olarak kalabilmesini teminen YPG/PYD, PKK, DEAŞ, FETÖ ve benzeri terör örgütlerine karşı mücadelesini kararlılıkla sürdüren Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları anlamaktan uzak bir karardır. Karar, salt eleştiri amacıyla muhtelif kaynaklardan toplanan dayanaksız iddiaların art arda sıralandığı bir yamalı bohçadan ibarettir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, Zeytin Dalı Harekatı'nın BM Şartı'nın 51. maddesinde kayıtlı meşru müdafaa hakkına istinaden, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve uluslararası hukuka uygun yürütüldüğü vurgulandı.
Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, aldığı kararda, Türkiye'nin terör propagandası yapan kişilere uyguladığı hukuki yaptırımları kınamıştı.