Nisan 08, 2018 19:54 Europe/Istanbul
  • İslam'da insan hakları 18

Geçen bölümde hukuk kuralları çerçevesinde maddi ve manevi hayatları üzerinde konuştuk ve dedik ki islam dini insanların maddi ve manevi hayatlarına büyük önem vermiş ve hiç kimse bu hakkı kendisinden veya başkasından alamaz.

Ayrıca ifade edildiği üzere batıda insan hakları kuralları sadece kendi vücutlarında mahsur kalan insanlar tarafından ortaya çıkmış bulunmakta.Bu nedenle söz konusu kanun ve kurallar kapsayıcı bir özelliğe sahip değildir, ancak dinin ruh ekseninde yüce Allah tarafından belirlendiği için maddi yaşama bağlılığı yoktur bu açıdan belli bir mekan veya zaman ile sınırlanmadığı için kapsayıcı özelliğe sahiptir.Din insanların maddi hayatlarından öteye manevi hayatları için de büyük önem veriyor. Bu nedenle dini öğretiler ve kurallar her iki tür hayat ile ilgilenir.

 

Demin de ifade edildiği gibi İslam dini insanların maddi hayatlarına büyük önem veriyor.Maddi Hayatın alınışı anlamına gelen intihar etme girişimi kesin olarak bu ilahi din açısından yasak kılınmıştır öyle ki hiç bir ekol ve anlayışta İslam dini kadar bu konu üzerinde durulmamıştır. Kuran-ı kerim Nisa suresinin 29 ve 30. ayeti şerifesinde şöyle buyuruyor:

''Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah size karşı Rahim'dir. Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, Biz onu ateşe atacağız. Bu Allah için pek kolaydır.''

Yaşam hakkı o kadar değerlidir ki eğer insan dindarlık ve Allah yolunda cihat gibi erdemli faziletlere sahip olsa bile bu hakka tecavüz ettiği takdirde kesinlikle cehennemde yanacaktır. İslam tarihinde nakledildiği üzere İslam peygamberi saa bir kişi hakkında şöyle buyuruyor: "Nihayet cehenneme gidecektir.''

Bu cümleyi duyan herkes şaşkınlıklar içinde kalakaldı. çünkü o kişi hayır işlerinde ve siyaset ile mücadele sahasında tanınmış bir şahsiyetti. Daha sonra o şahsın bir cephede yaralandığı için dertten kurtulsun diye  intihar etmiş olduğu anlaşıldı

 

Diğer ekollerde olduğu gibi insan kendi hayatından nasıl yararlanmak istediği konusunda serbest bırakılmıştır. Örneğin son yıllarda ötenazi bazı ülkelerin anayasasına bile geçmiştir. Bu sözcük harfi harfine ''iyi ölüm'' ve ''kolay Ölüm'' anlamına gelip, tedavisi mümkün olmayan kronik hastalıklarda, hayattan umudunu kesmiş hastanın ağrısız bir metotla ölümüne izin verilmesi demektir.Ancak bu arada şu soru gündeme gelir; Acaba gerçekten insanlar intihar veya derde düçar oldukları takdirde kendi yaşamlarına son verme hakları var mıdır? 

İlâhi dünya görüşüne göre varlık alemi ve onda yaratılmış olan her şey yüce Allah'a aittir. Bu yüzden sadece mülk sahibinin izniyle her hangi bir girişimde bulunmak gerekir. Bu mesele yüce Allah'ın yarattıkları ve insan için helal ve haram kıldığı konularda apaçık hissedilir. Allah'ın yarattıklarından biri insanın canı ve onun hayatıdır.İnsan Allah'ın izni ve rızasını almaksızın kendi canına kıyamaz. Tabi ki bu anlam bir insanı sebepsiz bir yere öldürmek anlamına geliyor.

 

Ayrıca insanın yaratılış felsefesinin aksine olan intihar etmek, İslam'da haram ve yasak kılınmıştır. Yüce Allah insanı dünyada yaşaması ve ilâhi nimetlerden yararlanarak kemale erebilmesi amacıyla yaratmıştır. Dünya hayatı mutluluk ve saadete varma eksenidir.Bu da insanın dünya vasıtası ile ebedi saadete varması demektir. İslam peygamberi Hz. Muhammed -saa- şöyle buyuruyor: Dünya ahiretin çiftliğidir.

Kendini intihar eden kimse dünya yaşamını ortadan kaldırıyor ve ilahi hikmet ile mücadele ediyor çünkü Allah her insanı, doğal yaşaması ve doğal olarak da bu dünyadan gitmesi için yaratmıştır. İslami dünya görüşüne göre ve Kuran-ı kerim'in maarifine dayanarak tüm kainatın maliki ve sahibi olan yüce Allah bütün nimetleri saadet yolundan gitmemiz için emanet olarak bize vermiştir. O zaman bu nimetleri heba etmek onların sahibinin rızasının aksine davranmak anlamına geliyor ve akıl da sahibin rızasının aksine gitmemeyi tavsiye ediyor.

 

İslam dininde kutsal bir gerçek olan yaşam ve insan hayatı, insanların kendi elleri ile canlarının alınması da yasak ve haram kılınmıştır. Hayatın kutsallığı mezhep tarafından belirgin bir şekilde insanlar için anlatılmış olsa da bu konu genel duygusal veya mantıksal akımlarda ele alınmamıştır.Bu yüzden insan hayatının ilahi bir kutsallığı olup Allah tarafından bu nimetin insanlara sunulduğu nedeniyle her kişinin kendi hayatı ile nasıl davranmakta serbest bırakılmamıştır. Bu nedenle insan '' ben intihar etmek istiyorum'' diyemez çünkü hayat  yüce Allah'ın doğrudan ilahi meşiyyeti altındadır ve insan gücü olduğu müddetçe kendi hayatını sürdürmesi ve şerefi ile kerametinden savunması gerekir. İntihar etme girişimini yasaklayan İslam dini açısından bir  diğer hikmetlerden biri de insanlık toplumunun hayatını tüm tehlike ve tehditlerden korumaktır.

 

Şüphesiz her insanın hayatında bir takım üzüntüler veya yenilgiler vardır ki bunlar dünya ve hayatı insanın gözünde karartarak yaşamak ümidini ondan alır. Genelde bu tür olayların karşısında insanlar iki bölüme ayrılır. Bazıları zorluklara karşı direnerek engelleri kendi yaşamlarından bertaraf edip yeni bir hayatın başlangıcı için çalışırlar; kimileri ise tüm zorlukların kendilerine galip gelmesini düşünerek kendilerini daha beter bir hale düşürüp intihar etme gibi yanlış yollara doğru yönelirler. Gerçekten eğer insan, İslam mantığına inanıyorsa yaşamak hakkını kendisinden alamayacağını da anlar. Çünkü aziz İslam dininde ölüm yolun sonu anlamına gelmiyor, bu nedenle intihar etmekle tüm dert ve zorluklardan kurtulmayı düşünmek de mümkün değildir. Öte yandan  dünyada hiç bir sorun insanın canını alacak kadar kıymetli değildir. Her insanın akıl ve fıtratına göre dünya nimetlerini heba etmenin yanlış olduğu tesbit edilir ve bu mesele o kadar aydındır ki her yaşta ve her mezhepte insanlar tarafından anlaşılır.

 

Yüce Allah'a inanan herkes, insanı bu varlık aleminin en şereflisi  olarak yarattığını ve ve bu yaratılışta belli bir hedef ve gayenin olduğunu düşünüyorsa  hiç bir zaman boşluk ve yaşam umutsuzluğuna kapılmaz. İnsan eğer Allah'ın mutlak güç olduğuna da inanmış olsa  her sorun ve zorlukların onun iradesi karşısında bir hiç olduğu kanısına varır o zaman eskiden daha çok Allah'a tevekkül edip sorunlarla karşılaşmaya çalışır. Bu arada şu noktaya değinmek gerekir ki inanç penceresinden intihar etmeyi düşünmek, fiziksel intihardan daha beterdir; çünkü manevi hayatı yok etmek, maddi hayatı öldürmekten daha kötüdür. Bazı ekoller intiharın yanlış bir girişim olduğunu savunmalarına rağmen insanın her türlü düşünmesi için özgür iradeye sahip olduğuna vurgu yapıyorlar.