Nisan 08, 2018 19:57 Europe/Istanbul
  • İslam'da insan hakları 19

Geçen bölümde islam dinin insanların yaşam hakkına ne kadar önem verdiği ve bu hakkın insanlar tarafından alınmasının yasak ve haram kılındığı hususlara değindik.

Kuran-ı kerim insanların canının korunmasına bayağı önem vermiştir. Bu mukaddes kitap açısından bu değer ve önem o kadar fazladır ki suçsuz bir insanın sıradan bir olayla veya iradî olarak öldürülmesi tüm insanların öldürülmesi ile eşit tutulmuş ve şiddetle müminlerin böyle bir cinayet işlemeleri konusunda uyarıda bulunmuştur. Bu bağlamda Maide suresinin 32.ayeti şerifinde şöyle okuyoruz:

''Bu nedenle İsrailoğullarına şunu yazdık ki "Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksızca) öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (kurtararak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur." Andolsun ki resullerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yine yeryüzünde (taşkınlık edip) aşırı gidenlerdir.''

 

Acaba neden kendi veya başka insanların yaşamını bitirmek yasaktır? Bu sorunun cevabını şöyle izah edelim, melekler bile insan yaratılışının başlangıcında insanlar arasında kanların dökülmesini en kötü suçlardan saymışlardır. kuran-ı kerim'in Bakara suresinin 30.ayetinde meleklerin yüce Allah'tan insanı yarattığı an sorduğu soruyu şöyle okuyoruz:

''Hani Rabbin meleklere "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar da "Biz Seni övüp-yüceltir ve takdis ederken orada fesad çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi yaratacaksın?" dediler. (Allah) "Şüphesiz Ben sizin bilmediğinizi bilirim" dedi.''

Eğer meleklerin sözleri temelden doğru olmasaydı Allah onları kabul etmezdi. Ancak burada yüce Allah'ın zımni kabulü, meleklerde de kan dökmenin kötü bir amel olduğu düşünce ve kanısının olduğu  göstergesidir nitekim daha sonralar da bu yasaklılığın  bir diğer örnekleri de görülmüştür. Örneğin Allah tarafından beni israil oğullarından alınan bir teahüd kan dökme girişiminden kaçınmakla ilgilidir. Bu bağlamda Bakara suresinin 84. ayetinde şöyle okumaktayız:

''Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye kesin söz almıştık. Sonra sizler bunu ikrar ettiniz ve şahid de oldunuz.''

 

Öldürme yasağı Hicaz putperestleri için peygamber efendimiz tarafından gelen ilk emir ve fermandı. En'am suresinin 151. ayeti kerimesinde şöyle okuyoruz:

''De ki "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. (Allah buyuruyor ki) sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz. Çirkince kötülüklerin açığına da, gizli olanına da yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir, böylece (anlayıp) akıl erdirirsiniz." 

Suçsuz insanların kanının dökülmemesi o kadar önemli bir mesele ki yüce Allah özel kulları ve evliyâullah'ın özelliklerinden birini Adam öldürmemekte zikretmiş ve Furkan suresinin 68.ayetinde şöyle buyurmuştur:

''Ve onlar Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim (hidayetten sonra) bunları yaparsa (ağır) günahı (ve cezasını) bulmuş olur.''

 

İnsana karşı saygılı olmak ve insan öldürmenin yasak olduğu konusu tüm ilâhi dinlerde vurgulanarak ele alınmış ve başka bir insanın hayatına kasıtlı olarak son vermenin ismi olan insan öldürme cinayeti, en büyük günahlardan sayılmıştır. İslam dini açısından her insan ister Müslüman olsun veya gayri müslim, saygıyla anılmış ve can almak sadece o zâtın yaratanına mahsus kılınmıştır. Onun için can veren ile can alanın arasında hiç kimsenin böyle bir girişimde bulunma hakkı yoktur. Suçsuz bir insan haksız ve nedensiz olarak öldürüldüğünde o kişinin en büyük hakkı olan yaşama hakkı ondan alınmış olur. Öte yandan suçsuz bir insanın öldürülmesi çeşitli ferdi ve toplumsal olumsuz etkileri de ardından getirdiği için aziz İslam dini şiddetle ona karşı gelmiştir. Bir insanın sıradan bir olayla haksız ve suçsuz olarak öldürülmesi  ölen kişinin akraba ve ailesi üzerinde büyük bir şok etkisi yaratmış olur ve onların da yaşamını tehlikeyle karşı karşı getirir. Resulüllah efendimiz -saa- bir hadis-i şerifinde konuyla ilgili şöyle buyuruyor: Kıyamet gününde halktan sorulan ve incelenen ilk konu, kanlar hakkındadır.

 

İslam dini şeref ve güvenin son habercisi olarak her şeyden daha çok katiller ve toplum huzurunu bozarak insanların can ve mallarına tecavüz edenler için dünya ve ahirette büyük cezalar belirlemiştir.  Bu cezaların bir türü maddi bir takımı ise manevidir.  Kan parası anlamına gelen diyet ve kısas maddi cezalardan bazılarıdır ancak öldürmenin sonucu sadece maddi cezalarla sonuçlanmıyor. Her insanın ölümü ağır  bir suçtur ancak bir Müslümanın katledilişi daha beter bir durumu ortaya koyar. Yüce Allah Nisa suresinin 93.ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor:

''Kim de bir mü'mini kasıtlı olarak öldürürse onun da cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazablanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azab hazırlamıştır.'' 

Bu ayete göre katil kişinin  birinci cezası cehennem ve ikinci aşamada ise orada kalıcı olmasıdır. Üçüncü ceza ise katile Allah tarafından azapların nazil olmasıdır.Bu durum cinayetin işlendiği andan katilin ömrünün son anlarına kadar sürer ve ölümünden sonra bile devam eder. Dördüncü ceza ilâhi rahmetten yoksun kalmak ve beşincisi  ise Allah'ın katili onunla tehdit ettiği büyük azaptır. İşte bu büyük azap cehennemde katilin kalıcı olmasıdır.

 

Rahmet elçisi Hz. Muhammed -saa- insanların can değerleri üzerinde vurgu yaparak öldürme ve kanın dökülmesi ile şiddetle mücadele ederdi.Bu konuda bir rivayete göre Abdullah bin Amro'dan şöyle nakledilir: ''Günlerden biri islam peygamberi-saa- ve Selem'i Kabe'yi tavaf ettiği halde gördüm ve o hazret şöyle buyuruyordu:Ey kabe! sen ne kadar çekici ve hoş kokulusun! büyüklüğün ve saygınlığın sınırsızdır ama Muhammed'in canı onun elinde olan (Allah'a) and olsun ki Allah nezdinde müminin can ve malının korunması senin saygınlığından daha üstündür.''

O hazret gayri müslim insanların canını almayı caiz tanımayarak şöytle derdi: Her kes islami beldelerde can güvenliğinden yararlanan bir gayri müslimi öldürürse cennetin kokusunu duymayacak, oysa cennetin kokusu 40 yıllık bir mesafeden bile duyulur.''

Sohbetimizi Kuran-ı kerim'den bu konuda bir ayet ile noktalıyoruz. Yüce Allah Enam suresinin 151. ayetinde şöyle buyuruyor:

'' Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. ''