Nisan 27, 2018 15:45 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Türkiye'de yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

**Suriye krizinin çözümlenmesi yönündeki çabaların devamında İran, Türkiye ve Rusya'nın Ankara'da Üçlü Oturumu

**Türk yetkililerinden Amerika'nın Suriye'den kolay çekilmeyeceğine dair iddiaları

**Türkiye’nin Gülen cemaatini ABD'nin kurduğunu vurgulaması

Bugünkü sohbetimizin ana başlıklarını oluşturuyor.

 

Geçen hafta İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suriye konulu toplantıya katılmak için bir heyet başkanlığında Ankara’ya gitti. Bu toplantıya İran Cumhurbaşkanının yanı sıra Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanları Recep Tayyip Erdoğan ile Vladimir Putin katıldı.

Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan üçlü zirvede İran, Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanları Suriye krizini ve bu krizin çözümü için yürütülen müzakerelerin sonuçlarını ele aldılar. Üçlü zirvenin ilki geçen sene Rusya’nın Sochi kentinde düzenlenmişti.

 

Bu arada İran, Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları da geçen hafta  Ankara'da bir araya gelerek üçlü bir oturum düzenleyip Suriye meselesini ele almışlardı. 

İran, Türkiye ve Rusya üçlü toplantısı için Ankara’ya giden  Zarif, muhabirlere yaptığı açıklamada, ‘’Önemli olan hepimiz Suriye sorununu siyasi yollarla çözülmesi ve ikincisi bu siyasi yolları Suriye halkının bulması gerektiğini kabul etmemizdir’’ dedi.

Zarif, ‘’Yabancı devletlerin görevi bu yollara ulaşmanın yollarını hızlandırmaktır, Suriye halkı için karar vermek, taslak hazırlamak, Anayasa yazmak veya müzakere eden tarafları kışkırtmak değildir’’ dedi.

 

Genel bir değerlendirmeyle Ankara oturumunun Suriye krizinin çözümlenmesi yönündeki başarının bir devamı olduğu belirtilmelidir.

Rusya Doma meclisi eski üyesi ve üst düzey uluslararası meseleler uzmanı Sergey Baborin, Suriye'de teröristlerin artık kendi konumlarını kaybetmelerinin başlıca sebebinin Moskova ve Tahran'ın ve bir ölçüye kadar da Ankara'nın girişimleri olduğunu belirtmiştir.

Amerika ve Suudi Arabistan'ın çok geniş maddi ve askeri yardımları ve Suriye'nin bölünmesi amacıyla IŞİD ve diğer bir çok terör örgütünün Amerika, Suudi rejimi ve siyonist İsrail'in desteklenerek devreye sokulması sonunda hezimete uğratılmış ve Suriye'nin parçalanması. Beşar Esad yönetiminin etkisiz hale getirtilmesi hedefi gerçekleşememiştir. Bu arada direnişin başarısız olması ve sahneden çıkarılması için de yoğun bir çaba sürdürülmüş, ancak bu konuda da bir başarı elde edememişlerdir.

Şimdi Suriye krizinin nihai çözümü için bölgesel ortak çalışmalar kapsamında İran, Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanları bir kez daha Ankara'da bir araya gelmiş, bu üç ülke dışişleri bakanları ve siyasi uzmanları muhtelif toplantılar düzenlemiş ve Suriye krizi dahil bölgesel krizleri tamamen sonlandırma yönünde önemli adımlar atmaya hazırlanmaktalar. Bu hareket hem Suriye ve Irak için ve hem de tüm bölge halkları ve devletleri açısından büyük bir kazanımdır. İranlı makamların da belirttiği gibi bu zeminlerin hazırlanması ardından Suriye'nin geleceği konusunda tek karar verme mercii bizzat Suriye halkının kendisi olacaktır.

 

*****

 

Geçtiğimiz hafta Türkiye başbakan yardımcısı Fikri Işık, Amerika'nın Suriye'den kolay çekilmeyeceğini belirterek, ABD başkanı Trump'ın son zamanlarda yaptığı açıklamada, Suriye'den çekilecekleri ifadesinin bir propagandadan ibaret olduğunu söyledi.

Işık, ABD Başkanı Donald Trump'ın "En kısa sürede Suriye'den çekileceğiz" açıklamasıyla ilgili de, "seçmeni etkilemek" yorumunu yaptı. 

 

Bu açıklamaya eş zamanlı olarak da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Amerika’nın Suriye’deki varlığının yasa dışı ve BM bildirgesine aykırı olduğunu söyledi.

Trump’ın yakın gelecekte Amerikan askeri gücünü Suriye’den çekeceği yönündeki sözlerini hatırlatan Lavrov, ‘’Amerika’nın hava kuvvetleri ve özel birliklerini Suriye’ye yasa dışı gönderdiği unutulmamalı ve o ülke tarafından oluşturulan koalisyon da yasa dışıdır. Bunlar ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerine aykırı olaylardı’’ dedi.

Öte yandan Trump'ın böyle bir iddia'da bulunduğu bir ortamda Amerika'nın son dönemde Suriye'nin kürt bölgesinde üç yeni askeri üs kurduğu belirtilmekte. DHA’nın ‘Suriye’deki Kürt internet siteleri’ne dayandırarak geçtiği haberde yer alan görüntülerde, kurulan üssün çevresinde çok sayıda zırhlı araç bulunuyor; üzerinde ABD bayrağı dalgalanan tesis Menbiç’te kurulan 3’üncü ABD üssü. 

ABD ordusunun uygulaması, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Suriye'den çekileceğiz" açıklamasıyla çelişiyor. 

Ancak Türkiye başbakan yardımcısının açıklamasıyla ilgili olarak da şunu belirtmek gerekir ki Amerika'nın Suriye'deki askeri varlığı kanunlara aykırı ilan edildiği gibi Türkiye ordusunun Suriye'deki varlığı da yasal değildir. Bilindiği gibi Türkiye ordusu 20 Ocak tarihinde Suriye'nin Afrin bölgesine yönelik askeri bir operasyon başlatmış ve daha sonra bu şehrin tam kontrolünü ele geçirmiş bulunmaktadır. Türkiye Suriye toprakları içindeki operasyondan amacının ise PKK terör örgütünün uzantısı olarak Suriye kaynaklı PYD/YPG  güçlerine karşı mücadele etmek ve bu örgütler tarafından Türkiye'ye yönelik var olan tehditlerin ortadan kaldırılması olarak açıklamıştır. Türkiye daha önce de Suriye topraklarında Fırat kalkanı adı altında başka bir operasyon başlatmıştı.

Suriye'nin yasal yönetimi ise Türkiye'nin bu girişimlerini işgalcilik niteleyerek Ankara'dan çekilmesini istemiş ve bu saldırının Suriye'nin toprak bütünlüğü ve milli hakimiyet hakkının ihlali olduğunu bildirmiştir.

****

 

Geçen hafta Türkiye içişleri bakanı FETÖ darbeci grubun Amerika'nın iradesi ile kurulduğunu, bir çok üyesinin devlet yapılanmasında gizlice faaliyet yapmakta olduğunu söyledi.AK Parti Hakkari İl Başkanlığınca düzenlenen siyaset akademisine katılmak için Hakkari'ye giden içişleri bakanı Süleyman  Soylu, Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası konferans salonunda yaptığı konuşmada, olağanüstü halin (OHAL) kaldırılmasını isteyenlere tepki göstererek, “Hala itiraflar, davalar devam ediyor. Hala kamunun içinde, güvenlik kuvvetlerimizin içinde FETÖ ile mücadele ettiğimiz gruplar var" dedi.

 

Bu bağlamda Orta Asya Türkiye siyasi uzman ve gazeteci Seable Edmonds şöyle diyor: Fetullah Gülen bir semboldür. Önemli olan ise Gülen markasıdır. CIA 1997 yılından itibaren Gülen’i kullanmakta.Edmonds şöyle devam ediyor: CIA Gülen’i Amerika’ya götürdü ve kendi üssü yakınında onu bir eve yerleştirdi. Şimdi Gülen Amerika'da 15 yıldan beri yaşıyor ve 20-25 milyar dolarlık bir şebekeyi kontrol ediyor fakat kimse bu paraların nereden geldiğini bilmiyor.Türkiye basınının bildirdiğine göre Ankara hükümeti ve Cemaat arasındaki fikir ayrılığı ilk kez Mavi Marmara olayında başladı. Erdoğan Davus’ta “one minute” olayı ile gündeme gelirken, Gülen ise Filistin’e giden geminin Siyonist rejimden izin alması gerektiğini belirtti.Fakat Türkiye gelişmelerinde inkar edilemez bir gerçek vardır, Amerika’nın Gülen’i Türkiye ve Ortadoğu’da kendi hedefleri ve çıkarları doğrultusunda kullanmasına ilaveten, Ankara yönetimi de OHAL’i suiistimal ederek hükümet muhalefetini kontrol ederek kendi hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Bilindiği üzere 15 Temmuz 2016 tarihli başarısız darbe girişimi ardından OHAL ilk kez 21 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe ve ardından 3 aylık sürelerle uzatıldı. En son 2018 yılının ilk bakanlar kurul toplantısında OHAL 6. kez uzatıldı. Bakanlar kurulunun MGK tavsiye kararı doğrultusunda OHAL’in uygulanması 3 ay daha uzatıldı. Bu süre zarfında Ankara yönetimi kendi muhalefetini OHAL’i gerekçe göstererek tasfiye etmeye ve tutuklamaya çalıştı.