Ortadoğu Gelişmeleri
Geçen hafta işgal altındaki Filistin’de toprak günü dolaysıyla Filistin milleti geniş çapta protesto eylemi düzenledi.
Anroa’nın Gazze şeridini yeniden inşa etmek amacıyla uluslararası seferberlik çabası, Bahreyn’de insan hakları ihlallerine yönelik uluslararası camianın tepkisi, Suriye’nin Humus eyaletinde tarihi Palmira kentinin IŞİD işgalinden kurtuluşu, Arabistan’ın Yemen’de tarihi eserleri tahrip etmesi, Ortadoğu bölgesinin diğer önemli gelişmeleriydi.
Geçen hafta 30 Mart toprak günü işgal altındaki Filistin genelinde saygı ile anıldı. Filistin milleti 1948 ve 1967 yıllarında işgal edilen toprakları birbirinden ayıran ve yeşil hat olarak anılan bölgenin iki tarafında Filistin milleti düzenledikleri protesto eylemleri ile işgalci siyonistlere karşı dayanışmalarını dünya kamuoyuna gösterdi.
Batı şerida, Beytulmukaddes ve Gazze şeridinde yaşayan Filistin halkı Hayfa ve Yafa ve Celile ve Nasıre kentlerinde yaşayan Filistinli kardeşleri ile birlikte Filistin’in siyonistlerce işgal edilmesini protesto ederek, Filistin’in 70 yıla yakın bir süre işgalini kınadı.
Toprak günü, Filistin milleti için simgesel bir gündür ve yaklaşık kırk yıldan beri her yıl bu günde Filistin milleti siyonist rejimin Filistinlilerin evini yurdunu işgal etmesini ve beşeriyet karşıtı politikalarını protesto ediyor.
Kırk yıl önce 30 Mart 1976 tarihinde 1948 yılında işgal edilen topraklarda yaşayan Filistin halkı evleri ve arsalarının Celile bölgesini yahudileştirmek amacıyla siyonistlerce işgal edilmesini protesto etti. Ancak siyonistlerin protesto eylemine tepkileri çok sert oldu. Siyonist rejim askerleri tanklar ve zırhlı araçlar eşliğinde bu bölgedeki Filistinli köylere baskın düzenleyerek onlarca Filistinli savunmasız sivili şehit etti. O günden sonra 30 Mart günü Filistin’de toprak günü olarak adlandırıldı ve o gün şehit olanların anısına her yıl işgal altındaki Filistin’de anma törenleri ve protesto eylemleri düzenliyor. Filistin milleti bu günde düzenledikleri eylemlerde eli kanlı rejimin baskıcı ve sultacı politikalarını kınıyor ve katil siyonistlerden nefretini haykırıyor.
Filistin toprakları işgal edildiği günden beri siyonistlerin politikası Filistinlilerin evlerini ve arsalarını gasp etmeye ve bu savunmasız masum insanları sürgün etmeye ve işgal edilen topraklarda yerleşke inşa etmeye yönelik olmuştur. Tel aviv elebaşıları adım adım izledikleri politikaları ile Filistin halkını anavatanından sürgün ederek onları bu topraklardan gitmeye zorladı ve yerlerine göç ettirdikleri siyonistleri yerleştir,çakma ve kimliksiz bir rejim olan İsrail rejimini Filistin’in gasp edilen toprakları üzerinde kurdu.
Bu politika günümüzde de aynı şiddette devam ediyor ve Filistin milletini zor durumda bırakıyor. Her yıl bu günde yeşil hattın iki tarafında toplanan Filistin halkı “Biz hala kendi yurdumuzdayız ve köklerimiz hala yaşıyor” sloganı atıyor.
Geçen hafta Filistinli mültecilere yardım ve iş bulma ajansı Anroa, korsan İsrail’in 2014 yılında Gazze şeridine düzenlediği saldırılardan geriye kalan enkazın yeniden inşa edilmesi için en az 474 milyon dolar para gerektiğini açıkladı.
2014 sonbaharında Gazze şeridini yeniden inşa etme konferansı sırasında BM’ye bağlı bu kurum Gazze’deki hasar tespit çalışmalarından sonra yıkım ve enkazların yeniden inşa edilmesi için 724 milyon dolar bütçe istemişti. Ancak bu kurum o günden beri sadece bu paranın 250 milyon dolar kadarını alabildi.
Konu ile ilgili açıklama yapan Anroa sözcüsü Adnan Ebu Hasane, kuşatma altında bulunan Gazze şeridi hala İsrail’in saldırılarından kaynaklanan yıkımı yeniden inşa edmek için uluslararası yardımlara ihtiyaç duyduğunu, Gazze şeridinin yeniden inşa edilmesine yardım etmeyi kabul eden ülkelerin bu bağlamda mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini belirtti.
Korsan İsrail 2014’ün yaz aylarında Gazze şeridine dayattığı 51 günlük savaşta 12 bin konutu tamamen yıktı ve 160 bin konut da hasara uğradı. İsrail’in dayattığı bu savaşın ardından 50 ülkenin ve 20 uluslararası kurum ve kuruluşun temsilcileri Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen Gazze konferansında eli kanlı rejimin yıktığı bu evlerin yeniden inşa edilmesi için mali yardım sözü verdi.
Siyonist rejimin dayattığı 51 günlük savaş 8 Haziran 2014’te başladı ve 26 Ağustos 2014’te sona erdi. Bu savaşta iki bin Filistinli şehit düştü, 11 bin kişi de yaralandı, ayrıca Gazze’nin altyapı tesisleri tamamen çökertildi. Barbarca gerçekleşen siyonist rejim saldırılarında 108 bin Filistinli evsiz barksız kaldı, 71 cami tamamen yıkıldı ve 12 mezarlık ve kilise de ciddi hasara uğradı. Uluslararası tahminlere göre bu savaşta Gazze şeridi 6 milyar dolar hasar gördü. Şimdi Gazze kuşatmasının üzerinden 10 yıl geçtiği ve bölgeye üç savaş dayatıldığı bir sırada Gazze halkı hala bölgenin yeniden inşa edilmesi için uluslararası yardımları ve özellikle inşaat malzemelerini bekliyor. Ancak katil rejim Gazze şeridine inşaat malzemesi getirilmesine engel oluşturuyor ve bu da Gazze’nin imar sürecini aksatıyor veya bazı durumlarda tamamen durduruyor.
Bahreyn rejiminin baskıcı politikaları sürerken, uluslararası insan hakları federasyonu genel sekreteri Antuan Modlin, Halife rejiminin insan haklarını geniş çapta ihlal etmesini eleştirdi. Beyrut’ta uluslararası insan hakları konferansında konuşan uluslararası insan hakları federasyonu genel sekreteri Modlin, Halife rejiminin insan hakları ihlallerini kaygı verici niteledi ve bu sürecin durdurulmasını istedi. Modlin, halife rejimi Bahreyn halkının büyük bir bölümünü en temel haklarından mahrum bıraktığını ve her gün insan haklarını ihlal ettiğini kaydetti.
Modlin ayrıca Halife rejiminin kendi halkını güdümlü bir şekilde bastırmasını eleştirdi ve Bahreyn’de insan haklarını ihlal edenlerin yargı önüne çıkarılmasını istedi.
Geçen hafta Bahreyn’de bir mahkeme 10 vatandaşı hapis cezasına çarptı. Söz konusu 10 Bahreynli vatandaş sözde polis gücüne saldırmak gibi muğlak bir suçlama ile uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı.
Bahreyn savcılığı bu suçlamaları ispat etmeksizin 4 sanığın müebbet hapis ve 6 sanığın da 15’er yıl hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı.
Bahreyn’de Halife rejiminin ifade özgürlüğünü kısıtlaması ve baskıcı politikalarının devamında Bahreynli şii şair Ahmet Acemi tutuklanarak hapse atıldı. Bahreynli genç şair Vaad milli demokrat derneği merkezinde barışçıl protesto eylemlerine destek ve siyasi tutuklularla dayanışma çerçevesinde bir kaside okumakla suçlanıyor.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Bahreyn Vaad milli demokrat derneği, şii şair Acemi’nin tutuklanması Bahreyn rejiminin ifade özgürlüğüne kısıtlama getirmesi ve derneğin barışçıl siyasi faaliyetlerini engellemesi doğrultusunda gerçekleştiğini belirtti.
Bahreyn’de üç bin siyasi tutuklu halife rejiminin zindanlarında yatıyor. Bu insanların çoğu hiç bir haklı gerekçe olmaksızın ve sırf Halife rejimine muhalefet suçundan hapse atılıyor.
Bundan önce de uluslararası af örgütü ve diğer bir çok insan hakları örgütü Halife rejimini insan hakları ihlalleri yüzünden eleştirdi. Bahreyn güvenlik güçleri Suud rejiminin askerleri ile birlikte beş yıldır Bahreyn halkının barışçıl protesto eylemlerini en sert biçimde bastırarak uluslararası camianın tepkisini çekiyor.
Geçen hafta ve Suriye ordusunun son aylarda kaydettiği ilerlemelerin ve elde ettiği zaferlerin devamında Suriye ordusu sonunda tarihi Palmira kentini IŞİD’in pençesinden kurtarmayı başardı. Suriye ordusu halk güçlerini destekleri ile bu kenti kurtardı ve IŞİD teröristlerini temizlemeye başladı. Suriye ordusuna bağlı mühendislik birimleri ise kente yerleştirilen bombaları ve mayınları temizleyerek teröristlerin son mevzilerini de imha etmeyi başardı. Suriye ordusu Palmira kentini kurtarma operasyonunu 7 Mart’ta başlatmıştı.
Tekfirci IŞİD terör örgütü içinde birçok tarihi eseri ve binayı barındıran Palmira kentini 2015’in Mayıs ayında işgal etmişti.
UNESCO tarihi Palmira kentini dünya kültürel mirasları listesine almıştı. UNESCO Palmira kentinin kurtuluşu açıklandıktan sonra Suriye ordusunun bu başarısını olumlu karşıladı ve kentin aslında beşeri medeniyetin simgelerinden biri olduğunu ilan etti.
Gerçekte tarihi Palmira kentinin işgali uluslararası camiayı mazisi iki bin yıla dayanan kentin kaderi hakkında kaygılandırmıştı. Çöl incisi olarak anılan tarihi Palmira veya Tedmer kenti dünyanın en önemli tarihi kentlerinden biri sayılıyor. Bu kentte bir çok tarihi tapınak ve bina bulunuyor ve çok sayıda hurma ağacı yüzünden aynı anlama gelen Palmira olarak adlandırıldığı ve Arapçası da Tedmer olduğu ifade ediliyor.
Suriye silahlı kuvvetler komutanlığı bir bildiri yayımlayarak Palmira kentinin kurtuluşu, Suriye ordusunun terörle mücadelede en etkili ve tek etkin güç olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.
Suriye ordusunun bu büyük başarısı aslında Palmira kentinin önemli stratejik konumundan da kaynaklanıyor. Bu kent Suriye’nin dört bir yanına uzanan güzergahların kesiştiği noktada yer alıyor ve ayrıca tarihi ve turistik önem de arz ediyor ve beşeri medeniyetlerin en eskilerinden birinin izleri de bu kentte bulunuyor.
Suriye silahlı kuvvetler komutanlığı açıklamasında bu zafer tekfirci IŞİD terör örgütünün belini kıran bir zafer olacağını vurguladı.
Öte yandan uzmanlar tekfirci IŞİD terör örgütünün Palmira’daki tarihi eserlere verdiği zararı beşeriyete karşı en büyük cinayet niteliyor. UNESCO yetkililerinden Maria Bohmer IŞİD’in bu cinayetini insanların kültürel hafızasını yok etmeye yönelik bir savaş stratejisi nitelemişti.
Tarihi Palmira kenti Humus eyaletinde ve Şam’dan 210 km uzaklıkta yer alıyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ise BM genel sekreteri Ban Ki Moon’a yazdığı mektupta Palmira’nın kurtuluşu teröre karşı uluslararası mücadeleyi hızlandırmak için en iyi fırsat niteledi.
Arabistan rejiminin son bir yılda Yemen topraklarına düzenlediği barbarca saldırılar Yemen halkını katliam etmenin yanında bu ülkenin tarihi binalarına da telafisi mümkün olmayan zararlara yol açtı. Son bir yılda mazisi milattan önceki yıllara dayanan Sana, Sade tarihi kaleleri ve Mareb barajı ve diğer bir çok tarihi kalesi ve müzeleri Arabistan ve müttefiklerinin savaş uçakları tarafından bombardıman edildi.
Yemen’in tarihi eserlerini ve kültürel mirasını koruma kurumu Başkan yardımcısı Cehaf, yıkılan eserlerin onlarca yüzyıl öncesine ait olduğunu belirterek Yemen genelinde tarihi eserlerin yıkım faciasının tüm boyutları henüz aydınlanmadığını belirtti. Söz konusu kurumun belirttiğine göre son bir yılda Suud savaş uçaklarının kör bombardımanlarında Yemen’de Arap ve İslam dünyasının mimari mirası olan bir çok tarihi bina yerle bir edildi.
Yemen hukuk ve kalkınma merkezi ise geçenlerde yayımladığı raporunda Arabistan’ın hava akınlarında 67 tarihi eser ve 142 turistik merkez yerle bir edildiğini, bu da uluslararası anlaşmalara ve savaş sırasında tarihi eserlerin korunması ve sivil bölgelerin vurulmaması ile ilgili konvansiyonlara aykırı olduğunu belirtti.
Öte yandan Yemen’in Ensarullah hareketi sözcüsü Muhammed Abdusselam, Yemen krizinden çıkış ve Arabistan saldırılarına son vermenin tek yolu Suud rejimine karşı birlik olmak ve milli vahdet hükümetini kurmak olduğunu açıkladı. Sözcü Abdusselam, Yemen krizinin çözümü güç paylaşımı olmadığını, bu krizi çözmek için müzakerelere yeniden başlanması ve milli vahdet hükümeti kurulması gerektiğini vurguladı.
Bilindiği üzere Suud rejimi bölgede bazı Arap rejimleri de yanına alarak 26 Mart 2015’ten sonra Yemen topraklarına geniş çapta saldırmaya başladı. Arabistan bu saldırılarla Yemen’in istifa eden Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi yeniden iktidarın başına getirmeye çalışıyor. Ancak bu saldırılarda şimdiye kadar aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu binlerce Yemenli sivil hayatını kaybetti, onbinlerce Yemenli de evsiz barksız kaldı.
Arap yazar Abdulbari Atvan Arabistan’ın Yemen’de savaş çığırtkanlığı hakkında kaleme aldığı makalesinde, Suud rejiminin başlattığı kesin fırtına operasyonunun bir yıl sonra tek getirisi, Riyad’ın hezimite ve Yemen milletinin Arabistan’dan nefreti olduğunu belirtti.
Bu arada Arabistan’ın Yemen’e yönelik saldırıları aralıksız sürerken, bu savaşı sonlandırmak amacıyla 17 Nisan’da Kuveyt ev sahipliğinde barış müzakereleri başlayacağı açıklandı.
Arabistan’ın Yemen milletine dayattığı savaşta şimdiye kadar 30 bin Yemenli vatandaş hayatını kaybetti ya da yaralandı, ülkenin altyapısı ise tamamen çöktü ve Yemen insani facia eşiğine geldi. 015