Semavi nidalar - 28
Bugünkü sohbetimizi mümin insanların birbirinin özel yaşamını kurcalamak ve birbiri hakkında gıybette bulunmaktan sakınma zaruretinden söz etmek istiyoruz.
Evet, mübarek Ramazan ayı bitti bitecek. Umarız bu ilahi ziyafette açılan ilahi sofradan yeteri kadar nasibimizi alarak yılın diğer ayları için daha hazırlıklı oluruz.
Geçen bölümde İslam ümmetinde sosyal ilişkilerin güçlü olmasını konuştuk ve dedik ki İslam dini toplumda ilişkilerin güçlü olması için bireyleri vahdet, barış, kardeşlik, dostluk ve birbirinden haber alma gibi durumlara vurgu yapıyor. Öte yandan İslam dini İslamî toplumun yapısına zarar gelmemesi için alay etmek, başkalarının kusurunu gün ışığına çıkarmak veya zafiyetlerini yüzlerine vurmak gibi durumlardan sakınmayı emrettiğini biliyoruz.
Bugün yine bu bağlamda bazı konuları ele almak istiyoruz.
Kur'an'ı Kerim Hucurat suresinin 12. ayetinde şöyle buyurmakta:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
Bir toplum ve bireyleri nasıl ki cismi ve fiziki hastalıklara yakalanıyorsa ve tedavisi için bazı uygulamalarda bulunuyorsa, ruhi ve ahlaki hastalıklar da cismi hastalıklardan daha da tehlikeli hastalıklar olarak toplumun ve bireylerin ruhi sağlığını tehdit eder ve eğer bu hastalıkların tedavisi için çare düşünülmezse, milletlerin ve toplumların çöküşü kaçınılmaz olur.
Toplumun sağlığını şiddetle tehdit eden ölümcül hastalıklardan biri sui zan ve kötü zan hastalığıdır. İslam dini toplumda insanları birbirine karşı kötümser yapan ve tefrika ve güvensizliğe yol açan bu hastalığın tedavisi için mümkün mertebe başkalarının davranışlarını doğru telakki etmemizi ve zannetmekten kaçınmamızı emrediyor.
Bu konuda İslam Peygamberi –s– şöyle buyuruyor: Kardeşinden gördüğün bir amel veya duyduğun söz için bir özür bul ve eğer bulamazsan, uydur.
Allah Resulü –s– ayrıca şöyle buyurur:
Kardeşinin davranışını doğru olarak yorumla ki içinde kötü zannın oluşmasını engellesin ve hiç bir zaman ondan gördüğün bir amel için iyi bir gerekçe bulana kadar kötü zanda bulunma.
Kur'an'ı Kerim vesveselere kapılmamamız ve başkalarının davranışlarına neden iyimser olmayalım dememiz ve o davranışları haklı göstermemiz için bize şöyle emrediyor: Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Dolaysıyla kötü zandan uzak durmak ilahi emirdir ve hepimiz bu emre uymalı ve itaat etmeliyiz. Bundan başka yüce Allah şöyle buyurmakta:
Bir çok zan aslı ve temeli yoktur ve eğer bazılarını umursayacak olursak, özellikle elimizde kesin kanıt yokken, günah işlemiş oluruz.
Yüce Allah’ın mümin kullarından sakınmalarını istediği bir başka ahlaki amel, başkalarının özel yaşamını kurcalamaktır, zira bu amelin zararı kötü zan amelinden fazla değilse, az da sayılmaz. Üstelik kötü zannı haklı göstermenin yolu vardır ve gözardı edilebilir, fakat başkalarının sırrından baş çıkarmak, o sırların ifşa edilmesi demektir ve sır sahibinin onur ve haysiyeti tehlikeye girer ve artık bu durum düzeltilemez. Kuşkusuz bir toplamda insanlar birbirinin özel yaşamını kurcalayacak olursa o toplum dayanamaz ve sonunda çöker.
Bu arada burada üzerine vurgu yapılan yasak, toplum bireylerinin özel yaşamını ve sırlarını kurcalamamaya yöneliktir, fakat eğer mevzu bahis düşman ise ve özellikle bize karşı şom planlar kurarak onları hayata geçirmek isteyen düşman söz konusu ise bu durumda güvenlik ve istihbarat kurumları düşmanın her türlü hareketini titizlikle rasat etmeli ve derin basiretle düşmanın tür sırlarını keşfetmeleri ve hepsini etkisiz hale getirmelidir.
Kur'an'ı Kerim’in üzerinde çok durduğu ve yer yer uyardığı bir başka önemli ahlaki sorun gıybet ve başkalarını çekiştirme fiilidir. Yani insan başkalarının arkasında bazı sözler eder ve bu sözler o kişiye ulaşır ve rahatsız olar, zira bu söz o kişi orada yokken ve kendisini savunabilecek durumda olmadığı zaman söylenmiştir, nitekim söylenen sözler tamamen yalan ve mesnetsiz iddialardan ibaret olabilir.
Kur'an'ı Kerim bu amelin çirkinliğini beyan etmek için şöyle buyurur:
Ey iman edenler, Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.
Gerçekte bu üç amel gibi insanların sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen çirkin amellerden kaçınmak için Kur'an'ı Kerim iki konuyu gündeme getiriyor ve ayetin devamında şöyle buyuruyor:
O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
Yani bu tür münkerleri terketmenin bir yolu takvamızı geliştirmek ve ikincisi de tevbe etmek ve incittiğimiz kişilerin gönlünü kazanmaktır.