Otuz gün, otuz hikaye - 29
Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır. Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.
Adam Şam çarşısından çok güzel bir serçeyi bir dirham fiyatına satın aldı. Adam serçeyi evine götürüp oynamaları için çocuklarına vermek istiyordu. Yolda giderken serçe konuşmaya başladı ve adama şöyle dedi: benim sana hiç bir faydam olmaz, ama eğer beni serbest bırakırsan, sana her biri bir hazine olan üç nasihatte bulunurum. İki nasihati senin elinde tutsakken ve üçüncü nasihati de beni bıraktığında bir ağacın dalına konduğum vakit söylerim.
Adam kendi kendine düşündü: her yeri gören ve dünyaya yukarıdan Bakan bir kuşun üç nasihati mutlaka bir dirham eder.
Adam böylece kabul etti ve serçeden nasihatlerini söylemesini istedi.
Serçe şöyle dedi: ilk nasihat şu ki eğer bir nimeti kaybettiysen üzülme, zira eğer o nimet gerçekten ve daima senin için olsaydı, onu asla kaybetmezdin. İkincisi şu ki eğer biri sana imkansız olan bir söz söylerse, o sözü asla umursama ve unut gitsin. Adam iki nasihati dinledikten sonra serçeye serbest bıraktı. Serçe kanatlandı ve bir ağacın dalına oturdu.
Minik serçe kendini hür ve serbest görünce adama güldü. Adam üçüncü nasihatini anlat, dedi. Serçe şöyle dedi: nasihat da nedir, ey cahil insan? Sen zararlı çıktın. Benim karnımda her biri yüz gram ağırlığında olan iki gevher vardı, ben seni kandırdım ki elinden kurtulayım. Eğer bende ne gevherler olduğunu bilseydin, beni asla bırakmazdın.
Adam öfke ve hasret yüzünden ne yapacağını bilemiyor ve sürekli serçeye kötü söz ediyordu. Adam birden serçeye döndü ve şöyle dedi: madem beni bu gevherlerden mahrum bıraktın, bari son nasihatini söyle.
Serçe şöyle dedi: ey cahil adam, sana demedim mi eğer bir nimeti kaybettiysen üzülme diye? Ama sen beni kaybettiğin için üzüldün. Yine sana demedim mi imkansız olan sözü kabul etme diye, ama sen benim karnımda iki yüz gram ağırlığında iki gevher olduğuna inandın. Benim zaten ağırlığım ne kadar ki içimde iki yüz gram ağırlığında iki gevher olsun. O zaman sen iki nasihati haketmemişsin demek ve bu yüzden üçüncü nasihatimi söylemiyorum, zira sen onun da kıymetini bilmezsin.
Serçe bunu söyledi ve kanatlanarak gözlerden kayboldu.
Allah teala Hadid suresinde şöyle buyuruyor:
Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır. Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.