Ağustos 24, 2018 16:21 Europe/Istanbul

Asya kıtasının ülkelerinde birçok tarihi ve antik kent bulunmaktadır. Tebriz de bu şehirlerden sayılır.

Bu şehrin merkezinde ve Mescid-i Kebûd etrafında arkeolojik kazılar sonucunda çıkarılan tarihi eserler, bu bölgeyi arkeologların ilgi odağı haline getirerek bu şehrin dünyanın en kadim şehirlerinden biri olarak tanınmasına sebep olmuştur. Bu kazılar ve bulgulardan önce ise Tebriz'in uzak tarihiyle ilgili fazla bilgi bilinmiyordu ve bu şehrin antik çağda var olduğuna dair M.Ö. 8. Yüzyıla ait Asur kralı II. Sargon yazıtlarıydı. Mescid-i Kebûd kazılarında ortaya çıkan eserler ise gizemli bir dünyanın kapılarını araştırmacılar ve arkeologlara açtı. Bu kazılarda, Tunç Çağı ve daha da eski çağlara ait birçok tarihi eserin bulunmasıyla birlikte Tebriz'in tarihi geçmişi beş bin yıla ulaştı.

 

Tarihi belgelere göre, Aryan kavimlerinin İran'a göç etmeden önce, Azerbaycan bölgesinde Manna ve Urartu devletleri gibi büyük krallıklar kurulmuştu. İran'ın Antik Mirası adlı kitabın yazarı Richard Nelson Frye, bu konuyla ilgili şunları yazmıştır: "Azerbaycan'da ve İran'ın Batısında, yeni gelen Medler ve diğer İranlı kavimler, Hint-Avrupa dilleri konuşmayan Urartu, Manna ve Hurriler'den oluşan yerlilerle karşılaştılar."

 

Tebriz, İran'ın üçüncü büyük şehri sayılmakla beraber, tarihi, kültürel ve ekonomik bakımdan da özel bir konuma sahiptir. Doğu Azerbaycan eyaletinin tarihi ve onurlu merkezi, çalkantılı bir tarih yaşayarak, farklı farklı tarihi olaylara şahitlik etmiştir. Bir zamanlar, Tebriz, yüce Sehend dağının eteğinde küçük bir kasabaydı ve bir zamanlar da İran'ın başkenti olarak seçildi. Bu şehir, birçok defa yıkıcı ve büyük sarsıntılar ve depremlerle baş başa kalarak yerle bir oldu. Ama bu diyarın cesur ve himmetli erkekleri ve kadınları her zaman ayağa kalkmayı başardı ve eskisinden daha da mamur bir şehir kurmayı başardı.

 

Günümüzde, Tebriz kenti, İran'ın Kuzeybatısında bulunan iktisadi, idari, sanayi, askeri ve ulaşım merkezi olmasının yanı sıra, İran sınırlarını ve toprak bütünlüğünü koruyan en önemli unsurlardan sayılmaktadır. Tebriz kentinde yaşayan insanların güncel imkânları ve teknolojileri kullanmaktaki öncülükleri yüzünden, İran'da bu kent " İlklerin Kenti" olarak tanınmıştır. Tebriz halkı böylece kendi tarihi ve kültürel köklerine ve geleneklerine bağlı kalarak kentsel yaşam kalitesini de arttırmaya gayret etmişlerdir.

 

İran'ın Arap ve Farsça basım yapan ilk kurşun basımevi 1816 yılında, İran Basım Sanatının Babası lakabıyla tanınan Mirzâ Zeynülâbidin Tebrizî tarafından Tebriz şehrinde kuruldu. İlk yabancı kitab tercümesi, 1819 yılında, Mirzâ Rıza Mühendis Baş Tebrizî ve Mirzâ Abdüllatif Tasûcî tarafından İngilizceden Farsçaya yapıldı. Ayrıca çocuklara özel ilk düz yazı eseri de Mirzâ Abdürrahim Neccârzâde Tebrizî tarafından basılıp yayımlandı.

Kütüphaneler ve kıraathaneler de bu şehrin en önemli bilimsel ve kültürel zenginliklerinden sayılırlar. 1921 yılında ve Ali Muhammed Terbiyet tarafından kurulan bu eğitim kurumları bu alanda Tebriz kentini İran'da birinci konuma getirmiştir.

 

Sinemanın Lumière kardeşleri tarafından icat edildiğinden beş yıl sonra İran'ın ilk sineması olan Soleil(Soley) sineması Tebriz'de faaliyete başladı. Ayrıca Başkent Tehran'ın ilk sineması da Tebrizli bir şahıs olan Ali Vekilî tarafından 1926 yılında açılmıştır. Aynı kişi birkaç sene sonra İran'ın ilk sinema süreli yayınının da kurucusu oldu.

Tebriz, gösteri sanatlarında da İran'da öncülük yapmıştır. Nitekim Nasırıddin Şah Kaçar döneminde yapılan ilk gösteriler de Mirzâ Aga Tebrizî tarafından sahnelenmiştir.

 

İran'da ilk çocuklara özel kitapları yayımlayan Bahçıvan(Bağçıban) lakabıyla da tanınan Cebbar Asgerzâde, Tebriz'de ilk işitme ve görme engelliler okulunu da kurarak engelli insanlara da eğitim ve öğretim imkânı sağladı. Ebulkasım Fuyuzât ise " Bağçe-i Etfal" adıyla İran'ın ilk ana okulunu Tebriz'de kurdu. Bütün bunlara rağmen Tebriz şehri yüksek öğretim alanında da öncülük yapmıştır. İlk halı fakültesi, ilk hemşirelik fakültesi ve ilk hemşirelik dalı doktora dönemi bu şehirde kurulmuştur.

Kültür, sanat ve eğitim alanlarına ilaveten, Tebriz halkının tıp alanındaki başarıları ve buluşları da dikkate alınacak bir öneme sahiptir. Örneğin, Kaçar Hanedanının veliahdı olan Abbas Mirzâ tarafından İran'dan Avrupa'ya eğitim almak için giden ilk öğrenci de Tebriz'den idi. İlk tıp kitapları da Tebriz'de, tercüme veya telif şeklinde yayımlanmıştır. İlk çiçek hastalığı aşılanması da Tebriz'de yapılmıştır.

 

Tebriz'in bu gibi özellikleri, tarihi ve modern yapılarla bir araya gelince ve Azerbaycan'ın iç açıcı doğası, kültür zenginliği, el sanatları ve halı sanatı ve birçok ilgi çekici özellikleri barındırması bakımından, Tebriz'i İran şehirleri arasında baş tacı yapılacak bir hale getiriyor.  

İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT)'nin 2015 yılından beri başlattığı İslam ülkeleri seçkin turizm şehirleri projesi kapsamında her yıl bir şehir, İslam Âleminin seçilmiş turizm şehri olarak tanıtılıyor: 2015 yılında bu konumda olan ilk şehir Kudüs şehri oldu. İkinci dönemde ise Türkiye'nin Konya şehri ve 2017 yılında ise Arabistan'ın Medine şehri İslam Aleminin turizm başkenti olarak seçildi. 2018 yılında Nijer'in başkenti Niamey şehrinde gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı'nın üye ülkelerinin turizm bakanlarının 9. Konferansında ise Tebriz şehri İslam dünyasının turizm başkenti olarak seçildi. Bu seçim için belli kriterlere göre İran'dan Yezd ve Tebriz kentleri adaydı. Bu iki şehir arasından ise Tebriz seçilmişti.

 

İşte bu seçilmeden sonra Tebriz kentinde olumlu ve iyi bir hareketlilik görülmektedir. Tebriz belediyesinin çabalarıyla ve çevre ve medya reklamları yapılmak suretiyle, Tebrizlilerin çoğu bu olaydan haberdar olmuşlar. Tebriz halkı büyük 2018 İslam Âlemi Turizm Başkenti olma olayına kucak açmış bulunuyor. Halkın bu gibi olumlu yaklaşımı sonucunda turistlerin de hayranlık duyacağı bir ortamın hazırlandığı söylenebilir.

İslam Âleminin Seçkin Turizm Şehirleri başlığından da anlaşılacağı üzere bu seçim birçok tarihi, kültürel, dini ve mezhebi kritere göre yapılmıştır. Tebriz metropolü, İran'ın modern, sağlıklı, güzel ve gelişmiş bir şehri olarak dünyaya tanıtılmayı hak etmiştir. Bunun için birçok kritere ve standartlara uymayı da başaran bir şehirdir Tebriz. Doğal olarak turistlerin çoğu kuleler, AVM'ler vb. turistik cazibeler peşindedirler. Buradan yola çıkarak Tebriz'in tarihi, kültürel, sosyal ve dini-mezhebi geçmişinin İslam Âlemi turizm başkenti olarak seçilmesindeki payı büyüktür.    

 

Tebriz 2018'in logosu ise Tebriz'in tarihi eserlerinden esinlenerek Bayan Leyla Hecebî tarafından tasarlanmıştır. Şâirler Makberesi, Saat Kulesi ve Mescid-i Kebûd gibi tarihi mekânların bu logoda yer alması sırasıyla kültür, uygarlık ve dini temsil ediyor. Zaten Tebriz 2018'in asıl amacı da bu alanlardaki değerleri ve servetleri tanıtmaktır. Bu logodaki turkuaz rengi ise  İslam Dünyasının Firuzesi olan Tebriz'in Firuze taşı gibi turkuaz rengi temsil etmesinden dolayıdır. Genel olarak bakıldığında Tebriz 2018'in logosu önemli sayılan birçok unsuru kendinde barındırıyor ve yalın hali daha da dikkat çekmektedir. Bu logoya bakan bir insan hemen ilgi duymaya başlar ve işte bu logonun asıl amacı da şudur.

 

Turizm alanı, petrol bağımlılığını ortadan kaldırmak için en önemli kaynaklardan birisidir. Tebriz şehrinin tarih, kültür ve sanatını tanıtmak ve bu şehrin İran ve İslam Alemindeki kültürü ve tarihindeki önemi, turistleri Tebriz'e yönlendirecek en önemli etkenlerden sayılır. Tebriz'in İslam ülkelerinin minyatürcülük başkenti olarak seçilmesi, İslam dünyası şehirlerinin Atlasının sekreterliğinin Tebriz'de faaliyet göstermesi, Dünya halı başkenti olarak seçilmesi gibi sebeplerden dolayı Tebriz'in İslam dünyasının turizm başkenti olarak seçilmesinin önemli etkenlerinden sayılır.

İran'da bu etkinliği tanıtmak için yapılan birçok girişimin yanı sıra, biz de bu seri programımız aracılığıyla Tebriz'in önemli özelliklerini ve eserlerini tanıtmaya çalışıyoruz. İslam Dünyasının 2018 turizm başkenti Tebrizle ilgili daha fazla bilgi edinmek için bir sonraki bölümlerimizde bizleri takip edin.