Gizli Güneş – 1
Sohbetimizin ilk bölümünü hava kirliliğinin zararlarına ve fosil yakıtların bu kirlilikte etkilerine ayırdık.
Günümüzde nükleer enerjiden yerkürenin ısınması ile mücadelede çevre dostu bir çözüm ve yine çevre kirliliği ile mücadele yöntemlerinden biri şeklinde söz ediliyor. Buna göre de nükleer enerji temiz ve çevre dostu enerji çeşitlerinden biri olarak tanımlanıyor.Aslında nükleer enerji bilimi son yüzyıllarda fizik ve kimya bilimleri temelinde yürütülen çalışmaların sonucunda şekillenen bir bilim dalıdır. 1879 yılında Kraks adında bir bilim adamı elektrik deşarjın yardımı ile bir gazı iyonize ederek bu alanda ilk adımı atmış oldu. Bir elektronu atomundan ayırmak, yani atom çekirdeğini elektrostatik çekim meydanından çıkarma işlemine o atomu iyonize etme, yani atomu müspet iyona dönüştürme işlemine iyonizasyon denir.
Daha sonra Tomson 1897 yılında elektronu elektrisitenin sorumlu yüklü zerreciği olarak açıkladı. Bekrel ise 1896 yılında günümüzde Landa olarak adlandırılan benzer ışınları keşfetti, ki bu da uranyumun ve radyasyon olayının keşfedilmesine vesile oldu. Sonunda 1942 yılında bilim adamları ilk nükleer reaktörün yapım projesini hazırladı. Günümüzde ise dünyanın 31 ülkesinde 440 nükleer santral dünyanın tükettiği elektrik enerjisinin %30 kadarını üretiyor. Bu ülkelerden biri ise İran İslam Cumhuriyeti’dir. Gizli güneş başlıklı sohbetimizde ise İran’ın temiz enerji üretme yeteneğini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Hava insanların su, yiyecek, ışık ve ısı gibi nesnelerin yanında en önemli ve en hayati unsurlarından biridir. Bilindiği üzere insan, hayatını sürdürebilmek için günde ortalama 22 bin kez havayı soluması gerekiyor ve hayatta kalabilmek için günde ortalama 15 kg havaya ihtiyaç duyuyor. İnsan beş hafta yemeksiz ve beş gün susuz yaşayabilir, fakat havasız beş dakika bile dayanamaz.Çağımızın en önemli sorunlarından biri ise petrol tipi fosil yakıtların tüketilmesinden kaynaklanan iklim değişikliğidir. Yerkürenin ısınması, daimi buzulların erimeye başlaması, denizlerin ve okyanusların seviyesinin yükselmesi ve sera etkisinin şiddetlenmesi, hepsi iklim değişikliğinin sonuçlarıdır ve tarım, ormanlar, ekosistemler ve özellikle insanların sağlığını olumsuz yönde etkiler.
/Maalesef günümüzde temiz hava zor bulunuyor ve fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan kirlilik havayı olumsuz etkiliyor. Bu durum özellikle kentsel ve sanayi alanlarında daha da etkili oluyor.Hava kirliliğinden maksat çevremizdeki havayı kirleten her türlü sıvı, katı ve gaz şeklinde her türlü kirleticidir, öyle ki hem insanların ve diğer canlıların yaşamını ve hatta tarihi eserleri ve kamu mallarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu arada çocuklar ve yaşlı insanlar bu durumdan daha fazla etkilenmektedir. Hava kirliliğinin verdiği zararın miktarı kirleticilerin hacmine ve etkileme süresine bağlıdır. Maalesef günümüzde her beş insandan üçü hava kirliliği yüzünden akciğer hastalıklarına maruz kalmaktadır./
Hava kirliliğini ve zararları konusunda uzmanımız bayan Dr. Fahharian şöyle diyor:Ülkemiz İran’da hava kirliliği son yıllarda iklim şartlarının değişmesi ve kalitesiz yakıtların kullanılması ve araçların eskimiş olması vesaire sebeplerden ötürü çok şiddetlendi. Hava kirliliği başta başkent Tahran olmak üzere büyük kentlerde ciddi soruna dönüşmüş bulunuyor. Hava kirliliği en çok akciğerlerimizi etkiliyor, gerçi vücudumuzun diğer organları da bundan etkilenmiyor değil. Havayı kirleten nesneler, genellikle normal şartlarda solduğumuz havada da belli düzeyde var olan nesnelerdir, fakat bu belli düzeyi aşmaya başlayınca kirletici olarak tanımlanır ve vücudumuza zarar vermeye başlar. Bu kirleticilerin bir bölümü havada bulunan zerrecikler ve büyüklükleri ile ilgilidir. Bu zerreciklerin ebadı büyükdükçe zararları azalır, zira doğal olarak daha az sayıda akciğerimize girer, çünkü vücudumuzun bunları engelleme mekanizmaları vardır. Örneğin burnumuzdaki kıllar ve saldığı sıvı veya kıllar büyük zerrecikleri engeller, fakat bu zerrecikler çok küçük olunca, bu koruma mekanizmaları aşar ve hava ile birlikte solunum sistemimize sızar. Gerçekte biz hava kirleticilerini zerreciklerin ölçülerine göre sınıflandırır ve şu zerreciklerin çok zararlı olduğunu söyleriz, çünkü insanın akciğerine girerek solunum sistemini aksatabilir.
Bayan Dr. Fahharian sözlerini şöyle sürdürdü:Büyükşehirlerin çeşitli semtlerinde kirleticilerin üzerine yapılan inceleme ve ölçümler, bir çok durumda soluduğumuz havanın karbon mono oksit, tam olarak yanmamış hidrokarbonlar ve ayrıca fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan zerreciklerin sayısı standart seviyenin çok çok üstünde olduğunu göstermiştir. Bu iddianın en bariz delili ise sağlık merkezlerine solunum sisteminde sorun yaşadıkları için başvuran insanların sayısında yaşanan artıştır.
Sera gazlarının artışı ve asit yağmurlarının yağması, yeşil alanların ve çeşitli bitki ve hayvan türlerinin yok olmaları ve ayrıca yerkürenin ısınmasına yol açmaları araçların, sanayinin ve santrallerin fosil yakıt kullanmalarının diğer yan etkileridir./Bir buzdolabının bir yılda tükettiği elektrik enerjisini üretmekle beraber çevreye de iki ton sera gazları ekleniyor, ki bu da başlı başına büyük bir çevre faciasıdır ve eğer önüne geçilmezse, insanoğlunun yerkürede yaşamını şiddetle tehlikeye atar. Günümüz yaşamında en önemli etken, hayatın cevheri olarak adlandırılan enerjidir. Enerji tüketimi özellikle sanayi devriminden sonra çok önemli bir üretim etkenidir ve her ürünün üretiminde önemli rol ifa eder. Hali hazırda enerji siyasi, iktisadi ve stratejik bir araçtır ve ülkelerin güvenliği de bu hayati unsuruna güvenli bir şekilde ulaşmalarına bağlıdır.
Petrol ve doğalgaz sektörlerinde kazı çalışmaları; en önemli ve uzmanlık gerektiren ve dünyada sanayi faaliyetlerinin temeli sayılan bir konudur. Karada kazı çalışmalar ise, hava, su, toprak kirliliğine yol açtığı gibi, kazı çalışması yapıldığı alanlarda ses kirliliğine de sebebiyet verir. Petrol ve doğalgaz kaynakları; elektrik üreten santraller, sanayi ve araçlarda yanmak yerine bir çok katma değeri olan maddelere dönüştürülebilir. Bu konuya ileriki bölümlerde değineceğiz./Ancak bu alanda kafaları kurcalayan bir başka konu, enerjinin çocuklarımız için geleceğidir. Çocuklar, büyüklerin kaygılarından habersiz bir şekilde etrafımızda masumca oyun oynamakla meşguldür. Unutmayalım, bir atasözünün de belirttiği gibi, biz dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan emanet aldık./Programımızın devamında, İran’ın en zengin doğal gaz havzasında yaşayan bazı sıradan insanların konu hakkında görüşünü almak istiyoruz.Yaklaşık 15 yıldan beri Asaluye bölgesinde yaşayan bir vatandaş bundan 20 yıl önce Asaluye bölgesinde teknelerin balık için denize açıldığını ve iyi de balık avladıklarını söylüyor.Ancak daha sonra Güney Pars bölgesinde petrol ve doğalgaz bulmak için kazı çalışmaları başlayınca, yapılan kazı çalışmalarının kirliliğe yol açtığını, denizden çıkarılan doğalgazın karaya taşınmasının kirliliğe yol açtığını ve hatta bu kazı çalışmaların yerli halkın balıkçılığını ve yaşamını etkilediğini ve işlerini ve yaşamlarını aksattığını belirtiyor./Asaluye bölgesinde çok sayıda petrol tankeri, çıkarılan ham petrolü taşıyor. Gerçi petrol ve doğal gaz alanlarının kendine özel çeşitli kirlilikleri var, fakat eğer gerçekten fosil yakıtları yerinde ve doğru biçimde kullanırsa, ülkelerin başkentleri gibi bir çok büyük kentlerin hava kirliliği muhakkak daha az olur.