Aralık 03, 2019 19:11 Europe/Istanbul

İran’da nükleer teknolojilerden barışçıl amaçlı yararlanıldığı alanlarla tanıştığımız programımızın bugünkü bölümünde geçen bölümde ele aldığımız nükleer teknolojilerden küçükbaş ve büyükbaş hayvanların ve kuşların ve deniz canlılarının yetiştirilmesinde yararlanmayı gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.

Geçen bölümde Hazar denizinde alabalık ve havyar balığının yetiştirilmesinde nükleer teknolojilerden nasıl yararlanıldığından söz ettik. Şimdi ise konumuzun devamında küçük ve büyük baş hayvanların ve çeşitli kuşların besin maddelerini ve yemlerini temin etmekte nükleer teknolojilerden nasıl yararlanıldığını gözden geçirmek istiyoruz.

Bilindiği üzere, hayvan yemlerinde besin değeri bulunmayan veya beslenme sürecinde olumsuz etkisi olan maddelerin yüzdelerinin belirlenmesi, özel önem arz eden bir konudur. Bu yüzden hayvanların ve kuşların beslenmelerinde sindirim kabiliyetleri radyoaktif izotopların yardımı ile ölçülür. Bu süreçte hayvancılık bilimlerinde nükleer alanda uzmanlaşan uzmanlar en başta yemleri oluşturan unsurları işaretliyor ve ardından işaretlenen unsurların sindirim sisteminde ve hayvanların dışkılarında sayımını gerçekleştiriyor.

Günümüzde nükleer teknoloji sahip olduğu benzersiz özellikleri sayesinde hayvan yemlerinin üzerinde yapılan ışınlama çalışması ile beraber, yemlerde her türlü zehirleyici maddeleri yok etmenin yanında bu yemlerin yapısında sağladığı değişikliklerle onları hayvanlar için daha uygun hale getiriyor ve sonuçta hayvanların daha iyi yetişmelerini sağlıyor. Bu durum, nükleer teknolojilerin en güzel meziyetlerinden biridir.

Bu arada konu hakkında bilgi edinmek üzere Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin bayan uzmanın görüşüne başvuruyoruz. Uzmanımız şöyle anlatıyor:

Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde biz nükleer teknolojilerden üretim randımanını geliştirmek için yararlanıyoruz. Hayvanların beslenme bölümünde gama ışınlarından yararlanarak yürüttüğümüz faaliyetler, hayvanların yemlerini çeşitli amaçlar için ışın vermekten ibarettir. Burada besin maddelerine gama ışın vermekten amacımız yemleri her türlü zehirli ve kirletici maddeden arındırmaktan başka, yemlerin sindirme kabiliyetini arttırmak, yemlerin kalitesini geliştirmek ve anti besin değeri olan etkenleri ortadan kaldırmak ve sonuçta ülkede var olan besin maddeleri ithal maddelerin yerine geçirmektir.

Uzmanımız şöyle devam ediyor:

Burada biz kuşların yeminde kolza atığını kullanıyoruz, fakat bu atıkta bazı anti besin maddeleri bulunduğundan atıkları fazla kullanamıyoruz ve bu yüzden nükleer teknolojiden, yani gama ışınlarından kuşların yemlerini geliştirmekte yararlanıyoruz ve sonuçta kolza atıklarındaki anti besin değeri olan maddeleri yok ediyoruz. Yine mısır konusunda da alternatif besin maddesi olan arpa ve buğdaydan faydalanabiliyoruz. Ancak arpa ve buğdayı da enzimsiz kullanamıyoruz ve bu kez enzimin kendisi de ithal malıdır. Biz buradaki çalışmalarımızda ışın verme tekniğinin yardımı ile arpa ve buğdayda anti besin değeri olan maddeleri yok etmeyi başardık ve böylece tüketilen mısırın yerine büyük oranda bu iki besin maddesini yani arpa ve buğdayı kullanmayı başardık.

Gerçekte günümüzde nükleer teknolojilerden hem tarımsal atıkların kalitesini ve niteliğini hayvan yemi olarak kullanmak üzere geliştirmekte, hem de hayvanların sindirim sistemindeki mikro organizmalarda mutasyon yardımıyla vücutlarında yemlerin daha iyi ve daha uygun biçimde sindirmeleri için uygun şartları oluşturmak üzere yararlanabiliriz.

Bundan başka nükleer teknolojilerden hayvanların yemi olarak kullanılan bitkilerde genetik değişiklik yapmak ve sonuçta daha fazla hacimde yem üretmekte yararlanabiliriz. İran’ın Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde uzmanlar gama ışınları yardımıyla arpa ve buğday gibi kuşların yemlerine ışın vererek bu yemlerde var olan bazı zehirli maddeleri yok ediyor ve sonuçta daha bol etli piliçlerin üretilmesine katkı sağlıyor. Bu çalışma İran’ın yurt dışından piliç ithal etme zahmetinden büyük oranda kurtulmasına vesile olduğu belirtiliyor.

Uzmanımız sözlerine şöyle devam ediyor:

Gama ışınları ile hayvanların yemlerine ışın vermenin bir başka tesiri, yemlerin protein kalitesiyle ilgilidir. Bir başka ifade ile bu çalışma hem geviş getiren küçük ve büyük baş hayvanların ve hem çeşitli kuşların yemlerinde protein kalitesini iyileştiriyor. Burada biz geviş getiren hayvanların besin maddeleri arasında protein için ışın verme sisteminden yararlanabiliyoruz. Bu bağlamda merkezimizde şimdiye dek birçok araştırma projesi gerçekleştirildi ve şimdi birçok üniversitemiz ve firmamız da ışınlama sistemini biliyorlar. İran’da ışın sisteminden yararlanmakta karşı karşıya bulunduğumuz kısıtlama, sadece ışınlama sistemlerini geliştirmekle ilgilidir, ki inşaallah onu da bertaraf ederek yemlerin daha kaliteli hale gelmesine imkan sağlayacağız.

Nükleer teknoloji hayvanların beslenme alanında araştırma yapan uzmanlara DNA gibi genetik maddeleri kodlamak sureti ile besledikleri hayvanların genetik yapılarını inceleme ve elde ettikleri sonuçlardan hayvanların cinsiyetini belirlemekte, her hayvanı bireysel olarak tanımakta, genetik hastalıklarını tespit etmek ve değerlendirmekte, genlerin genom yapılarında yerlerini belirlemekte yararlanma imkanı sağlamaktadır.

Bundan başka, radyoaktif ışınlar yardımı ile gebelik teşhisi ve ceninin durumunu belirlemek, radyo izotopların yardımı ile biyolojik örneklerde belli moleküllerin ölçümünü yapmak ve ayrıca ışın verme tekniğinin yardımı ile kuşlarda ve hayvanlarda üreme oranını arttırmak, nükleer teknolojilerden yararlanmanın diğer bazı meziyetleridir.

Nükleer teknolojilerin diğer faydaları ve kullanım alanlarına kuşların ve hayvanların üremelerinde ifa ettikleri önemli rolünü örnek verebiliriz. Bu konuda uzmanımızın görüşüne başvuruyor ve anti biyotikleri kullanmadan hayvanların üremelerini arttırmakta ve daha sağlıklı hayvanları elde etmekte nükleer teknolojilerin ne denli etkili olduğunu soruyoruz.

Uzmanımız şöyle anlatıyor::Hali hazırda gebelik oranını arttırmak üzere bir projenin üzerinde çalışmaya başlıyoruz. Bundan önce horozların sperminde gebelik oranını arttırmak için bir çalışma yürüttük, ancak şimdi aynı projeyi küçük ve büyük baş hayvanların üzerinde uygulamak istiyoruz. Bu yöntemde gama ışınlarını kullandık. Bu projede bir yandan gebelik oranını arttırırken öbür yandan antibiyotik vermeyi de kesmek istiyoruz. Hayvanların spermleri alındığı merkezlerde sperm üzerinde çalışma yürütülürken, antibiyotik ekleniyor. Işın verme tekniğinden gebelik oranını arttırmak üzere yararlandığımız zaman ise gerçekte antibiyotikleri kesmiş gibi oluyoruz, yani gerçekte ışın vermekle iki işi birden yürütüyoruz. Şimdi burada hangi dozda spermleri tahrik edebileceğimizi tespit etmek istiyoruz ve aynı zamanda spermlere de zarar vermek istemiyoruz. Gerçekte şimdilik sadece doz tespiti yapıyoruz ve eğer başarılı olursak, ileride bu sonuçtan faydalanmak istiyoruz.

Günümüzde insan nüfusu sürekli arttığı bir dünyada, gıda maddelerini temin etme işi de git gide önem kazanıyor. Bu arada insanların besin kaynağı olan ve yaşamlarında önemli rol ifa eden hayvansal ürünler ve özellikle süt ve süt ürünleri de ayrı bir önem arz ediyor. öte yandan günümüzde insanların en önemli kaygılarından biri, gıda maddelerinin satıldığı mağazalarda sunulan hayvansal besin maddelerinin sağlıklı olması ve kaliteli olmasıdır. Örneğin bazen haberlerde falanca ürünün virüslere veya bakterilere bulaştığı belirtiliyor. Bu tür durumlarda insanlar bir süre söz konusu ürünün markasındaki hiç bir ürünü satın almamayı tercih ediyor.

Ancak günümüzde nükleer teknolojinin sayesinde hayvansal ürünlerin sağlığı ve güvenli oldukları her açıdan güvence altına alınıyor.

Eskiden bazı hayvanların arasında epidemi haline gelen bazı hastalıkların zamanında teşhis edilememesi yüzünden birçok insan bu hayvanlardan elde edilen ürünleri tüketerek hastalanırdı. Ancak şimdi izotop yöntemleri ve nükleer teknoloji sayesinde bu tür durumlar çok kolay bir şekilde engelleniyor ve insanlar gönlü rahat bir şekilde hayvansal ürünleri tüketiyor ve nükleer teknolojilerin insanlara besin maddeleri bakımından güven duygusunu kazandırdığı anlaşılıyor. Bu yüzden bize bu güven duygusunu kazandıran ve hayatımızı kolaylaştıranların arasında en başta ülkemizin nükleer bilimcilerine teşekkür etmemiz gerekir.

Nükleer teknoloji özellikle son yıllarda geniş alanlarda kullanılmaya başladı ve buna göre de günümüzde toplumların gelişme kriterlerinden birine dönüştü. Aslında bir ülkenin gelişmesi için o ülkenin bilim adamları ve araştırmacıları dünya genelinde gelişmekte olan yeni bilimlere ve teknolojilere ayak uydurmaları gerekir. İran ise tarihin de şehadetine göre ilim ve bilim ve teknoloji alanlarında en öncü ülkelerden biri olmuştur. İranlılar tarih boyunca zengin kültürü ve gani medeniyeti sayesinde çeşitli bilimsel alanlarda adını altın harflerle yazdıran seçkin bilginleri yetiştiren bir millet olmuştur.

Evet dostlar, Gizli güneş başlıklı sohbetimiz aslında İranlı nükleer bilimcilerin nükleer teknolojilerden çeşitli alanlarda yararlandıklarını anlattığımız bir programdı. İranlı nükleer bilim adamları tüm bu çabalarını ve emeklerini İran’ın bağımsızlığı doğrultusunda harcamıştır. Biz de bu belgesel nitelikli sohbetimizde Sagend yöresindeki uranyum madeninde yerin 340 metre derinliklerinden Tahran’da Milat kulesinin 280 metre yüksekliğine kadar İran’ın dört bir yanını gezerek size bu faaliyetlerden kısaca söz etmek istedik. Böylece Gizli Güneş başlıklı sohbetimizin 51. ve son bölümünün sonuna geldik. Esen kalın.012