Aralık 02, 2019 19:57 Europe/Istanbul

İran’da nükleer teknolojilerden barışçıl amaçlı yararlanıldığı alanlarla tanıştığımız programımızın bugünkü bölümünde nükleer teknolojilerden küçükbaş ve büyükbaş hayvanların ve kuşların ve deniz canlılarının yetiştirilmesinde yararlanmayı gözden geçirmek istiyoruz.

Günümüzde hayvan kaynaklı protein, insanların beslenme sepetinin olmazsa olmaz en önemli besin maddelerinden biri sayılır. Ancak bu değerli besin maddesi bir takım tehditler ve kısıtlamalarla karşı karşıya kaldığı anlaşılıyor. Hayvansal protein kaynaklarının sayısında gerileme yaşanması ve yine hayvansal proteinden oluşan ürünlerde kalite düşüşü ve özellikle yetiştirilen hayvanların arasında bazı epidemik hastalıkların yaygın hale gelmesi, bu değerli besin maddesini tehdit eden etkenlerdir.

Ancak bu mesele, diğer birçok tehdit gibi, bilim adamlarını ve araştırmacıları ve özellikle nükleer teknoloji alanında faaliyet yürüten nükleer bilimcileri bu durumlara ve tehditlere çare bulmak üzere harekete geçirmiştir.

Günümüzde nükleer teknoloji veterinerlik  ve yine envai çeşit hayvanların yetiştirilmesinde ve yemlerini kontrol etmekte önemli ve etkili rol ifa ediyor. Nükleer teknoloji hayvanları tehdit eden hastalıkların teşhisi, üremeleri, beslenmeleri, genetiklerini geliştirme, yemlerini güvenli hale getirme gibi alanlarda etkili olmanın yanı sıra, kültür balık gibi deniz ürünlerini yetiştirmekte ve sonuçta da gıda maddelerinde sürdürülebilirliği yakalamakta büyük önem arz eden bir teknolojidir. Buna göre bugünkü sohbetimizde bu konuyu gözden geçireceğiz.

Nükleer teknolojilerden Hazar denizinde havyar balığı ve diğer bazı balık çeşitlerinin yetiştirilmesinde yararlanılıyor; şöyle ki, bu teknolojilerden kültür balık projelerinde balıkların tek cinsli hale getirilmesi ve sonuçta daha etli ve havyarı daha fazla olan balıkların elde edilmesinde yararlanılıyor. Bu süreç bu alanda yıllarca süren sürecin sonucudur.

Bilindiği üzere, balık insanların ihtiyacı olan protein, mineral ve vitamin zengini besin kaynağıdır. Bu yüzden son yıllarda kültür balık yetiştirme projeleri çerçevesinde havyar balığı ve alabalık gibi çeşitli balıkların ve ayrıca karidesin yetiştirilmesi büyük ivme kazanmıştır.

Bu süreçte İran’ın Kerec kentinde nükleer tarım araştırma merkezi uzmanları kültür balık sektörünü ticari açıdan verimli hale getirmek üzere geniş çaplı araştırmalara imza atmıştır.

Havyar balığı İran’da deniz canlıları arasında en değerli kaynaklardan biri sayılır, fakat maalesef son yıllarda bu balıkların yaşadığı ortamlarda yaşanan geniş çaplı değişikliklerin yüzünden bu balık türleri yıllarda yok olma uçurumuna doğru sürükleniyor.

Kerec nükleer tarım araştırma merkezi uzmanlarından birine konumuzla ilgili bilgi edinmek istiyoruz. Uzmanımız şöyle anlatıyor:

Nükleer teknolojilerin deniz canlılarını yetiştirme çerçevesinde büyük bir projeyi başlattık. Bu proje, deniz canlılarını geliştirmek üzere nükleer teknolojilerin kullanım alanları, başlığını taşıyor. Bu proje çerçevesinde alabalık ve havyar balığı gibi bazı değerli balıkların üzerinde araştırma yapmaya başladık. Bu araştırmalar halen de devam ediyor. hali hazırda bu büyük projenin alt projelerinden biri olan alabalık türlerini nicelik bakımından iyileştirmekte nükleer teknolojide yararlanma projesidir. Biz uzun çalışmaların ardından bu projeyi başarı ile tamamlayabildik. Bizim bu büyük projede esas amacımız alabalığın eti bakımından geliştirmek ve havyar balığının havyarını arttırmaktır.

Uzmanımız şöyle devam ediyor:

Alabalık projesinde ulaşmak istediğimiz hedef, bu balık türünün etini geliştirmekten başka nükleer teknolojiden yararlanarak alabalığı tek cins hale getirmek ve böylece bu balığı geliştirme süresini azaltarak mali randımanı arttırmaktır. Aslında alabalık durumunda bu balıkların buluğ çağında enerjilerinin büyük bir bölümü bu evrede yaşadıkları değişikliklerin uğrunda harcanıyor, ki bu da doğrudan balığın kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Bu değişiklikler erkek cinsinde dişi türüne kıyasla çok daha şiddetlidir. Buna göre daha kaliteli alabalık yetiştirmenin yollarından biri, bu tür balıkların buluğ evresini geciktirmek veya daha fazla dişi alabalık üretmektir ki biz her iki alanda bir takım başarıları sağladık.

Biraz önce de belirtildiği üzere, havyar balığı İran’ın en değerli deniz canlıları kaynaklarından biridir. Ancak maalesef son yıllarda bu balıkların yaşam ortamlarında yaşanan geniş değişikliklerin yüzünden bu balık türü yok olma uçurumuna yaklaştığı gözleniyor.

Havyar balığı çok eskilerden beri bulunan ve besin bakımından fevkalade değerli olan ve ticari ve iktisadi boyutu da olan bir balık türüdür. Bugün havyar balığının havyarı dünya piyasalarında sekiz ila on bin dolar civarında satılıyor.

Kerec nükleer tarım araştırma merkezi uzmanı şöyle devam ediyor:

Nükleer teknolojilerin katkıları ile üretilen bu balıkların hiç bir sıkıntısı yoktur. Aslında bazıları bu balıkların ışınlara maruz bırakıldığı için bazı sıkıntılara yol açabileceğini düşünüyor olabilir. Fakat üretilen balıkların üzerinde yapılan testler bu ürünlerin yüzde yüz sorunsuz olduğunu göstermiştir. Gerçekte bizim çalışmamız kesinlikle piyasaya sürülen balıkların üzerinde olmuyor ve sadece balıkların genleri üzerinde yürütülüyor ve bu çalışmaların bu balıkların gelecek kuşakları için de sorun teşkil etmiyor. Biz burada benzer bir faaliyeti havyar balığı üzerinde de yapıyoruz. Bu projede ise henüz yolun ortasındayız. Biz yaklaşık bir buçuk yıldır ülkemizin yerli balığı olan havyar balığı üzerinde çalışıyoruz ve bu balık türünün etini ve havyarını arttırmayı umuyoruz.

Hali hazırda dünya genelinde havyar balığının 27 türü ve alt türü vardır. Bu sayıdan beşi Hazar denizinde yaşıyor. Öte yandan bu deniz, dünya havyar balığı kaynağının yüzde 93 kadarını kendi içinde barındırıyor. Bu arada havyar balığı üzerinde yapılan araştırmaların sonucunda pek de uzak olmayan bir gelecekte bu tür balıkların sayısının İran kıyılarında artmasına şahit olmayı umuyoruz.

Bundan başka, nükleer teknolojiden yararlanarak radyoaktif maddelerden aşı üretimi çeşitli hayvanların ve deniz canlılarının hastalıklarında büyük düşüş yaşanmasına katkı sağladığı anlaşılmıştır. Bu yöntemle üretilen aşılar deli dana hastalığı, sıtma, alabalıkta ve karideste beyaz leke hastalığı gibi hastalıkların önlenmesinde etkili olduğu gibi Kobra yılının sokmasının tedavisinde de önemli ilerleme kaydedilmiştir.

Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin bayan uzmanlarından biri, merkezde nükleer teknolojiden yararlanılarak hayvanlar ve deniz canlıları için üretilen aşılar ve ilaçlar hakkında şöyle diyor:

Biz Kerec nükleer tarım araştırma merkezinde nükleer teknolojiden yararlanılarak hayvanlar ve deniz canlıları için üretilen aşılar ve ilaçlar üretiyoruz. Gerçekte biz burada aşı üretmek için kimyasal maddelerin yerine nükleer teknolojiyi kullanıyoruz. Aşı üretmek için kullanılan kimyasal maddeler üç soruna yol açabilir. İlkin, kimyasal maddeler nihai üründe atık bırakabilir. İkincisi hastalık etkenini etkisiz hale getirme süresini uzatabilir. Üçüncüsü, kimyasal maddelerle pasif aşılar meselesinde hastalık etkeninin onu pasifleştiren etkenden kaçışı söz konusu olabilir.

Bayan uzmanımız şöyle devam ediyor:

Ancak ışınlama sistemi kimyasal madde yerine kullanıldığında her üç sorun bertaraf olur, zira ışınlama sistemi aşıda hiç bir atık bırakmaz. Biz gama ışınlarından yararlanıyoruz, ki çok büyük nüfuz gücüne sahiptir ve ancak kurşun veya kalın beton tabakası nüfuzunu önleyebilir. Bu yüzden hastalık etkeni virüsü veya bakteriyi içeren kabımızın cinsi ne olursa olsun gama ışınları ona nüfuz eder. Dolaysıyla ışınlar hastalık etkeni virüslerin kaçış ihtimalini ortadan kaldırır. Yine pasifleştirme sırasında da ülkemizde var olan güçlü ışınlama sistemi sayesinde virüsü pasifleştirme süresini iki üç günden iki üç dakikaya indirgeyebiliriz.

Bayan uzmanımız İran’da bu bağlamda yapılan çalışmaların hakkında da  şöyle diyor:

İran’da bu alanda yapılan çalışmalardan biri, küçük baş hayvanları etkileyen aşıları üretmekti. Bundan başka karidesleri etkileyen ve beyaz leke hastalığı adı verilen bir hastalık için de gama ışınlarının yardımı ile aşı ürettik. Yine yeni yeni başlattığımız bir projede kuş gribinin aşısını üretiyoruz. Bu aşıyı da gama ışınlaması ile üretmek istiyoruz ve önümüzdeki yıllarda bu projeyi de sonuçlandırmayı umuyoruz.

Uzmanımız Kobra yılanının sokması için yürüttükleri çalışmayı da şöyle anlatıyor:

Bu projeyi Razi aşı ve serum müessesesi ile ortaklaşa yürütüyoruz. Bu projede de gama ışınlarından kobra yılanının zehrinin etkisini azaltmak için yararlanıyoruz. Bilindiği üzere Kobra yılanının panzehirini üretmek için yılanın zehri ata enjekte ediliyor, kanından panzehir alınıyor ve insanlarda kullanılıyor. Ancak ata enjekte edilen zehir yüksek yoğunlukta olup atı aşırı derecede zehirleyebilir, ya da atın ömrünü kısaltarak attan elde edilen panzehir miktarının azalmasına yol açabilir. Oysa gama ışınları ile zehrin yoğunluğunu düşürerek atın zarar görmesini engelleyebiliriz.