Eylül 14, 2018 14:56 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta Ortadoğu bölgesinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

Filistin’de geri dönüş yürüyüşünün yankıları ve uluslararası camianın İsrail’in cinayetlerine tepkisinin artması,

Suriye ordusunun Kunaytara eyaletini tam olarak kurtarması,

Yemen’de savaşın boyutları siyasi ve askeri boyuttan iktisadi boyuta da taşınması,

 

Geçen hafta Filistin gelişmeleri Filistin milletinin geri dönüş yürüyüşü ve uluslararası camianın korsan İsrail’in cinayetlerine karşı duyarlılığının etkisi altında kaldı.

Geçen hafta binlerce Filistinli geri dönüş yürüyüşlerinin 18. Haftasının Cuma gününde ve şehit çocuklar Cuması başlığı altında Gazze şeridinin Doğu sınırlarında düzenlenen eyleme katıldılar. Buna göre Gazze geçen Cuma günü bu başlık altında düzenlenen geniş çaplı eyleme sahne oldu.

 

Gazze şeridinde geri dönüş yürüyüşü geçen 30 Mart tarihinde ve utanç duvarı boyunca başladı. Filistin milleti barışçıl protesto eylemleri Filistinli mültecilerin anavatanına geri dönmesi ve Gazze şeridine dayatılan zalimane kuşatma kaldırılması ve yüzyılın anlaşması ve Filistin milleti için belirlenen alternatif vatanın reddedilmesi gibi tüm hedefleri gerçekleşinceye dek devam edeceğini belirtiyor.

 

Gazze şeridi sınırında düzenlenen söz konusu protesto eylemlerinde şimdiye kadar 150’den fazla Filistinli şehit düştü, 16 bin 750 Filistinli de yaralandı. Şehitlerden 18’i ve yaralılardan 3200’ü çocuklardan oluşuyor.

Öte yandan uluslararası camianın siyonist rejimin işgal altındaki Filistin topraklarında işlediği cinayetlerine gösterdikleri tepkilerin devamında BM insan hakları konseyi Başkanı bu rejimin işlediği cinayetleri araştırmak üzere üç bağımsız uzmandan oluşan bir komisyon kurulduğunu açıkladı.

BM İnsan hakları konseyi geçen Mayıs ayında düzenlediği olağanüstü oturumda İsrail’defalarca in Gazze şeridinde işlediği cinayetleri araştırmak üzere bu komisyonu kurma kararı aldı.

 

Siyonist rejim İsrail geçen 30 Mart tarihinden itibaren defalarca geri dönüş yürüyüşlerine barbarca saldırdı. Şimdi BM insan hakları konseyi komisyonu eli kanlı rejimin bazen savaş suçu seviyesine kadar ilerleyen cinayetlerini araştırarak bu cinayetlerin sorumlularını tespit etmesi gerekiyor.

Siyonist rejim İsrail ırkçı politikaları çerçevesinde ve uluslararası yasalara aykırı olarak geniş çapta Filistinli çocukları katliam ediyor. Gerçekte siyonist rejimin insan hakları ihlalleri bir türlü son bulmuyor ve İsrail rejimi tüm küstahlığı ile tüm dünyanın gözü önünde mazlum Filistinli çocukların katliamına devam ediyor.

 

Suriye geçen hafta ordunun Kunaytara eyaletinin teröristlerin işgalinden kurtarmasına şahit oldu. Suriye milleti bu çerçevede Kunaytara kurtuluşunu kutladı. Kunaytara eyaleti işgal altındaki Filistin ve Golan tepeleri ile komşu olması yüzünden stratejik önem arzediyor.

Suriye ordusu bir ay boyunca güneyde sürdürdüğü operasyonun sonunda Kunaytara kentine güvenliği geri getirdi ve Suriye bayrağı kentin merkezi meydanı olan Tahrir meydanında göndere çekildi.

 

Geçen hafta Suriye gelişmeleri büyük oranda Suriye ordusunun bu zaferi ve siyonist rejimin bu bölgeye yönelik tüm hesaplarının altüst olmasının etkisi altında kaldı.

Gerçekte Suriye’de Dera ve Kunaytara eyaletlerin hem Şam yönetimi ve hem siyonist rejim İsrail için stratejik önem arzediyor. Kunaytara eyaleti Suriye’nin en küçük eyaletlerinden biridir. Ancak bu eyalet Golan tepelerinin bir parçası ve bunun doğal sonucu olarak sıcak temas hattının bir bölümü olduğundan Suriye’nin en önemli eyaletlerinden biri sayılır.

 

Kunaytara eyaletinin Şam’dan uzaklığı 70 km kadardır. Mısır’ın Osbu dergisi Dera ve Kunaytara eyaletinin önemi hakkında yayımladığı raporda bu bölgelerin kurtuluşu Suriye’nin diğer bölgelerinin kurtuluşu kadar önemli olduğunu yazdı.

Şam yönetimi Suriye’yi parçalamak için hazırlanan senaryodan haberdardı. Bu senaryoya göre Hozul Yermuk bölgesinin siyonist İsrail tarafından tam işgalini güvence altına almak için Dera’nın da bu bölgeye ilhak olması gerekiyordu ve böylece işgal edilen Golan tepeleri işgal dosyası tamamen kapanacaktı.

 

Senaryoya göre  siyonist düşman bu sınır bölgesini kapatması  ve böylece bu bölgeyi ve pazarlarını Hayfa limanına uluslararası ticaretin zorunlu güzergahı haline getirmesi planlanıyordu. Bu komplodan haberdar olan Suriye devleti de ilkin Dera ve ardından Kunaytara eyaletlerini kurtarma operasyonlarını gerçekleştirdi ve böylece Amerika ve İsrail ve müttefiklerinin komploları bir bir etkisiz hale getirildi.

 

Suriye devleti ilkin Dera eyaletini terör örgütlerinin işgalinden kurtardı ve ardından Kunaytara eyaletinde işgal altındaki Filistin ile ortak sınır bölgesinde operasyon başlattı. Dolaysıyla bu iki eyaletin kurtuluşu Suriye yönetimi için siyasi ve stratejik açılardan çok önemlidir, öyle ki şimdi bu iki eyaletin kurtarılması ile birlikte Şam’ın güvenlik çemberi de genişlemiş oldu ve siyonist rejim de artık kolay kolay teröristlere destek vermeyi sürdüremiyor.

 

Gerçekte Dera ve Kunaytara eyaletlerinin kurtuluşu Suriye ordusunun yeniden Golan tepeleri bölgesine ve daha doğrusu 2011 yılında Suriye krizi başladığı günden önceki döneme geri dönüşü demektir, ki bu da siyonist rejimle 1974 yılında sağlanan ateşkes anlaşmaları ve Şam yönetiminin Golan tepelerini geri alma talebi noktasına geri dönüşü demektir. Bu yüzden bu zaferle birlikte siyonist rejimin Suriye boyutunda tüm hayallerinin yıkılmış oluyor.

Ve son olarak Suriye ordusu teröristlere karşı zafer pazelini tamamlamaya devam ettiği belirtilmelidir.

 

Geçen hafta Çarşamba ve Perşembe günleri Yemen’de askeri sahada iki önemli gelişme yaşandı. Geçen hafta Suud rejiminin savaş gemisinin vurulması ve Yemen ordusuna ait bir İHA’nın Ebu Dabi havaalanına saldırması, Suud rejimi, BAE ve hamilerini ve işbirlikçilerini büyük şoka soktu.

 

Geçen hafta Yemen medyası Kızıldeniz’de saldırgan Suud rejimine ait bir savaş gemisi vurulduğunu duyurdu. Haberde Yemen ordusu ve halk güçleri füze birliği Suud rejiminin Demam savaş gemisini vurduğu belirtildi ve böylece Suud rejimi ilk şokla karşılaştı.

Ancak Perşembe günü Yemen ordusuna ait bir İHA’nın uluslararası Ebu Dabi havaalanını vurması Suud rejimi ve müttefiki BAE ve diğer müttefiklerini ikinci büyük şoka soktu. Bu operasyon Yemen ordusu İHA birliğini artık saldırgan güçlere karşı etkili bir silaha daha kavuştuğunu ve güç dengelerinde önemli değişiklikler yapabileceğini ortaya koydu.

 

 Yemen İHA’sının Ebu Dabi havaalanına saldırı haberi yayımlandıktan sonra bu havaalanına yapılan uçak seferleri geçici olarak durduruldu. Yemen savaşında gelişmeler, bu savaşın siyasi ve askeri boyutları aşarak artık iktisadi boyuta kadar yayıldığını gösteriyor. Yemen İHA’sının Ebu Dabi havaalanına operasyon düzenlemesinin ardından Yemen siyasi yüksek konseyi Başkanı bu İHA’nın Yemen’e saldıran ülkelerin stratejik derinliklerine nüfuz ettiğini ve Suud – Amerikan ittifakının tecavüzlerine karşı Yemen’in caydırıcı gücünü arttırdığını belirtti.

 

Aslında Yemen ordusu ve halk güçlerine bağlı İHA birliği ikinci kez İHA’ları ile düşmanın stratejik derinliklerine nüfuz etmeyi başardı.

Geçen hafta Yemen ordusu İHA birliği Arabistan’ın başkenti Riyad’da Aramco petrol rafineriini uzun menzilli Sema-2 İHA’sı ile vurduğunu duyurdu. Haberi duyuran Yemen’in El-Mesire kanalı, Arabistan petrol milli firması Riyad rafineriinde yangın çıktığını itiraf ettiğini belirtti.

Arabistan’ın Aramco firması twitter sayfasında Riyad rafineriinde çıkan yangını söndürmeye başardıklarını, yangının çıkış nedeni araştırıldığını açıkladı.Yemen ordusu balistik füzeleri ile donatılan füze birliğinden sonra saldırgan Suud rejiminin cinayetlerine tepki vermek üzere İHA birliğini de uzun menzilli İHA’larla donattığı belirtiliyor.

 

Yemen hava kuvvetleri komutanlığı sözcüsü ise konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: gelecek savaş kader belirleyici savaş olacaktır. Biz denizde ve hava da da güçlüyüz. Biz elimizdeki çeşitli İHA’larımızla bilgi bankalarımızda düşmanların ülkelerinden topladığımız bilgilerde yer alan tüm hedeflere saldırabiliriz. Bizim füze birliğimiz Bedir 2 balistik füzesine sahiptir ki şimdiye kadar bu füze Arabistan’ın savunma bakanlığı binası ve Yemame sarayı ve Ebu Dabi’nin Berake nükleer reaktörüne kadar ulaşmıştır. Bu gelişmeler düşmanın artık hiç bir yerde güvende olmadığını göstermektedir. Bugün bizim onlarla savaşımız siyasi ve askeri boyutlardan iktisadi boyutlara yayılmıştır.