İran İslam inkılabı ve sosyal bilimler tezleri - 8
Bugünkü sohbetimizde Fransız düşünür Mişel Fuko’un İran İslam İnkılabından etkilenmesini gözden geçirmek istiyoruz.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabı ve sonuçlarına özel ilgi gösteren ve bu inkılabı kültürel açıdan irdeleyen Fransız düşünürlerden biridir. Gerçekte İran İslam İnkılabı Mişel Fuko’nun düşüncesini derinden etkilemiştir. Fuko bir yandan İslam inkılabından önce İran’ı ziyaret ederek yakından İran milletinin şah rejimine karşı kıyamını Abadan, Kum ve Tahran’da görmüş ve öbür yandan İmam Humeyni -ks- Fransa’da ikamet ettiği günlerde İmam’la röportaj yapmıştır. Buna göre Fuko İran İslam İnkılabından analizini hem sahadaki gerçeklere ve hem bu inkılabın önderi ile yakından tanışma temelinde sunuyor.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabı için çeşitli tabirleri kullanıyor. Fuko İran İslam İnkılabını modernite hareketlerinden farklı olarak yorumluyor. Fuko’ya göre İran İslam İnkılabı çağımızın ilk post modern inkılabı veya onun tabiri ile beşeri nizamlara karşın ilk büyük kıyam ve kıyamın da en modern biçimidir. Fuko bu konuda şöyle diyor: İran olayları eli boş insanların herkesin omuzunda ağırlık eden bir yükü, yani küresel düzen yükünü kaldırma çabasıdır. Bu kıyam, belki de küresel düzenlere karşı ilk büyük kıyam olabilir, kıyamın da en modern biçimi.
Fransız ünlü düşünür Mişel Fuko İran İslam İnkılabını hiç bir organizasyon olmaksızın ve siyasi partisiz gerçekleşen ve kendi çapında eşi bulunmayan bir inkılap olarak değerlendiriyor.
Ruhsuz dünyanın ruhu, “İran; Allah’ın adıyla inkılap” adlı eserin yazarları Mişel Fuko ile İran İslam İnkılabı hakkında yaptıkları görüşmelerine yer verdikleri kitaba seçtikleri addır.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabı ve kökleri ve nedenleri hakkında önemli noktalara temas ediyor. Fuko İran İslam İnkılabı iktisadi ve maddi saiklere dayanarak gerçekleşmiş olamayacağını, zira bu inkılapta zengin kesim de yer aldığını belirtiyor. Fuko’ya göre Pehlevi döneminde iktisadi sorunlar halkı onun için ayaklandıracak kadar büyük değildi.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabı için toplu irade tabirini kullanıyor ve bu toplu iradenin İran İslam İnkılabı sırasında fevkalade olduğunu belirtiyor. Fuko İran İslam İnkılabının gerçekleşmesi İran’da yenilenme ve mondernitenin yenilgisi olduğunu kaydediyor.
Mişel Fuko’ya göre Pehlevi kralı Muhammed Rıza iç arenada tüm muhalif güçleri ortadan kaldırmıştı ve buna göre iç arenadaki güçler ona karşı herhangi bir tehdit oluşturmuyordu, fakat halkın gücü Muhammed Rıza için büyük bir tehditti. Buna göre halkın gücü birikti ve ardından onları seferber etti. Seferber olan bu güç ise Pehlevi rejiminin kökünü koparmayı başardı. Bu süreçte aydınların veya siyasi partilerin hiç bir rolü yoktu, bilakis halk kitleleri aydınları kendi peşlerinden sürükledi.
Mişel Fuko bu konuda şöyle diyor: İran’da beni şaşırtan şey şu ki farklı unsurların arasında bir mücadele söz konusu değildi. Tüm bunlara güzellik ve aynı zamanda önem kazandıran şey şu ki bir tek mücadele ve yüzleşme söz konusu. Bu yüzleşme halkla tüm silahları ve polisleri ile halkı tehdit eden güç arasındaydı. Pek uzaklara gitmeye de gerek yok. Şu gerçeği açıkça görmek mümkün: bir yandan halkın iradesi ve öbür yanda otomatik silahlar.
Mişel Fuko şah ve ordunun gücünü şiddetin simgesi ve halkın gücünü da gücün yumuşak boyutu olarak değerlendiriyor. Fuko’ya göre İran İslam İnkılabı ile diğer inkılapların arasındaki farklılıklardan biri de bu zaten, yani kavganın bir tarafından dişine kadar silahlanmış bir rejim ve öbür tarafta eli boş halk gücü, ama aynı zamanda görülmeyen ve görünmez bir güce sahip olan bir halk.
Mişel Fuko yazdığı makalelerinden birine de eli boş isyan başlığı altında bu konuyu anlatıyor.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabını kültürel açıdan da yorumluyor. Fuko, dini inançtan başka hiç bir etken İran’da halk kitlelerini bu şekilde harekete geçiremeyeceğine inandığını belirtiyor. Fuko, İran milleti İslamî ve şia mezhebi ile büyük bir güç ürettiklerini ve bu gücün sayesinde dişine kadar silahlarla donanmış Pehlevi rejimini teslim olmaya zorladığını belirtiyor.
Fuko İran milletinin kimliği din ve mezheple bütünleştiğini, fakat durgun, kuru, itinasız ve ruhsuz bir din inkılapçı olma yeteneği olmadığını ve bir başka ifade ile halkın dayanağı olamayacağını vurguluyor.
Mişel Fuko, şii mezhebi İran milletini moderniteye karşı isyan ettiren etken olduğunu, zira Şia mezhebi Batı kültürünün sahip olmadığı özelliklere sahip olduğunu savunuyor. Fuko’ya göre şii mezhebine dayalı hareketlerde iki etkili özellik bulunuyor. Bunlardan biri İmam Zaman -s- inancı ve Şii halkın yaşamındaki yeri ve diğeri ise Şii alimler ve onların dini korumakta yeri ve özellikle halkın gerçek önderleri olarak taklit mercileridir.
Mişel Fuko Şia mezhebi eleştirel tutumuna dayanarak İran’da siyasi seferberlik başlattığına inanıyor. Fuko aynı zamanda İran İslam İnkılabının dini dili ve muhtevası da tesadüfi bir durum olmadığını savunuyor.
Mişel Fuko İran İslam İnkılabında önderliğin rolüne özel önem veriyor. Fuko bu çerçevede İran İslam İnkılabında önderin ve inkılabı yönetmesine de özel bir açıdan bakıyor ve İmam Humeyni’nin -ks- güçlü rolünü “İran inkılabının mitolojik lideri” başlıklı makalesinde ele alıyor.
Mişel Fuko İmam Humeyni’den -ks- Paris’te bulunan yaşlı kuddus şeklinde söz ediyor ve İran milleti hangi kesimden olursa olsun ona aşık olduğunu vurguluyor.
Mişel Fuko İmam Humeyni -ks- hakkında şöyle yazıyor:
Ayetullah Humeyni’nin -ks- kişiliği efsaneye benziyor, zira hiç bir devlet reisi ve hiç bir siyasi lider hatta tüm medya organlarının desteğini alsa bile halkı ile bu denli derin duygusal bağları bulunduğunu iddia edemez.
Mişel Fuko şöyle diyor: Bu sözleri bir Boeing uçağının pilotunun arkadaşlarından naklen duymak çok ilginçti ve şöyle diyordu: İran’ın asırlar öncesinden bu yana sahip olduğu en değerli serveti Fransa’da sizin yanınızdadır. Onu iyi koruyun.
Fuko ayrıca Abadan kentinde greve gidenlerin dilinden de şöyle yazıyor: biz pek fazla dindar değiliz. Biz kimseye inanmayız, ne bir siyasi partiye ne de özel bir kişiye, hiç kimseye, tabi Humeyni’den başka ve ancak ona inanırız.
Mişel Fuko’nun İran İslam İnkılabı hakkındaki görüşünün en önemli boyutlarından biri, siyasi maneviyatçılıktır. Fuko, İran’da kaldığı günlerde hiç kimseden hatta bir kez olsun inkılap sözcüğünü duymadığını, fakat muhatap olduğu insanların bir çoğu taleplerini İslamî hükümet şeklinde zikrettiklerini belirtiyor.
Fuko’ya göre İran milletinin istediği, İslamî hükümettir, ancak İslamî hükümet dini kesimlerin hükümeti anlamına gelmiyor. Bu sözcükten maksat, tüm kesimlerin ve tüm talepleri ve tüm zevkleri bir araya toplamaktır.
Mişel Fuko bu konuda şöyle diyor: İran milletinin peşinde olduğu şey, halkın siyasi yaşamına maneviyat unsurunu da katmaktır. Ben İslamî hükümeti bir düşünce veya bir ülkü olarak adlandırmak istemiyorum, ancak siyasi bir talep olarak beni etkilediğini söyleyebilirim, zira bu açıdan siyasetin manevi boyut kazanması yönünde bir çabadır.
Fuko, İran milleti bu inkılapla maneviyatı siyaset arenasına geri getirmek istediklerini belirtiyor. Fuko ayrıca İran milletinin peşinde olduğu maneviyat, Batılıların rönesans ve Hristiyanlığın yaşadığı büyük krizin ardından kaybettiği şey olduğunu vurguluyor.
Fransız ünlü düşünür Mişel Fuko İran İslam İnkılabının en önemli ve eşsiz özelliklerinden birini siyasi maneviyatçılık şeklinde açıklıyor ve bunu siyasi akılcılığın yeni bir tanımı olarak gündeme getiriyor.
Fuko Fransa ihtilalinden bu yana ilk kez inkılap ve maneviyat birbirine düğümlendiğini belirtiyor. Fuko, siyasi akılcılık İran İslam İnkılabında önemli bir yeri bulunduğunu vurguluyor. Fuko’ya göre akılcılık ve maneviyatın bütünleşmesi İran İslam İnkılabının getirdiği yeniliklerden sayılıyor.
Fransız ünlü düşünür Mişel Fuko, İran milleti inkılap sırasında kendilerinde de büyük bir değişim yaratmak istediklerini savunuyor. Fuko da Teda Skocpol gibi İran İslam İnkılabı bilinçli bir inkılap olduğunu vurguluyor.