Ekim 23, 2018 00:43 Europe/Istanbul

Bazı tarihçiler, kim Hemedan’ın tarihini bilirse, İran tarihini de bilmiş sayılır ve kim İran tarihini okumuşsa, mutlaka Hemedan tarihini de öğrenmiştir, diyor. Bu kesim, Hemedan tarihini İran tarihi olarak biliyor.

Geçen bölümde Hemedan tarihini, ilk yüzyıllarda gözden geçirdik. Şimdi ise Hemedan’ın İslam zuhur ettikten sonraki dönemde tarihini gözden geçirmek istiyoruz.

Hemedan kenti İslam’ın zuhur etmesi ve miladi 645 yılında Müslümanlar tarafından fethedildiği sıralarda çok önemli ve itibarlı bir kentti, öyle ki Araplar bu fethi, Nihavend fethinden sonra Sasanilere karşı elde ettikleri en büyük zafer niteledi.

Hemedan fethi ve İslam dininin Hemedan halkına tanıtılmasından sonra Hemedan halkı İslam dinini benimsedi. Tarih yazarları kameri ilk yüzyıllarda Hemedan’ın dört girişi, hisarları, üç çarşısı, geniş caddeleri ve kentin ortasında ulu camii bulunan bir kent olduğunu belirtiyor. O dönemde bu kentte Aleviler veya Selçuklular hüküm sürüyordu.

Selçuk hanedanı, kameri 5 ve 6. yüzyıllarda Ortadoğu ve Anadolu bölgelerinde yer alan İran, Roma, Afganistan, Şam, Ermenistan, Arapların ve Türklerin bulunduğu toprakların bazı bölgeleri ve diğer bir çok bölgeye hükmeden bir hanedandı. Bu hanedanın batıdaki başkenti Hemedan kentiydi.

Hemedan kenti, Alevian hanedanı Teberistan yöresinde hicret ederek yerleştikleri ilk kentlerden biriydi. Hemedan kenti Moğolların saldırısına kadar asırlar boyu Alevian hanedanının en önemli merkezlerinden biriydi. Bu yüzden Hemedan’da yaşayan şia imamların bazı evlatları ve torunlarının mezarları günümüzde bu kentte türbe olarak halâ ayaktadır.

Buye hanedanı ise kameri 4. yüzyılın ortalarından 5. yüzyılın başlarına kadar Hemedan’da hüküm süren bir hanedandı. İranlı ünlü hekim İbni Sina o dönemde Hemedan7a yerleşti ve Deylemi hükümdarı Şemsiddole’nin  veziri olmayı kabul etti.

Ancak Moğolların acımasızca saldırıları Hemedan kentinin yıkımına ve dağılmasına yol açtı ve Hemedan halkının 10 yıl süren direnişinden usanan Moğollar kenti ele geçirdikten sonra uzun yıllar Hemedan adında bir kent geride kalmayacak şekilde korkunç bir yıkım ve katliam gerçekleştirdiler. O sıralarda kent halkı kahramanca direnişinde hayatını kaybetti.

Daha sonraları eski kentin kuzeyinde Yeni Hemedan adında yeni bir kent inşa edildi.

Safeviler döneminde Hemedan kenti yeniden imara kavuştu ve kervansaraylar, medreseler ve köprüler inşa edildi. Bu tesisler sadece Hemedan kentinde değil, Hemedan eyaletinin Tuyserkan gibi diğer kentlerinde de inşa edildi, ki bu da Safevilerin kentlerin imarına gösterdiği özeni ortaya koyuyordu.

Kameri 1205’te Gacar kralı Ağa Muhammed Han Hemedan kentini fethettikten sonra kent halkını katliam etti ve kentin kalesini ve hisarını yerle bir etti. Ancak daha sonra Gacarlar döneminde Hemedan kenti yeniden imarına kavuştu. Kentin çarşısı ve ulu camiinin yeniden inşa edilmesi ve Tuyserkan ve Melayir kentlerindeki yeni binalar, Gacarlar döneminin miraslarıdır.

Birinci dünya savaşı sırasında Hemedan kenti ve eyaletin diğer kentleri aralıklı olarak Rus, Osmanlı ve İngiliz işgal güçleri tarafından işgale uğradı ve Hemedan kenti de işgalci güçlerin merkeziydi. O yıllarda Hemedan kenti çok ağır bir kıtlık dönemini geride bıraktı.

Amerikalı dil bilimcisi Williams Jackson 1903 yılında Hemedan’ı ziyaret ettikten sonra şöyle yazdı: Kent idari açıdan dört bölgeye veya mahalleye bölünüyor ve her birinin ayrı bir muhtarı var ve bu muhtar, hakime karşı sorumludur ve bu meslek miras yoluyla el değiştirir. Hemedan kentinin çarşısında 500’den fazla dükkan vardır ve bu çarşının yanı başında 50 kervansaray yer alıyor. Kentten sayısız bezirgan ve ziyaretçi geçiyor ve hepsi hareketli ve işleri çok revaçtadır. Yine Hemedan’da müşterileri çok olan 60 kadar hamam var.

Hemedan’da meşrute hareketi İran’ın diğer kentlerinden daha önce başladı. Bu hareketin sonuçlarından biri kentte kamu kurum ve kuruluşları, belediye, savcılık ve kent konseyi gibi kurumlarının kurulmasıydı. Kirman’da ve ardından Tahran’da meclis gibi bir kurum meşruteye ulaşmadan iki yıl önce, Hemedan kentinde Zehiruddole’nin emekleri ile ilk yere şura meclisi kuruldu.

1920’li yıllara gelindiğinde, Hemedan kentinin imarına özel özen gösterilmeye başlandı ve Alman bir tasarımcı Hemedan kentinin planını tasarladı. Buna göre hali hazırda Hemedan kenti İran’ın seyrek sayıda kentsel planı bulunan kentlerinden biridir ki bu da kentin trafik sorunu ve hava kirliliği gibi sorunları daha az yaşamasına vesile olmuştur.

Hemedan eyaletinde yaşayan halkın dili Farsçadır. Yine eyaletin merkezi olan Hemedan kentinde de Farsça galip dildir. Aslında Fars dilini konuşan insanlar Hemedan kenti ve yine Melayir kentinde galip nüfustur ve bu yörenin en eski insanlarından sayılır ve ta Madlar döneminden bu yöreye yerleşmiştir. Hemedan kentinde çeşitli aksanlar ve şiveler yaygındır. Farsça, Türkçe, Lorca, Lekçe ve Kürtçe yörede en çok konuşulan şivelerdir. Türkçe konuşanlar daha çok eyaletin doğusu ve kuzeyinde yaşıyor. Hemedan kentinde de Türkçe konuşanların nüfusu dikkate değer düzeydedir. Lor ve Lek halkı ise daha çok eyaletin güneyinde ve Kürt halkı ise batısında yaşıyor.

Elvend dağının Kuzey ve Güney etekleri ve Hemedan eyaletinin güneyinde yer alan dağlık alan bol meraları, yeşil alanları, çeşmeleri, ırmakları ve yaz aylarında ılıman iklimleri ile göçebe aşiretler için uygun yaşam şartları sunuyor. Bu yüzden 15 aşiret ve bağımsız hanedan yaylalarını Hemedan eyaletinde geçiriyor.  Gerçi son yıllarda bazı hanedanların aşiretlerinden ayrıldığı ve yarı göçmen yarı yerleşik hayatı seçtikleri gözleniyor.

Hemedan kentinde yaşayan halkın çoğunluğunun şivesi, Farsça Hemedanice şivesidir. Hemedan ve çevresi ta eski çağlardan bu yana zengin ve köklü kültürü olan bir kenttir ve bazı elemanlarının mazisi kentin bir kaç bin yıllık tarihi kadar dayanır. Gerçi tarih boyunca bazı unsurlar Hemedan halkının şivesi ve genel kültürünü ve az çok halkın konuştuğu dili etkilediği söylenebilir.

Arapların İran’a gelmeleri ve başta Hemedan halkı olmak üzere İran halkının İslam dinini benimsemelerinin ardından yöre halkının diline bazı Arapça sözcükler karıştı. Bundan başka 5. ve 6. yüzyıllarda Türklerin ve özellikle Selçukluların İran’ın tüm velayetlerine musallat olmaya başlamasından sonra Türkçe konuşan hanedanların iki başkentinden biri olan Hemedan halkının diline Türkçe sözcükler girmeye başladı.

Aslında Hemedan kenti özel coğrafi konumu yüzünden sürekli çeşitli kavimlere ev sahipliği yapan bir kent olmuştur. Örneğin bu kent her zaman İran’da Yahudilerin yaşadığı önemli merkezlerden biri oldu.  Bu kavmin kendilerine özel dilleri vardı. Bazı uzmanlar bu dilin yörede konuşulması ve halkların birbiriyle ilişkileri Yahudilerin dilinden bazı sözcüklerin Hemedan halkını diline ve şivesine sızmasına ve bilmukabil karşı tarafın diline de Hemedan halkının konuştuğu dilden bazı sözcüklerin karışmasına yol açtığını belirtiyor.

Yahudiler milattan yaklaşık 600 yıl önce ve Beytulmukaddes Bahtulnasr eliyle fethedildiğinde, bazı İsrailoğulları peygamberleri ile birlikte İran topraklarına geldiler. Bu insanlar başta Hemedan kenti olmak üzere bir kaç kente yerleştiler ve nüfus yoğunluğu itibarı ile kenilerine özel sinagogları, dini okulları ve yine kentin çarşısında kendilerine özel bir bölümü oldu. Zamanla ve Yahudi nüfusun azalması ile birlikte onların Hemedan’da sadece Ester ve Mordahay mezarı adında ibadet mekanlarından biri geride kaldı. Ester ve Mordahay mezarı İran ve dünya Yahudilerinin önemli ziyaret mekanlarından biridir ve İran’ın kültürel mirasları listesinde kayda alınmıştır. Bu ziyaretgahın varlığı Hemedan kentinde Yahudi camiasının varlığını sürdürmesinin önemli nedenlerinden biridir ve her yıl yüzlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Ermeni halk da tarih boyunca bir kaç kez Hemedan kentine geldiler. Özellikle Safeviler döneminde Ermeniler her zamankinden daha çok bu kente yerleştiler. Hemedan Ermenileri bu kentte beş kilise inşa ettiler. Bu kiliseler halen ayaktadır. Bu kiliselerden Angelli kilisesi, Hz. Meryem kilisesi ve Grigori Stepan kilisesi, kentin tarihi eserleri arasında yer almaktadır.

Bu arada Hemedan kentinin nüfusunun kahir çoğunluğu Müslüman ve 12 imamlı şia mezhebinden oldukları ve hali hazırda bu kentte seyrek sayıda dini azınlıklara mensup olan insanların yaşadıkları belirtilmelidir. Kentin azınlıkları serbestçe dini ibadetlerini yerine getirmektedir.

Aslında Hemedan kentinin bir kaç bağımsız mahalleye ayrılması ve her mahallenin bağımsız bir muhtarlık sayılması ve kendine özel gelenek ve göreneklerini koruması, Hemedan kentinde çeşitli kültürlerin, dillerin ve inançların yaşamasına imkan sağlayan durum olmuştur.