Şubat 05, 2019 08:54 Europe/Istanbul
  • Hemedan; İran’ın Medeniyet Başkenti - 14

Bugünkü sohbetimizde yine Hemedan kentinin turistik ve tarihî cazibelerini gezmeye devam etmek istiyoruz.

Günümüzde bir çok ülkede çeşitli tarihî eserlerin sergilendiği veya antropoloji bilimi, doğal fenomenler, canlı türleri vesaire konuları yansıtan müzeler o ülkenin veya dünyanın mazisini anlatıyor. Nitekim her milletin veya etnik grubun kültürünü, medeniyetini ve kimliğini müzelerinde sergilenen eşyaların üzerinden tanımak mümkün.

Hemedan eyaleti de müzelerinde kendi çapında eşine ender rastlanan bir dizi değerli ve bir kaç bin yıllık maziye dayanan hazineleri ziyaretçileriyle paylaşıyor. Buna göre sohbetimizin ilk bölümünde Hemedan kentinde bazı müzeleri gezmeye karar verdik.

Aslında Hemedan yöresinin gelenek ve göreneklerini hızlıca ve kısa bir bakışta öğrenmek ve İran’ın bu tarihî kentinin kültürü, medeniyeti ve insanları ile tanışmak isteyenler için Nazari bahçesi müzesi uygun bir mekandır. Bu bahçe Gacarlar döneminden bir binada çağdaş tarihimizden bazı örnekleri ziyaretçilerin ilgisine sunuyor.

Nazari bahçe müzesi veya diğer adı ile İbni Sina müzesi aslında Hemedan’ın antropoloji müzesidir. Bu müze yaklaşık on yıl önce Hemedan eyaleti kültürel miras, el sanatları ve turizm genel müdürlüğü tarafından açıldı.

Nazari adlı güzel ve muhteşem bina geniş bir bahçede yer alıyor. Ana bina iki kattan oluşuyor. Binanın giriş bölümü “Celohan” adı ile anılan genişçe bir alandır ve üzeri dört sütunlu bir çatı ile kaplıdır. Sütunlar kireçle kaplanmış ve üst kısmı çiçek ve bitki şeklinde bezenmiştir.

Binanın giriş bölümünün çatışı da tuğla ile çok güzel bir şekilde bezenmiştir. Bu bölümün yanında “Heşti” adı verilen yuvarlak bir alan bulunuyor.

Nazari binasının ikinci katının dört kenarında balkon bulunuyor. Her balkonun ön kısmı ahşap parmaklık ve kireçle kaplı sütunla kapatılmıştır. Binanın içinde ise bir kaç oda bulunuyor ve bu odalara koridorların aracılığı ile ulaşılıyor. Koridorlarda aydınlatma ve havalandırma amaçlı pencereler yer alıyor.

Bu müzede Hemedan eyaletinin başta bilinmeyen mekanları olmak üzere turistik cazibelerini ve ayrıca yöre halkının gelenek ve göreneklerini yansıtan 800 kadar fotoğraf sergileniyor.

Hemedan kentinin bir başka ilginç müzesi, Hamam Kale antropoloji müzesidir. Bu müze İran’ın eski hamamlarının güzel örneklerinden biridir ve özel İslamî mimarisi ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bu hamam müzenin girişi “Heşti” adı verilen yuvarlak biçimdedir. 1700 metrekarelik yüzölçümü ile bu haman Hac Muhammed Said hamamı adı ile ünlüdür ve Kaşıkteraşan adındaki eski bir mahallede yer almaktadır.

Hamam Kale soğuk ve sıcak şeklinde inşa edilen bir hamamdır. Hamamın girişi biraz önce de belirtildiği üzere Heşti şeklindedir ve Heşti bölümünü geçtikten sonra ilkin soğuk hamama ve ardından sıcak hamama girilir.

Hali hazırda geleneksel restoran, antropoloji müzesi ve tarihî hamam binası olarak kullanılan Hamam Kale, 150 yıllık mazisi olan ve Gacarlar döneminden kalma bir binadır. Bu bina 17 yıl önce restore edildi ve İran’ın milli tarihî eserleri listesinde kayda alındı.

Hamam Kale binası köklü restorasyon sırasında duvarları ve iç ve dış yüzeyleri onarıldıktan sonra Hamam müze olarak halka açıldı. Bu mekan daha sonra bir takım değişiklik yapılarak ve eski hamam restore edildikten ve bazı heykeller ve eski hamamların eşyaları ile süslendikten sonra on yıl önce antropoloji müzesine dönüştürüldü. Günümüzde bu hamam müzeye gelen turistler buraya yerleştirilen heykellerin yardımıyla eski hamamların atmosferi ile yakından tanışabiliyor. Hamam müzede ayrıca açılan geleneksel bir restoran da bu tarihî mekanın cazibesine katkı sağlıyor. Her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist bu müzeyi ve ayrıca geleneksel restoranını geziyor.

Değerli dostlar, Hemedan kentinen yaklaşık 50 km uzaklıkta bulunan Esedabad kentinde eyaletin bir başka antropoloji müzesi yer alıyor. Bu müzenin adı Esedabad antropoloji müzesidir.

Esedabad antropoloji müzesi Esedabad’ın Seyyidan mahallesinde Seyyid Cemal kültürel merkezinde yer alan kültürel bir mekandır.

Esedabad antropoloji müzesinin binası Seyyid Cemaleddin Esedabadi’nin eski evinin enkazı üzerinde inşa edilmiştir.

Seyyid Cemaleddin Esedabadi kameri 13 ve 14. yüzyıllarda yaşayan özgürlükçü ve aydın görüşlü bir alim ve düşünürdü ve ülküleri ve hedefleri uğruna bir çok ülkeye seyahat etmişti.

Şehit Mutahhari son yüzyılın İslamî hareketleri adlı eserinde şöyle diyor: Kuşkusuz son yüzyılın reformcu hareketlerinin başında Afgani olarak ün yapan Seyyid Cemaleddin Esedabadi yer alıyor. Seyyid Cemal’in hareketi hem fikrî ve hem sosyal bir hareketti.

Esedabad antropoloji müzesinin bahçesinde taştan bir anıt bina dikkat çekiyor. Bu anıt, Seyyid Cemaleddin Esedabadi’nin emeklerini ve özgürlükçü çabalarını takdir etmek üzere İran milli eserler derneği tarafından inşa ettirildi.

Seyyid Cemaleddin Esedabadi antropoloji müzesinde Eşkaniler, Safeviler ve çağdaş tarihe ait 500 kadar eser sergileniyor. Bu müzede sergilenen eserlere tarım aletleri, giysi, mutfak eşyaları, nargile, kilit, eski lambalar gibi eşyaları örnek vermek mümkün. Müzede ayrıca 30 kadar eski fotoğraf de sergileniyor. Müzede ayrıca yöre halkının kültürünü ve gelenek ve göreneklerini tanıtmak amacıyla yerel giysileri ile günlük hayatlarının işleri ile uğraşan maketler yer alıyor.

Hemedan yöresi ister coğrafi açıdan olsun, ister tarihî, kendine has bir takım özellikleri bulunan bir yöredir. Bu topraklarında uzun yıllar farklı dinlere mensup olan insanlar bir arada ve barış içinde yaşamış ve halen de yaşamaktadır. Hemedan’da Hristiyanların kilisesi, Müslümanların cami ve Yahudilerin sinagogu ile birlikte kentin ana caddesinde yan yana olmuştur. Hemedan’ın tarihî eserleri arasında Ester ve Mordahay adında iki Yahudi şahsiyetin mezarlarının yer aldığı mezarlık, Yahudilerin Hemedan kentinin merkezinde geride bıraktıkları tarihi eserlerinden sayılır. Yahudiler için özel önem arzeden bu mekan her yıl İran ve dünyadan çok sayıda Yahudi ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor ve Yahudi ziyaretçiler özel günlerinde bu mekanda özel merasimlerini yerine getiriyor.

Ester ve Mordahay mezarları İran’ın milli kültürel miras listesinde kayda alınan tarihî eserlerden biridir. Nitekim bu mekanın ziyaretgah olarak Yahudilerce ziyaret edilmesi Hemedan kentinde Yahudi topluluğun varlığını sürdürmelerine vesile olmuştur.

Bu mezarların ana binası dörtgen şeklinde tuğladan bir binadır. Binanın inşaatında taş ve tuğla bir arada kullanılmış ve İslamî binaların mimari tarzından yararlanılarak inşa edilmiştir. Binanın dış görünüşü ve mimari tarzı ise şimdiki binanın kameri yedinci yüzyılda, kameri üçüncü yüzyıla ait daha eski bir binanın enkazı üzerinde inşa edildiğini gösteriyor.

Ester ve Mordahay mezarlarının üzerindeki bina giriş, koridor, mezar, eyvan gibi çeşitli bölümlerden oluşuyor. Mezarın üzerindeki binanın girişi taştan kısa bir kapıdır ve bu yüzden içeriye eğilerek girmek gerekir. mezarların kare şeklindeki alanında münebbet işlemeli iki sandık mezarların üzerinde yer alıyor. Güneydeki mezarın Ester’e ait olduğu belirtilirken, üzerinde daha eski ve daha nefis olan münebbet işlemeli bir sandık yer alırken, Mordahay’ın mezarı üzerinde bulunan sandık da birinci sandığa benziyor ve yaklaşık olarak 1300 yılında zamanının seçkin münebbet ustası olan İnayetullah bin Hazret Kuli Tuyserkani tarafından yapıldığı belirtiliyor.

Ester’in mezarı üzerindeki sandığın üzerinde ibranice yazılan yazılar sandığın kimin tarafından hazırlandığını anlatıyor. Mezarın duvarında da ibranice yazılı bir kitabe alçı işleme ile yer alıyor. Ester’in mezarı üzerindeki sandığın üzerinde yazılan ibranice yazılar ve alçı işlemelerin kameri sekiz ve dokuzuncu yüzyıllara ait olduğu anlaşılıyor.

Bu mezarda defnedilen kişilerin hakkında farklı rivayetler söz konusudur. Ancak en ünlü rivayet, yunan tarihçilerin rivayeti ve Tevrat’ın Ester ve Mordahay’ın hakkındaki rivayetidir.

Ünlü rivayete göre Hahameneşi kral Haşayar milattan önce beşinci yüzyılda sarayında çalışan Mordahay adında bir Yahudinin yeğeni olan Yahudi kız Ester’le evleniyor. Böylece Yahudilerin Haşayar’ın sarayında nüfuzu artmaya başlıyor. Bu arada sarayda büyük nüfuzu olan Haman adında bir şahıs, Yahudilerin artan nüfuzunu kıskanmaya başlıyor ve sonuçta Haşayar’dan Yahudileri katliam etme fermanını alıyor, fakat Mordahay yeğeni Ester’in aracılığı ile kral Haşayar’ın bu fermanı iptal etmesini sağlıyor ve böylece Yahudileri katliama uğramaktan kurtarıyor. Ondan sonra Yahudiler her yıl Mart ayının sonlarına doğru bu katliamdan kurtuluşu Purim bayramı adı altında kutluyor.