Gizli Güneş – 7
Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde İran’ın Sagend uranyum madenine ve ardından Erdekan kentinde sarı pasta üreten fabrikaya uğramıştık.
Bugün ise İsfahan bölgesine gidiyoruz ve burada nükleer reaktörlerin yakın ihtiyacının karşılanmasında uygulanan nükleer yakıt sirkülasyonunun en karmaşık halkalarından biri ile tanışmak istiyoruz. Evet, bunun için İsfahan’da yer alan UCF tesislerine uğrayarak bu tesislerin uzmanlarından bilgi alacağız.
İran’ın İsfahan eyaleti ülkenin merkezinde yer alan ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra doğal güzellikleri ile de bilinen ve gerçekte İran’ın en turistik kenti olan İsfahan kentini de içinde barındıran bir eyaletimiz olmakla beraber İran’ın nükleer teknoloji alanında da en önemli halkalarından biri olan UCF fabrikasına ev sahipliği yapmaktadır.
İsfahan kenti İran’ın ve gayet tabi İslam dünyasının kültür başkentlerinden biridir. İsfahan kenti tarihi eserleri, tarihi çarşısı ve Ortadoğu bölgesinin en büyük meydanı olan Nakşi Cihan meydanı ile dünyanın dört bir yanından meraklı turistlerin akınına uğrayan bir kenttir.
İsfahan’da UCF tesislerine uğramadan önce kentte dolaşırken Nakşi Cihan meydanını gezen Avrupalı bir turistle karşılaştık. Avrupalı turist Türkçe radyomuz için İran’ın nükleer teknolojisi hakkında bir belgesel hazırladığımızın duyunca İran’ın bu alandaki başarılarını duyduğunu ve büyük saygı gösterdiğini belirtti.
Tarihi İsfahan kenti güzel tarihi eserlerinin yanı sıra güzel doğası ile de bilinen bir kenttir. Kentin ortasından geçen Zayenderud ırmağı üzerinde inşa edilen Hacu köprüsü ise tarih ve doğanın bütünleştiği eserlerden biridir. İran’ın bu güzel kenti ayrıca ülkenin önemli bilim merkezlerinden de biri sayılır. Nitekim İran’ın nükleer teknolojisinin bir bölümü de bu kentte yer alıyor.
İsfahan kentini gezerken tanıştığımız İsfahanlı bir çiftle sohbetimizde onlara nükleer teknolojiyi ve İsfahan kentinin bu alanda faaliyetlerini soruyoruz. Genç çift bize nükleer teknolojinin bir çok barışçıl alanda kullanıldığını, ama maalesef Batılı devletler dünyaya İran İslam Cumhuriyeti bu teknolojiden nükleer silah yapımında yararlanacakmış gibi telkinlerde bulunduklarını, oysa İran’ın tüm nükleer faaliyetleri ilaç ve elektrik enerjisi gibi barışçıl alanlara yönelik olduğunu belirtiyor.
İsfahanli çift açıklamalarının devamında İran sonunda fosil yakıt kaynakları biteceğini ve işte o zaman nükleer enerjiden temiz elektrik enerjisi üretiminde yararlanacağını, nükleer enerji tarım alanında da gıda maddeleri üretiminde kullanılabileceğini belirtti.
İsfahan ziyaretimizin devamında UCF merkezine uğruyoruz. Burası İran’ın sahip olduğu nükleer yakıt sirkülasyonu gibi en komplike teknolojisinin kalbi sayılır. Bu merkezi yüzde 3.67 düzeyinde zenginleştirilmiş uranyumun üretim sürecinin son halkasıdır. Bu yakıt İran’ın güneyinde yer alan Buşehr nükleer santrali gibi güçlü reaktörlerin yakıtı olarak kullanılır.
İsfahan uranyum zenginleştirme merkezi ya da bildiğimiz UCF tesisleri bundan yaklaşık 17 yıl önce ve 2000’li yılların başlarında faaliyetlerini İranlı uzmanların emekleri ile başladı.
Geçen bölümlerde anlatıldığı üzere madenden çıkarılan uranyum asitle yıkandıktan sonra sarı pasta adı verilen ürün şekline dönüştürülerek İsfahan’ın UCF merkezine getiriliyor ve burada zenginleştirilme işlemine tabi tutuluyor.
Sarı pasta ya da diğer adı ile U3O8’in uranyumun UO2 ve UF4 ve UF6 gibi uranyumun diğer bileşimlerine dönüştürülmesi, UCF merkezinde yapılan en önemli faaliyetlerden sayılır, fakat uranyumun nihai zenginleştirmesi UCF fabrikasının görevleri arasında yer almıyor. Bu fabrikada HF elektrolizinden flor gazı üretiliyor. Bu gaz kimya sanayiinde temel bir madde olarak kullanılıyor.
UCF tesislerinde yakıt üretimi yapıldığı bölüme girmek için özel giysileri giymek ve özel şartlara uymak gerekir. İran’ın nükleer yakıt sirkülasyonunun üçüncü aşaması UCF merkezinde gerçekleşiyor. Yezd’in Erdekan fabrikasında üretilen sarı pasta oradan buraya getiriliyor ve İranlı nükleer bilimcilerin ve uzmanların emekleri ile bir dizi işlemin ardından UF6 ya da hekza floraid uranyum gazına dönüştürülüyor ki bu da Natanz gibi zenginleştirme merkezinin ham maddesi olarak kullanılıyor.
UCF merkezinin ilk merhalesi kuru halisleştirme merhalesi adı ile anılıyor. Bu merhalede sarı pasta nitrik asitte çözülür ve böylece uranil nitrat mahlulü elde edilir.
Bu işlem hakkında daha fazla bilgi edinmek için UCF merkezinin uzmanlarından Emiri beyle konuşuyoruz. İranlı uzman Emiri bize UCF merkezi ile daha yakından tanışmakta yardımcı oluyor.
UCF merkezi uzmanı Emiri bu merkezde nükleer enerji uzmanı olarak görev yapıyor. Emiri kuru halisleştirme merhalesini şöyle anlatıyor: ilkin saf ve halis olmayan sarı pasta reaktörlere giriyor. Reaktör içinde sarı pasta bazı kimyasal reaksiyonların ve nitrik asit eklemenin yardımı ile UNH adı verilen yüksek yoğunlukta bir mahlul haline getiriliyor. UNH gerçekte uranil nitrat adının kısaltılmışıdır zira bize ulaşan madde saf değildir ve sonuçta elde ettiğimiz UNH da saf değildir. Ancak bu merhalede uranyum mahlul şeklindedir. Dolaysıyla onu halis hale getirmek için bir dizi işlemleri uygulamalıyız ve bu uygulamaların sonunda saf olmayan UNH mahlulü tamamen katışıksız hale gelen UNH’e dönüşür. Bu bölümde gördüğünüz sistemler de bu işlem için kullanılır.
UCF merkezi uzmanı Emiri şöyle devam ediyor:
Burada elde edilen yeni UNH mahlulünün yoğunluğu halisleştirme işlemi sırasında iyice düştüğünden, elde edilen mahlulü buharlaşma merhalesi adını verdiğimiz bir başka merhaleyi uygulamak zorundayız. Gerçekte buharlaştırma merhalesinde halis olmayan UNH maddesi buharlaştırma sistemlerinde sonunda daha yüksek uranyum içeren UNH’e dönüşüyor.
Uranil nitrat mahlulü burada halisleştirme sistemlerinden geçerek amonyum karbonatla reaksiyona giriyor ve AUC ya da amonyum uranil tri karbonat içeren sarı renkte bir mahlul elde ediliyor. Bu merhalenin sonunda sarı pastadan bir dizi işlemlerin sonunda AUC maddesini içeren bir mahlul elde edilmiş oluyor. Bu mahlul de kurutma makinesinden geçirildikten sonra AUC adında sarı renkte kuru bir pudra elde ediliyor ve bir sonraki merhaleye gönderiliyor. AUC pudrası bir sonraki merhalede bir başka reaktörde ve makinenin içinde ve dışında yerleştirilen elementlerle elde edilen 300 derece sıcaklıkta uranyum tri oksit’e dönüştürülüyor. Bu süreçte üretilen nitrojin oksitleri, oksijen ve buharlar da bir dizi filtrelerle kullanılan asiti yeniden kullanmak üzere elde ediliyor.
İranlı uzman Emiri açıklamasını şöyle sürdürüyor: bu merhalede üretilen pudra iki ara ürüne dönüştürülüyor, ki ilk ürün gerçekte UO2’dir ve sonuçta bu UO2 de UF4 adında yeşil bir pudraya dönüşüyor. Bu merhalenin başında amonyum uranil karbonat ya da AUC maddesi dönen bir fırına giriyor. Bu döner fırın çok yüksek sıcaklıkta ve yüksek atmosferik basınç altında çalışıyor. Bu fırına hiç bir ek madde eklenmiyor ve sırf pudranın kendi içinden çıkan gazların yardımı ile UO2 pudrasına dönüşüyor.
İranlı uzman Emiri UO2’nin nasıl UF4’e dönüştüğünü de şöyle anlatıyor: UO2 pudrası en son bir dizi intikal sistemlerine yönlendiriliyor ve buradan UF4’de dönüştürülecek bölümlere sevkediliyor. Ancak bu sürecin ürettiği gazlar da bir miktar radyoaktif madde içerdiğinden bu kadar az miktarda uranyumun bile bu gazlardan alınması ve gazların arınması gerekiyor.
Gazların arındırılmasından elde edilen uranyum da siklon adı verilen bir dizi sistemlere aktarılıyor. Bu siklonların içinde gazlarla birlikte intikal ettirilen UO2’ler de tam olarak geri alınıyor ve nihai ürüne ekleniyor.
UCF merkezi uzmanı Emiri şöyle devam ediyor:
Ancak çok değerli olan bu aşamada elde edilen ve genellikle karbon di oksitten, su buharı ve amunyaktan oluşan gazlar da gerçekten değerli maddelerdir ve bu merhalede yer alan sistemler tarafından tam olarak cezbediliyor ve amonyum karbonatlı değerli bir mahlule dönüştürülüyor.
Söz konusu amonyum karbonat mahzenlerde hazırlandıktan sonra nihayetinde sirkülasyonun başına geri dönerek orada kimyasal bir madde olarak yeniden kullanılıyor.