Suudi Arabistan'ın Yemen'deki Uluslararası Cinayetleri-25
Bu bölümde Suudi Arabistan'ın Yemen'de işlediği soykırım cinayeti konusunu ele alacağız.
1930 yılından beri hukuk uzmanlarının " soykırımı" suçunun tanımını oraya koyma çabaları başlandı. 1933 yılında Polonya Üniversitelerinde hukuk profesör olan Raphael Lemkin soykırımı için ilk kez Genocide ژنوساید kelimesini kullanarak belli bir etnik, dini veya toplumsal kesimi veya grubu yok etmeye çalışmasın uluslararası hukuk bakımından suç sayıldığını bildirdi. Aralık 1946'da da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu onayladığı kararda, soykırımı, bir insan topluluğunun bir kısmını veya tamamını yok etmeye veya varlığını inkar etmeye yönelik girişim olarak tanımladı. Birleşmiş Milletler ayrıca bütün üye devletlerden soykırımına karşı bir yasa hazırlayıp onaylamalarını istedi.
Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından soykırım cinayetinin önlenmesi, durdurulması ve ayrıca faillerin yargılanması ile ilgili karar onaylanmış oldu. 9 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanan Soykırımı Önlemek ve Faillerinin Yargılanması Konvansiyonu'nun ilk maddesinde şöyle bir açıklama yapılmıştır:" Bu konvansiyona taraf olanlar ister barış zamanında ister savaş sırasında yapılan bir soykırımın uluslararası hukuklar çerçevesinde bir cinayet sayıldığını kabul etmişlerdir. Taraflar soykırımı önlemek ve faillerini yargılamakla mükelleftirler. "
Bu konvansiyonun 2'inci maddesinde ise soykırımın örnekleri de verilmiştir. Bir toplumun bireylerini katletmek, bireylere ağır zararlar vermek, bireylerin fiziksel ve ruhsal yetilerini zayıflatan zor hayat koşullarını onlara dayatmak ve toplum bireylerinin azalmasına yol açan her türlü girişim soykırımının bir örneği sayılır.
Soykırımı Önlemek Konvansiyonunun 6'ıncı maddesine esasen soykırım cinayeti işlemekle suçlanan kişiler, suçun vuku bulduğu ülke mahkemelerinde veya uluslararası ceza mahkemesinde yargılanmalıdır. 2002 yılından beri faaliyete başlayan Uluslararası Ceza Divanı tüzüğünde de soykırım cinayeti, faillerinin konumları ve dokunulmazlıkları gözetmeksizin yargılanacak dört uluslararası suçlardan biri olduğuna değinilmiştir.
Buna rağmen Suudi Arabistan'ın Yemen'e başlattığı savaştan dört yıl geçmiş ve bu savaş şimdiye kadar binlerce Yemenli çocuk ve kadının ölümüne yol açmıştır. Böylece Suudi Arabistan'ın Yemen'de soykırım yaptığı açıkça ortadadır. Yemenli yaralılar ve ölülerin sayısı Suudi Arabistan'ın Yemen'de soykırım işlediğine dair en sağlam belgelerden biridir.
Suudi Arabistan Yemen'i karadan, havadan ve sudan kuşatarak ayrıca sivil mekanlar ve insanlara saldırarak bu ülkeyi tamamen yok etmek peşindedir. Yemen altyapısının imha edilmesinden dolayı Yemen halkının büyük bir kısmı sağlık ve tedavi hizmetlerinden mahrum kalmış ve basit hastalıklarla bile baş edemez hale gelmiştir. Suudi saldırısının Mart 2015'ten başlamasından beri her yıl yüz binlerce kişi koleraya yakalanmış ve bunun sonucunda da binlerce insan hayatını kaybetmiştir.
Yemen'de gerçekleşen insani facia o kadar vahim ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres 3 Nisan 2018'de yaptığı açıklamada Yemen'deki faciayı dünyadaki en kötü insani facia olarak değerlendirdi.
15 Ağustos 2018'de ise Dünya Sağlık Örgütü Yemen'deki vahim güvenlik durumundan ve Suudi Koalisyonu savaş uçaklarının saldırılarının artmasından dolayı Yemenlileri koleraya karşı aşılamak amacı ile Yemen'e gönderilen uzmanların artık orada kalmalarına bile imkan olmadığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler Yemen Temsilcisi İsmail Şeyh Muhammed de kolera hastalığının yayılması ve aşılama sürecinin de durdurulmasından doğacak faciayı " dünyanın en büyük krizi" olarak nitelendirerek Yemenlilere yardım etmek çağrısında bulundu.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Seyyed Rezi Emadi Suudi Rejiminin Yemen'deki soykırım siyasetleri ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulundu:" Suudilerin Yemen aleyhindeki savaşta, Alı Suud'un Yemenlilere karşı insanlığa karşı cinayet işlemesi ve soykırım uyguladığını gösteren birçok örnek ve kanıt vardır. Suudi Rejimi Mart 2015'te Yemen'e saldırısından beri bu yoksul ülkeyi kuşatarak insanların temel ihtiyaçları olan yemek ve ilaç gibi insani yardımların Yemen'e ulaşmasını bile engellemiştir. Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nden gelen insani yardımların Yemen'e ulaşmasını engellemesi, çocuklar ve kadınlar gibi sivil insanların öldürülmesi, buğday depolarının bombalanması, ilaç ve tıbbi yardımların yapılmasını engellemesi, Sana elektrik santrali ve Sade eyaletinin tek elektrik santralini bombalaması, Sana havalimanını bombalaması ve Amerika yapımı misket bombaları gibi yasaklı silahlarla Yemen halkının başına bomba yağdırması Suudi Arabistan'ın Yemen halkına karşı işlediği cinayetlerden birkaç tanesidir. "
Amerika ve İngiltere'nin Suudileri Yemen aleyhindeki savaşta desteklemesinden dolayı kimi medya organları Suudi Arabistan'ın Yemen'de işledi soykırımı "Batı destekli soykırım" olarak adlandırmıştır. 2015 yılından beri Suudi Arabistan tarafından gerçekleştirilen Yemen'deki soykırım cinayeti, 2018 yılında yeni ve daha şiddetli boyutlarla ortaya çıkmıştır. Suudi savaş uçakları kasten ve ulu orta bir şekilde çarşı pazar, cami, hüseyniye, baraj, silo, sağlık merkezi, okul, hastane, tarihi bina, cenaze töreni ve düğün törenlerini hem de misket bombalar gibi yasaklı silahlar ile hedef almış hala da almaktadır. Nitekim Ağustos 2018'de Suudi savaş uçakları Yemenli öğrencileri taşıyan bir otobüsü Sade eyaletindeki Dahyan kentinde bombalayarak 50'den fazla öğrencinin ölmesine ve onlarca insanın da yaralanmasına neden oldu.
23 Ağustos 2018'de ise yine Suudi savaş uçakları bir grup avare çocuk ve kadını El Hudeyde eyaletinde bulunan El Dureyhemi şehrine bağlı El Kûi köyünde uçaklarla hedef aldı. Bu hain saldırıda en az 27 çocuk ve dört kadın hayatını kaybetti. Bu saldırının ardından UNİCEF Suudi Arabistan'dan Yemen'deki çocukları öldürmesini durdurmasını istedi.
Yemen'deki sivil mekanların hedef alınması ile ilgili resmi ve kayda alınmış verilere göre birçok sağlık merkezi, altyapı tesisatı ve yiyecek üretim fabrikası Suudi saldırıları neticesinde imha edilmiştir. Ağustos 2018'deki BM İnsan Hakları Komisyonu istatistiklerine göre Suudi Koalisyonunun hava saldırıları sonucunda 6 bin 592 kişi hayatını kaybedip 10 bin 470 kişi de yaralanmıştır.
Suudi Rejimi ve ortakları Yemenlilere karşı soykırım uygulamalarının devamında 2018 yılında El Hudeyde limanını kuşatmış ve aralıksız saldırıları ile bu limanı bombalamaya başlamıştı. El Hudeyde limanı Yemen halkının ihtiyaç duyduğu yemek ve ilaç ihtiyacının yüzde 90'ının tedarik edildiği noktaydı. İşte bu yüzdendir ki Suudi Koalisyonunun bu stratejik limana saldırıları bir soykırım girişimidir.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı da Suudi Rejiminin El Hudeyde limanına saldırılarının devam etmesi halinde 20 milyon Yemenlinin ölüm uçurumuna doğru götürüleceği konusunda ciddi uyarılarda bulunmuştur.
Suudi savaş uçaklarının El Hudeyde limanına aralıksız saldırıları, bu şehrin 600 binlik nüfusunu doğrudan soykırım ve katliama maruz bırakmıştır. Bu gerçeğe rağmen soykırıma karşı çıkıp insanları savunması gereken BM Güvenlik Konseyi, Amerika, İngiltere ve Fransa'nın Suudi Arabistan'ı açık bir şekilde desteklemesinden dolayı Yemen halkına karşı işlenen bu soykırım cinayetleri karşısında kayda değer bir girişimde bulunmamakla birlikte pasifliğini hala korumaktadır. "
Suudi Rejiminin Yemen halkına karşı işlediği soykırım cinayetinin devam etmesi ile uluslararası kurumlara bağlı yetkililer de bildiriler yayımlayarak Yemen'deki soykırım cinayetleri konusunda araştırmalar yapılmasını istemiştir. Bu cinayetler arasında ise Ağustos 2018'de öğrencileri taşıyan bir otobüsün vurulması olmuştur. Zaten BMT Genel Sekreteri, BM İnsan Hakları İnsan Hakları Konseyi Yüksek Komiseri ve Uluslararası Kızılhaç Örgütü Komitesi Heyet Başkanı bu konuda araştırma yapılmasını istemiştir. Ancak acaba böyle bir istekler Yemen'deki soykırım cinayetini durdurabilecek mi?
Uluslararası kamuoyu Suudi Veliahdı Muhammed bin Selman'ın ve Suudi savaş bakanının uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmalarını bekliyor. Nitekim Yugoslavya eski cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç de uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmıştır.