Mart 10, 2019 06:45 Europe/Istanbul
  • İslam İnkılabının İkinci Adımı-2

Rahmetli İmam Humeyni önderliğindeki görkemli İran İslam İnkılabı dünyada zulme karşı zaferin habercisi oldu.

Bu inkılap umut ışığını dünya mustazaflarının yüreğine tutup vahdet, tek yüreklilik, direnme, dayanışma ve Allah'a tevekkül etme sayesinde zulmün kökünün kazınabileceğini ve zulüm düzenine karşı zafere ulaşılabilmesini göstermiş oldu.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei'nin açısından İran İslam İnkılabı eşsiz özelliklere sahiptir. İşte bu özgün durum İnkılabın bekası ve devamının sağlanmasına neden olmuştur.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei İslam İnkılabının 40'ıncı yıldönümü dolayısı ile yayımladıkları " İkinci Adım" başlıklı bildiride şöyle buyurmaktalar:" Zulüm altında olan milletler arasından devrime başvuran milletlerin sayısı azdır. Devrime girişen milletler arasından ise devrimi bir sonuca bağlamak ve hükümeti devirmekten başka devrim değerlerini koruyan çok az sayıda millet olmuştur.

Çağdaş dönemin en halkçı ve en büyük devrimi İran'ın görkemli İslami İnkılabı ise  kırk senelik bir süreyi ideallerine ve ülkülerine ihanet etmeden geride bırakan ve karşısında direnilmesi mümkün olmayan hevesleri ezip geçmesi sureti ile sloganlarının asaletini ve kendi kerametini koruyan eşsiz bir inkılap olmuştur. Bu şanlı inkılap ise şimdi medeniyet oluşturma, toplum oluşturma ve kendini yetiştirme merhalesi olduğu hayatının ikinci aşamasına ayak basmıştır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei'nin bu sözlerinde tüm dünya için önemli mesajlar vardır. İslam ve Cumhuriyet sentezi olan İran İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyeti dünyadaki bilinen klişeleri kırarak yeni bir çığır aşmayı başardı.

İran milleti Pehlevi Şahı karşıtı protesto gösterilerinde hep "Allahu Ekber", "Bağımsızlık" ve "Özgürlük" sloganlarını haykırıyordu. Bu yüzden bu sloganlar İran halkı arasında özel bir yere sahiptir. İran halkı o dönemde Şahlık düzenindeki yolsuzluk ve rezaletinden usanıp toplumsal maneviyat ve ahlak kokusunun saçılmasını istiyorlardı. Bu yüzden İran halkı arkasını Rahmetli İmam Humeyni'ye yasladı ve devrimin zafere ulaşmasından sonra da din ve dünyayı yan yana ele alan bir devletin kurulmasını desteklediler.

İranlılar İslam İnkılabı zaferinden sonra İslami Cumhuriyete en yüksek oyu vererek toplumda, devlet yapısında ve yaşamlarında İslami öğretilerin akışını sağladılar. Bu devrim haçlı devrimler gibi sadece dini bağnazlıklar üzerinde kurulu olmamasının yanı sıra seküler devletler gibi de Allah'ı ve dini değerleri inzivaya sürükleyerek dünyaperestlik ve hazcılığı haykırmamıştır. İslam Cumhuriyeti İslamiyet'i ve Cumhuriyeti harmanlayıp dengenin en mükemmel şeklini ve tecellisini gözler önüne serdi.

İslam İnkılabı Liderinin yazdığı alimane bildirisinde bu dini devrimin sloganlarının fıtri ve insanların fıtratından gelmesinden dolayı kalıcı olacağına ve hiçbir zaman nafile ve kullanışsız olmadığına inandıklarına vurgu yapılmıştır. İslam İnkılabı Lideri bu hususta şöyle buyurmaktalar:" İnsanlığın fıtratı tüm çağlarda bu sloganlar ile yoğrulmuştur.  Özgürlük, ahlak, maneviyat, adalet, bağımsızlık, izzet, mantık, kardeşlik gibi kavramlar belli bir dönemde parlamak üzere hiçbir zaman bir kuşak veya tek bir toplumun tekelinde bulunmamıştır. Bu mübarek vizyonlardan bıkan halkı düşünmek bile mümkün değil."

İşte İslam İnkılabı Lideri İslam İnkılabının bekası ve devamının en önemli nedenlerinden birini de bu sloganlar olarak biliyor.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei'nin bakış açısından İslam İnkılabının önemli olan bir diğer özelliklerinden biri de bu inkılabın dinamik ve iradeli olmasıdır. Bu inkılabın canlı ve iradeli olmasının nedeni ise halkın devletin önemli kararlarındaki geniş çaplı katılımı ve varlığıdır. İran milleti ülke çapındaki seçimlere geniş çaplı katılımları ile ister meclis temsilcilerinin seçiminde ister cumhurbaşkanı seçimlerine dört yıl ara ile katılmaları ile ülke yetkililerinin seçilmesinde büyük rol oynamaktalar. Bu katılım aslında İran milletinin İslam Cumhuriyetinin kalkınması ve yücelmesi doğrultusundaki iradeli ve azimli hareketini göstermektedir.

İran milleti dünyanın siyasi meselelerine karşı duyarlı olup bu hususta her zaman meraklı bir tutum sergilemişlerdir. Halk ve yetkililer yan yana her daim dünya mazlumlarını savunarak müstekbirler karşısında tepki göstermiş ve onları zorlamışlardır. İran halkı bu süre zarfında mazlum Yemen, Miyanmar, Suriye ve Irak halkının yanı sıra dünyanın neresinde olursa olsun emperyalistlerden zulüm görenleri desteklemişlerdir.

Kudüs Günü yürüyüşlerindeki İran halkı ve yetkililerinin bu görkemli olaydaki varlıkları aslında mazlum Filistin halkının savunulması ve bebek katili işgalci Siyonist Rejim'e karşı düşmanlığın tecellisi olarak her sene sergilenip İran milletinin zulme karşı direnişini ve iradesini açıkça gözler önüne sermektedir.

İslam İnkılabı Lideri bu hususta şöyle buyurmaktalar:" Bu bölgesel ve küresel alanda mazlumların yanında yer alınarak gerçekleşen yürüyüşler İran ve İranlıların gurur kaynağıdır. Hep böyle devam etmelidir. "

İslam İnkılabının diri ve iradeli olması ise İran milletinin güzel davranışları ve azmi ve çabasından kaynaklandığı kadar İslam Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetinin haklı kararlarından da kaynaklanmaktadır.

Emperyalizme karşı mücadele, haktan vaz geçmeme, yetkililerin milli izzeti savunması ve barışçıl nükleer teknolojisi gibi bilimsel alanlardaki başarılar ve kazanımlar İslam Cumhuriyeti'nin küresel alandaki başarılarından sayılır. Şimdi ise bölgede istikrar ve güvenliğin oluşmasında İran İslam Cumhuriyeti'nin önemli ve etkili siyasi rolü yadsınamaz bir gerçek olup düşmanların bile bu eşsiz role itiraf etmesi ile sonuçlanmıştır.

İkinci Adım başlıklı bildiride İran İslam İnkılabının en bariz özelliklerinden biri de bu inkılabın revize edilmesinin yanı sıra esneklik gösterme kabiliyetidir.

İslam İnkılabı Lideri bu hususta şöyle buyurmaktalar:" İslam İnkılabı canlı ve iradeli bir fenomen olarak her zaman kendi hatalarını düzeltme ve esnek bir düzene sahip olmuştur. Ancak İslam inkılabı pasiflik ve revize edilmemekten yana değildir. "

İslam İnkılabı Liderinin bu sözleri için örnek göstermek gerekirse İran İslam Cumhurieti'nin anayasasına değinmek yerinde olur. Anayasa bu dini düzenin bekası ve devamında önemli temellerden biridir. İslam İnkılabının zaferinin başlangıcından beri Anayasa Şehit Beheşti gibi büyük insanlar tarafından hazırlandı. Hazırlanan kitapta kapsamlı yasalar ele alınarak tasarıların sunulmasına da yer verilmiştir. Bu anayasa sağlam olmasının yanı sıra esnekliğe sahip olup yasal hatalar ve eksikliklerin giderilmesi için de uygun bir zemin hazırlamıştır.

İslam İnkılabı Lideri bakış açısından İran İslam Cumhuriyeti halkın dini imanı ile yoğrulan inkılap değerlerine bağlı olmasına rağmen kendini düzeltme ve eleştirilere açık olma özelliklerine de sahiptir. Bu ise Allahın bir nimetidir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei sözlerinde şunlara da vurgu yaptı:" İslam İnkılabı Elhamdülillah halkın dini imanı ile yoğrulan değerlerden her hangi bir bahane ile uzaklaşmamıştır."

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei İslam İnkılabının diğer özellikleri ile ilgili yaptığı açıklamada şöyle buyurmuşlardır:" İran İslam İnkılabı güçlü ancak şefkatli ve sabırlı olmasının yanı sıra mazlumdur da. Bu inkılap, ayaklanmalar ve hareketlerin içine düştüğü çarpıklıklar ve radikal yön değiştirmelere sahne olmamıştır. Hiçbir meydanda özellikle de Amerika ve Saddam'a karşı ilk kurşunu sıkmamıştır. Tüm durumlarda düşmanın saldırısından sonra kendini savunmuş ve tabii karşılık olarak da en ağır darbeyi indirmiştir. Bu inkılap başlangıcından günümüze dek ne acımasız, ne kan döken ne pasif ne de tereddütlü davranmıştır. Açık sözlülük ve cesareti ile zorbalar ve zulmedenlere karşı dik durup mazlumlar ve mustazafları savunmuştur. "

İran milleti konukseverlik ve şefkatli olma hususunda dünyaca bilinen bir millettir. İran toprakları ilk zamanlardan beri turistler ve yolcular için farklı ve muhteşem bir yer olmuştur. Mısır'ı, Firavunların piramitleri ve sır dolu mezarları, Hindistan'ı, dini ve ritüeller açısındaki çeşitliliği ve Yunan'ı, felsefesi ve tanrıçaları ile tanıyanlar İran ve İranlıyı da asaleti ve şefkati ile tanır. Yabancılar İranlıları güçlü insanlar olmalarının yanı sıra şefkatli insanlar olarak da bilir. Bir dönem dünyanın yarısını elinde bulunduran millet hiçbir zaman köleciliğe başvurmamıştır.

Bu ülke direnmeye gücü olmayan bir ülkeye karşı hiçbir savaşı başlatmamıştır. Güçlü insanların diyarı olan İran aynı zamanda da şefkatli insanların diyarıdır. Şefkatli, güçlü ve yardımcı insanlar.

Etiketler