Brexit ve karşılaştığı sorunlar
Britanya’nın Avrupa Birliği AB’den çekilme meselesi hem Britanya halkı ve hem de AB liderleri için ciddi bir sorun haline gelmiştir. Nitekim bu durumun muğlaklığını sürdürmesi ve Britanya ve AB arasında bazı önemli sorunların çözümlenememesi, bu durumun aynı şekilde devam etmesi durumunda ciddi sıkıntılar yaratabileceğinin beyan edilmeye başlanmasına yol açtığı anlaşılıyor.
Kasım 2018’in sonlarına doğru Londra ve Brüksel arasında varılan mutabakata rağmen, Britanya’nın muhafazakar Başbakanı Theresa May, 15 Ocak 2019’da parlamentoda yapılan oylamada aldığı olumsuz oylarla büyük bir hezimeti tecrübe etti. Britanya Avam kamarası 202 olumlu oya karşı 432 olumsuz oyla Brexit anlaşmasını reddetti.
AB ise Brexit’in oy getirmemesinden duyduğu hoşnutsuzluğu açıkladı. Avrupa komisyonu Başkanı Jean Claude Junker, Britanya parlamentosunun AB’den çekilmek için önerilen pakete olumsuz oy vermesi, Britanya’nın birlikten düzensiz bir şekilde çekilme riskini arttırdığını belirtti. Junker ayrıca attığı twittinde de zaman sona ermek üzere olduğu uyarısında bulundu.
Başbakan May’ın bu hezimeti muhalefet parti lideri Jeremy Kurbin için muhafazakar Başbakan hakkında gensoru verilmesini ve erken seçime gidilmesini gündeme getirme fırsatı sağladı.
Kurbin, parlamentoda May hükümetine güvenoyu vermek üzere oturum düzenlenmeden önce yaptığı açıklamada, Başbakan May zombi bir hükümeti yönettiğini belirtti. Ancak buna karşın milletvekilleri Başbakan May’a güvenoyu vermemeyi öngören öneriyi onaylamadı.
16 Ocak 2019’da Britanya parlamentosunda düzenlenen oylamada Başbakan May 306 olumsuz oya karşı 325 olumlu oyla başbakanlık koltuğunda kalmayı başardı. Parlamentodan güvenoyu aldıktan sonra bir açıklama yapan Başbakan May, Brexit’i uygulamak için çabalarını sürdüreceğini kaydetti.
Brexit, Londra ile Brüksel arasında imzalanan ve Britanya’nın AB’den çekilme mekanizmasını belirleyen anlaşmaya verilen addır.
Britanya’da siyasi kaos, bu ülke hukuki açıdan 29 Mart 2019’da AB’den çıkması gerektiği halde devam ediyor. yeni şartlara göre Başbakan May’in yeniden AB’ye başvurmak ve daha fazla müzakere etmekten başka çaresi olmamıştır. Buna karşın AB liderleri ve Avrupalı üst düzey yetkililer Londra yönetimine her türlü yeni taviz vermeye kesinlikle karşı çıkıyor ve Britanya ile her türlü yeniden müzakereyi de kesin bir şekilde reddediyorlar.
Viyana üniversitesi öğretim üyesi prof. Heinz Gartner ise Ocak 2019’da yaptığı değerlendirmede şöyle dedi: AB tarafından Brexit yeniden müzakere edilmeyecektir, zira bu durumda AB imaj kaybına uğrar. Ancak buna karşın AB Britanya’nın bu birlikten çekme mühletini 2020 yılına kadar uzatmaya hazırlanıyor ve böylece Londra ile daha fazla müzakere etme fırsatı sağlamak istiyor. Fransa ve Almanya AB’nin iki ağır topu olarak Brexit anlaşmasının süresini uzatmayı kabul ettiler.
Viyana üniversitesi öğretim üyesi prof. Gartner şöyle devam ediyor:
Britanya hükümetinin Brexit’i uygulamakta sergilediği başarısızlık yüzünden bir seçenek de Brexit’i parlamentoda çeşitli siyasi partilerden oluşan ortak bir komisyona devretmekti. Buna karşın bu komisyon veya parlamentoda herhangi bir başka komisyonun en temel sorunu AB’de kalma taraftarı olan milletvekillerinin bu komisyonlarda yer almalarıdır. Bu durumda AB ile yeni bir anlaşmaya varma konusunda Britanya’da konsensüs sağlanması çok zor görünüyor. Bu yüzden bu komisyon da hiç bir zaman kurulmadı.
Viyana üniversitesi öğretim üyesi prof. Gartner şöyle devam ediyor:
Referandumun tekrar yapılması da seçeneklerden biridir, fakat Britanya parlamentosunda çoğu milletvekili buna karşı çıkıyor. Eğer bu seçeneklerin hiç bir sonuca ulaşamazsa, Britanya mecburen anlaşmasız AB’den çıkmak zorunda kalacak, ki bu da ekonomisine ağır bir şok olur. Böylece şimdi Londra üç senaryo ile karşı karşıyadır. Bunlar Brexit’i anlaşmalı uygulamak, anlaşmasız uygulamak veya anlaşmayı durdurmaktır.
Öte yandan Brexit üzerinde sürtüşme, Britanya parlamentosunda muhalif milletvekilleri ile Başbakan May arasında 2019 yılının ilk iki ayında da devam etti. Avam kamarası 29 Ocak tarihinde Başbakan May’den AB ile Brexit üzerinde yeniden müzakere etmek için çaba harcamasını istedi. Yine Avam kamarası milletvekilleri, Britanya yetkilileri ile AB yetkilileri ve liderleri arasında aylarca süren müzakerelerin sonunda varılan bir anlaşma olan Brexit’te bazı değişiklikler yapılmasını öngören bir öneriyi onayladılar ve anlaşmayı ancak bu durumda onaylayacaklarını belirttiler. Bu kararla birlikte Başbakan May bu talebi yerine getirmek için bir kez daha AB liderleri ve yetkilileri ile müzakere etmekle görevlendirilmiş oldu.
Aslında İngiltere parlamentosunun milletvekilleri Başbakan May’den kuzey İrlanda sınırları ile ilgili maddeleri başka bir anlaşma ile değiştirmesini ve AB ile yeniden müzakere etmesini istediler. Milletvekilleri kuzey İrlanda ve AB üyesi olan İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınırların üzerinde varılan anlaşmanın değişmesini istiyor.
Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti sınırları, Britanya’nın AB ile karada tek ortak sınırıdır. Bu sınır Londra ile Brüksel arasında çekilme sürecinde en temel sorunlardan biridir. Britanya bu şekilde çekilmenin ülkenin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini zedeleyeceğini düşünüyor.
Britanya Avam kamarası bu kararı, bundan önce Başbakan May parlamentoyu Brexit’i anlaşmalı uygulamak, anlaşmasız uygulamak veya anlaşmayı durdurmak gibi üç seçenek arasında bir seçim yapmaları konusunda uyardığı halde aldı. Gerçekte parlamentonun bu kararı işi daha da zorlaştırdığı anlaşılıyor. Zira AB Brexit üzerinde asla yeniden müzakere etmeyeceklerini belirtiyor. Avrupa konseyi Başkanı Donald Tusk 29 Ocak tarihinde bir açıklama yaparak Brexit üzerinde yeniden müzakere etmeyi reddetti. Tusk, kuzey İrlanda sınırları üzerinde varılan anlaşma da Brexit’in bir parçası olduğunu ve yeniden gözden geçirilmeyeceğini vurguladı.
Brexit anlaşması ile ilgili son gelişmede, Britanya Avam kamarası bir yasa tasarısını onayladı. Buna göre eğer hükümetin AB’den çekilmek için gözetlediği anlaşma parlamentoda oy getirmezse, Brexit’in ertelenmesi gerekiyor. 27 Şubat Çarşamba günü yapılan bu oylamada 502 milletvekili olumlu oyları ile 20 olumsuz oya karşı söz konusu yasa tasarısını onayladılar ve böylece Britanya’nın AB’den çekilme mühleti sona erdikten sonra Brexit müzakerelerini uzatma ihtimali de güçlenmiş oldu. Nitekim Almanya ve Fransa liderleri de dolaylı olarak bu konuya karşı olmadıklarını açıkladı. Gerçi Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron bu konuda biraz daha sıkı bir tutum sergiledi ve ancak Britanya yönetimi anlaşmaya varmak için belli bir öneri getirirse müzakerelerin uzatılma önerisini kabul edeceğini belirtti. Bu arada Britanya ile AB arasında varılan anlaşmada her türlü değişiklik için AB’nin diğer 27 üyesinin onayı gerektiği de unutulmamalıdır.
Oylama sonuçları açıklandıktan sonra Britanya işçi partisi AB’den çekilme ile ilgili yeniden referandum yapılmasını öngören sansasyonel yasa tasarısını parlamentoya sunacaklarını açıkladı.
Britanya işçi partisi lideri Jeremy Kurbin düzenlediği basın toplantısında şöyle dedi: Britanya’da çocukların yoksulluğu arttı, emeklilerin yoksulluğu daha da arttı, evsiz barksız insanların sayısı arttı, sanayi durgunluk noktasına geldi, hükümetin yardım paketleri işe yaramaz oldu,... yoksul kesimler daha da yoksullaşırken, zenginler daha da zengin oluyor ve hükümetin AB’den çekilme yöntemi durumu daha da vahim hale getiriyor.
Şimdiye kadar defalarca Başbakan May’in AB’den çekilme yöntemi başta olmak üzere izlediği politikaları eleştiren İşçi partisi lideri Kurbin bir kez daha Başbakan May’i zamanı boşa harcamakla suçladı ve May’den parlamentoya anlaşmasız çekilme seçeneğini bir kenara bırakacağı yönünde güvence vermesini istedi.
Kurbin’in sözlerine tepki gösteren Başbakan May, sanayi durgunluk noktasına gelmediğini, yoksul kesimin geliri son yirmi yılın en yüksek düzeyine çıktığını ve az gelirli kesimlerin vergileri düşürüldüğünü, yakıt vergisi arttırılmadığını, asıl az gelirli kesim her zaman işçi partisinin yanlış politikalarının bedelini ödemek zorunda kaldığını vurguladı.
Gerçi Britanya halkının çoğunluğu Haziran 2016’da düzenlenen AB’den çekilme referandumunda olumlu oy kullandı, fakat şimdi parlamentoda AB’den çekilme biçimi hakkında yaşanan ihtilaflar, işçi partisini bu meseleyi bir kez daha referanduma sunulması gerektiği sonucuna götürdüğü anlaşılıyor. Ancak Başbakan May bunu halkın oylarına ihanet ve demokrasiye aykırı bir hareket niteliyor.
Şimdi ise Başbakan May Brexit anlaşmasının taslağını ikinci kez 12 Mart 2019’de parlamentoda oylamaya sunmayı planlıyor. Eğer anlaşma yine onaylanmazsa, bir gün sonra yani 13 Mart 2019’da bu kez anlaşmasız Brexit’i oylamaya sunacak. Eğer her iki öneri onaylanmazsa, 14 Mart tarihinde Brexit’i kısıtlı bir süreliğine uzatmayı öngören önerisini oylamaya sunacak ve bu süre içerisinde AB ile nihai anlaşmaya varmak üzere son çabalarını harcayacak. Bilindiği üzere bundan önce açıklanan takvime göre Britanya’nın 29 Mart 2019’da AB’den çekilmesi gerekiyor, ancak ne var ki halâ çekilme biçimi hakkında herhangi bir anlaşmaya varamadıkları gözleniyor.
Gerçi Britanya’nın AB’den çekilmesi işin başında basit bir konu gibi duruyordu, fakat gün geçtikçe zorlukları daha da belirgin hale gelmeye başladı. Britanya halkının yüzde 52 kadarı evet dediği çekilme referandumu üzerinden 2.5 yıl geçtiği ve bu konunun AB’ye resmen bildirildiği günün üzerinde de 2 yıl geçtiği bir sırada Britanya’nın muhafazakar hükümeti halâ tüm tarafların kabul edeceği bir anlaşma sunamadı. Şimdi ise Brexit meselesi iyice karmaşık hale geldiği ve siyasi, iktisadi ve güvenlik tesirleri ciddi kaygılara yol açtığı anlaşılıyor.
İktisadi raporlar Brexit’in şimdiye kadar Britanya ekonomisine 17 milyar pound zarar verdiğini gösteriyor. Birçok ekonomi uzmanı Britanya’da yoksulluğun artmasından kaygı duyduklarını dile getiriyor. Öte yandan güvenlik sorunları da bu sürecin önemli bir bileşeni sayılır. Independent gazetesinin 28 Şubat tarihinde yazdığına göre AB istihbarat servisinin gizli raporunda Brexit Britanya’da yıllarca şiddet ve çatışmaya yol açacağı ve İskoçya ve kuzey İrlanda gibi bölgelerin bağımsızlık referandumunu tetikleyeceği belirtiliyor.
Her halükarda Britanya için AB’den anlaşmasız çekilmesi ağır sonuçları olacak bir durumdur ve bu ülkede yaşayan insanları da olumsuz yönde etkileyeceği kesindir.
Buna göre Başbakan May, içinden çıkamadığı oldukça karmaşık bir durumla karşı karşıyadır.012