Gizli Güneş – 21
Bugünkü sohbetimizde İran’ın barışçıl nükleer programını gözden geçirirken, nükleer tarım üzerinde durmak istiyoruz. Bunun için de yerimizde durmaktan vaz geçiyor ve İran’ın kuzeyinde eski bir dostumuza uğramaya karar veriyoruz.
Bay Parsacu emekli bir öğretmen, emekli olduktan sonra doğayı ve toprağı sevdiği için tarım işleri ile uğraşmaya başlıyor. Ancak tarımdan başka kaygısı olmayan bu arkadaşımızı kaygılı buluyoruz. Parsacu beyin kaygısının sebebi ise yine doğal olarak tarımla ilgiliydi.
Parsacu bey bize son zamanlarda gençlerin tarım işine yönelik eğilimlerinde büyük bir gerileme yaşandığını, tarım sektöründe su kaynaklarının yetersizliği, doğal afetler, elde edilen ürünlerin fiyatı üretim bedelini bile zor karşılaması ve piyasada var olan tohumlar vesaire etkenlerin bu konuda önemli rol ifa ettiğini belirtiyor.
Aslında günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri, yeryüzünde nüfusun artışı ve öte yandan su ve gıda maddeleri kaynaklarının sabit oluşu ve hatta gerilemesidir. Bu yüzden bu sorunla başedebilmek için nükleer teknoloji gibi yeni teknolojilerden yararlanmak her ülke için büyük önem arzediyor.
Nükleer teknolojiden tarım ve doğal kaynaklar alanlarında yararlanma süreci 1946 yılına dayanır. O yılda BM’nin alt kurumlarından gıda ve tarım örgütü FAO ve uluslararası atom enerjisi kurumu UAEK dünyada tarım ürünlerini arttırmak amacıyla aralarından bir anlaşma imzaladı.
Buna göre dünyada bundan önce yaygın olan geleneksel ve modern yöntemlerin yanında nükleer teknolojiden de tarım sektöründe yararlanmanın mazisi elli yıldan daha eskilere dayanıyor.
İran’da da nükleer teknolojiden tarım sektöründe yararlanma süreci bundan yaklaşık 35 yıl önce başladı ve günden güne de gelişme kaydetti.
İran içinde yola çıktığımız nükleer seyahatimizin devamında Alborz sıradağlarının eteğinde yer alan ve başkent Tahran’a sadece 30 km uzaklıkta bulunan Alborz eyaletinin merkezi Kerej kentinin nükleer tarım araştırma merkezine geliyoruz. Bu merkezde adından da anlaşıldığı üzere nükleer tarım ve besicilik üzerinde geniş çaplı araştırma yapılıyor. Bu yüzden İran bölgede Pakistan’dan sonra tarımsal biktilerın ıslah edilmesinde ikinci sırada yer alıyor.
Günümüzde nükleer enerjiden tarımsal sorunların çözümü ve tarımı geliştirme alanında geniş çapta yararlanılıyor. Nükleer tarım araştırmalarında iyon üreten ışınlardan, izotoplardan, radyo izotoplardan geniş çapta yararlanılıyor ve böylece bu alanda adeta büyük bir devrim ve değişim gerçekleştiriliyor.
Bu merkezde bitkiler, normal bitkilerden farklı olarak nükleer teknoloji yardımı ile yetiştiriliyor. Bu yüzden bu bitkilerin içinde, normal tarlalarda yetişen bitkilerden farklı reaksiyonlar gerçekleşiyor, ayrıca bitkilerin daha dirençli ve daha verimli hale getirildikleri anlaşılıyor.
İran toprakları çeşitli iklimlerden ve bol su kaynaklarından ve geniş tarım arazilerinden ve zengin genetik kaynaklardan yararlanıyor. Hali hazırda İran’ın petrol dışı ihracatının yüzde 31 kadarını tarım ürünleri oluşturuyor.
İran’da tarım sektörü aynı zamanda kuraklık, toprakların tuzlu hale gelmesi ve sonuçta nitelik ve nicelik bakımından olumsuz etkilenmesi, buzlanma, doğal afetler ve bitkilere özel hastalıklar, genetik kaynakların etkilenmesi, gıda maddelerinin sağlığı ve güvenliği ve kuraklık yüzünden su kaynaklarının yetersizliği gibi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Bu yüzden İranlı tarım uzmanları bu tür sorunların çözümü için nükleer teknolojiden yararlanıyor.
Alborz sıradağlarının eteğinde yer alan Alborz eyaletinin merkezi Kerej kentinin nükleer tarım araştırma merkezinin içinde bulunan tarlada nükleer teknoloji sayesinde genetiği değiştirilmiş bitkilerle karşılaşıyoruz. Burada çeşitli bitkiler gama ışınları ile genetik değişime uğruyor. Gerçekte gama ışınları bitkilerde yeni genetik özellikleri yaratıyor ve bu özellikler hedef bitkinin daha dirençli ve daha verimli hale gelmesine vesile oluyor. Bu süreçte mütasyon yoluyla bitkilerde oluşan yeni genetik özellikler bitkilerin iktisadi değerini arttırırken, elde edilen ürünlerin niteliğini ve niceliğini de geliştiriyor. Örneğin daha sağlam telleri olan pamuk mutantı yetiştirmek burada yürütülen faaliyetlerden biridir.
Alborz eyaletinin merkezi Kerej kentinin nükleer tarım araştırma merkezinin uzmanlarından burada yürütülen faaliyetleri soruyoruz. Burada çalışan uzmanlardan biri şöyle diyor:
1990’lı yılların başında İran’ın pamuk sektöründe bir sorun baş gösterdi. Bu sorun, pamuk ürününün üretildiği bölgelerde çiftçilerin sebze ve bostan ürünlerini yetiştirmeye başlamaları yüzünden pamuk ekilen arazilerin yüz ölçümünün gerilemesiyle ilgiliydi. Bu yüzden İAEK ve pamuk araştırma merkezi 2000’li yılların başında bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmada yeni pamuk versiyonlarının üretilmesi amaçlanıyordu. Üretilecek yeni pamuk versiyonları daha kısa sürede yetişmesi ve hem o yıllarda özellikle İran’ın kuzeyinde ve Gülistan eyaletinde yayılan bir pamuk hastalığı yüzünden bu hastalığa karşı direnmesi gerekiyordu.
İranlı uzman şöyle devam ediyor: 2000’li yılların başında İAEK ve pamuk araştırma merkezi arasında imzalanan anlaşmaya göre nükleer teknolojiden yararlanmak kararlaştırıldı. Böylece mutasyon boarding yöntemi ile o yıllarda pamuk araştırma merkezinin İAEK’una verdiği bazı pamuk türleri kullanılanarak ve gama ışınlarının yardımı ile bazı yeni genetiği değiştirilmiş pamuk türleri üretildi ve böylece yeni özelliklere kavuşan pamuk türleri beş yıl boyunca mutasyon boarding prosesine girdi.
İranlı ikinci uzman ise tarım ürünlerinin baş belası doğal afetlerle mücadele konusunda şu izahatta bulundu: Bizim doğal afetleri kontrol etme yöntemimiz çevre dostu bir yöntemdir. Şöyle ki biz hiç bir kimyasal ilaç kullanmadan ve çevre üzerinde olumsuz etki yapmadan doğal afetleri kontrol altına alıyoruz. Burada biz doğal afetleri doğrudan ışınlama veya dolaylı ışınlama olmak üzere iki farklı yöntemle kontrol altına alıyoruz. Örneğin bağ ve bahçe ürünlerine zaran veren doğal afetleri doğrudan ışınlama yöntemi ile kontrol altına alamayız, zira ürünleri toplayıp hepsine gama ışını eremiyor. Bu yüzden başka bir yöntem geliştirmeliyiz.
İranlı uzman şöyle devam ediyor:
Burada geliştirdiğimiz yöntem şöyle ki, doğal afetin vurduğu bahçelerden bazı örnekleri topluyoruz ve onları yetiştirme odacıkları adını verdiğimiz bölümlere yerleştiriyoruz ve meyvelerin içinden çıkmalarına ve sonuçta doğal afetin nüfusunun artmasına müsaade ediyoruz. Bunu da suni besin hazırlamak ve doğal afetin ulaşmasını sağlayacak şekilde yapıyoruz. Örneğin Akdeniz sineği için suni besin hazırlıyoruz ve ardından yumurtalarını topluyoruz. Yumurtalar daha sonra nemli ortamda larvalara dönüşür ve sonunda da erginlik aşamasına geçerek tam bir haşere oluşur.
İranlı uzman bu yöntemin devamını ise şöyle açıklıyor:
Bundan sonra ve larvalar ergin haşerelere dönüştükten sonra koza aşamasına geçmesinin ardından biz onları ışınlıyoruz. Zira koza durumunda haşere sabit durur ve kımıldamaz ve bu yüzden biz onların üzerinde rahatça çalışabiliriz. Burada kullanacağımız doz çok önemli zira haşere hayatta kalmalı ve ergin bir haşereye dönüşmelidir. Burada biz aslında bu haşereleri ışınlama yöntemi ile kısırlaştırıyoruz ve daha sonra laboratuarda onları sağlam dişi haşerelerle çiftleşmeye yönlendiriyoruz ve sağlam dişi haşerelerin üreme şartlarını gözlemliyoruz.
İranlı uzman şöyle devam ediyor:
Bu deneyde haşerelere verilecek dozu ve dişilerin yumurtlamasına rağmen yumurtaların lavralara dönüşmemesini sağlayacak dozu tespit ediyoruz. Bizim yaptığımız çalışmaların yanında söz konusu doğal afeti kontrol altına alabilmek için başka çalışmalar da yürütülüyor.
Her halükarda nükleer enerji tarım alanında çiftçilere büyük yardımı olduğu söylenebilir.