Gizli Güneş – 22
İran’ın nükleer faaliyetlerini ele aldığımız sohbetimizin bugünkü bölümünde nükleer tarımla ilgili faaliyetleri gözden geçirmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde tarım uzmanlarının dilinden nükleer enerjiden tarım alanında yararlanmanın bir çok faydası olduğunu ve geleneksel yöntemlere göre daha iyi bir şekilde tarımsal sorunları çözdüğünü öğrendik. Bugünkü sohbetimizin devamında nükleer tarımın uygulama alanlarını ve işlevlerini ele almak istiyoruz.
İranlı nükleer tarım uzmanı nükleer enerjiden çeşitli ağaçların güçlendirilmeleri hakkında yaptıkları açıklamada şöyle diyor:
Bizim bir projede hedeflediğimiz konulardan biri kayısı üretimini büyük oranda arttırmaktır. Gerçi bu ağaç türü ilkbaharda geç gelen soğuklar sorunu ile karşılaşıyor, ama buna rağmen kabul edilebilir ve ekonomik olacak bir hasat elde etmek istiyoruz. Elimizde var olan nükleer tekniklerden ve gama ışınlarını ışınlama tekniğinden yararlanarak bu ağaçların yeni dallarına gama ışınlarını belli bir dozda ışınlıyoruz.
İranlı nükleer tarım uzmanı şöyle devam ediyor:
Bir kayısı ağacına yine kayısı dalını nakil yoluyla üç kuşak olarak ilerlettik. Şimdi elimizde üçüncü kuşak kayısı meyvesini veren ve aynı genetik sıfatları taşıyan bir ağaç var. Şimdi gelecek sene veya bir sonraki sene ağaçlar buluğ çağına geldiklerinde elimizdeki ağaçlar bu bölgede yaşanan geç gelen soğuklara karşı dirençli oluyor. Deneyimler her beş yılda iki üç yılında bu durumla karşılaştığımızı gösteriyor. Şimdi eğer çeşitli şiddetlerde soğuklara dayanacak bir ağaç yapabilirsek, o zaman soğuklara rağmen kabul edilebilir ürün verebilenleri işaretliyor ve onlardan tekrar yeni dalları alarak başka ağaçlara nakil ediyoruz. Bu nakil işlemini bir kaç tarım bölgesinde tekrarlıyor ve yeni ağaçlar yetiştiriyoruz ve sonunda bize bu tür soğuklara dayanabilen ağaçlar elde ettiğimiz ispat oluyor.
Gama ışınları ülkenin buğday, arpa ve pirinç gibi stratejik gıda maddelerini üreten bitkilerin ıslah edilmesinde etkili olan ışınlardan biridir. Ancak ışınlamanın tarım ürünleri üzerinde hiç bir olumsuz tesiri olmadığından emin olmalı ve UAEK standartlarına uygun biçimde tarım ürünlerine veya tohumlarına gama ışını vermeliyiz.
İranlı bir çiftçi pirinç yetiştirme alanında iki tarım afeti ülkenin kuzeyinde pirinç tarlalarını etkilediğini belirtiyor. Bu afetlerden biri pirinç bitkisinin dallarını kemiren bir nevi kurtçuktur. Bu afet pirinç dalını içten kemiriyor ve ilkbaharda kelebeğe dönüşüyor ve engellenmediği takdirde tekrar pirinç bitkisinin dallarına giriyor ve tekrar içeriden dalları kemirmeye başlıyor.
Yerli çiftçiler pek fazla bilgi sahibi olmadığı için standart olmayan gübreleri kullanıyor, çünkü hasadının fazla olmasını istiyor. Oysa öncelikle pirincin ekildiği tarlanın nasıl bir gübreye ihtiyacı olduğu tespit edilmesi gerekiyor, yoksa bilinçsiz gübre kullanmak ürünün artmasında etkili olmuyor.
İran’ın nükleer teknolojileri araştırma merkezinin önemli bir faaliyet alanı buğday, arpa, Mısır, mercimek, nohut, fasulye ve soya gibi tohumların kuraklığa ve tuzlu toprağa karşı dayanıklı olan ve yüksek ürün veren versiyonlarını üretmektir. Merkezin uzmanı bu konuda şöyle diyor:
Soya yağ üretmek ve protein bakımından son yıllarda oldukça ilgi gören tarımsal ürünlerden biridir. Bundan yaklaşık 15 yıl önce tarım cihadı bakanlığı ile bu merkez arasında ortak bir proje hazırladık. Burada amacımız ürün hacmi ve erken yetişme bakımından çiftçilerin işine yarayacak mutasyona uğramış yeni bitkileri üretmekti. O günden bu yana merkezde bazı mutasyona uğramış bitkileri ürettik ve ülkenin üç farklı bölgesi olan Hürremabad, Gorgan ve Erdebil’in Parsabad bölgelerinde ektik ve şimdi bitkilerin ihtiyacı olan nitrojeni karşılayacak daha üstün bölgeleri seçme aşamasındayız. Örnek tarlamızda bu konu üzerinde çalışıyoruz ve en uygun tohumları çiftçilerin gelecek yıllarda kullanmaları için tespit ediyoruz.
Nükleer teknolojileri araştırma merkezinde ayrıca toprak erozyonunun tahmin edilmesi ve çökeltilerin kaynaklarının bulunması, nükleer tarım uzmanlarının üzerinde çalıştıkları bir başka projedir. Bu süreçte gama ışınlama tekniği kullanılmak ve orman ve mera bitkilerinden yeni versiyonlarını üretmekle daha nitelikli ve nicelikli versiyonları elde etmeye çalışıyoruz. Örneğin yeni versiyonların afetlere, toprağın tuzluluğuna ve kuraklığa daha dayanıklı olmaları ve toprağı koruyarak su ve rüzgar yoluyla oluşan erozyonu engellemeleri amaçlanıyor.
Günümüzde nükleer teknoloji tarım alanında ve bahçelerde yetiştirilen bitkilerin ve ağaçların yanı sıra ormanlarda ve meralarda yetişen yaban bitkilerin ıslah edilmelerinde önemli rol ifa ediyor. ancak nükleer teknolojinin tarım alanında bir başka önemli kullanım alanı, yaban otları ile mücadelede kullanılan kimyasal maddelerin kullanma hacmini azaltmasıdır. Bilindiği üzere yaban otları tarım ürünlerine zarar veren bitkilerdir. Nükleer teknoloji ise bu bitkilerin zararını önlemekte etkili olduklarını ispat etmiştir.
İranlı nükleer tarım uzmanı bu konuda şöyle diyor: Bizim bitkileri ıslah etme konusunda yaptığımız çalışma aslında doğada kendiliğinden yaşanan bir hadisedir. Yani insanoğlu tarım işine başladığı günden bu yana daha iyi ve daha verimli ve daha dirençli bitkileri seçerek onları yetiştirmeye başlamıştır. Gerçekte seçilen bu bitkiler yüz binlerce yıllık bir sürede mutasyon yaşamış ve dirençli hale gelmiş bitkilerdir. Yani bir nevi kendi kendilerini ıslah etmiştir. Beşer ise en iyi olanı seçmekten başka bir iş yapmamıştır. Şimdi bizim burada yaptığımız iş de aynı şeydir, fakat daha kısa bir sürede bunu gerçekleştiriyoruz. Doğada mutasyona vesile olan en büyük etken uzaydan yere ulaşan ışınlardır. Biz de radyoaktif ışınları aynı uzaydan gelen ışınlar gibi bitkilerin tohumlarına ve ağaçlara ışınlıyoruz. Ardından bir süreç çerçevesinde istediğimiz sıfatları içeren daha üstün bitkileri seçiyoruz. Aynı tekniği insanlar eskiden de kullanırdı, fakat biz şimdi süresini daha kısaltmış oluyoruz. Bu alanda büyük başarılarımız da oldu. Örneğin İran’da tuzlu toprağa dirençli buğday versiyonu geliştirdik. Bu bitki daha kısa sürede ürün veriyor ve ülkenin ihtiyacını karşılıyor.
İranlı nükleer tarım uzmanı şöyle devam ediyor: İran’da su kaynakları sıkıntımız ve yine toprağın tuzluluk derecesi yüksek olması gibi sorunlarımız var. Bu yüzden bu tür şartlara karşı dirençli olan bitki versiyonlarına ihtiyacımız vardır. Hali hazırda çok tuzlu arazilerde yetişen ve kısa sürede ürün veren ve daha az suya ihtiyacı olan bir buğday versiyonu geliştirdik ve böylece ülkenin şartlarına uygun buğday ürettik. Pirinç konusunda da aynı şekilde yaptık. Geliştirdiğimiz pirinç versiyonu daha kısa sürede yetişiyor, daha fazla ürün veriyor. Yine eski versiyonlar afetlere karşı dayanıksızken, yeni pirinç versiyonumuz bu afetlere karşı dayanıklı sayılıyor. Vors adında afetlerden biri pirinç bitkisini yere yatırıyor ve böylece yetişmesine engel oluyor. Bu afet ürün miktarını olumsuz yönde etkiliyor. Bizse nükleer teknolojiden yararlanarak bu sorunu hallettik.
İranlı uzman şeker kamışı yetiştirme alanında da nükleer teknolojiden yararlandıklarını, başka ülkeler şeker kamışının yeni versiyonlarını İran’a vermekten kaçındıklarını veya asla vermediklerini, üstelik şeker kamışı İran’ın iklim şartlarında çiçek açmadığını ve bu yüzden çoğaltılma sorunu bulunduğunu, bir şeker kamışı çiçek açmak istese bile bunun bir kaç yıl sürdüğünü ve ancak bu durumda yeni bir versiyonunu üretmenin düşünülebileceğini belirtiyor.
İranlı uzman şöyle devam ediyor: Biz bu merkezde nükleer teknolojiden yararlandık ve şeker kamışını ışınlandırdık ve çeşitli kuşaklarda inceledik ve şimdi yeni versiyonlarını üretmeyi umuyoruz.