Mayıs 17, 2019 20:11 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İran’da nükleer tarım konusunu gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.

Hatırlanacağı üzere geçen bölümde İran bitki geni milli bankasına uğradık ve bu merkezde ülkenin önemli bitki genlerini içeren tohumların nasıl saklandığını bankanın uzmanlarından öğrendik. Şimdi aynı merkezde gezmeye ve merkezin diğer bazı uzmanlarıyla sohbet etmeye devam etmek istiyoruz.

Bitki geni milli bankası uzmanlarından biri şöyle anlatıyor:

Çeşitli bitki türlerini korumaktan daha da önemlisi, bu bitkilerin yanında var olan yerli bilgilerin kullanılmasıdır. Eğer siz İran’ın dört bir yanına gidecek olursanız, oralarda köy halkı veya daha doğrusu doğa ile iç içe yaşayan insanlar topladıkları bitkilere ne kadar önem verdiklerini ve kulaktan kulağa kendilerine aktarılan ve ulaşan bilgileri önemsediklerini görürsünüz. Bu bilgiler tıp, tarım, ekonomi ve hatta sanayi bakımından önemlidir. Örneğin bir bitki vardır yaban otu olarak bilinir, fakat aynı zamanda bu bitkiden yüksek kalitede deterjan üretilebilir. Yine burada şu masanın üzerindeki bitki gerçekte Zagros sıradağlarında yetişen bir kestane ağacının şekli değişmiş yaprağıdır ve bu yapraktan Tanen adında çok etkili bir madde elde edilebilir. Gerçekte eğer bu maddeyi elde etme teknolojisi olursa tarım veya bağcılık bakımından hiç bir iktisadi değeri olmayan bu örnekten iktisadi açıdan randımanlı olan bir ürün üretilebilir.

İranlı uzman şöyle devam ediyor: Yine burada görmüş olduğunuz bitki Salicornia adında bir bitkidir. Bu bitkiyi deniz suyu ile yetiştirmek mümkün. Bu bitki iklim değişikliği şartları altında çölleşme ile mücadelede etkili bir bitki olabilir. Bu bitki yine toprağın arındırılmasında etkili olabilir veya yüksek kalitede yağ üretiminde özel önem arzedebilir. Bundan başka estoya adında bir bitki normal şeker üreten bitkilerin üç yüz ve hatta dört yüz katı şeker üretiyor ve bu yüzden ülkenin şeker ihtiyacını karşılamakta çok güzel bir alternatif bitki olabilir. İran bitki geni milli bankasında üzerinde çalışma yürütülen bu tür bitkilerin çok özel önem arzettiklerini de belirmeliyiz.  Kısaca doğada yaban otu denilen fakat tarımsal bitki olma açısından çok büyük önem taşıyan bitkiler vardır. Örneğin yulaf ve benzeri bitkiler ve brasika familyasının akrabası olan yağlı bitkiler çok önemlidir.

Evet, İranlı uzmanımızın da belirttiği üzere, yaban otları da nükleer teknoloji sayesinde birer ticari ürüne dönüşebilir. Aslında günümüzde genetik hazineleri korumak ve çeşitli tohumları optimum biçimde üretimde kullanmak, her ülkenin milli ekonomisini geliştirmekte, gıda güvenliğini temin etmekte ve özellikle kırsal yörelerde yaşayan insanların gelir seviyesini yükseltmekte büyük önem arzediyor ve bu yüzden üzerinde durulması gerekiyor.

Merkezde yaptığımız gezintimizin devamında İranlı bayan nükleer tarım uzmanı kültür doku tabirini bize açıklıyor. Kültür doku tabiri, bir bitkinin hücre gibi çeşitli organlarını camdan bir ortam içinde ve tamamen sterlize şartlarda yetiştirmek için kullanılan bir tabirdir.

Kültür doku tenkiği tarımda ve özellikle bağcılık sektöründe ve fizyolojik ve morfohojik ve genetik alanları üzerindeki araştırmalarda en çok kullanılan bir tekniktir.

İranlı uzman şöyle devam ediyor: Biz örnekleri bahçe veya sera ortamından laboratuvar ortamına getiriyoruz ve alkol veya benzeri maddelerle sterlize hale getiriyoruz. Getirilen örnekler daha önceden hazırlanan ve her türlü etkeni kontrol altında tutulan bir ortamda yetiştiriliyor. Ardından getirilen örnekler büyüme odasına intikal ettiriliyor ve 20 ile 23 derece sıcaklıkta ve yeterli ışık alan bir ortamda ve gece gündüz evreleri düzenlenen şartların altında, yani 12 saat aydınlık ve 8 saat karanlık şartlarında büyümeye başlıyor.

İran bitki genleri milli bankasının sitogenetik laboratuvarında çalışan uzmanı bu laboratuvarın faaliyetleri hakkında şu açıklamada bulunuyor:

Burası sitogenetik laboratuvarı. Sitogenetik aslında biyoloji biliminin bir bölümüdür. Sitogenetik hücrelerin açılarının kromozomları ve genetik fenomenlerle ilişkileri üzerinde duruyor. Bu laboratuvarda ilk adımda flusitometri cihazı ile bitki örneklerinin polo ID düzeyleri araştırılıyor ve ayrıca örneklerin karyotları incelenerek örneklerin arasındaki farklılıklar belirleniyor.

İranlı uzman şöyle devam ediyor: Burada buğdaygillerden 20 bin örnek saklanıyor. Bunlar buğday ve arpa çeşitleri ve akrabalarının örnekleridir. Burada görmekte olduğunuz örnekler buğdaygillerin birbirinden farklı örnekleridir. Bunlar hatta köklerinin uzunluğu veya başağın şekli ve tohumların özellikleri bakımından birbirinden farklılık arzeder. Laboratuvarda görmekte olduğunuz haritalar ise aslında İran genelinden toplanan örneklerin nerelerden toplandığını gösteren haritalardır. Bu örnekler bizim ekip tarafından İran genelinden çok büyük bir titizlikle toplanmış ve yerleri tam olarak harita üzerinde gösterilmiştir.

İranlı uzman laboratuvar hakkındaki açıklamasına şöyle devam ediyor:

Yine burada mercimek ve nohut çeşitlerini görüyorsunuz. Bu ürünler farklı renklerle harita üzerinde gösteriliyor. Bu tohumların nerelerden toplandığı ve dağıldıkları alanlar ve gürlük dereceleri çeşitli simgelerle gösteriliyor ve sonuçta genetik çeşitliliği belirleniyor. Örneğin nohut konusunda biz dünyanın ilk dört zengin koleksiyonuna sahibiz ve eşsiz nohut örneklerini toplamış bulunuyoruz. Bilindiği üzere baklagiller bitkisel proteini karşılayan zengin kaynaklardan biridir. Bakın hatta İran’ın merkezi çölünde ve onca susuzluk şartlarında yetişen örneklerimiz var ki bu da çok umut verici bir durumdur. Yani iklim bakımından en kötü ve en ağır şartlarda nohut üretebileceğiz. Bir başka ifade ile burada en zor iklim ve çevre şartlarına karşı dayanıklı olan dirençli gen örneklerimiz var ve bu örnekleri İran’ın her yerinde yetiştirebiliriz.

İran bitki geni milli bankasında şimdiye kadar yetmiş bini aşkın tarımsal bitki örnekleri ve bu bitkilerin yaban akrabaları olan altı bini aşkın örnek toplanarak saklanıyor. Bu örnekler çeşitli meyve ağaçlarını da kapsıyor. Burada toplanan örnekler bitkinin türüne göre merkezde geliştirilen çeşitli yöntemlerle ve farklı ve her bitkiye özel ortamlarda saklanıyor. Bu yöntemler bazen birbirini tamamlıyor ve uluslararası standartlara göre milli banka geninde kullanılıyor.

İranlı uzman bitki geni milli bankasında kurulan bitki geni müzesi hakkında da şöyle diyor: Bu müze 2010 yılında, yani dünyada biyolojik çeşitlilik yılı olarak adlandırılan yılda gündeme geldi ve 21. Yüzyılın ikinci onyılı da biyolojik çeşitlilik onyılı olarak adlandırıldığından biz de bu çalışmayı yürüterek İran milleti ta eski çağlardan beri bu konuyu önemsediklerini göstermek istedik. Bu bağlamda hazırladığımız planda biyolojik çeşitliliğin temel bileşenlerini ve gerçekte genetik kaynaklarını anlattık ve bu genetik maddelere ruh ve hayat kazandıran şeyin aslında kuşaktan kuşağa aktarılan bilim olduğunu Taht-i Cemşid kalıntılarında bulunan kitabelerdeki yazılarda bu bilgilerin yer aldığını ve yine bazı biyolojik çeşitlilik örneklerinin ta eski zamanlarda da söz konusu olduğunu göstermeye çalıştık.

Aslında biyolojik çeşitlilik sadece bitkilerle sınırlı değildir ve hayvanları ve başka canlı organizmaları ve hatta mikro organizmaları da kapsadığı belirtilmelidir. İran bitki geni milli bankasında bulunan örnekler ise çeşitli bitkilerin tohumlarını kapsıyor. Öte yandan gen bankasının mazisi de kurulan müzede sergilenen bir başka durumdur. Örneğin bu müzede laboratuvar ortamında kullanılan ilk santrifüj örnekleri ve saf su üretme cihazı sergileniyor. Müzede sergilenen bazı cihazlar oldukça eskidir.

İran bitki geni milli bankası uzmanı açıklamasının devamında başta nükleer teknoloji olmak üzere yeni teknolojik yöntemleri kullanarak mevcut kaynaklarla gıda güvenliğimizi hem şimdiki ve hem gelecek kuşaklar için güvence altına alabileceğimizi belirtiyor.

İranlı uzman nükleer teknolojiden yararlanarak çeşitli tarım ürünlerini ve özellikle stratejik tarım ürünlerini üretmekte kendimize yeter hale gelebileceğimizi nitekim bu alanda bölge ülkeleri arasında en başta yer aldıklarını vurguluyor.