Gizli Güneş – 25
Bugünkü sohbetimizde nükleer bilim ve teknolojiden besicilik ve balıkçılık alanlarında nasıl yararlanıldığını gözden geçirmek istiyoruz.
Bilindiği üzere balık dünya genelinde bilinen en sağlıklı ve aynı zamanda en lezzetli besin maddelerinden biri sayılır, nitekim bu değerli besin maddesi İranlı ailelerin sofralarında da özel bir yeri vardır.
İran halkı kuzeyde Hazar denizi ve güneyde Fars körfezi ve Umman denizinin kıyısında yer alan bir ülkede yaşayan insanlar olarak balığa büyük önem verir. Buna göre balık pazarları da özellikle kıyı kentlerinde büyük rağbet gören pazarlardan biri sayılır.
Günümüzde hayvansal proteinler insanların besin maddeleri arasında en önemli besin kaynaklarından biri sayılır. Ancak ne var ki hayvansal proteinin kaynağı olan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar, piliç ve balık gibi kaynaklar bir takım kısıtlamalar ve tehditlerle karşı karşıyadır.
Yetiştirilen hayvan sayısının azlığı, yetiştirilen bu hayvanların nitelik ve nicelik bakımından düşük olması, çeşitli hastalıkların tehdidi, hayvansal protein kaynaklarını tehdit eden etkenlerdir.
Ancak bu konuda bilim adamları ve araştırmacılar diğer beşeri sorunlarla karşılaşmada olduğu gibi boş oturmadığı da belirtilmelidir. Özellikle İran’da nükleer bilim ve teknoloji uzmanları bu soruna çare üretmek üzere ayrı bir çaba sarf ettikleri belirtilmelidir. Günümüzde nükleer teknoloji mevcut şartlarda veterinerlik alanında ve yine çeşitli hayvanları protein amaçlı yetiştirmekte ve yine bu hayvanların yemlerinin kalitesinin geliştirilmesinde büyük etkisi ve katkısı vardır
Günümüzde nükleer teknolojiden hayvanların hastalıklarının teşhisi, üremeleri, beslenmeleri, genetik açıdan geliştirilmeleri, sağlığı, yemlerinin güvenli hale getirilmesinde kullanılan bir teknolojidir.
Bundan başka nükleer teknoloji çeşitli deniz canlılarının yetiştirilmesinde ve sürdürülebilir gıda maddeleri güvenliğini yakalamakta önemli bir konum kazanmıştır. Bugün nükleer teknolojiden özellikle Hazar denizinde başta havyar balığı olmak üzere çeşitli balıkların yetiştirilmesinde yararlanılır. Nükleer teknolojiden balıkları tek cins yapma ve sonuçta daha bol etli ve daha bol havyarlı yapmakta yararlanılıyor. Gerçi bu sürecin bu kadar kolay olmadığı ve üzerinde yıllarca araştırma yapıldığı ve büyük emekler harcandığı da belirtilmelidir.
Türkiye’de Mersin balığı adı ile de bilinen Hazar denizinin ünlü havyar varlığı protein, vitamin ve mineral zengini birer canlı depo gibidir. Bu yüzden İran’da son yıllarda kültür balık alanında faaliyet yürüten işletmeler havyar balığı ve yine başka balık çeşitlerini özel havuzlarda yetiştirmeye büyük önem vermeye başlamıştır.
Balıktan başka İran’da önemli bir protein kaynağı olarak karides de özel sektör tarafından yoğun ilgi görmeye başlamış ve bir çok işletme bu alana ve kültür karides sektörüne girmeye başlamıştır.
İran’da nükleer teknolojiden kültür balık ve kültür karides faaliyetlerinde nasıl yararlanıldığını öğrenmek üzere, Alborz eyaletinin merkezi Kerec kentinde bulunan nükleer tarım araştırma merkezine uğruyor ve bu merkezde çalışan İranlı genç bilim adamları ile görüşüp bilgi alıyoruz.
Kerec’in nükleer tarım araştırma merkezi kültür balık sektörünü yaygınlaştırmak ve ticari kabiliyetlerini geliştirmek için geniş çapta faaliyet yürüten önemli merkezlerden biridir.
Bilindiği üzere Mersin balığı veya Hazar denizinin ünlü havyar balığı İran’ın çok önemli deniz ürünlerinden biriydi. Ama maalesef son yıllarda bu balıkların ekosistemlerinde ve barınma alanlarında yaşanan geniş çaplı değişiklikler bu değerli balıkları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiştir. Bu soruna nasıl bir çare düşünüldüğünü öğrenmek üzere Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin uzmanlarına soruyoruz.
Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin İranlı nükleer bilimcisi sorumuza şöyle cevap veriyor:
Nükleer teknolojilerin deniz canlılarıyla alakalı olarak geniş kapsamlı bir projenin üzerinde çalışıyoruz. Bu projenin adı ise “ deniz canlılarını nicelik bakımından geliştirmekte nükleer teknolojinin kullanım alanları”dır. Biz bu projeyi Hazar denizinin iki çeşit kemikli balığı ve ayrıca havyar balığı üzerinde gerçekleştirdik. Hali hazırda üzerindeki araştırmalarımızın sona erdiği balıklardan biri ise alabalıktır. Bu projede alabalığın niceliklerini nükleer teknolojiden yararlanarak geliştirdik.
Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin İranlı nükleer bilimcisi şöyle devam ediyor: Bizim ekibimiz sürekli ve hummalı bir çalışmanın sonucunda bu projeyi tamamlamayı başardı. Bu projenin en önemli hedeflerinden biri, üzerinde çatıştığımız balık türlerinin kültür balık olarak yetiştirilmelerinde verimliliklerini arttırmaktı. Yani elde edilen ürünün niceliğini arttırmak istiyordu. Örneğin alabalık konusunda etinin arttırılması ve havyar balığı konusunda ise havyarının arttırılması amaçlanıyordu.
İranlı nükleer bilimci projesi hakkındaki açıklamalarını şöyle sürdürüyor: alabalık hakkında bizim gözetlediğimiz konu, etinin ağırlığını arttırmak ve sonuçta verimliliğini geliştirmek için hangi cins üzerinde çalışmamız gerektiğini tespit etmekti. Araştırmamızda dişi alabalığın cinsel buluğa ermesi erkek alabalıkla aralarında bir yıllık bir süre olduğunu öğrendik. Bu sonuç bizi dişi alabalık üzerinde odaklanmaya yöneltti. Aslında bunu doğada yapmak pek mümkün olmayabilir, fakat laboratuvar çalışmasında biz nükleer teknolojiden yararlanarak randımanın yükselmesini sağlayabiliyoruz.
Evet havyar balığı İran’ın Hazardenizinde en değerli deniz canlılarından ve önemli besin kaynaklarından biridir. Ama biraz önce belirtildiği üzere maalesef son yıllarda bu balıkların ekosistemlerinde ve barınma alanlarında yaşanan geniş çaplı değişiklikler bu değerli balıkları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiştir. Havyar balığı biyolojik açıdan fevkalade değerinin yanı sıra ticari ve iktisadi alanlarda da büyük önem arzeden bir deniz canlısıdır. Bilindiği üzere bu tür balıktan elde edilen havyar dünya piyasalarında kilo başına sekiz ila on bin dolar arasında değişen fiyatlarda alıcı bulur.
Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin İranlı nükleer bilimcisi bu konuda şöyle diyor: nükleer teknoloji ile geliştirilen havyar balıkları piyasaya sürüldükten sonra kesinlikle sorunları bulunmuyor, yani daha önce yapılan testler, gerçekleştirilen ışınlamaların asla sorun oluşturmadığını göstermiştir. Aslında ışınlama işlemi de doğrudan balıkların üzerinde yapılmamıştır ve gerçekte genetiği üzerinde yapılmıştır. Üstelik bu şekilde yapılan genetik değişiklik de balığın gelecek kuşakları için de hiç bir sorun oluşturmuyor.
Kerec nükleer tarım araştırma merkezinin İranlı nükleer bilimcisi şöyle devam ediyor: Biz alabalık üzerinde yaptığımız bu çalışmanın aynısını şimdi havyar balığı üzerinde yapıyoruz, ama şimdilik yolun ortalarındayız. Yani yaklaşık bir buçuk yıldır kendi bölgemizin havyar balığı üzerinde çalışıyoruz ve havyar ürünü etkilemeyi ve üretimini artırmayı umuyoruz. Bu arada havyar balığının etinin üretiminde de artış bekliyoruz.
Hali hazırda dünya genelinde 27 çeşit havyar balığı bulunuyor. Bu balıklardan beş çeşidi ise Hazar denizinde yaşıyor. Ancak bu deniz tek başına dünyanın havyar balıklarının yüzde 93 kadarını içeriyor.
Öte yandan son yıllarda kültür balık sektörünün gelişmesi ile birlikte bu tür balıkların üretiminde büyük bir artış bekliyoruz.
Bundan başka nükleer teknolojiden yararlanarak üretilen aşıların deniz canlılarının hastalıklarının kontrol altına alınmasında önemli katkısı olduğu belirtiliyor. Nükleer teknolojinin yardımı ile üretilen aşıların ayrıca sıtma hastalığı, yılan sokması ve benzeri rahatsızlıklarla mücadelede de etkili olduğu ifade ediliyor.