Gizli Güneş – 27
Günümüzde bir çok ülkenin en önemli kaygılarından biri haline gelen önemli meselelerin başında günümüz beşeri toplumun ve gelecek kuşakların gıda güvenliğini temin etmektir.
Gerçi gıda maddeleri çeşit çeşit üretilmekte ve üretim hacmi de her geçen gün artmaktadır, ama yine de bu alanda yetersizliğin hakim olduğu çok bariz bir şekilde hissedilmektedir.
İnsanlar asırlar boyu fazladan gıda maddelerini korumak için çeşitli yöntemleri kullandılar. Örneğin ilk zamanlarda insanlar gıda maddelerini kurutmaya, tuzlamaya, dondurmaya ve benzeri yöntemlere başvurdular, ancak bu yöntemlerin her biri meziyetlerinin yanında bazı sıkıntıları da oluyordu. Bu süreçte önemli olan konu ise, sıkıntısı daha az olan ve meziyetleri fazla olan koruma yöntemlerini bulmaktır.
İran İslam Cumhuriyeti yılın dört mevsimini aynı anda yaşayan bir ülkedir ve bu yüzden Ortadoğu ve kuzey Afrika bölgesinde en büyük gıda maddeleri üreticisi olmuş ve yine dünya genelinde meyve üretiminde de dokuzuncu sıraya yerleşmiştir. Ancak ne var ki her yıl İran’da üretilen bir çok gıda maddeleri hasat ve ambalaj gibi aşamalarda ve tüketilme aşamasına gelmeden önce nitelik ve nicelik bakımından zarara uğruyor.
Tüm bu anlatılanlardan hareketle şimdi İran’da gıda maddelerinin daha verimli bir şekilde korunması için nükleer teknolojilerden nasıl yararlanıldığını gözden geçirmek istiyoruz ve bunun için sohbetimizin devamında hep birlikte nükleer ışınlama laboratuvarına uğrayarak bu laboratuvarın çalışmaları ile tanışmanın yanında burada çalışan nükleer uzmanların görüşlerini alacağız.
Nükleer ışınlama laboratuvarlarında ışınlanacak gıda maddesinden bir numune ele alınarak ilk önce bozucu etkenlerden ne kadar etkilendiği hesaplanıyor ve ona göre ne kadar ışınlanması ve bozucu etkenlerin yok edilmesi gerektiği belirleniyor. Ardından ışınlama süreci gerçekleşiyor ve daha sonra da numuneler bozucu etkenlerden arınıp arınmadığı bakımından kontrol ediliyor.
Gıda maddelerinde zararlı bakterileri yok etme yöntemi olarak X ışınları ile ışınlama tekniği ilk kez 1905 yılında İngiltere’de gündeme geldi ve daha sonraki yıllarda da gama ve elektronla ışınlama yöntemleri gündeme gelmeye başladı. Konu hakkında bu laboratuvarda çalışan bayan uzmana soruyoruz. Uzmanımız bize şöyle anlatıyor:
Bu laboratuvarda çeşitli gıda maddelerinin özelliklerini ve değişimlerini tespit etmek üzere ışınlamaya tabi tutuyoruz. Hali hazırda sağlık bakanlığı ve standart kurumundan çeşitli baharatları ve ilaç özelliği bulunan bazı bitkileri ışınlama yöntemi ile korumak üzere gerekli izin belgelerini almış bulunuyoruz. Bu merkezde onur duyduğumuz çalışmalarımızdan biri de kuru baharat ve ilaç niteliği olan bitkileri ışınlandırma milli standardını tedvin etmektir.
İranlı bayan uzman şöyle devam ediyor:
Hali hazırda yaklaşık 200 kadar gıda maddeleri alanında çalışan firma bize başvurmuş bulunuyor. Örneğin bu firmalardan biri ürünlerinden 168 numuneyi bakterilerden ve mikroplardan arındırmak üzere bu merkeze getiriyor. Burada çalışma süreci şöyle ki gıda maddeleri firmaları numunelerini aynı ebattaki kutuların içinde merkezimize getiriyor. Numuneler bize ulaştıktan sonra biz de numunelerin üzerinde mikrop testlerini uyguluyoruz. Mikrop testleri uygulandığında doğal olarak numune dezenfekte edilmesi gerekiyor. Bu iş gama ışınlaması ile yapılıyor ve biz belirlediğimiz dozu numune üzerinde uyguluyoruz. Örneğin falanca numuneye şu kadar doz verirsek dezenfekte olur diyoruz. Belirlenen doz numune üzerinde uygulandıktan sonra, bize getirilin tüm kutuların üzerinde uyguluyoruz.
Şimdi de laboratuvarda çalışan bir başka bayan uzmanımızdan buradaki çalışmaları hakkında soruyoruz. İranlı bayan uzman laboratuvardaki çalışmalarını şöyle anlatıyor:
Kurutulmuş sebze çeşitleri, ilaç nitelikli bitkiler, baharatlar, hazır çorbalar, un ve benzeri bir çok kuru gıda maddelerinin numuneleri çeşitli firmalar ve fabrikalardan bize getirilir. Biz bu numunelerden rastgele ve random olarak örnekler alıyoruz ve üzerinde mikrobik testleri gerçekleştiriyoruz ve ardından mikropları incelemeye alıyoruz ve daha detaylı bir şekilde gıda maddelerinde mantarları ve küfü ve bağırsakları etkileyen bakterileri inceliyoruz.
Uzmanımız açıklamasını şöyle sürdürüyor:
Bu aşamadan sonra biz gerçekte mikrobik yük dediğimiz durumu ölçüyoruz ve ona göre elimizdeki gıda maddelerini dezenfekte etmek, yani mikroplardan arıtmak için milli ve uluslararası standartlara göre ne kadar doza ihtiyaç olduğunu belirliyoruz. Bu noktada sayımlar yapılmış, bakteri kolonileri sayısı belirlenmiştir. Örneğin burada biz kırmızı biber numuneleri, soğan pudrası numuneleri üzerinde çalışarak mikrobik yükünü ölçüp tespit ediyoruz.
Uzmanlarımızın belirttiğine göre dondurulmuş kırmızı et ve piliç gibi gıda maddeleri, çeşitli yağlı tohumlar, hayvanların yemi, laboratuvarlarda kullanılan fare ve tavşan gibi kobayların özel yemleri, evde beslenen kuşlar ve kedi köpek gibi hayvanların mamaları, depolanan hayvan yemleri, bu merkezde ışınlanabilen çeşitli gıda maddelerinin örnekleridir.
Işınlama laboratuvarında çalışan üçüncü bayan uzmanımız burada yapılan çalışmaların devamında şöyle diyor:
Bu laboratuvarda yapılan önemli çalışmalardan biri, çörek otunun gama ışınları etkisi altına alınması ve ilaç özelliklerinde ne gibi değişikliklerin yaşandığının tespit edilmesidir. Çörek otu kanser ve iltihaplanmalara karşı oldukça etkilidir ve fare kobayların üzerinde denenmiştir, şöyle ki biz burada dört farklı dozda çörek otunu gama ışınları ile ışınladık, ardından her birinin özünü damıtma yöntemi ile topladık ve elde edilen maddeyi anti oksidan özelliklerini tespit etmek üzere bir dizi teste tabi tuttuk.
İranlı bayan uzmanımız şöyle devam ediyor:
Daha sonra damıtarak elde ettiğimiz çörek otu özünü kobay farelerin beslenme rejimine aldık ve bu fareleri belirli bir süre ışınlanan çörek otu özü ile besledik. Bu araştırmanın sonucunda önemli sonuçları elde ettik ve ışınlanan çörek otu kanserin zararlarını önemli oranda hafiflettiğini fark ettik.
Işınlama laboratuvarında bir başka bayan uzmanımız buradaki çalışmasını şöyle anlatıyor: Bu laboratuvarda gıda maddelerini ışınlama doğrultusunda yapılan çalışmalardan biri, bu tekniğin İran’da üretilen iki çeşit sarıçalı üzerinde etkisini inceledik, şöyle ki her iki çeşidi gama ışınları ile ışınladık ve ardından sarıçalıda bulunan asit çeşitleri, vitaminleri ve diğer mineralleri nasıl etkilediğini irdeledik. Sarıçalıda bulunan maddeler kanser karşıtı özellikleri vardır. Biz de gama ışınlaması bu özelliği olumlu yönde mi etkilediğini, yoksa hiç bir faydası olmadığını araştırmak istedik, sonuç olarak gama ışınları bir nebze olumlu etkisi olduğunu öğrendik. Bu sonuç ilaç sanayiinde kullanılabilir. Örneğin eğer amacımız belli bir asidi veya belli bir vitamini elde etmek ise, gama ışınlaması ile önceden hedef maddenin miktarını arttırabiliriz.
Bu merkezde biberden zerdeçala, kurutulmuş limondan soğana ve sarımsak pudrasından her türlü kurutulmuş sebze çeşitlerine kadar uzanan geniş bir baharat çeşitleri gama ışınları ile ışınlanabilir.
Laboratuvar’da karşılaştığımız ilk bayan uzmanımız bu konuda şöyle diyor: Gıda maddeleri şeker, protein ve yağ gibi çeşitli bileşenleri vardır, dolaysıyla gıda maddeleri ister istemez ışınlamaya karşı bir reaksiyon gösterir ve eğer içinde oksijen bulunan bir ortamda bulunursa oksijen atomları ile bazı reaksiyonları olur. Bu yüzden nükleer teknik bu tür durumları önleyebilir. Yani biz gıda maddeleri üzerinde uluslararası ve milli standartlara uygun dozu uygulayarak bunu yapabiliyoruz.
Bu merkezde gıda maddelerine üç farklı düzeylerde doz uygulanıyor. Düşük doz, bazı tarım ürünlerinin yeniden yeşermesini önleyebiliyor. Orta düzeyde doz ise tarım ürünlerini koruma süresini uzatıyor. Ve yüksek doz ise numunelerde mikropları ve zararlı bakterileri yok etmek için kullanılıyor.
İranlı uzman bu merkezde en yüksek doz seviyesinden daha yüksek düzeyde dozları kullanmaya izinleri olmadığını belirtiyor.