Mayıs 17, 2019 21:19 Europe/Istanbul

İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra Amerika devleti İran İslam Cumhuriyeti nizamına yönelik bir çok komplo kurdu. Bu doğrultuda İslam inkılabı zafere kavuşur kavuşmaz, Amerika’nın Tahran büyükelçiliği casusluk yuvası ve inkılap karşıtı güçlerin arasında koordinasyon merkezine dönüştü.

Aslında Amerika devleti İran İslam İnkılabı zafere kavuştuğu ilk andan itibaren bu inkılabı hezimete uğratmak ve İran milletini dize getirmek için her türlü komployu kurmaya başladı, zira Amerika, İran İslam İnkılabı zafere ulaştıktan sonra bölgedeki gayri meşru çıkarları tehlikeye girdiğini çok iyi biliyordu. Nitekim İslam inkılabı İran milletinin uyanışına vesile olmuştu.

Amerika elebaşılığındaki küresel istikbar İran İslam İnkılabının zaferi üzerinden geçen kırk yılda İran milletine karşı bir çok kez cinayet işledi. Bu cinayetlerinden biri Fars körfezi semalarında İran yolcu uçağını 290 yolcusu ile birlikte bir savaş gemisinden fırlatılan füze ile düşürmekte.

Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı hareketleri ise son onyılda İran’ın barışçıl nükleer programını sorgulamak ve İran’ı münzevi etmek için İranofobia projesini yürütmek gibi farklı alanlara taşındı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bundan bir yıl önce nizamın önde gelen üst düzey yetkilileri görüşmesinde bu gerçeğe temas ederek şöyle buyurdu: Bizim Amerika ile bir çok meselemiz esasen çözümlenebilir değildir. Sebebi de şu ki, Amerika’nın bizimle sorunu biziz, yani İran İslam Cumhuriyeti nizamıdır. Asıl sorun budur, yoksa ne nükleer enerji sorundur, ne insan hakları sorundur. Amerika’nın sorunu İran İslam Cumhuriyeti nizamının özü ile sorunu vardır.

Bu gerçekler Amerika’nın İran milleti ile düşmanlığının köklerini araştırırken göze çarpan gerçeklerin bir bölümüdür.

Aslında Amerika devleti İran İslam İnkılabından kötü bir imaj sunmak ve İran İslam Cumhuriyeti nizamını da bölgenin istikrarını bozan etken şeklinde tanıtmak istiyor. Oysa asıl Amerika son yıllarda sürekli İran İslam Cumhuriyeti’nin çevresinde güvenlik sorunu çıkaran devlet olmuştur. Gerçekte Amerika’nın izlediği politikaların mahiyetinde hiç bir değişiklik olmamış ve yeni komplolar eski komploların yeni kalıplarda ve Başkan Donald Trump’ın kararları çerçevesinde gündeme gelmiştir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu bağlamda çok önemli bir noktaya işaret ederek şöyle diyor: Amerika kendi isteklerini İran milletine dayatma peşindedir ve şimdiki Amerika’nın mahiyeti, Rigan dönemindeki Amerika’nın mahiyetinden farksızdır ve Amerika’da demokratlarla cumhuriyetçilerin arasında hiç bir fark yoktur.

Gerçekte Amerika’nın İran milletine karşı husumeti hiç bir zaman yok olmamıştır. Amerika devleti şimdiye kadar bir çok kez sözünden cayarak sürekli İran milletine zarar vermeye ve İran İslam Cumhuriyeti nizamını yok etmeye çalışıyor.

Ancak İran milleti Amerika ve Avrupa’nın zorbalıkları ve tehditlerine karşı direnerek doğru yolundan ve hakkını ve bağımsızlığını savunmaktan geri adım atmayacağını ispat etmiştir. Nitekim bu özellikler devam ettiği müddetçe İran milletine hiç kimse zarar veremeyeceği kesindir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei 12. Cumhurbaşkanı yemin töreninde yaptığı konuşmada bu konuya işaretle şöyle buyurdu: bu yıllarda Amerika’nın bazı yetkilileri açıkça İran milletine düşmanlık etti, bazıları da kadife eldiven içinde demir yumrukla düşmanlık ettiler. Ancak tüm bunlar halkın ve yetkililerin özgüven duygusunu arttırdı ve düşman kumpasları ile mücadele yollarını öğretti.

Bugün İran İslam Cumhuriyeti nizamı güçlü sosyal istikrar, emniyet, milli vahdet ve savunma iktidarından yararlanmaktadır ve aynı zamanda inkılap ilkelerine bağlı kalarak bilimsel alanlarda ilerlemeye ve gelişmeye de devam ediyor. İran milletinin azameti tarihi bir durumdur.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir konuşmasında İran tarihinin bazı bölümlerine işaret ederek İran’ın ABD ve İngiltere’nin zalimane sultasından kurtulması İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarını göstermeye yeteceğini belirterek şöyle diyor: ülkeyi istibdat ve miras yoluyla el değiştiren saltanattan kurtarmak, kırk yıl boyunca düşmanların her türlü kumpasına karşı direnmek ve bölgede ve dünyada itibar ve saygınlık kazanmak, İran İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarının diğer bazı bileşenleridir.

İran İslam Cumhuriyeti nizamı Saddam rejimi üzerinden dayatılan sekiz yıllık savaşta düşmanlardan oluşan geniş bir cepheye karşı büyük bir zafer kazandı. İran milletinin yenilmezliğini, bundan önce İslam inkılabı ve kutsal savaşta zaferleri ve kırk yıl boyunca her türlü komploya karşı direnmesinde görmek mümkün. Zira bu millet bunca kumpasla mücadelede asla zafiyet sergilememiş ve geri adım atmamıştır.

Kuşkusuz İran İslam İnkılabının kırk yaşına gelmiş olması İslamî nizamın gelişme evresinin durduğu anlamına gelmez. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin tabiri ile biz henüz yolun başındayız ve yolu bilenler olarak ve büyük çaba sarf ederek şecaat ve tedbir ve imkanları doğru kullanarak ilerlemeye devam etmeli ve milletin ve inkılabın gözetlediği zirveye ulaşmalıyız. Ayetullah Hamanei bu yolu izlemenin şartı ve sorunların üstesinden gelmenin yolu düşman tehdidini doğru tanımaya ve savaş meydanını doğru bilmeye bağlı olduğunu vurguluyor.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle diyor: Amerikalıların askeri gücüne karşın onlar güçlü konumda değildir, zira güçlü konumu belirleyen etken yumuşak güçtür ve bu da mantık ve istidlal ve yeni söz söylemeye bağlıdır, oysa Amerika bu tür durumlarda şiddetle zayıf konumdadır ve zaten mantık ve istidlalden yoksun olduğu için zorbalık yapmaktadır.

Bugün dünyanın önde gelen büyük politikacıları ve siyaset beyinleri İran İslam Cumhuriyeti nizamını ve İran milletini kırk yıl boyunca zorbalıklara ve baskılara karşı dayanması ve aynı zamanda ilerlemesi ve etkili bir güce dönüşmesi yüzünden takdir etmektedir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Tahran’da gönüllü seferberlerin düzenlediği ve yüz bin kişinin katıldığı mitingde yaptığı konuşmada şöyle buyurdu: ülkenin gerçekleri bu milletin ve genç kuşağın artık aşağılanmamak ve ecnebi güçlerin peşinden gitmemek ve aziz İran’ı izzet ve onurun zirvesine taşımak üzere kararını verdiğini ve ilahi fazl ve inayetle bunu yapabileceğini göstermektedir.