Haziran 29, 2019 22:11 Europe/Istanbul

Programımızın geçen bölümünde su kaynaklarının ülkeler arasında bir gerilim ve rekabet kaynağı haline geldiğini ele aldık. Bugünkü bölümde ise Orta Asya'daki su krizinin oluşumundaki çevresel etkenleri konu edineceğiz.

Tarih boyunca su kaynakları Orta Asya bölgesindeki gelişimlerinin en önemli bileşenlerinden olmuştur. Bu yüzden bu bölgenin tarihini araştırırken su paylaşımı meselesi mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Orta Asya tarihinde su kaynaklarının yönetiminden sorumlu şahıslar ve kurumlar, su kaynaklarını kullanma vergisini almak ve dağıtım yapmak için öngörülmüştü.

Bu kurumlar su kullanımı kurallarının hayata geçirilmesi ve su tasarrufunun sağlanması için kurulmuşlardı. Hatta önemli nehirler bile bu kurumalar tarafından yönetiliyordu. Her bölgede bir kişi suların eşit bir şekilde dağıtılması için görevlendirilip böylece tarımcılık canlı tutuluyordu. Bunları denetleyen ise daha üst mevkili bir kişi olarak seçilirdi.

Elde edilen tarihi belgelerde, Orta Asya, İran ve Afganistan'ı içine alan antik Merv bölgesinde sulama sistemleri ve yöntemlerine dair bilgilere rastlamak mümkün. 11 ila 13'üncü yüzyılları arasında yazılan bu belgeler Merv bölgesinde 12 bin kişinin sulama ve su kaynaklarını yönetmek için görevlendirildiğini gösteriyor.

Orta Asya'daki su krizinin oluşumundaki doğal ve çevresel etkenlerini ele almadan önce bu bölgedeki su kaynaklarının genel durumunu kısaca gözden geçirmek faydalı olacaktır.

Orta Asya bölgesi geniş çaplı Avrasya ikliminde yer almaktadır. Yerkürenin bu noktası kuru bir bölge sayılıp geniş yelpazeli topoğrafik çeşitliliğe sahiptir. Avrasya yüksek dağları, doğal buzulları, geniş ovaları ve ağaçsız steplerinin yanı sıra çöllük bölgelere de ev sahipliği yapmaktadır.

Orta Asya'daki su kaynaklarını genel bir tasnife göre üçe ayırmak mümkün. Bunlar doğal buzullar, göller ve nehirlerdir. Orta Asya, yüksek karlı dağlarından dolayı dünyada doğal buzullara sahip en önemli bölgelerden sayılır. Orta Asya'daki buzulların büyük bir bölümü Tacikistan ve Kırgızistan topraklarında bulunmaktadır. İşte Orta Asya'daki göller ve nehirlerin suları da bu buzullar ve dağlardan kaynaklanmaktadır.

Bu bölgenin en ünlü doğal buzullarından biri de Tacikistan'ın Bedehşan eyaletindeki Pamir sıradağlarında bulunan Fedchenko Buzulu'dur. Bu buzul halihazırda 700 kilometre kare yüz ölçümü ile Kutup bölgeleri hariç dünyanın en uzun doğal buzuludur.

Orta Asya'daki en önemli ikinci su kaynağı bu bölgede bulunan irili ufaklı göllerdir. Aral Gölü Orta Asya'nın en kadim ve en büyük gölüdür. Tabii bulunduğumuz dönemde geçmişteki Sovyetlerin yanlış su yönetimi yüzünden bu gölden küçük parçalardan başka geriye bir şey kalmamış neredeyse hepsi kurumuştur.

Balkaş Gölü, Sası Gölü, Ala Göl, Jalanas Göl, Song Göl, Çatır Göl, Tengiz Göl de Orta Asya'da bulunan başka önemli göllerdendir. Bunların hepsi Kazakistan'da bulunmaktadır. Bu göller su ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra barajların, elektrik santrallerinin ve turistik gezilerin sık görüldüğü bölgelere dönüşmüştür.

Bu bölgedeki diğer göllerden ikisi de Tacikistan'da bulunan İskender Gölü ve Kırgızistan'da bulunan Issık Gölüdür.

Orta Asya'nın en önemli üçüncü su kaynağı bu bölgedeki farklı büyüklükteki nehirler ve ırmaklardır. Bu bölgede bulunan iki önemli nehir göze çarpmaktadır. Zaten nehrin ötesi anlamına gelen Maveraünnehir kelimesi de bu bölgede bulunan iki önemli nehirden dolayı belli bir coğrafi bölgeyi kastederek kullanılmaktadır. Bu iki nehir Ceyhun adı ile de tanınan Amuderya ve Seyhun adı ile de tanınan Siriderya'dır.

Amuderya Afganistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan topraklarından geçmektedir. Siriderya ise Orta Asya'nın en büyük ikinci nehri olarak Amuderya nehrine karışarak Aral Gölüne dökülmektedir. Surhab adı ile de bilinen Vahş nehri Kırgızistan ve Tacikistan'da akan Orta Asya bölgesindeki bir diğer önemli nehirdir.

Amuderya, Siriderya ve Vahş gibi Orta Asya'nın üç önemli nehrinin yanı sıra bu bölgede yüzlerce irili ufaklı nehirler ve ırmaklar akmaktadır. Bu ırmaklar ve nehirler bölgenin su ağının şekillenmesinde önemli bir role sahiptirler. Sadece Tacikistan'da 900'ü aşan 10 kilometre karelik bir alana tekabül eden nehir ve ırmak akmaktadır.

Toplamda Orta Asya bölgesi büyük doğal buzulları, sayısız gölleri ve irili ufaklı nehirler ve ırmaklarından dolayı önemli bir su kaynağına sahip bölgeler arasına girdiği söylenebilir. Coğrafi dağılım bakımından Orta Asya su kaynaklarının büyük bir bölümü bölgenin yukarı ülkeleri sayılan Kırgızistan ve Tacikistan'da yer almaktadır. Bundan dolayı daha geniş bir alana yayılan Orta Asya'nın aşağısındaki ve çevresindeki ülkeler hep su krizi ile karşı karşıya kalmışlardır.

İsviçre Çevresel Araştırmalar Federal Enstitüsü üyesi Daniel Farinotti araştırmalarında şöyle bir noktaya değinmiştir:" Yazın hava sıcaklığının olağanüstü artmasından dolayı Orta Asya dağlarında bulunan buzulların yüzde 27'isi yok olmuştur. 2050 yılına kadar ise geri kalan buzulların yarısı da yok olacaktır. Toplamda Tanrı Dağlarında bulundan 10 bin 960 doğal buzuldan yıllık ortalama olarak 4.5 milyar ton buz azalmış ve bu buzulların yüz ölçümünde de 3 bin kilometre kare gerileme görülmüştür. Bu bölgedeki buzulların erimesi ile Çin, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'ın Kuzey bölgelerinde büyük bir su birikimi oluşarak ölümcül tehlikeli sellerin ve taşkınların yaşanmasına neden olacaktır. "

Çevre uzmanları ve bilim adamlarının tahminlerine göre son onyıllarda Tacikistan'daki buzulların büyüklüğünün üçte biri havanın ısınması ve sera gazlarının dağılmasından dolayı erimiştir. Bilim adamları Kırgızistan'daki buzulların erimesinin de Orta Asaya ülkelerinin çevrelerine büyük zararlar verebileceği konusunda uyarıda bulunup bu konudaki kaygılarını ifade etmişlerdir.

Ayrıca çevre bilim adamlarının değerlendirmelerine göre Kırgızistan dağlarındaki buzların erimesi ile meydana gelen Çu ve Talas nehirleri gibi akarsuların varlığı daimi olmayacaktır. Tahminlere göre karşımızdaki 25 yıl içerisinde Çu ve Talas ırmaklarının su hacmi yüzde 25 ila 45 kadar azalacaktır. 

Yerkürenin ısınması ve sera gazlarının çoğalması sonucunda Orta Asya bölgesindeki doğal buzullarının erimeye başlayıp Orta Asya'daki sellerin ve taşkınların da sayısının artmasına yol açmıştır.