Temmuz 06, 2019 14:04 Europe/Istanbul

Programımıza geçen hafta Türkiye 'de meydana gelen önemli gelişmelerin ana başlıkları ile başlıyoruz.

** Türkiye'nin Libya Milli Ordusu Tehditlerine Tepkisi

** Trump ve Amerika'nın Dış Siyasetindeki Çelişkili Yaklaşımları

** AK parti'de İstanbul seçim yenilgisinden dolayı tepkilerin büyümesi

** Erdoğan'dan Çin ile ilişkilerin geliştirilmesine vurgu

Bugünkü sohbetimizin ana başlıklarını oluşturuyor.

 

Geçen hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Halife Hafter komutanlığındaki sözde Libya Milli Ordusu'nun Ankara aleyhindeki açıklamalarına tepki gösterdi.

Recep Tayyip Erdoğan Halife Hafter komutanlığındaki güçlerin Türkiye aleyhindeki tehditleri hususunda "Bu konuyla ilgili de gerekli tedbirlerimiz alınmıştır. Bundan sonra da çok daha farklı şekilde tedbirimizi alırız" dedi. Erdoğan bu olayın detaylarına girmedi. Türkiye Cumhurbaşkanın bu açıklamaları Libya Milli Ordusu güçleri sözcüsü Ahmed El Musammari'nin Libya'daki Türk vatandaşlarının tutuklanacağı ve Libya kara sularındaki Türk gemilerine de el koyulacağı doğrultusundaki bildirişinin ardından gerçekleşti.

Bu arada Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, Hafter güçlerinin Tükiye'ye yönelik sözlerine yanıt verdi. Akar, "Hasmane tutum ve saldırıların bedeli çok ağır olacak. Düşmanca hareketlere karşı tedbirimizi aldık" dedi.Libya Milli Ordusu makamlarının tehditvari açıklamaları son yıllarda Türkiye aleyhindeki en sert askeri uyarılar sayılmaktadır.Tabii Libya'nın eski cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin ardından Libya kaos ile baş başa kalmıştır. Halihazırda Libya iki hükümet tarafından yönetilmektedir. Bir yandan Uluslararası toplum tarafından desteklenen Trablus'ta yerleşen Milli Vefak Hükümeti ve öbür yandan da ülkenin doğu kesimlerini kontrolünde bulunduran Bingazi merkezli General Halife Hafter liderliğindeki sözde Libya Milli Ordusu güçleri ülkeyi pratikte ikiye bölmüş vaziyettedirler. Siyasi ve askeri çıkarlar bir yana Türkiye Libya'ya her daim ekonomik olarak hedef ülke olarak bakmaktadır. Çünkü tüm bu yıllarda Libya Türk ticari mallarının en önemli hedef ülkelerinden biri olmuştur. 2014 yılında Türkiye'nin Libya'ya yaptığı ihracat hacmi 2 milyar doları aşmıştır.

Geçen hafta Amerikan Başkanı Trump G-20 zirvesi sonrası basın toplantısında yaptığı açıklamada Washington'un S-400 hususunda Türkiye'ye doğru davranmadığını söyledi. Trump bu hususta şöyle bir açıklama yaptı: "Obama döneminde Amerika Türkiye'ye karşı adil davranmadı. Türkiye o dönemde Amerika'dan Patriot hava savunma sistemlerini almak istedi. Ancak Obama Ankara'nın bu isteğine karşı çıktı. Türkiye de bunun ardından diğerlerinden füze savunma sistemi almak istedi. Washington ise daha sonra Patriotları satmaya hazır olduğunu bildirdi. Böyle davranılması hoş değil. Adil davranılması gerekiyor."

Gerçekte Donald Trump Washington ve Ankara'nın halihazırda yaşadığı S-400 gerginliğinden Obama hükümetinin sorumlu olduğunu göstermeye çalışıyor. Trump ayrıca Türkiye'nin Rusya ile S-400 hava savunma füzelerinin alışı için müzakereler yaptığı sırada bundan haberdar olup sessiz kaldığını ve bu alanda sözleşmenin imzalanmasının ardından tepki gösterdiğini itiraf etti.Buna rağmen Trump bir sonraki açıklamalarında da Washington'un Türkiye'nin S-400 alımından dolayı rahatsız olduğunu ve Türkiye'nin bu anlaşmadan geri adım atması gerektiğini söyledi.

Trump S-400 alımı hususunda ülkesinin Türkiye'ye karşı nasıl bir tepki göstereceği konusunda “karmaşık bir durumla” karşı karşıya kaldığına değinerek " Washington bu hususta farklı çözüm yollarını arayacaktır. Bu doğrultudaki tepkiler arasında yaptırımların uygulanma ihtimali de söz konusudur."Bir taraftan Trump'ın S-400 alımı hususunda Ankara'ya hak verip bir başka taraftan ise Pentagon'un Türkiye'yi tehdit ederek F-35 savaş uçaklarının satışını bile yasaklaması, Trump hükümetinin çelişkili yaklaşımının açık bir göstergesidir.Bunlara ilaveten böyle tepkiler Türkiye'nin de kafa karışıklığına yol açmıştır. Ankara da artık Washington'un asıl tutumunun ne olacağı konusunda bir fikri yoktur. 

23 haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için seçimlerin yenilenmesinde alınan yenilgi AK parti içinde Erdoğan'a yönelik tepkilerin artmasına neden oldu. Geçtiğimiz hafta da Ak Parti içinde kavga kızışımaya devam etti. Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve Ahmet Davutoğlu'nun birer gün arayla peş peşe açıklamalarının, Türkiye'den çok uzakta, Japonya'da bulunan R. T. Erdoğan'ın canını fena hâlde sıktığı bildirildi.

Abdullah Gül'ün "otorite" üzerine sözlerinin Erdoğan'a yönelik olduğu bildirilirken, Abdullah Gül, "Mutlak yönetimlerde mutlak hâkim olan mutlak otoritenin sürdürülebilirliği mümkün değildir; mutlak hâkimiyet sadece Allah'a mahsustur." ifadesini kullandı. Gül, açıklamasının devamında, "Kendi ülkelerimizin sağlamlığı da muhakkak ki huzur, mutluluk ve ekonomik refahtan geçiyor. Bunun yolu da medenî bir şekilde demokrasi ve hukuk standartlarının yükseltilmesi, insan hakları meselelerinin halledilmesi ile açık-şeffaf rekabet ortamlarının oluşturulmasından geçiyor." dedi. 

Bu arada AK Parti'nin oylarının yüzde 49'dan yüzde 34'e düştüğünü söyleyen eski başbakanlardan Ahmed Davutoğlu da, parti yönetimini sert bir dille eleştirdi.  Yeni parti hazırlığında olduğu bilinen Davutoğlu, AK Parti'yi ilk kez bu kadar açık ve sert bir şekilde eleştirdi. Seçim sürecinde kullanılan ötekileştirici dilin ve vizyonsuzluğun herkesi tedirgin ettiğini söyleyen Ahmet Davutoğlu, eleştirilerini tek tek sıraladı. 3 yıl boyunca sustuğunu belirten Ahmet Davutoğlu, artık konuşma vakti olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:  "AK Parti; bir kişinin, bir ailenin, bir bölgenin partisi değildir. Bakınız partiler ve siyasi hareketler tavanda bölünmez. Tavanda bölünmüşse ciddi bir sıkıntı değildir. Bizim hareketimizde de 2 kez bölünme oldu ama eğer tabanda bir kayma varsa işte tehlikeli olan odur. Yüzde 15'lik kitle bir başka yere doğru gitmişse kimse bunu engelleyemez. 1 Kasım 2015'te biz Türkiye'de yüzde 49,5 oy aldık. Şimdi Cumhur İttifakı olarak yüzde 44 oy aldılar. Yüzde 8 ile 10 oy oranında MHP'ninse AK Parti'nin oy oranı yüzde 34'lere çekilmiştir. Sorulması gereken soru ne yanlışlar yaptık ki parti bu banda geriledi ve bir kopuş yaşandı?

Geçen hafta Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ve Çin arasındaki stratejik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.Bu haberle birlikte sohbetimizi noktalıyoruz.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin ziyaretinde bu ülkenin Shin Huwa haber ajansına verdiği demeçte, Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerin son yıllarda çok olumlu ve yapıcı düzeye ulaştığını vurguladı.

Erdoğan açıklamasının devamında Çin yetkilileriyle ekonomi, turizm, yatırım, güvenlik meseleleri ve terörizm ile mücadele gibi konuları ele alacağını belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin Çin'e özellikle tarım ürünleri alanındaki ihracatının arttığını kaydederek, Çin'li yatırımcıların Türkiye'de yatırıma ilgi duyduğunu sözlerine ekledi.