İslam İnkılabının İkinci Adımı-12
Bugünkü sohbetimizde İslam İnkılabının önemli özelliklerinden olan emperyalizm ile mücadele özelliğini daha detaylı bir şekilde ele almak istiyoruz.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin de İkinci Adım bildirisinde değindikleri gibi Emperyalizmin İran İslam Cumhuriyetine olan düşmanlığı ve husumeti bu İslami devrim ömrü kadar geçmişi vardır. Emperyalizm, üstüncü ve sultacı özelliklerinden dolayı İslami kriterlerle kurulan zulüm ve tecavüze karşı çıkan başka milletlerin izzeti ve milli gururunu savunan bir cumhuriyete tahammül edemez. Bu yüzdendir ki İran milletinin Şubat 1979'da şanlı hareketinin ve devrimin zafere ulaşması ile İmam Humeyni tarafından büyük şeytan olarak adlandırılan çağdaş asrın emperyalizminin simgesi olan Amerika farklı yöntemlere baş vurarak İran İslam Cumhuriyeti'ni devirmeye çalışmıştır. Ayetullah Hamanei ise bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Amerika hükümeti ve yönetimi İslam Cumhuriyeti'nin başlangıcından itibaren düşman kesilmiş her daim bu İslami düzeni devirmek için her türlü kötülüğe baş vurmuştur. "
Amerika'nın İslam İnkılabını zayıflatıp devirmek için bulunduğu ilk girişimlerden biri de devrim karşıtı ve bölücü ayrılıkçı grupları silahlı çatışmalar ve isyanlar yapmak için kışkırtması idi. Washington İslam İnkılabının güçsüz olduğunu düşünerek kendine bağlı grupları desteklemek sureti ile İslam Cumhuriyetini devirip İran'ı bölebileceğini düşünüyordu. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei ise Amerika'nın bu komplosuna değinerek şöyle buyurmuşlardır: "Amerikalıların yaptığı ilk iş İslam Cumhuriyeti'nin dağınık muhaliflerini kışkırtıp ülkedeki bölücü ayrılıkçı ve terör örgütlerini desteklemek oldu…"
Tüm bunlara rağmen Amerikalılar, diktatör ve baskıcı bir rejimi devirebilen devrimci İran halkının, halk desteğinden yoksun birkaç devrim karşıtı ayrılıkçı grup ile de rahatça baş edebileceğini anlamakta zorluk çektiler. Bu komploların ardından İran'da gönüllü halk güçleri ayrılıkçı ve devrim karşıtı gruplar ile mücadele etmeye başlayıp hepsini yendi. Tabii Amerika buna rağmen İslam Cumhuriyeti düşmanı grupları ve kişileri siyasi ve propaganda amaçlı desteklemeye devam etti. Amerika devleti terörizm ile mücadele ettiğini iddia etmesine rağmen binlerce sivil İranlının şehadetinden sorumlu olan Münafıklar Terör Örgütü gibi kanlı bir çeteyi bile desteklemeye devam etti.
Amerikan komplolarının bir diğer boyutu da İran İslam Cumhuriyeti ve İslam İnkılabı aleyhinde darbelerin planlanması idi. Amerikan Generali Robert Huyser ise İslam İnkılabının sonuçlanmasına yakın bir dönemde İran'a gelip ordu komutanları ile birlikte halkın ayaklanmalarını ve devrimci hareketlerini bastırmak için darbe yapmaya çalıştı. Ancak ordunun büyük bir bölümünün de devrimci güçlere katılması ile İslam İnkılabı daha hızlı bir şekilde zafere ulaştı. Bunun sonucunda ise Huyser başarısızlıkla ülkesine döndü. İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllarda Washington hala İslami düzeni darbe yolu ile devirmek istiyordu. Ancak yine askeri güçlerin de İnkılaba bağlılığı yüzünden bu sinsi planlar hezimete uğradı.
Amerika'nın İran aleyhindeki en önemli girişimlerinden biri de Saddam Rejiminin İran'a yönelik askeri tecavüzüne zemin hazırlaması oldu. İhtiras ateşinde yanıp tutuşan Irak'ın eski despot diktatörü Saddam İslam İnkılabının ardından İran'da ortaya çıkan bazı sorunlar ve düzensizliklerden dolayı ani bir saldırı ile İran'ın bazı bölümlerini koparacağını ve İslam Cumhuriyeti'ni devireceğini düşünüyordu. Washington da tüm bu süreçte Saddam'ı bu hususta teşvik edip destekleyerek Batılı ve Arap ülkelerinden oluşan büyük bir cephe oluşturup Saddam Rejimini siyasi, askeri ve propaganda açısından destekledi.
Ancak İran halkı İslam'ın yüce öğretilerinden esinlenerek kazandıkları devrimci ruhu ile kutsal savunmaya imza atıp İslam İnkılabını canı gönülden başarılı bir şekilde savundular.
İslam İnkılabı Kurucusu İmam Humeyni'nin tedbirleri ve dahiyane talimatları ile Gönüllü Halk Güçleri askeri birliklerin ve güçlerin yardımına koşup büyük fedakarlıklar, özveriler ve cesaret sergileyerek şehadete ermek pahasına bile ülkeyi ve inkılabı savundular. Cephelerde savaşamayan insanlar ise yaşadıkları bölgelerden savaş cephelerine her türlü yardımı yaptılar. Böylece Saddam ve hamilerinin büyük taarruzu ve tecavüzü karşısında büyük ve sağlam bir engel ve set oluşturuldu. Sekiz yıllık bu şanlı savunma yıllarının ardından düşmanlar İslam Cumhuriyeti'ni deviremeyip İran topraklarının bir karışını bile koparamadılar. Bu ise onlar için en büyük hezimet oldu. Ayetullah Hamanei ise İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde bu zaferin, ülkenin toprak bütünlüğü, güvenliği ve istikrarının güvencesi olduğuna değinerek şöyle buyurmuşlardır: " İran İslam İnkılabı, sekiz yıllık savaştaki mucizevi zaferi, Baas Rejiminin ve de Amerikalı, Avrupalı ve Doğulu, Batılı destekçilerinin yenilgisine neden oldu."
Son kırk yılda Amerika'nın İran aleyhindeki en önemli baskı araçlarından biri de insanların memnuniyetsizliğini arttırmayı hedefleyen ekonomik yaptırımlardı. Amerika ekonomik yaptırımlar vasıtası ile insanları memnuniyetsizleştirerek İslam Cumhuriyetini zayıflatmak ve devirmek istiyordu. Bu yaptırımlar Saddam'ın İran aleyhinde başlattığı sekiz yıllık savaşta bile devam edip daha sonra türlü bahanelerle şiddetlendirildi. İran'ın barışçıl nükleer faaliyetleri ve programlarının artması ile Washington ve ortakları yalan dolan sahte propaganda araçları vasıtası ile İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kuralları çerçevesindeki bilimsel başarılılarını tehlikeli göstermeye çalıştılar. Böylece onlar BMT Güvenlik Konseyi aracılığı ile İran aleyhinde geniş çaplı yaptırımlar hayata geçirdiler. Bu yaptırımlar İran ve BMGK daimi 5 üyesi artı Almanya arasında sağlanan Bercam Nükleer Anlaşmasının imzalanmasının ardından feshedilse de ancak pratikte Amerika tarafından sürdürüldü. Amerika Bercam Nükleer Anlaşmasından tek taraflı olarak çekilip İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde daha şiddetli yaptırımlar hayata geçirdi.
Ancak İran İslam Cumhuriyeti bu zalimane yaptırımlar karşısında boyun eğmemiş ve her zaman ilkeleri ve ülkülerine bağlı kalmıştır.
Ekonomik yaptırımlar İran'ın ekonomisini kötü yönde etkilemiş olmasına rağmen ancak İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei'nin kılavuzluğu sayesinde ülkenin ekonomisinin güçlenmesi ile yaptırımların etkisi azaltılmaya çalışıldı. Tabii Ayetullah Hamanei, İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde bu hususta sözlerine şöyle açıklık getirmişlerdir: "Ekonomik sorunların sadece yaptırımlardan kaynaklandığını, zaten yaptırımların da emperyalizm ile mücadele ve düşmanlara teslim olmamaktan doğduğunu bu yüzden de düşman karşısında diz çöküp kurdun pençelerine öpücük kondurmamızı düşünenler affedilemez bir hata içindedirler."
Batı'nın özellikle de Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki en önemli araçlardan biri de psikolojik savaş ve propaganda savaşıdır. Tabii bu araç, medya teknolojilerinin gelişmesi ve genişlemesi ile daha da çetrefilli hale gelmiştir.
Batılıların propaganda ve medyatik savaşı İran ile ilgili gerçekleri ve olayları saptırmakla kısıtlı değildir. Onlar İran halkının toplumsal, kültürel ve dini kimliğini hedef almıştır.
İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde düşmanların temelsiz iddiaları ve propaganda savaşlarının hedefleri ve şekli ile ilgili şöyle yazılmaktadır: "Bu kırk yıl içerisinde, şimdi de, düşmanın medyatik ve propaganda savaşı siyaseti onların en etkin aracı haline gelmiştir. İnsanların hatta sorumlular, müdürler ve yetkililerin umutsuzlaştırılmaları onların asıl hedefidir. Yalan haberler, sübjektif ve garazkar analizler, gerçeklerine ters yansıtılması, ümit verici yanların gizletilmesi, küçük kusurların ve eksiklerin büyütülüp abartılması ve başarıların inkar edilmesi, İran milletinin düşmanlarının binlerce sesli ve görüntülü medya organlarının günlük programlarında yapılmaktadır. "
Batılı medya organları ve bağlı haber kaynaklarının en önemli hedeflerinden biri de İran'da Batılı hayat tarzını yaygınlaştırmaktır. Onlar toplumdaki kusurları iyi gösterip dine ve maneviyata ilgisizlik, aşırı dünyevicilik ve materyalizm, tüketicilik ve lüks yaşam, şehvetçilik, kadın ve erkek arasındaki gayrı meşru ilişkiler ve hatta eçsinselcilik gibi yöntemlere başvurarak İranlıların derin inançları ve kültürünü zayıflatıp böylece İran İslam Cumhuriyetini en önemli bileşeni olan halk desteğinden yoksun bırakıp devirmek istiyor. İslam İnkılabı Lideri'nin de İkinci Adım bildirisinde değindiği gibi düşmanın bu psikolojik savaşına karşı koymak için çok taraflı ve akıllıca yürütülen cihadî bir harekete ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hareket ise özellikle de gençler tarafından yürütülmelidir.
Amerika elebaşılığındaki küresel emperyalizmin İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki tüm komploları ve karalama kampanyalarına rağmen İslam İnkılabı tüm bu yıllarda kendi ilkeli duruşundan bir adım dahi geri atmamış ve günden güne de gücüne güç katıp iktidarını pekiştirmiştir. Bu yüzdendir ki Amerika artık İran ile karşılaşmasında tarzını değiştirmiş ve daha da şiddetli davranmaya başlamıştır. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İkinci Adım bildirisinde bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Güçlü bir İran, bugün de, İslam İnkılabının ilk döneminde olduğu gibi emperyalistlerin engellemeleri ile karşı karşıyadır. Ancak bu iki dönem arasında anlamlı fark vardır."
Ayetullah Hamanei İslam İnkılabı zaferinin ilk yıllarındaki İran ve Amerika arsındaki sorunların bazılarına değinerek mevcut karşılaşmada İran'ın daha da güçlendiğini böylece bu karşılaşmanın daha geniş ve daha derin olduğunu söylemektedir.
Ayetullah Hamanei, İslam İnkılabının, Amerika'nın Batı Asya'daki gayrı meşru nüfuzunu sonlandırması , İslami Direniş gruplarına askeri ve siyasi destek vermesi ve de dünyanın dört bir noktasındaki mazlumların savunulmasının bu düşmanlığın temel taşlarından olduğuna değinerek şöyle buyurmuşlardır: "Bugün Amerika İslam Cumhuriyeti ile siyaset ve güvenlik alanındaki karşılaşmasında onlarca düşman ve paniğe kapılmış devletten oluşan koalisyona muhtaçtır. Tabii yine de yenilgiye uğrayacaklardır. İran milleti, İslam İnkılabının bereketleri sayesinde halihazırda dünya gözünde uygun ve yüce bir konuma sahiptir. Bu millet zor virajları geride bırakarak temel meselelerini çözen bir millettir. "
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuya ilişkin son analizinde şöyle buyurmaktadır: "Hak ve batıl arasındaki bu savaşta yani İslam, İslami maarif ve İslami uyanış cephesi ve başta Büyük Şeytan Amerikan devleti olmak üzere şeytani siyasetler yürüten aşırı istekleri ile emperyalist cephesi arasındaki savaşta hakkın kazanacağını biliyoruz. Biz bu mücadelede zafere kavuşacağız. Bunda hiç kuşkunuz olmasın. Tüm kanıtlar bunu gösterip tasdik etmektedir."