Gizli Güneş – 34
Bugünkü sohbetimizde geçen bölümde nükleer atıklara ne yapıldığını anlattığımız araştırmamıza devam etmek istiyoruz.
Bu çerçevede gezimizin devamında nükleer atıkların yönetimi ile ilgili bölümde uzmanların görüşlerine başvurduk. Gerçekte bu bölüm nükleer teknolojinin olmazsa olmaz halkalarından biridir. Bu doğrultuda bölümün uzmanlarından birine burada bulunan üç büyük mahzen ve diğer teçhizat hakkında bize açıklama yapmasını rica ediyoruz
Uzmanımız şöyle açıklıyor: Bu üç mahzende nükleer enerji kurumunda sıvı atıkları topluyoruz. Aslında bu atıklara neler yapıldığını anlatmaya geçmeden önce ilkin bu atıkların nerede üretildiğini açıklamak gerekir.
Bilindiği üzere nükleer enerjiden elektrik üretmekten başka, sanayi ve hastane alanlarında da yararlanılır. Hali hazırda atom enerjisi kurumunda bulunan reaktörden radyoaktif ilaçlar üretilir. Bu ilaçlar ve tedavisi zor olan kanser gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Bu sürecin atıkları burada toplanır ve bu mahzene intikal ettirilir. Bu üç mahzen sadece toplama amaçlıdır. Yine bu üç mahzenin arasında en küçük olanı bu sistemde üretilen atıkların içine intikal ettirilmesi içindir. Bu atık orada analiz edilir ve eğer nükleer kirlilik söz konusu ise tekrar öteki mahzenlere geri iade edilir ve eğer kirli değilse belirlenen çöplüklere boşaltılır.
İran nükleer enerji kurumu İAEK uzmanı nükleer atık olarak kullanılmayan fakat belirli düzeyde radyasyon yayan nükleer maddeler şeklinde tanımlıyor. Bunlar nükleer reaktörlerin bacalarından çıkan gazlar, kullanılan kağıtlar, eldivenler ve elbiseler, çeşitli teçhizatlar, tüketilen yakıtlar ve yıkanmaların sonucunda atık sular gibi maddeler olabilir. Tüm bunları kontrol altına almak için ilkin nükleer atıkların toplandığı merkezlerde bazı süreçlere tabi tutmak ve ardından bu merkezlerin dışında diğer bazı süreçleri uygulamak gerekir.
Nükleer atıklar genel bir sınıflandırmada üçe ayrılır. Bunlar pasif veya muaf atıklar, az veya orta düzeyde aktif atıklar ve bir de yüksek düzeyde aktif atıklardır. Bu atıkların her biri için özel yöntemler uygulanıyor. İran’da nükleer atıklar genellikle birinci ve ikinci çeşit atıklardır. Ancak üçüncü çeşit çok aktif atıklar Buşehr nükleer santrali ile ilgili oluyor ki bu atıklar da hemen santralden alınarak Rusya’ya intikal ettiriliyor.
Bazı nükleer atıklar zamanla ve ömrünün ortasına gelince nükleer atık olma özelliklerini kaybediyor. Bu tür atıklar buna göre sınıflandırılarak belli bir süreç çerçevesinde çimento ile karıştırılıyor ve ardından kurşun kalıplarda saklanıyor. Öte yandan su da radyasyona karşı koruyucu bir katman gibi olduğundan, Tahran reaktörü gibi nükleer yakıt tüketerek nükleer atık üreten sistemlerin atıkları su havuzlarına tutuluyor ve böylece soğuyarak ve ömrünün yarısına getirilerek radyasyon düzeyleri düşürülüyor.
Nükleer atıkların analiz edildiği laboratuvarın uzmanı burada yapılan çalışmaları şöyle anlatıyor: nükleer atık laboratuvarında bir dizi elektronik teçhizat bulunuyor. Bu teçhizat çeşitli radyo nükloidlerin düzeylerini ölçmeye ve tespit etmeye yarıyor. Radyo nükloidler aslında radyasyon yayan çekirdeklerdir. Bunlar aslında gama, alfa veya beta ışınlarını yayan çekirdeklerdir. Bunların her birinin tespiti için özel bir cihaz kullanılıyor. Örneğin bir cihaz alfa ışınlarını ve bir başka cihaz beta ve diğer gama ışınlarını ölçmeye yarıyor. Burada örnekler cihaza yerleştiriliyor ve ardından ölçüm yapılıyor.
Nükleer atıkların değerlendirildiği bu bölümde şimdi de bir başka bölüme geçiyoruz. Nükleer atıklar buraya geldikten sonra örnekler alınıyor ve ardından alınan örnekler analiz laboratuvarına gönderilerek analiz ediliyor ve böylece getirilen nükleer atığın kirlilik derecesi belirleniyor.
Bu merhaleden sonra getirilen nükleer atığa nasıl davranılacağı belirleniyor. Öte yandan nükleer atıkların yönetilme süreci çeşitli merhalelerini başarı ile geride bırakması için işin başında nükleer atıkların derecesini tespit etme işi gerçekleştiriliyor ve seçilen örnekler çeşitli testleri başarı ile geride bıraktıktan sonra getirilen atığın çimentoda nasıl halledilerek imha edileceği formülize ediliyor ve nükleer atık imha edilme salonuna getiriliyor.
Uzmanımıza getirilen nükleer atıkları tespit etme laboratuvarında neler yapıldığını soruyoruz. Uzmanımız şöyle anlatıyor:
Bu karıştırıcı makinede çimento ve gerekli diğer maddeler belli dozlarda eklenerek birbiriyle iyice karıştırıldıktan sonra, atığın ne kadar süre sonra etkisiz hale geleceğini tespit etmek üzere bu karışımdan örnekler alıyoruz. Bu örnekler araştırılır ve ona göre sonuç belirlenir. Alınan örnekler genellikle 28 günlük bir süre içerisinde yetişme sürecini doldurur. 28 günlük süre dolduktan sonra örnekler basınca karşı direnme gücü belirlenmek üzere ilgili bölüme sevk edilir. Uluslararası standartları geliştirme kurumlarının belirledikleri standartlara göre bu numunelerin her biri 50 kilo Newton basınca veya daha fazlasına karşı direnmesi gerekir. eğer sevk edilen numunelerin direnci 50 kilo Newton basıncın altında ise, o zaman bu numuneler reddedilir ve konu ilk birime bildirilir. İlk birim ise başka bir şekilde atık ve çimento ve diğer maddeleri karıştırmak üzere başka dozlarda formülize etmesi gerekir.
Atıkları tespit etme Laboratuvarı sorumlusu ise bu laboratuvarın amacı nükleer atıkları imha etme veya defnetme yöntemlerini optimum hale getirmek olduğunu belirtti. Gerçekte nükleer atıkların yönetiminde bu atıkların radyasyon yayma oranını askeri seviyeye düşürmek ve ayrıca nükleer atıkları sıkıştırmak ve hacimlerini mümkün mertebe azaltmak, yapılması gereken işler sayılır.
Uzmanımız yapılan çalışmaların devamını şöyle anlatıyor:
Tespit edilen nükleer atıkların üzerinde yapılan nitelikli testlerden biri, litching adı ile anılan bir testtir. Bu testte çimento ile karıştırılan atıklara belli oranda radyasyon saçan veya radyoaktif madde içeren atıklardan eklenir ve standartlara göre sırasıyla 2 saat, 5 saat, 24 saat, 28 saat, 72 saat ve 96 saat olan standart zaman aralıklarına göre bu karışımdan numune alınır. Alınan bu numuneler atomları cezbeden cihazla ölçülür ve böylece genellikle Sezyum 137 unsuru olan radyasyon saçan unsurlardan ne kadar geriye kaldığı ve numune içindeki suyu etkilediği ölçülmüş olur. Bunun sebebine gelince, biz gömülen nükleer atıkların muhtemel sellere veya yeraltı su kaynaklarına maruz kaldığında radyasyonun ortamda ne kadar hızla yayılacağını bilmek zorundayız.
Uzmanımız, bu sürenin ne kadar olduğu konusunda da şöyle diyor: Bu süre standartlara göre belli kriterleri vardır ve ona göre belirlenir. Biz burada yaygın olan standart rakamlara göre ölçümlerimizi yaparız. Eğer sonuç standart rakamlardan daha fazla veya daha az olursa alınan numune hakkında karar alınır.
Nükleer atıkları tespit sürecinde tüm gaz ve sıvı atıklar katı atıklara dönüştürülmeleri gerekir. bu süreçte zehirli nükleer gazlar özel filtrelerden geçirilir ve ardından geriye kalan katı zerrecikler toplanır. Yine nükleer maddelere bulaşan sıvılar da buharlaştırıldıktan sonra geriye kalan katı maddeler toplanır. Bazı atıklar ise özel fırınlarda yakılır ve böylece bazı kirletici maddeler yok edilir ve aynı zamanda atık hacim itibarı ile en düşük seviyeye indirilmiş olur.
Uzmanımız açıklamasını şöyle sürdürüyor:
Nükleer atıkların üzerinde yapılan testlerden biri ASTM standartlarına göre yapılır. Bu merhalede hazırlanan numuneler daha önceki merhalelerde onaylanan formüllere göre hazırlandıktan sonra 90 ila 180 gün suya yerleştirilir. Bu sürenin sonunda numuneler tekrar basınca karşı direnme testine gönderilir. Eğer numunelerde çatlak veya karılma veya dağılma olmazsa bu numuneler onaylanır ve başka merhalelerde kullanılır.