Gizli Güneş – 36
Bugünkü sohbetimizde yine geçen bölümlerde nükleer atıklara ne yapıldığını anlattığımız araştırmamıza devam etmek istiyoruz
Bugünkü sohbetimize geçen bölümde anlattığımız radyoaktif çeşmelerle devam ediyoruz. Kapalı radyoaktif çeşmelerin kullanma tarihi sona erdiğinde ve yapılan düzenli testlerde sızıntı olduğu tespit edildiğinde nükleer atık kategorisine giriyor.
Uzmanımız bu konuda şöyle diyor:
Radyoaktif çeşmeler, doğrudan kullanılmadığı zaman onlara kapalı radyoaktif çeşme diyoruz. Biz radyoaktif çeşmeleri iki büyük aileye ayırıyoruz. Bunlardan biri kapalı çeşmeler ve diğer de açık çeşmelerdir. Kapalı çeşmelerin en basit tanımı şu ki, eğer biz radyoaktif madde ile doğrudan işimiz yoksa ona kapalı çeşme diyoruz. Burada biz kabın içindeki madde ile doğrudan hiç bir işimiz olmuyor. Ancak bazı durumlarda ve özellikle tıp alanında ve radyoaktif ilaçlarda biz radyoaktif madde ile doğrudan ilgileniyor. Bu tür durumlarda biz çeşmeye, açık çeşme diyoruz.
Uzmanımız çeşmeleri anlatmayı şöyle sürdürüyor:
Yine kapalı çeşmeleri kendi aralarında ikiye ayırıyoruz. Ebadı küçük ve nokta seviyesinde olan çeşmeler ve ebadı büyük olan çeşmeler, kapalı çeşmelerin iki çeşididir.
Radyasyon yayan bu çeşmeler kullanıldıktan sonra saklanmak üzere nükleer atıkların toplandığı yere sevk edilir. Bu bölüm İranlı nükleer bilimcilerce tasarlanarak inşa edilmiş ve kendi çapında dünyada eşsiz sayılır.
Uzmanımıza rutubeti ölçen alet hakkında soru soruyoruz. Uzmanımız bu aleti de şöyle anlatıyor
Rutubeti ölçen bu cihaz toprakta ve hatta asfalt zeminde rutubeti ölçmeye yarayan bir cihazdır. Yani asfalt üzerinde çalışılırken, içindeki rutubetin ne kadar olduğu ölçülür, ya da yer yüzeyinde yoğunluğu tespit etmek için bu cihaz kullanılır. Çeşmenin bu noktada yer aldığı tespit edildikten sonra biz bunları ayırıyoruz ve çeşmenin özelliklerini belirledikten sonra şu kapsüllerden birine yerleştiriyoruz. Bu kapsüllerin numarası vardır ve tüm özellikleri kayda alınır. Çeşmeleri bu kapsüllere yerleştirdikten sonra intikal işi gerçekleşir.
Uzmanımız kapsüllerin intikal işlemini şöyle anlatıyor:
Eğer dikkatle bakacak olursanız, burada 24 delik vardır. Bu deliklerin her biri 2 ila 3 metre derinliği vardır ve her birinin içine 4 ila 5 kapsül yerleştirebiliriz. Bu kapsüllerin her birine de 10 ila 20 çeşme yerleştirmek mümkün. Biz burada çeşmeler hazırlandıktan sonra bu deliklerin kapağını açıyoruz ve elimizdeki cihazlarla kapsülleri 2 ila 3 metre derinliğe intikal ettiriyoruz.
Uzmanımız şöyle devam ediyor:
Pratikte bir kapsülün içine 10 adet çeşme yerleştirecek olursak, bu çeşmelerin korunması için kalınlığı 10 ila 20 santimetreye varan kurşundan bir alanın hazırlanması gerekir, ki bu da 200 ila 300 kilogram ağırlığa denk gelir ve bu yüzden taşınması çok zordur. Çünkü taşınmaları hem teçhizat ve hem bütçe gerektirir. Ancak biz pratikte tasarladığımız sistemle bu sorunu çözdük ve bu kapsüllere yerleştirilen çeşmelerin bilgilerini de kayda alıyoruz. Böylece ne zaman gerek duyarsak, hangi çeşmenin hangi deliğe yerleştirildiğini biliyoruz ve doğrudan onu bulup çıkarabiliyor ve yeniden ilk yerine yerleştiriyoruz ve çıkarılan çeşmeyi tüketiciye ulaştırıyoruz.
Uzmanımız şöyle devam ediyor:
Ülkenin ihtiyaçları ve mevcut kısıtlamalara göre İran’da bu çeşmeler geniş alanda kullanılıyor. Işınlama çeşmeleri sadece sanayi sektöründe değil, dünya genelinde hastanelerden petrol ve çimento sektörlerine kadar geniş bir kullanım alanı bulunuyor. Ancak bizim bu çeşmeleri ithal etmek üzere karşı karşıya bulunduğumuz kısıtlamalar yüzünden bu çeşmeleri yeniden kullanmak için yeni bir süreç geliştirmek zorunda kaldık. Bu çeşmeleri yeniden kullanabilmek için bu tehlikeli madde ile karşılaşmak üzere sade bir yöntem geliştirmeliydik. Bizim sözünü ettiğimiz bu tehlikeli madde bir kaç santimetre veya bir kaç milimetre ebadında küçük bir metal parçasıdır, fakat radyoaktif ışınları oldukça güçlüdür. Yeni bu çeşmelerle çalışmak gerçekten korkutucudur ve bu yüzden bunları kullanabilmeyi kolaylaştırabilecek bir yöntem geliştirmek zorundaydık. Bunun için burada yeni bir süreç geliştirdik ve ihtiyaç duyduğumuz zaman çeşmeye ulaşma yolunu bulduk. Böylece personelin bu çeşmelerle doğrudan temasını mümkün mertebe azalttık. Yani her çeşmenin bilgilerini okumak zorundayız, ama buradaki teçhizatla çeşmenin özelliklerini güvenli mesafeden okuyabiliyor ve yeni tüketicinin eline ulaştırabiliyoruz.
Nükleer atık merkezini ziyaret ederek elde edilen bilgilerden nükleer teknolojilerin ne denli çeşitli kullanım alanları olduğunu öğreniyoruz. Yani eğer yeterli bilgi olursa, hiç bir tehlike çalışanları ve nükleer tesislerin çevrelerini tehdit etmediği gibi, çevre kirliliği bakımından da etrafımızda yer alan diğer sanayi sektörlerine nazaran daha az kirlettiği söylenebilir.
Nükleer atıklar ilgili süreçleri geride bıraktıktan sonra çimento karışımı ile birlikte uygun çelik varillere yerleştiriliyor ve böylece çevreye radyasyon saçmaları engelleniyor. Bu variller daha sonra ve yerin derinliklerine gömülmeden önce de bir cihazla tekrar inceleniyor.
Nükleer atıklar iyice tespit edildikten sonra ilkin depolanıyor ve bu merhalede sürekli radyasyon yayma ve çevreyi kirletme bakımından kontrol ediyor. Bu cihazın adı ise Dram Scanner’dir (tarayıcı cihaz)
Uzmanımız bu cihaz hakkında şöyle diyor:
Bu cihazın adı Dram Scanner’dir. Aslında radyoaktif veya radyo nükloid madde içeren varilleri biz bu cihazla tarıyoruz. Bu makine çalışmaya başladığında dönmekte olan varili üç detektörünün yardımı ile üç açıdan tarıyor ve içinde tüm radyo nükloid maddeleri ve ne kadar radyasyon yaydığını gösteriyor.
Aslında nükleer tesislerin bulunduğu bölgelerde nükleer atıklara yönelik alınan bunca tedbire karşın bu kadarına bile gerek olmadığını anlaşılıyor. Ancak yine de uzmanlar bu konuda mutlaka bu süreçlerin tek tek izlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Sonunda bu aşamalarla tespit edilen nükleer atıklar oldukça güvenli varillere yerleştirilerek ambalajlanıyor ve daha sonra da önceden belirlenen yerlerde yine çevreye zarar verip vermeyecekleri dikkatle inceleniyor ve en son yerin derinliklerinde gömülüyor.
İran’ın Enarek nükleer atık sitesi 250 hektarlık bir alandan oluşuyor. 14 yıllık mazisi olan bu alanda nükleer santrallerin, nükleer tıp uygulanan hastanelerin ve sanayi tesislerinin nükleer atıkları ve radyasyon yayan her türlü atık bu mekanda 300 yıl boyunca korunmak üzere gömülüyor.
Nükleer atıklar, nükleer teknoloji zincirinin en önemli halkalarından biridir ve nükleer enerjiyi tüketenlerin ve çevrenin güvenliği kesinlikle güvence altına alınması gerekir. İran İslam Cumhuriyeti ise nükleer atıkların alanında Batı Asya bölgesinin öncü ülkelerinden biri sayılır.