Gizli Güneş – 40
İran’ın nükleer faaliyetleri ve bu teknolojiden barışçıl amaçlı yararlandığı alanlarda tanışmaya devam ettiğimiz sohbetimizin bugünkü bölümünde nükleer tıp ve radyoaktif ilaçlarla tanışmaya devam etmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde de yine nükleer tıp ve kısaca radyo ilaçlar adı ile anılan radyoaktif ilaçlardan söz etmiştik.
Nükleer tıp alanında ışınlardan yararlanarak bir hastanın herhangi bir organı hakkında diğer yöntemlerin göstermediği bir dizi özel ve detaylı bilgi elde edildiğini, bu bilgiler hastanın tedavisinde etkili olduğunu anlattık. Gerçekte nükleer teknoloji hekimlere hasta hakkında en net görüntüleri en kısa sürede sunuyor ve böylece hekimlere hastalığı teşhis etme imkanı tanıyor. Kemikler, tiroid bezi, kalp, karaciğer, böbrek ve diğer birçok organ radyo izotopların yardımı ile görüntülenebiliyor.
Araştırmamızın devamında nükleer ilaçların alanında uzman olan Dr. Davut Beygi radyo ilaçların hakkında bize şu önemli bilgileri veriyor:
Radyo ilaçlar iki bölümden oluşuyor. Bir bölüm ilacın radyoaktif olmayan bölümü ve bir bölüm de radyoaktif olan bölümüdür. İlacın radyoaktif olmayan kısmı gerçekte radyoaktif olan bölümü hastaya veya daha doğrusu hedef organa ve dokuya ulaştıran kısmıdır. Örneğin şu kemikle ilgili radyoaktif olmayan ilacı ele alalım. Biz burada nükleer reaktörde ürettiğimiz radyo izotopu radyoaktif olmayan bölümle birleştiriyor ve ardından elde edilen radyo ilacı hastaya enjeksiyon yoluyla veriyoruz.
Dr. Davut Beygi şöyle devam ediyor:
Bir hastadan ve daha doğrusu hasta organından veya dokusundan görüntü almak için çeşitli ilaçlarımız vardır. Bir başka ifade ile, beyin, kalp, böbrek, karaciğer vesaire organların her biri için o organa özel bir ilacımız var. Yani burada biz çeşitli radyo ilaçları üreterek kullanabiliyoruz.
Günümüzde kanser hastalıklarının teşhisi için çeşitli sistemler ve yöntemler kullanılıyor. Ancak günümüzde birçok ülkede PET tarayıcıları kullanılmaya başlandığı gözleniyor. PET tarayıcıları çeşitli kanserlerin teşhisi, kanserli hücrelerin tespiti, kanser hastalığının ilerleme düzeyi ve ayrıca kanserli dokuların faaliyeti ve etkilerinin teşhisi için kullanılıyor.
Uzmanımız şöyle anlatıyor:
Her organ için o organa özel kitimiz vardır. Yine her organın işlevi için de o işlevin özel kiti vardır. Örneğin eğer vücudumuzun üst kısmından başlayacak olursak, beyin için ECD adını verdiğimiz özel bir kiti kullanıyoruz. PYP adındaki kiti ise kalbin genel yapısı için kullanıyoruz. İkinci bir kit ise MIBI kitidir. Akciğeri taramak için MAA kitini kullanıyoruz. Karaciğeri taramak için BRIDA kiti vardır. Böbreklerimizin üç işlevi söz konusudur. Bunlardan biri idrar salgısıdır ki ölçümü içni DTP adındaki kit kullanılır. DMSA kitinden böbreklerin morfolojisi için yararlanıyoruz. Böbrek naklinden sonra ise EC kiti kullanılır ve böylece böbrek naklinin başarılı gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılır.
Uzmanımız şöyle devam ediyor:
Bu kitlerin tümü ve yine tüm radyo ilaçlar İranlı uzmanlarca ve dünyada uygulanan en son yöntemlerle üretilerek kontrol ediliyor. İranlı uzmanların ürettiği bu radyo ilaçların tümü uluslararası standartlara uygundur. Buna göre bazı ülkelere düzenli radyo ilaçlarımızı ihraç ediyoruz. Bu, ülkenin ilaç sektöründe büyük bir devrim sayılır. Bugün Batı Asya bölgesinde bir kaç ülkeye radyo ilaç ihracatımız devam ediyor.
Nükleer tıpta herhangi bir organı görüntülemek için radyoaktif bir izotopu, görüntülenmek istenen organa tabiri caizse yapışan özel moleküllerle birleştirilerek hastaya enjekte ediliyor veya içiriliyor. Bu moleküller hastanın vücuduna girdikten sonra kendiliğinden hedef organa doğru hareket ederek o organ tarafından cezboluyor. Bu aşamadan sonra o moleküllerin taşıdığı radyoaktif maddeler PET tarayıcıları veya benzeri cihazlarda iki boyutlu veya üç boyutlu olmak üzere görüntüleniyor ve hedef organın çalışması veya fizyolojisi hazırlanıyor. Bu görüntüler hekimler için çok yararlı bilgiler içeriyor.
Araştırmamızın devamında Tahran’da Şeriati hastanesi nükleer tıp bölüm Başkanı Dr. Rafi ile görüşüyoruz. Dr. Rafi bu bağlamda bizlerle çok değerli bilgileri paylaşarak şöyle diyor:
PET tarayıcıları çok iyi cihazlardır ve bu yöntem birçok kanser hastalığını ilk aşamalarında hızlı ve titiz bir şekilde tespit edilmesine yardımcı oluyor. Nitekim eğer siz bu hastalığı erken aşamalarında ve hızlı bir şekilde teşhis edebilirseniz, bir sonraki aşama, tedavi aşamasıdır ki o da aynı şekilde en hızlı ve en titiz biçimde gerçekleşebilir. Bu durum, hekimlerin ve hastaların PET tarayıcılarla kanser teşhisini koyma yönünde taleplerini arttırdığı gibi, radyo ilaçların tedavi sürecinde kullanılmasına rağbetin da artmasına vesile olduğu anlaşılıyor.
Dr. Rafi açıklamasını şöyle sürdürüyor:
Nükleer tıp yardımı ile görüntü almak, gerekli testleri yapmak veya tedavi etmekte hastaya verilen radyoaktif maddelerin hastalara hiç bir şekilde zarar vermez. Bu radyo izotoplar kısa bir süre sonra kendiliğinden dağılıp yok olur. Bundan başka bu maddelerin yaydığı radyasyon oranı X ışınları ve CT tarayıcılarının yaydığı radyasyon oranından çok daha düşüktür. Elde edilen görüntüler daha sonra bilgisayar yardımı ile irdelenir ve sonuçta çok net görüntüler elde edilerek, kemik dokularında normal gözle görünmeyen en ufak hasarlar bile teşhis edilebilir.
Nükleer tıp bölümünün diğer uzmanı Dr. Davut Beygi de bu bağlamda şöyle anlatıyor:
Biz her yıl yaklaşık 350 bin hastadan nükleer tıp yardımı ile görüntü alıyoruz. Yine her yıl yaklaşık 4 bin hastayı burada radyo ilaçlarla tedavi altına alıyoruz. Bundan başka 8 bin hastanın tedavisini de yine radyo ilaçların yardımı ile ayaküstü sürdürüyoruz. Bizim Tahran, Meşhed, Şiraz, İsfahan ve Kirman kentlerinde hastaları kabul ettiğimiz merkezlerimiz vardır. Bu merkezlerde hastalar radyo ilaçlarla tedavi ediliyor. Bu kentlerden bazılarında birden fazla nükleer tıp merkezimiz faaliyet yürütüyor. Bizim İran genelinde nükleer tıp ve radyo ilaçların yardımı ile hastaları tedavi ettiğimiz 10 hastanemiz vardır.
Dr. Davut Beygi şöyle devam ediyor:
Nükleer tıp çeşitli uzmanlık alanlarında, çocuk hastalıklarından kalp ve damar hastalıkları ve hatta psikolojik hastalıkların tedavisi için çeşitli yöntemleri sunuyor. Hali hazırda nükleer tıp alanında yaklaşık yüz çeşit görüntü alma yöntemi vardır. Yani vücudumuzda nükleer tıp teknikleri ile görüntülenmeyen hemen hemen bir tek organ bile yoktur, diyebiliriz.
Dr. Davut Beygi radyo ilaçların üretimi konusunda da İran’ın konumunu şöyle anlatıyor:
Radyo ilaçların üretimi alanında bölgede özel bir yerimiz vardır. Günümüzde ülkenin ihtiyaç duyduğu hemen hemen tüm radyo ilaçları kendimiz üretiyoruz ve bu alanda kendimize yeter hale geldiğimizi söyleyebiliriz. Hatta İran atom enerjisi kurumu İAEK bazı radyo ilaçların ihracatına başladı. Hali hazırda Hindistan, Irak, Azerbaycan Cumhuriyeti, Tacikistan ve Afganistan gibi çevre ülkelerine radyo ilaç ihraç ediyoruz. Yani radyo ilaçların üretiminde gerçekten özel bir konuma sahibiz. Yine eğitim bakımından da bölgede en seçkin konumdayız. Biz ülke genelinde yaklaşık 200 kadar nükleer tıp uzmanı yetiştirdik. Bu uzmanlar ülke genelinde 155 nükleer tıp merkezinde vatandaşlara hizmet sunuyor. Hali hazırda Tahran tıp üniversitesi, şehit Beheşti tıp üniversitesi ve Meşhed tıp üniversitesi İran’da nükleer tıp uzmanlarını yetiştiren üniversitelerimizdir.
Dr. Davut Beygi nükleer tıp alanında radyo ilaçları üreten uzmanların yetiştirilmesi konusunda da şöyle devam ediyor:
Tahran tıp üniversitesi ve Mazandaran tıp üniversitesi de İran’da radyo ilaç uzmanlarını yetiştiren üniversitelerimizdir. Biz bu bakımdan da bölgede özel bir konuma sahibiz. Bu alanda araştırma bakımından da Batı Asya bölgesinde çok özel konumumuz söz konusudur. İran araştırma makaleleri sayısı, araştırma projeleri sayısı gibi alanlarda da bölgede başı çekmektedir. Tüm bunların sonuçları, üretilen radyo ilaçlarımızdır ki bugün bölge piyasalarında alıcı buluyor.