Eylül 24, 2019 23:46 Europe/Istanbul

Bu sohbetimizin son bölümünde yabancı ve bölge dışı aktörlerin Orta Asya'daki su meselelerine yaklaşımını gözden geçirmeye çalışacağız.

Orta Asya bölgesinde bulunan beş ülkenin yanı sıra başka aktörler de Orta Asya su meselelerinde söz sahibidir. Bölgenin coğrafi olarak yukarısında bulunan Çin ve Afganistan, bölgenin aşağısında bulundan İran gibi ülkeler ve Rusya, Amerika ve Avrupa Birliği de siyasi ve ekonomik hedefleri doğrultusunda Orta Asya'daki su sorunları ve meseleleri sürecinde etki sahibidirler. Son yirmi yılda bu aktörlerin bölgedeki ülkelerin su meselelerinde uzlaşmasında veya aralarındaki gerginliklerin artmasında önemli rol ifa ettikleri görülmektedir.

Rusya Federasyonunun Orta Asya'daki su meselelerine yönelik yaklaşımı bu ülkenin bu bölgedeki geleneksel nüfuzu ve sultasını koruma doğrultusundaki genel siyaseti çerçevesinde değerlendirilmelidir.

 Bu doğrultuda Moskova'nın diplomasisi, Rusya'nın katılımı ile Orta Asya'da su ve enerji konsorsiyumu oluşturmak ve böylece Sovyetler dönemi bağları tekrar canlandırmaktır.

Rusya, Çin ve Amerika'nın bu bölgedeki su ve enerji piyasasındaki varlığını istemiyor. Kimi uzmanlara göre Rusya Orta Asya havzasında aşağı ve yukarı bölge ülkelerinin ihtilaflarından yararlanarak kendi çıkarlarını sağlamak peşindedir. Moskova gelişmeleri yönetmeye çalışıp gerilimin artmasını önlemek ve özellikle de istikrar ve güvenliğe zarar verecek olan Rusya'yı da etkileyen ihtilafların azaltılması doğrultusunda bölgenin baraj ve hidro-elektronik santrallerinin inşa projelerinde yatırım yapmıştır.

Rusya'nın Orta Asya'nın su meselelerindeki aktörlüğünün en önemli örneklerinden biri de bu ülkenin önemli müttefiklerinden olan Tacikistan'ın su kaynaklarına yönelik yaklaşımıdır. Rusya Tacikistan'ın Sengtude-1 Santrali ve barajının en önemli hissedarı olarak sözü geçen santralin yüzde 75'lik hisse payına sahiptir.

Sengtude-1 barajı ve santralinin açılışından beri Tacikistan'ın Rusya'ya borcu 114 milyon dolara varmıştır.

Ruslar bu borcun karşılanmasının Rusya'nın CASA-1000 elektrik taşıma projesine katılması ile mümkün olduğunu söylüyorlar. Moskova bu yaklaşım çerçevesinde Tacikistan'a olan geleneksel nüfuzunu korumasının yanı sıra, bölgenin büyük ekonomik projelerindeki  varlığını da kuvvetlendirecektir.

Rusya hükümeti defalarca "CASA-1000 elektrik taşıma projesine katılmak istediğini bu proje aracılığı ile Sengtude-1 hidro-elektronik santralinde üretilen elektriği doğrudan Afganistan'a satmak istediğini bildirmiştir.

Çin Halk Cumhuriyeti de Orta Asya'nın su meselelerinde günden güne artan rolü ile önemli bir aktör sayılır. Bu doğrultuda, Çin, baraj yapma, enerji aktarımı alanlarında ve ayrıca bölgenin enerji piyasasının tedarikçisi olarak faaliyet göstermektedir.

Çin hükümeti büyük bir nüfusu ülkenin Batısında bulunan Doğu Türkistan adı ile bilinen Müslüman Uygur bölgelerine göç ettirmiştir. Bu göç dalgasından dolayı bu bölgede tarımın gelişmesi ve doğal olarak su kaynaklarının daha fazla kullanılması gündeme taşınıp Çin'in öncelikli konusu haline gelmiştir.

Pekin ayrıca Kazakistan ile İrtiş ırmağı hususunda ihtilaflar yaşamaktadır. Çin'in sınırlarında 40 kadar önemli uluslararası nehrin aktığından dolayı Çin Orta Asya bölgesinin aşağı bölge ülkelerinin su güvenliği açısından çok önemli bir konuma sahip olmuştur.

Çin'in açısından durgun ve akarsular, kaynağının bulunduğu ülkeye aittir. Bu açıdan Çin, tartışma konusu olan Mekong, Brahmaputra ve İrtiş bölgelerinde, bu bölgelerin akarsularına sahip olduğunu iddia ediyor. Buna esasen Pekin, serhat nehirlerinin komşu ülkeler ile paylaşılması konusunda müzakere yapmaktan yana olmayıp hatta bu konuda yakın ülkeler ile bilgi alışverişi bile yapmak istemiyor. Halbuki İrtiş, İli, ve Talas gibi Kazakistan'ın 20 önemli nehrinin kaynağı da Çin topraklarındadır.

Son yıllarda Çin'in Batı bölgelerindeki nüfusun artışı ile bu bölgenin topraklarının büyük bir bölümü tarımsal araziye dönüştürülüp günden güne artan bir su ihtiyacına neden olmuştur. Bu mesele ise Kazakistan'daki Balkaş gölünün suyunu karşılayan İli ve İrtiş nehirlerinin su oranını da etkileyip azalmasına yol açmıştır.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin İli nehrinin yukarı bölge su havzasından su kullanımının artması ile Balkaş gölünün de Aral gölünün akıbetini yaşayacağı kaygısı oluştu. Bu gerçekleşirse Aral Gölünün kurumasının ardından bölgedeki ikinci çevresel facia da yaşanmış olacaktır.

Uzmanların dediğine göre Çin'in Kuzey ve Kuzeybatı bölgelerindeki kalkınma projelerinin tamamlanması ile Kazakistan'ın Kuzey bölgeleri kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya bırakılacaktır. Özel çevre kurumu ECOSOS'un  tahminlerine göre Kazakistan önümüzdeki 10 ila 20 yılda İrtiş ve İli nehirlerinin ortak kullanılması konusunda Çin ile anlaşamazsa büyük bir ekolojik facia yaşayabilir.

Afganistan da Orta Asya su anlaşmazlıkları ve meseleleri konusundan etkilenen bir diğer ülkedir. Afganistan az sulu ve kurak kuşakta yer aldığına rağmen Pamir ve Hindukuş sıradağlarının varlığından dolayı bu ülke su kaynaklarına sahip olma alanında dünyanın ender ülkeleri arasında yer almaktadır.

Genel olarak Afganistan'ın sınır ötesine aşan sularının önemli kaynakları, Ceyhun havzası, Kail nehri, Herirud ve Murgab nehrinin yanı sıra Kuzey havzasıdır.

Böylece Afganistan'ın 6 komşusu ile de ortak su kaynaklarına sahip olduğu söylenebilir. Ceyhun havzasında Tacikistan, Herirud ve Murgab Havzasında Türkmenistan ve İran, Hirmend(Helmend) havzasında yine İran, Kabil nehri havzasında Pakistan ile ortak su kaynaklarına sahiptir.  Afganistan'ın en büyük dört nehri yani Ceyhun, Kabilrud, Hirmend ve Herirud tamamen komşu ülkeye akmaktadır. 

İran İslam Cumhuriyeti Herirud ve Etrek nehirleri aracılığı ile Doğu ve Kuzeydoğu yönünde Orta Asya su kaynaklarına bağlanmaktadır. İran'daki Etrek nehri Horasan Rezevi eyaletinin Guçan bölgesinde bulunan Hezar Mescid dağlarından kaynaklanarak istikametinde Guçan, Şirvan ve Bocnurd bölgelerini geride bırakarak İran ve Türkmenistan'ın ortak sınır noktası Çat bölgesine dökülüp yoluna devam etmektedir.

Etrek nehri Türkmenistan topraklarına geçtikten sonra Hazar Denizine dökülmektedir. Etrek nehri Herirud'dan sonra İran ve Türkmenistan'ın en önemli sınır ötesinde akan sularıdır.

Herirud'un Afganistan'dan kaynaklandığından dolayı suyunun büyük bir bölümü Afganistan'da kalmaktadır. Ancak Etrek nehrini İran ve Türkmenistan'ın en önemli ve en büyük sınır ötesi nehri olarak değerlendirmek mümkün.

İran'ın ikinci önemli sınır ötesi su havzası İran, Türkmenistan ve Afganistan'ın ortak su havzasıdır. Gerçekte İran ve Türkmenistan Herirud su havzasının aşağısında bulunup yukarı bölgede ise Afganistan yer almaktadır. Herirud nehri Hindukuş sıradağlarında yer alan Baba Dağları ve Sefidkuh Dağlarından kaynaklanıp İran'ın Taybad ilçesinin Kuşan ve Kariz bölgelerinde İran ve Afganistan sınırlarına ulaşmaktadır.

Herirud nehrinin buraya kadar uzunluğu 650 kilometre kadardır. Bu noktadan sonra ise Dalkale, Kalderbend, Behluri, Ravs mevsimlik ırmakları Herirud nehrine dökülmektedir. Herirud İran, Türkmenistan ve Afganistan sınırlarının kesiştiği nokta olan Zulfikar boğazına kadar İran ve Afganistan'ın 107 kilometresini belirlemektedir. Bu bölge stratejik açıdan önemlidir.

Herirud Nehri, İran, Afganistan ve Türkmenistan'ın kesiştiği noktadan geçtikten sonra Hatun Köprüsünde Keşfrud ile birleşiyor ve bu noktadan sonra adı Tecen olarak değişiyor. Tecen Nehri ise İran ve Türkmenistan sınırının 107 kilometresini belirledikten sonra Türkmenistan'ın topraklarına girip Karakum çölünde Tecen şehrinin yakınlarında yok oluyor.

Bu nehir kaynağından son noktasına kadar 1120 kilometre bir yol kat ediyor. Yapımına 2000 yılında başlanıp Nisan 2005'te bitirilen  İran ve Türkmenistan'ın dostluk barajı da İran'ın sınır şehirlerinden Sarahs'ın 75 kilometre uzaklığında bulunan Herirud nehrinin üzerinde inşa edilmiştir. Bu barajın suyu İran'ın Kuzeydoğusunun suyunun karşılanmasındaki en önemli içme su kaynaklarından sayılır. Türkmenistan ise bu Dostluk Barajının suyunu sadece tarımsal alanda kullanmaktadır.

Mevcut anlaşmalara göre Herirud nehrinin kullanılması için İran ve Türkmenistan yüzde ellilik bir paya sahipler. Ancak Afganistan son yıllarda bu iki ülkenin su haklarına riayet etmemektedir. Afganistan pratikte Herirud nehrinin suyunu tarımsal kullanımlar için yönlendirme gücüne sahiptir.

Böyle bir ortamda İran ve Türkmenistan ortak bir su rejimini inşa etmek ve Herirud suyunun adil ve uygun paylaşımı için Afganistan ile müzakereler yapmaktan yanalar.

Ancak Kabil hükümeti mevcut hukuku görmezden gelip sınır ötesi su akımlarının üzerinde Hint ile Afgan Dostluk Barajı ve Selma Barajı'nı inşa ederek pratikte İran ve Türkmenistan'ın bu akarsulardan yararlanmasını engellemiştir.

İran ve Türkmenistan makamları Selma Barajının açılmasının ardından İran ve Türkmenistan sınırındaki Dostluk Barajının kuruması konusunda kaygı duyduklarını bildirmişlerdir. Çünkü Afganistan'ın Selma Barajından su çekme sürecinin başlaması ile Herirud Nehrinin İran'daki su oranı belirgin bir şekilde azalmıştır. Bu sürecin devam etmesi halinde yakın gelecekte İran ve Türkmenistan sınır bölgelerinde insani ve çevresel facianın yaşanması bile muhtemeldir.

Amerika'nın baraj yapma, hidro-elektrik santraller inşa etme ve elektrik taşıma hatları yapımı gibi su kaynakları ile ilgili ekonomik projeleri, Amerika'nın öne sürdüğü 5+1 mekanizması çerçevesinde Amerika'nın Orta Asya'daki beş ülke ile işbirliğinin kapsamında gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra Büyük Orta Asya projesi ve Yeni İpek Yolu Stratejisi de Amerika'nın bu bölgeye yönelik başka büyük projeleri sayılır.

Bu projeler Barack Obama'nın başkanlığı döneminden başlayıp Donald Trump döneminde değişikliklere uğratıldı. Gerçekte Amerika bölgedeki en önemli rakipleri İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin bölgedeki rolünü zayıflatması ve silinmeleri için büyük bir motivasyon ile Büyük Orta Asya Projesi ve Yeni İpek Yolu Projesini hayata geçirmek niyetindedir. Bu yüzden TAPİ enerji taşıma hattı, CASA-1000 elektrik taşıma hattı, Afganistan-Özbekistan demiryolu hattı, Türkmenistan-Afganistan demiryolu hatları gibi projeler Washington'un projeleri kapsamında bu ülke tarafından destek görmektedir.

Değerli dinleyiciler şimdiye kadar anlattığımız gerçeklerden ve analizlerden yola çıkarak Orta Asya'nın su kaynakları ve buna ilişkin enerji ve ekonomik projelerde birçok aktörün farklı saiklerle  farklı hedefler ve çıkarlar peşinde koştukları anlaşılmaktadır.

Uluslararası kurumlar özellikle de Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun yanı sıra Rusya, Çin ve Amerika Orta Asya'nın su kaynakları alanında en önemli aktörler olduğu söylenebilir. Son otuz yılda söz konusu taraflar, bu bölgedeki su kaynakları alanındaki sorunların büyümesini engellemekte ortak bir rol ifa etmişlerdir. Tüm bunlara rağmen Orta Asya ülkelerinin su kaynakları alanındaki çıkarları ve menfaatleri, bölge ülkelerinin bağımsız bir şekilde işbirliklerinin artması ile sağlanabileceği söylenebilir.