İmam Humeyni –ks– mektebinde - 53
Bu programda İmam Humeyni’nin -ks- kişiliğini ve siyerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- mücadele yıllarında eski dostları ve yol arkadaşlarına yönelik davranışlarını ele almak istiyoruz.Hatırlanacağı üzere geçen bir kaç bölümde İmam Humeyni’nin -ks- toplumun çeşitli kesimlerine yönelik davranışından söz ettik ve İmam takvalı, kendi kendini İslam tealimi temelinde yetiştiren bir insan olarak toplumun çeşitli kesimlerine sevgi, şefkat ve destek temelinde insani ve ahlaki bir şekilde davrandığını beyan ettik

Geçen bölümde ise en son özel olarak İmam Humeyni’nin -ks- toplumun mahrum ve mustazaf kesimlerine karşı davranışını ele aldık ve İmam, hem bireysel alanda ve özel yaşamında, hem sosyal ve siyasi alanda inkılap ve İran İslam Cumhuriyeti nizamının lideri olarak her daim toplumun yoksul ve mağdur ve zayıf kesimlerini gözetlediğini ve bu insanların arasında yoksulluğu ve mahrumiyeti gidermek için elinden geleni yaptığını vurguladık.
Şimdi İmam Humeyni’nin -ks- bireysel, sosyal ve siyasi hayatında yol arkadaşları ve dostlarının önemi itibarı ile bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- mücadele yıllarında eski dostları ve yol arkadaşlarına yönelik davranışlarını gözden geçirmek istiyoruz.
Dost edinmek ve onunla uygun ilişki kurmak, insanların ruhi ihtiyacının yanı sıra sosyal bir zaruretti, zira sosyal dayanışmanın güçlenmesine vesile olur. Yine başarılı olabilmek için de iyi bir dosta sahip olmak kaçınılmaz bir zarurettir, zira gözetlediği hedeflere ulaşmasını ve sorunlara katlanmasını kolaylaştırabilir. Bazen başarı yolunda veya hayatın sıkıntılarını ve zorluklarını tahammül etmekte gönül birliği içinde olan bir dostun rolü, akrabalardan ve yakınlardan daha etkilidir ve bu yüzden İslam kültüründe dost edinmek ve dost sevgisi mübarek ve bir nevi akrabalık sayılır ve insanı gurbetten kurtarır.
İslam dininde iyi dost edinme konusuna sık sık vurgu yapılmıştır, zira iyi dost insanların kaderinde etkili olan etkenlerden sayılır. Örneğin Kur'an'ı Kerim Furkan suresinin 28.ayetinde şöyle buyurur:
Kıyamet günü, zalimlerin hasretin şiddetiyle ellerini ısırdığı ve keşke falanca kişiyle dost olmasaydım, dediği gündür.
Bundan başka İslam dininin öğretilerinde de dostlarla ilişkilerin korunmasına bol bol tavsiye edilmiştir. İmam Ali -s- dostlarla hasene ilişkilerin korunması için hoşgörüye vurgu yaparak şöyle buyurur: Dostun ve kardeşin seninle ilişkisini kestiğinde, sen onunla yeniden ilişki kur; eğer sana küserse, sen ona sevgi göster ve ona yaklaş; ne zaman sana cimri davranırsa, sen ona bağışta bulun; ne zaman sana sert davranırsa, sen ona karşı yumuşak davran ve ne zaman hata işlerse, sen özrünü kabul et ve ona güya sen onun kölesi ve o senin veli nimetinmiş gibi davran.
İmam Ali -s- bir başka yerde de dostu korumaya ve onu kaybetmemeye vurgu yaparak şöyle buyurur:
En aciz insanlar, kardeşlerini ve dostlarını kazanmakta aciz olanlardır ve bunlardan daha aciz olanı, elde ettiği dostunu kaybedendir.
İmam Humeyni’nin -ks- dostlarına ve yol arkadaşlarına karşı davranışı da İslami asil kültürün öğretileri temelindeydi. İmam -ks- dost ve arkadaş seçmekte ve yine onlarla muaşerette tamamen İslami kültürün ilkeleri ve öğretilerine bağlı biriydi. İslam öğretilerine göre iyi ve hakiki dostun en seçkin özelliklerinden biri sizinle tek yürek ve dürüst olan ve ihtiyaç duyduğunuz sırada sizi yalnız bırakmayan, zorluklarda yardımınıza koşan, acıda ve kederde, sevinçte ve mutlulukta size ortaklık eden dosttur.
İmam Ali -s- bir hadiste şöyle buyurur: Dost ancak üç yerde dostunu koruduğu takdirde hakiki dost olabilir. İlkin, acıda ve sıkıntıda yardım eder. İkincisi dostunun yokluğunda onurunu korur ve üçüncüsü, dostu vefat ettiğinde onu yad eder ve onun için istiğfarda bulunarak ihsanda bulunur.
İmam Humeyni -ks- de bu üç bileşene göre dostlarına ve arkadaşlarına davranırdı. İmam her şeyden önce iyi dost seçmeye çalışırdı. Bu yüzden İmam sağlam ve dürüst insanları davet eder ve düzenlediği meclislerle aralarında dostluğu ve yakınlığı takviye ederdi.
Hüccetülislam Cafer Subhani bu konuda şöyle diyor: İmam -ks- dostları ile yakınlaşma meclislerinden gafil olmazdı ve bu tür meclisleri zihni geliştiren etken olarak bilirdi. Bir gün İmam bize şöyle anlattı: Gençlik çağında dostlarımızla yakınlaşma meclisi kurup Kum’un dışına çıkmadığımız ve en çok da Cemkeran’a gitmediğimiz Perşembe Cuma günlerimiz olmazdı ve müezzinin sesini duyunca hepimiz namaza dururduk.
İmam Humeyni’nin -ks- en önemli özelliklerinden biri, zorluklarda ve sıkıntılarda dostlarını ve arkadaşlarını yalnız bırakmamak ve sorunlarını çözmek için elinden geleni yapmaktı. Bu konuda Esedullah Beyat şöyle diyor:
İmam ahlaki açıdan Resulullah efendimiz -s- ve Ehl-i Beyt -s- fertlerine benziyordu. İmam ahde vefanın mükemmel örneğiydi ve en zorlu şartlarda eski dostlarını unutmazdı. İmam asla inkılap için fedakarlık edenleri yalnız bırakmadı; inkılap için acı çekenlerin yalnız kaldıklarını hissetmelerine müsaade etmedi.
İmam Humeyni -ks- kutsal Necef kentinde sürgün hayatı yaşadığı ve Irak’ta Baas rejimi hakim olduğu dönemde Iraklı Şii alimlerin Baas rejimi tarafından işkence edilmeleri ve baskı altında tutulmalarına tepki gösterir ve Şii alimleri desteklerdi. Oysa bilindiği üzere Irak’ın Baas rejimi oldukça zalim ve acımasızdı ve bu destek sürgünde bulunan biri olarak İmam Humeyni -ks- için ağır bedeli oluyordu.
Muhammed Taki Tebatebai, İmam Humeyni’nin Iraklı ulemaya destek vermesini bir anıyı anlatarak şöyle açıklıyor:
Iraklı bazı mücadeleci ulema hakkında idam cezası verilince İmam’ı konu hakkında bilgilendirdik. İmam şöyle buyurdu: Şimdi ben bir telgraf yazarım, siz onu Arapçaya çevirin ve ardından İmam’ın yanında bulunan Furkani beye dönerek şöyle dedi: Bunu postaneye götür ve Irak hakimi Ahmet Hasan Elbekir’e gönder. Telgrafın Hasan Elbekir’e hitaben muhtevası şöyleydi: Duyduğuma göre idama mahkum ettiğiniz müminler ve talebelerin hepsi suçsuzdur ve onların bir an önce serbest bırakılmalarını istiyorum. Gerçekte İmam af talebinde değil de hepsinin serbest bırakılmasını istemişti.
Gerçi İmam Humeyni -ks- İslam Fedaileri adlı hareketin siyasi çizgisini tasvip etmiyordu, ama yine de sıkıntıya düştükleri veya rejim tarafından tutuklandıktan sonra idam edilmelerinden endişe duyulduğu zaman, tüm çabasını onları savunma ve serbest bırakılmaları üzerinde odakladı ve bu yolda başarılı olamayınca çok üzüldu.
Muhammed Hüseyni Recebi bu konuda şöyle diyor:
Ayetullah Burucerdi’nin vefatı sırasında yaşanan hadiselerden biri, İslam Fedaileri üyelerinin yakalanmaları ve yargılanmalarıydı. Gerçi tüm işaretler hepsinin şehit olacağı yönündeydi, ancak Ayetullah Burucerdi, hükümet onları sadece yargılamakla yetineceğini düşünerek, mahkemenin kararının hafifletilmesi için hiç bir girişimde bulunmadı. İmam -ks- Ayetullah Burucerdi’nin hürmetini korumak için İslam Fedailerinin eleştirel ve bazen agresif tutumlarını onaylamıyordu, fakat şimdi de onların idam edilmesi karşısında sessiz kalmayı caiz görmüyordu. Bu yüzden İmam, İslam Fedailerinin idam edilmelerini engellemek için ülkenin nisbi itibarı ve konumu bulunan üç önemli şahsiyetine ayrı ayrı mektuplar yazarak bazı delilleri gündeme getirdi ve onlardan İslam Fedailerinin idam edilmelerine mani olmalarını istedi.
Şehit Mehdi Iraki de anılarını yazdığı kitabında İmam Humeyni’nin -ks- Ayetullah Burucerdi’yi İslam Fedailerinin idam edilmelerini engelleme konusunda ikna edemediğini belirterek şöyle yazıyor:
Merhum Navvab Safevi’yi idam etmek istediklerinde, İmam Ayetullah Burucerdi’nin evine giderek bir şeyler yapmasını istiyor, fakat anlatılanlara göre Ayetullah Burucerdi’nin evinden göz yaşı dökerek çıkıyor.

İmam Humeyni -ks- siyasi mücadelelerinde cesur ve salabetli olmasına rağmen mücadele yolunda dostları ve yol arkadaşlarının sıkıntı ile karşılaşmasından da kaygı duyar ve hepsine siyasi faaliyetleri sırasında temkinli olmalarını ve sonuçtu güvenlik güçlerince tutsak olmamalarını tembih ederdi.
Ayetullah Sanei siyasi mücadele yıllarından bir anıyı şöyle anlatıyor: hş. 1341 yılında toprak reformu sırasında referandumu boykot etmek üzere bir bildiri vermeleri kararlaştırıldı. Bendeniz bir arkadaşla birlikte İmam’ın evine gittik. İmam bildiriyi hazırlamıştı ve biz de bildiriyi Gilan ve Mazandaran eyaletlerinde dağıtmakla görevlendirildik. Ancak İmam büyük bir şefkatle güvenlik güçlerince yakalanmamak için çok tavsiyede bulundu ve bildiriye düşmanın bulamayacağı bir yerde saklamamızı tembih etti.
İmam Humeyni -ks- ayrıca dostlarına ve arkadaşlarına siyasi mücadelelerini Allah için yapmalarını tavsiye ederdi, zira sıkıntı durumunda onlara yardım edemeyeceğini ve ancak Allah onlara yardımcı olabileceğini belirtiyordu. Gerçi İmam sıkıntı durumunda arkadaşlarına mümkün mertebe yardım etmeye çalışır ve onları kaygı eder ve tüm merhalelerde onlar için dua ederdi. Bu konuda İmam’ın arkadaşlarından biri bir anısını şöyle anlatıyor: İmam bir kaç kez Kum’da talebeleri toplamış ve şöyle demişti: eğer benim için bir şey para ve hapse düşerseniz, size verecek mükafatım yok, o zaman yapmayın, ama eğer Allah için bir şey yapacaksanız, ki yapmalısınız da, o zaman benden sizin için bir şeyler yapmamı beklemeyin. İmam aynı zamanda öylesine şefkatliydi ki eğer bizlerden biri hepse düşecek olursa sürekli durumumuzu sorar ve mesele halledilmedikçe rahat etmezdi.
İmam Humeyni -ks- arkadaşlarının siyasi faaliyetlerinde hatta bazen onların yaptıkları işlerin sorumluluğunu üstlenirdi ve arkadaşlarının üzerindeki baskıyı hafifletmek için güvenlik güçlerine yanlış bilgi vererek sorumluluğu kendisine yöneltmeye çalışır.
Iraki bey bu konuda bir anıyı şöyle anlatıyor: Feyziye medresesinde düzenlenen törende Şeyh Ali Hücceti 12 maddelik bir kararnameyi okudu ve ertesi gün tutuklandı. Hücceti’yi kararnameyi kimin yazdığı sorulmuş, o da İmam Humeyni demiş, oysa İmam kararnameyi yazmamıştı. İstihbarat Başkanı gelip İmam’dan kararnameyi yazıp yazmadığını sormuştu. İmam da evet ben yazdım, diyerek sorumluluğunu üstlendi.