Haziran 09, 2020 06:41 Europe/Istanbul

Bugünkü bölümde ise Amerikan polisinin bu ülkedeki Müslüman azınlığa karşı sergilediği şiddeti konu edineceğiz.

Amerika'daki Müslüman azınlığın nüfusu konusu, araştırma enstitüleri arasında her zaman tartışma konusu olmuş ve bu yüzden bu alanda farklı farklı istatistiklerle karşılaşmaktayız. Bu istatistiklere göre Amerika Müslümanlarının nüfusu 6 ila 10 milyon arasında tahmin edilmektedir. İslami gruplar ve Müslümanların haklarını savunan kurumların liderleri ise genelde, Müslümanların Amerika'daki nüfusunu 10 milyona yakın bir rakam olduğunu belirtiyorlar. Bu nüfus, Amerika'ya altmışlı yıllardan itibaren başlayan Müslümanların göç dalgasının günden güne artması, İslam dinine geçme ve yeni Müslümanların nüfusunun artması ve Müslümanlar arasındaki doğum oranının yüksek olmasına baktığımız zaman mantıklı görünmektedir.

Amerika Müslümanları ile ilgili bir başka önemli nokta da bu nüfusun Amerika'nın genel nüfus yapısına göre daha genç olmasıdır. Amerika Müslümanlarının yaklaşık yüzde 60'ı 18-39 yaş arasındadır. Bunların çoğunu öğrenciler oluşturmaktadır. Yine İstatistiklere göre Amerika Müslümanlarının yaklaşık üçte biri Amerika'da doğmuştur.

Amerika Müslümanları etnik çeşitlilik bakımından yüzde 30 beyazlar, yüzde 23 Afrika-Amerikan, yüzde 21 Asyalılar, yüzde 7 İspanyollar ve yüzde 19 da başka ırklar ve etnik gruplardan oluşmaktadır. Amerika Müslümanlarının çoğu, Güney ve Batı Asya'dan bu ülkeye giden Müslümanlardan olup yada daha önce Amerika'ya giden Müslüman göçmenlerin çocukları, ikinci ve üçüncü kuşaklarındandırlar.

Pew Araştırma Merkezi'nin 2014'te yayımladığı bir rapora göre Amerika Müslümanları, Batı Avrupa'da yaşayan Müslümanlardan daha çok, ev sahibi topluma uyum sağlamıştır. Amerika Müslümanları, kedi kültürünü ve değerlerini korumaya çalışan Avrupa göçmen Müslümanlarının tersine ev sahibi topluma uyum sağlamaya daha fazla eğilim göstermektedir.

Amerika Müslümanlarının bu ülkenin kültürel değerleri ve toplumsal normlarına ayak uydurmalarına rağmen her zaman Amerikan polisinin şiddeti ve ayrımcı davranışına maruz kalmıştır. Son yıllarda ise bu şiddetin günden güne arttığı gözlemlenmektedir. Özellikle Amerika Kongresinin raporuna göre Suudi Arabistan'ın başrolünde olduğu 11 Eylül 2001 olaylarından sonra, Amerika polisinin Müslümanlara karşı bastırıcı ve kınayıcı tavrı daha da artmış oldu.

Buna paralel olarak, Amerika toplumunda da Müslümanlara karşı bir kötümserlik ve ayrımcı yaklaşım oluşmaya başlandı bu olaydan sonra. Bunun arkasında ise Amerika medyasının adaletsiz ve kötü niyetli yaklaşımı ve Siyonist çevrelerin, Müslüman ülkelerin ve Amerika'daki Müslümanlarla ilgili gelişmelerinde ve olaylarındaki müdahalesi yer almaktadır. Bu doğrultuda kimi medya kaynakları önceden planlanmış bir çerçevede, kasıtlı olarak dünyada gerçekleşen bütün terör olaylarından Müslümanları sorumlu tutarak İslamofobi dalgasının oluşturulmasında büyük bir paya sahipler.

Değinildiği gibi Amerika Müslümanları 11 Eylül olayından sonra, sosyo-siyasi düzeylerde, İslamofobi diye adlandırılan yeni bir sorun ile karşı karşıya kaldılar. Son yıllarda ise IŞİD gibi tekfirci terör gruplarının Irak ve Suriye'deki cinayetleriyle birlikte İslamofobi kampanyası Amerika'da daha da şiddetlenmiştir. Bu sorunun neticesinde Müslümanların çoğu özellikle de beyaz olmayan Müslümanlar çifte bir baskı altındadır. Bu çoğunluk hem etnik bakımdan ve hem de dini bakımdan Amerikan polisinin şiddetine maruz kalmıştır.

1964 yılında onaylanan ve ardından Amerika dönem Başkanı Lyndon B. Johnson tarafından imzalanan Medeni Hukuk Kanununa göre Amerika'da her türlü ırk, deri rengi, cinsiyet ve kökene dayalı ayrımcılık yasaklanmıştır. Ancak Amerika polisinin dini ve etnik azınlıklara karşı sergilediği ayrımcı ve şiddet dolu tavır, Medeni Hukuk Kanunu'nun onaylanmasından yarım asır geçmesine rağmen hala pratikte uygulanmadığını gösteriyor. Buna rağmen Amerika liderleri bu gerçeği saptırarak bu kanuna gereken saygının gösterildiğini iddia ediyorlar. Amerika'nın bir önceki siyahi Başkanı Barack Obama ise Medeni Hukuk Kanununun imzalanmasının 50'inci yıldönümü bağlamında Texas şehrinde bulunan Lyndon B. Johnson kütüphanesinde gerçekleşen törende, eski Beyaz Amerikan Başkanı Bill Clinton'un yanında durarak konuşmasını yaptı. Ancak bilindiği üzere pratikte bu kanun Müslümanlar ve Amerika'da bulunan başka azınlıkları kapsamamaktadır.

Amerika'da yapılan kimi anketlere göre Amerika halkının yarısından fazlası Medeni Hukuk Kanununun oluşturulmasının bu ülkenin tarihinde olumlu bir gelişme olduğuna inanıyorlar. Bu insanlara göre bu kanunun uygulanması günden güne daha da iyileşmiştir. Örneğin CNN kanalı tarafından 2016 yılında gerçekleştirilen bir ankete göre Amerikan halkının yüzde 52'si her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına iyimser yaklaşıyorlar. Ancak Amerikan halkının yüzde 48'i bu ayrımcılıkların ebediyen Amerika'da varlığını sürdüreceğine inanmaktadır.

Her halükarda Amerika Anayasasının bu ülke vatandaşlarının ifade özgürlüğü, dini özgürlüğü ve protesto gösterilerinin yapılabilmesi hakkını garanti altına almışken Amerika'da bulunan Müslüman azınlığın hakları açık bir şekilde hala ihlal edilmektedir.

Washington'da faaliyet gösteren Amerika-İslam İlişkileri Konseyi(CAİR)'nin Amerika'daki Müslümanların 11 Eylül olayından sonraki durumları ile ilgili yayımladığı raporda, Amerika'da Müslüman azınlığı medeni haklarının en çok 2004 yılında gerçekleştiği belirtilmektedir. Bu rapora göre Müslüman halkın haklarının ihlali 2003 yılına kıyasen yüzde 50 artmıştır.

2003 yılında Amerikan Müslümanlarının yasayı uygulayan kurumlar aleyhindeki şikayetleri, tüm şikayetlerin yüzde 7'isini oluşturmaktaydı. Halbuki bu rakam 2004 yılında yüzde 26'ya kadar ulaştı. Müslümanların medeni haklarının ihlal edilmesi ile ilgili 2004 yılındaki istatistiklerde görülen artış ise temelsiz ve sebepsiz tutuklamalar, sorgulamalar, hapse atılmalar, ev ve araba aramalar ve mallara el koyulması gibi olaylardan dolayıdır. Amerika Müslümanları 2003 yılında Amerikan polisinin şiddet içeren tepkisi, ayrımcılığı ve rahatsızlık oluşturan davranışlarından dolayı şikayette bulunmuşlardır. Bu gidişat daha sonraki yıllarda da devam etmiştir.

2012 yılında Amerika Federal Polisi, FBİ, kendi raporunda şöyle bir itirafta bulunmuştur:" Amerika Müslümanları haklarının sadece bir boyutu olan Medeni Hukuk ihlallerinin Müslümanlar aleyhindeki şiddet içeren girişimler, 2019 yılındaki 107 olaydan, 2010'da 160 kadar olaya yükselmiştir. Halbuki aynı dönemde Yahudilere karşı şiddet içeren girişimler yüzde 4 azalma göstermektedir. Halk raporları ve bağımsız kurumlarının raporlarına ve Amerikan polis ve emniyet teşkilatının her zamanki gerçekleri gizleme politikasına bakıldığı zaman  Amerika Müslümanlarına karşı gerçekleşen haksızlıkların ve hak ihlalleri istatistiklerinin resmi raporlarda bildirilen rakamdan çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.

Amerika Kriminoloji Organizasyonunun 20 eyalette ve New York kentinde yapılan araştırmalar ve sonuçları 2016 yılında Huffington Post Gazetesi tarafından yayımlanan rapora göre Müslümanlara karşı nefret duygusu 11 Ekim olayından sonra yüzde 89 artmıştır. Bu raporda 11 Eylül olayından sonra İslamofobinin artması, Amerika'nın Irak ve Afganistan'a saldırması, Avrupa ve Amerika'daki 2016 terör saldırıları ve IŞİD'in Suriye ve Irak'taki cinayetleri, Amerika Müslümanlarına yönelik nefretin artmasının en önemli sebepleri olarak nitelendirilmiştir. Bu raporun bir bölümünde şöyle yazılmıştır:" İslam dinini doğru dürüst tanımama ve barış yanlısı Müslümanlarla iletişim kurmama faktörlerinin yanı sıra, medyatik propaganda ve radikal bir kesimin girişimleri sonucunda Amerika toplumunda Müslümanlara yönelik kötümserlik, endişeli ve çarpık bir düşüncenin doğmasına neden olmuştur. "

Aynı hususta Amerikadaki en büyük İslami kuruluş, İslam ve Amerika İlişkileri Konseyi 2016'da yayımladığı bir bildiride şöyle bir açıklama yapmıştır:"2015 yılında Müslümanlara karşı işlenen cinayetler ve şiddet dolu davranışların çoğu, Donald Trump'ın seçim kampanyaları sırasında gerçekleşmiştir. "

Amerika Müslümanları Medeni Hukuku Grubu tarafından 2016 yılında yayımlanan başka bir rapora göre 2001 yılından itibaren Amerikan polisinin bu ülkedeki Müslüman azınlığa karşı sergilediği şiddet yüzde 121 kadar artmıştır.  Bu rapora göre, 11 Eylül olayı ve ayrıca Amerika'nın Afganistan ve Irak saldırısı, Amerikan polisinin Müslümanlara karşı şiddetinin artmasında etkili olmuştur.

Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre bu dönemde her 9 Müslümandan birisi için yargı sisteminde dosya oluşturulmuş ve Amerika Federal Polisi ve Devlet kurumları böylece terörizmle mücadele bahanesi ile Müslümanları aşağılamaya ve tehlikeli göstermeye çalışmıştır.

Amerika-İslam İlişkileri Konseyi Müslümanlar aleyhinde California, New York, Arizona, Virginia, Texas, Florida, Ohio, Maryland, New Jersey ve İllinois gibi eyaletlerde gerçekleşen şiddet dolu girişimlerin yüzde 80'inin, devlet kurumlarının İslam'ı kötü ve tehlikeli göstermeye çalışan planlarından doğduğunu ileri sürdü. Bu konsey Ağustos 2018'de Amerikan polisinin havaalanlarında Müslümanlara karşı şiddet dolu girişimlerini eleştirerek bu konuda bir şikayet hazırladığını duyurdu.

Amerikan polisinin Müslümanlara karşı ayrımcı ve şiddet dolu tavrının davam etmesi ve anti-İslami çevrelerin kinci ve geniş çaplı propagandaları, Amerika toplumundaki sağcı ve ırkçı radikal grupların Müslümanlara karşı şiddetli tepkilerini de tetiklemiştir. Bu durumun yanı sıra Müslümanların birçok sorundan ve ayrımcılıktan dolayı yaptıkları şikayetler de bir sonuca varmıyor. Bunun sebebi de Amerikan yargı organlarının suçlu polis memurlarının yargılanmasına izin vermemesidir.

Amerikan polisinin Müslümanlara karşı şiddetinin artması ve Amerika toplumundaki medeni hukuklarının ihlalinin bir başka nedeni de 11 Eylül olayından sonra Vatansever Yasası adlı Güvenlik Yasa Paketi'nin onaylanmasıdır. Bu yasa gereği Amerikan polisi ve yürütme organlarına özel yetkiler verildi.

Bir başka taraftan da IŞİD gibi terör gruplarının cinayetlerinden dolayı  İslamofobi ve Müslümanlara kötümserliğin artmasının yanı sıra Trump hükümetinin Müslümanların aleyhindeki göç kısıtlamaları, Müslümanlara yönelik şiddetin artmasına neden olmuştur.

Bu durumun vizyonuna baktığımızda işlerin Müslümanlar için daha kötüye gideceği açık bir şekilde söylenebilir. Uluslararası İnsan Haklarını İzleme Örgütü bu şiddetin gelecekte Amerika Müslümanları için büyük bir sorun teşkil edeceği konusunda uyarılar yapmaktadır..