Haziran 22, 2020 09:48 Europe/Istanbul

Geçen bölümde Amerika vatandaşlarının silah taşıma hakkının ve polis güçlerinin eğitilmesinin, bu şiddetin artmasındaki rolünü ele almıştık. Bugünkü bölümde ise Amerika Polisinin Sergilediği Şiddetin en önemli Etkenlerini konu edineceğiz.

Geçen bölümlerde İkinci Dünya Savaşından sonra Amerikan polisinin azınlıklara karşı şiddet dolu davranışının, ayrımcılıkları, etnik, dini, siyasi ve ayrıca sosyo-ekonomik eşitsizliklerin artması ile sistematik ve günden güne büyüyen bir şekilde şiddetlendiğine değindik. Bu gidişatın devamında Amerika toplumu  20’inci yüzyılın son yıllarından itibaren Amerika polisinin askerilerşmesi ile karşı karşıya kaldı.

1994 yılında çıkartılan karara göre Pentagon veya Amerika Savunma Bakanlığı, zırhlı araçlar ve silahlar gibi Amerikan Ordusunun ekstra teçhizatlarını Amerikan polisi hizmetine soktu. 11 Eylül 2001 olayından sonra iç güvenliğin sağlanması ve terörizm ile mücadele bahanesi ile özel eğitilmiş deneyimli  askerlerin Amerikan polisinde hizmete alınmaları da artmış oldu. Bundan sonra ise şiddet içermeyen suçlar ile mücadeledeki operasyonlarda bile daha fazla başarı oranı elde edilmek için SWAT adı ile de tanınan Polis Özel Harekat Timleri’nden yararlanıldı.

Amerika polisinin askerileştirilmesi, kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden oldu. Doğal olarak polis eğitimini görmeyen özel askeri kuvvetler, meskun mahal olayları ile de aşina olmamakla beraber protestocu ve özellikle de azınlıklara mensup kişilere karşı terör açısından bakıp daha şiddet sergiliyorlar.

Son yıllarda Amerika polisinin askerileştirilmesi doğrultusunda kimi Amerikalı yetkililer, Siyonist Rejimi örnek alarak Amerika polisinin eğitilmesine vurgu yapmışlardır. Bu hususta Siyonist Rejim İsrail eğiticileri ile bile ortak projeler uygulanmıştır.

Amerika Piyade Deniz Kuvvetleri emekli Albayı ve hali hazırda Amerika Ulusal Silah Derneği Başkanı Oliver North Siyonist Rejim İsrail gazetesi Times gazetesine 2015 yılında verdiği demeçte, açık bir şekilde Amerikan polisinin eğitiminde Siyonist Rejim askeri eğitimlerinin örnek alınmasını istemişti.

Tanınmış Amerikan uzmanı Godon Duff 14 Ağuston 2016 tarihinde VETERANS TODAY sitesinde yayımlanan  “Amerika Polis Teşkilatının İsrailize Edlimesi” başlıklı ifşa mahiyeti taşıyan makalesinde  bu konu ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunmuştu:” Tedrici bir şekilde Amerika polis teşkilatındaki memurlar, Amerika İçişleri Bakanlığı talimatı ile İsrailli eğitimciler tarafından eğitilmeye başlıyor. Sözde  Amerika polisi eğitiminin İsrail modeli üzerinden yapılmasını, zırhlı araçlar ve ağır silahlar kullanılması şeklinde rahatça görmek mümkün.  11 Eylül 2001 saldırılarından sonra G.W. Bush başkanlığı döneminde Amerika polis güçleri İsrailli eğitimciler tarafından eğitilmişti. Bu eğitim talimatı ise İsarilli-Amerikan vatandaşı olan Amerika İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff tarafından verilmişti.

Bu eğitimden güdülen hedefin sokaklardaki gösterileri kontrol etmek, terörizm ile mücadele ve istihbarat çalışmaları konusunda güçlerin daha hazır hale gelmesini sağlamak olarak bildirilmişti.

BBC haber sitesi 26 Mayıs 2015 tarihinde hali hazırda Güney Carolina Üniversitesi Hukuk Profesörü olan eski Amerikan polis memuru Seth Stoughton’un konuşmalarını yayımlayarak  Amerika polis güçlerinin eğitim yönteminin polis şiddetindeki rolünün yeni boyutlarını ortaya çıkardı. Stoughton Amerika polis memurlarının eğitimindeki en önemli ve en kilit ilkenin, polis memurunun olası tehdit veya saldırı karşısında beka ve yaşamda kalmasının öncelik taşıması olduğunu ifşa etti. Carolina Üniversitesi Hukuk profesörü Stoughton, savaşçı bir polisin eğitilmesinin siviller için bir tehdit olduğunu itiraf etti. Stoughton’un dediğine göre, Amerika polis güçleri 60 saat zorunlu eğitim döneminde ateşli silah ile çalışmayı ilk etapta öğrenip daha sonra özellikle de azınlıklara üye bireylerin her türlü beden hareketinin potansiyel bir tehdit olup ateşli silaha baş vurulması gerektiğini öğreniyorlar. İşte bu eğitimden dolayıdır ki Amerika polisi, başka dünya ülkelerine göre görevlerinde daha az zayiat verirler.

Sputnik haber ajansı, 19 Temmuz 2018’de “ Kamu Sağlığı” adlı Amerikan dergisinin raporundan naklen şöyle bir haber yayımladı:”Bir Amerikan vatandaşının bu ülke polisi tarafından öldürülme riski, Amerika adalet bakanlığının yayımladığı resmi verilere göre iki kat daha fazladır.

Bu rapora göre Cornell ve Washington Üniversiteleri Sosyologlar Grubu Araştırması sonuçlarına esasen Latin ve Siyahi erkekler beyaz erkeklere göre Amerikan polisi tarafından daha fazla öldürülme riski taşıyorlar. Böylece Siyahilerin Amerikan polisi tarafından öldürülme riski, her yüz kişiden 1.9 ile 2.4  kişi arasıdır. Ancak bu risk Latinler konusunda her yüz kişiden 0.8 ila 1.2 kişi arasındadır. Beyaz erkekler için ise bu risk, 0.6 ila 0.7 kişi arasındadır.

Bu sonuçlara göre daha yalın bir dille söylemek gerekiyorsa, ortalama, siyahi erkeklerin Amerika polisi tarafından öldürülme riskinin beyazların üç katı kadar olduğunu göstermektedir. Latin erkekler ise beyazlara göre yüzde 40’lık bir oranda Amerika polisi tarafından öldürülme riskine daha fazla maruz kalmaktadır.

Eski Amerika Başkanı Barack Obama 9 Temmuz 2016’da Afrika kökenli Amerikalıların polis güçleri tarafından öldürülmesinin ardından tepki göstererek şöyle bir açıklama yaptı:” Birçok kez böylesi trajedilere şahitlik ettik. Geçen yıl yani 2015 yılında Amerikan polisi tarafından öldürülen Afrika kökenli Amerikalıların sayısı Beyaz Amerikanların iki katıdır. Böyle olaylar ile karşı karşıya kaldığımız zaman, vatandaşların çoğu derilerinin renkllerinden dolayı eşit ve adil bir muamele görmedikleri hissine kapılırlar. “

Tabii Amerika’da etnik eğilimlerin ve uygun olmayan eğitimlerin yanı sıra, ateşli silah kullanımı alışkanlığı ve ayrıca silah taşıma ve saklama serbestliği yasası da Amerikan polisi şiddetinin artmasında önemli bir rol oynamaktadır. Amerika toplumundaki silah kullanma kültürü, polisin şiddetinin artmasına yol açmasının yanı sıra, Amerika vatandaşları arasındaki ölümcül çatışmaların da alevlenmesine neden olmuştur.

Amerika Doktorlar Derneği Başkanı Dr. Steven J. Stack’in Mayıs 2016’daki yayımladığı bildiriye göre, her yıl 30 bin kadın, erkek ve çocuk Amerika’da okul, sinema ve tiyatro salonları, idareler, iş yerleri, dini mekanlar ve hatta canlı televizyon yayınlarında silahla öldürülüyor. Böyle şiddet dolu davranışların Amerika toplumundaki boyutlarını ve sonuçlarını incelemek için zaten başlı başına ayrı bir medya organına ihtiyaç duyulmaktadır.

Ele aldığımız bu konuyu toparlamak gerekirse özet olarak şöyle bir değerlendirme yapabiliriz: Amerika’daki tarihi etnik ayrımcılığın kabarık dosyası ve modern şekilleri, suçlu polislerin cezalandırılması konusundaki şeffaf ve güncel kanunların olmaması, azınlıklara karşı çeşitli ayrımcılık türlerinin sürdürülmesi, yargı sisteminin suçlu polisleri desteklemesi, ateşli silah taşıma ve alma hakkı, polis memurlarının yanlış şekilde eğitilmesi, ordu teçhizatının polis teşkilatında kullanılması ile bu organın askerileştirilmesi gibi sebepleri Amerikan polisinin vatandaşlara özellikle de azınlıklara mensup Amerikalılara karşı sergilediği şiddetin başlıca nedenleri olarak sıralayabiliriz.

Bu arada düşünülmesi gereken nokta ise Amerikan polisinin şiddet dolu davranışlarının bu ülke medyasındaki ters olarak gösterilmeye çalışılmasıdır. Bu doğrultuda Amerikan polisi, Hollywood filmlerinde, şiddet uygulayıcısı değil vatandaşlık hakları hamisi olan yasanın gerçek uygulayıcısı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.

Bu hususta İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei’nin 25 Kasım 2015 Gönüllü seferberler gününde, Gönüllü Seferberler Komutanlarını kabulündeki konuşmalarına değinmek yerinde olacaktır:” ...Hollywood filmlerinde Amerikan polisi birini yakalamak istediği ilk andan itibaren “ dikkatli ol. Söylediğin her şey mahkemede senin aleyhine olabilir” diye uyarıda bulunur. Acaba Amerikan polisi bu kadar mı kibar birisi? Gerçekten böyle mi? Tabii bu Hollywood filmlerinde geçerli. Amerika polisi birine kelepçe vurur vurmaz onu dövmeye başlar hatta ateş edip onu öldürür. Elinde oyuncak bir silah bulunduran birine oracıkta ateş edip öldürür. Amerika polisi işte böyledir . Amerika filmleri ise yalan dolanla süslenerek, mahkemeyi, hükümet yapısını, polisi vb. hep süsleyip güzel göstermeye çalışıyor. “