Haziran 22, 2020 09:37 Europe/Istanbul

Bugünkü bölümde Silah Taşıma Serbestliği ve Amerikan Polisi Eğitim Sisteminin Polisin Şiddetindeki Etkisini konu edeceğiz.

Silah kelimesi Amerikan halkının zihninde kalıcı bir yere sahiptir. Silah taşıma Amerika'nın kültürü ile yoğrulmuş ve Amerika tarihi ile de iç içe anılmaktadır. Yeni kurulan Amerika toplumunun ilk kurulma tarihlerinde şiddetli bir güvensiz ortam yaşanmaktaydı. İç savaşlar ve Amerika'nın bağımsızlığının tehlikeye düşmesi gibi sosyal ve siyasi olaylar ve tabii Afrika’dan Amerika’ya zorla köle olarak getirtilen siyahilere karşı sistematik ve geniş çaplı ayrımcılıkların olduğu bir dönemde, silaha sahip olmak kaçınılmaz bir gerçek olmuştur. Gerçekte istikrarsızlık ve gerilim ve ayrımcılıktan doğan korku ve panik, Amerika’da silah taşımayı zaruri bir girişim kılıyordu.

Arsa sahipleri ve ağaların tarım arazilerini savunması için vahşi çatışmalara girerek bunların kabadayılar tarafından talan edilmemesi için silah taşımak kaçınılmaz bir önlem olarak sayılırdı. Aslında silah taşımak Amerikalıların bekası için bir şart haline gelmişti. Günümüzde ise bu macera dolu geçmişin yanı sıra silah kültürünü canlı tutan başka sebepler de vardır. Bunun en önemlisi ise güvensizlik duyma ve toplumsal tecrittir.

Kişisel güvenliği tehdit eden açık ve gizli tehditler gibi sebepler, otomatik silahlara olan talebin de artmasına yol açıyor. Bu talep artışı ile beraber silah üreticileri de daha fazla silah üretmek sureti ile günden güne artan çıkarlar elde ediyorlar.

2017 yılında Cenevre kentinde Küçük Silahlar adı ile yapılan uluslararası bir araştırmanın sonuçlarına göre dünyada 1 milyarı aşan ateşli silah vardır. Bunların yüzde 85’i sivillerin elinde olup gerisi de ordu ve askeri güçler envanterindedir. Bu rakamdan, Amerika vatandaşları elinde bulunan oran ise 270 milyon silahtır. Böylece her 100 Amerikalı’ya 120 silah düşmektedir.

Bu araştırmada katkısı bulunan Aeron Curp şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur:” Dünyadaki siviller arasında silah sahibi olmanın oranını arttıran en büyük neden, sivillerin Amerika’daki silah taşıma oranının artmasıdır. Amerika vatandaşları her yıl 14 milyon ithal edilmiş silah satın alıyorlar. “

Amerika’daki şiddet içeren suçların rakamının yüksek olmasının nedenlerinin en önemlilerinden biri de, silah taşıma hakkı ve özellikle de eğitim görmemiş insanların silah taşımasıdır.  Ateşli silahların geniş çaplı kullanımı ve şiddet içeren suçların yayılması, Amerika’da vatandaşların kişisel ve toplumsal güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Böylece insanların en temel haklarından olan güvenliğe sahip olma hakkı her daim ihlal edilmektedir.

Amerika’nın Anomalileri Denetleme ve Önleme Merkezi(Centers for Disease Control and Prevention)’nin 2016 raporuna göre yıllık 30 bin Amerika vatandaşı ateşli silahlar ile öldürülüyor ve 700 kişiyi aşkın bir sayı da tesadüf eseri silahın bakımını veya şarjörünü yerleştirirken canını kaybediyor.

Amerika Anayasasının ikinci düzenlemesinde de vatandaşların silaha sahip olma ve taşıma hakkına vurgu yapılmıştır. 15 Aralık 1791’de yapılan bu düzenleme, Amerika Hukuk Anlaşması çerçevesinde onaylanan bir düzenleme idi. Bu kanunun düzenlemesinde ise şöyle yazılmıştır:”Ülkenin güvenliğinin sağlanması için halktan oluşan düzenli çalışan militan bir güç ve insanların silah sahibi olma ve taşıma hakkı saklıdır. “

Amerika hükümetlerinin ateşli silah alışverişindeki serbestliği tercih etmek gibi yanlış politikaları bu ülkenin polis güçlerinin zanlılar, şüpheliler ve suçlulara karşı daha şiddetli ve daha hasmane tepkileri göstermelerine neden olmuştur.

Silah taşıma serbestliği, Amerika polis memurlarını çok korkak ve şüpheci yetiştirmiştir. Böylece en ufak yanlış hareket özellikle de etnik azınlıklar bireylerinin gösterdikleri en ufak tepkiler bile Amerika polis güçlerinin şüphesinin uyanmasına ve tehdit olarak saymasına yol açmıştır.

Beyaz polis memurlarının çağunluğu, silah taşıma serbestliğinden dolay cinayetkar olma ihtimali yüksek olan etnik azınlık bireylerini daha da tehlikeli bir toplum üyesi sayarak, düşünüp tartmadan kurşunları ile hedef almasına neden olmuştur.

Amerika polisi elektroşok gibi araçları mantıksız bir şekilde kullanarak özellikle de Amerika’daki etnik azınlık gruplarına mensup kişileri en ufak bahane ile zanlı gözü ile bakıp silaha hedef alırlar. Bu da Amerika vatandaşlarının paniklemesine sebep olmuştur. Amerika polisinin şiddeti, bilhassa da üç eyalette daha kapsamlı ve şiddetlidir. Bu eyaletler, New York, İllinois ve California eyaletleridir. Bu eyaletlerdeki nüfus yoğunluğundan dolayı polis şiddeti ve faaliyetleri de daha yoğun bir şekilde görülmektedir. Amerika polisinin şiddeti yüzünden Uluslararası Şiddetsizlik Günü olan 2 Ekim tarihinde Amerika vatandaşları bu ülke polisine karşı protesto gösterileri düzenleyip mevcut durumun düzenlenmesini ve Amerika polisinin vatandaşlara karşı yeni bir yaklaşım içerisine girmesini istiyorlar.

Amerikalı sosyolog Kobler’e göre Amerika polis şiddeti sorununun kökleri hukuki ve her eyaletteki farklı kanuni yapısından ziyade Amerika yürütme organlarına yetersiz derecede denetleme yapılmasıdır. Bu mesele, Amerika polisinin ülke kamuoyu nezdinde tarafsız bir kurum olarak kabul edilmesini zor duruma sokuyor.

Amerika gazetelerinden Washington Post Gazetesi ise Kato Araştırma Enstitüsü’nin Ceza Hakemliği Proje Müdürü Tim Lynch’ten naklettiği bir rapora göre  şöyle bir yazı yayımladı:” Amerika polisinin modern teçhizatlar ile kuşanması, polisin bu teçhizatları nasıl kullanmasına yönelik hiçbir denetim olmadığı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bunun yanı sıra bu silahları kuşanan memurlar ile ilgili de detaylı bilgi mevcut değildir. “

Washington Post’un bu yazısında, Amerika polis eğitimi merkezlerinde her türlü şüpheli harekete karşı polis şiddetinin yaygınlaştırılmaya çalışıldığı da yazılmaktadır.

Lynch’e göre polis güçleri arasında kuşkulu girişimin ve bu girişime karşı mantıklı tepkinin nasıl sergileneceğine dair bir tanım yapılmamıştır. Tabii olarak bu belirsizlik neticesinde polis kendi bakış açısından kime kuşkulanırsa, ona karşı şiddet içeren ve en sert şekilde tepki gösterir.

Kato Araştırma Merkezinin Cezai Hakemlik Proje Müdürü Lynch, raporunun devamında Amerika polisinin zırhlı araçlar kullanmasını ve bu denli tehlikeli askeri teçhizat kuşanmasını sorgulayarak, Amerika kent konseyleri üyelerinin bu teçhizatı kuşanan polis güçlerinin bir trajediye yol açtığı zaman bu olayın ne kadar tehlikeli olduğunun farkına varacağına vurgu yapmıştır. Tim Lynch sözlerine şunları da ekliyor:” Amerika polis güçleri günden güne artan bir şekilde Amerika Ordusuna bağlı kişilerce eğitiliyorlar. Bu konu ise çok acı verici ve kaygı yaratıcıdır. Çünkü Ordu ve Polis güçleri görev bakımından apayrı güçleridir.   

Polis şiddetine karşı sokak protestolarında bulunan Amerika siyahileri ve bu ülkede bulunan başka azınlık grupları ve hatta birçok beyazın da isteği, Amerika polisinin imkan olduğu kadar fiziki şiddete başvurmamasıdır. Radikal kaba polislerin suçlarına ciddi bir şekilde bakılıp onların yargılanması ve mahkum edilmesi de Amerika polisi şiddetine karşı protesto gösterileri yapanların asıl isteklerinden biridir.

Amerika Polisi Özel Timlerinin beyazların yaşamadığı mahallelere baskın yapması özellikle de SWAT timlerinin, ayaklanmalar bahanesi ile evlere girmesi, Amerika vatandaşlarının beklentilerini aşmış durumdadır.

Bu özel timler meskun mahallelere yaptığı baskınlarda el bombası ve sis bombaları kullanıyor. Bu kontrolsüz güç kullanımı ise üzüntü verici sonuçlar doğurmaktadır. Örneğin Mayıs 2014 tarihinde Georgia polis memurları uyuşturucu kaçakçısı takibi bahanesi ile hiçbir uyarıda bulunmadan bir el bombasını bir evin penceresinden içeri atması sonuncunda yatağında olan bir bebek ciddi bir şekilde yaralanıp komaya girdi. Bu olayda Amerikan polis güçleri bebeğin annesine onun yaralarına bile bakmasına müsaade etmeyip eli kolu bağlı bir şekilde evin dışına çıkarttı. Kamuoyunun baskılarına rağmen Amerikan polisi bu hususta özür bile dilemedi.