Temmuz 04, 2020 13:08 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen sohbetimizde havzalar arası transfer (Inter-basin transfer) aslında insanoğlu tarafından inşa edilen ve suyu, verimli bir bölgeden daha az suyu olan bölgeye transfer eden projeden söz ettik. Fakat çeşitli ülkelerde bu alandaki tecrübeler, dünyanın bir çok farklı bölgesinde gerçekleşen bu projenin başarılı olmadığını gösterdi.

Bugün aynı projenin İran’daki uygulanmasını ele almak istiyoruz.

İran’da boru ile su transferi her zaman ciddi muhalifleri ve destekçileri olmuştur. Bu programda konu ile ilgili 2 örneğe değineceğiz.

İran’ın güney doğusunda Sistan ve Belucistan bir zamanlar yemyeşil ovaları, çeşitli kuşlar, vahşi hayvanlara sahip bir bölge olarak ülkenin güney doğu halkının gıda ihtiyaçlarını karşılayan bir bölge idi, üstelik insanları, ülkenin diğer bölgelerine göç etmek zorunda kalmaz ve hatta diğer bölgelerden buralara bir çok göçmeni kabul eden bir bölge idi. Fakat uzun yıllardan beri bölgenin halkı ve özellikle çiftçiler ardı ardına yaşanan kuraklık ve ilgili sorunları ile mücadele ediyorlar. bu konu bir çok insanın diğer bölgelere göç etmesine de sebep olmuştur.

Bölgenin 46 bin hektarlık tarım arazilerine su taşıma boru hatları projesi birkaç yıl önce onaylandı ve inşaatına başlandı. Bu su taşıma projesi Siatan ve Belucistan’ın kuzeyinde yaşanan kuraklıktan dolayı sorunları bir nebze yok ederek tarıma canlılık kazandırdı. İmran bölgesinde döşenen ana borulardan alınan tali boru hatları ile tarım arazilerinin ihtiyacı olan su temin edildi. Projeye göre arsalarda döşenen ana ve yarı ana boru hatları, yaklaşık 20 hektar tarım arazinin parçalarını sulayabilecek şekilde döşenmiştir.

Fakat boru hatları ile su transferi gerçekleştirecek bir diğer proje ise Hazar Denizi’nden Semnan iline döşenecek su boru hattıdır. Bu proje Siatan ve Belucistan projesine rağmen çevre dostlarının büyük tepkisi ile karşılaştı. Çevreciler söz konusu projenin İran’ın kuzeyindeki ekosisteme telafi edilemeyecek zararlar vereceği kanaatindeler.

Projeye karşı olanlar su transfer projesinin, Hazar Denizi’nde su basıncının değişmesi ve tuz oranının artması nedeni ile ekosistem dengesinin bozulması sonucu Hazar Denizi ve Mazenderan iline facia boyutunda zararlar vereceği uyarısında bulunuyorlar.

Orman ve Çayırlar Bilimsel Araştırma Enstitüsü üyesi Muhammed Derviş projeye muhalefetini şöyle savunuyor:

Hazar Denizi suyunun Semnan iline transfer projesinde halkın yaşam kalitesini düşürmek için milyarlarca para harcıyoruz. Ayrıca su boru hattı yolunda yüz binlerce hektar tarım arazinin işlevini değiştirirken Hirkani ormanlarını tahrip ediyoruz. Buna rağmen çevre örgütü ormanlara zarar verilmeyeceğini savunuyor.

55 bin km kare yani İran yüz ölçümünün %7’si kadar olan Hirkani ormanları dünyanın en değerli ormanlarından biri olarak doğa müzesi sayılıyor. 25 ila 50 milyon yıllık geçmişi olan Hirkani ormanları 5 temmuz 2019 tarihinde İran’ın 24. Tarihi ve doğal mirası olarak UNESCO tarafından kayda alındı.

Çevre dostlarının söz konusu projeye muhalefetlerinin bir diğer sebebi ise Hirkani ormanlarının bazı bölgelerine ciddi zararlar verilmesi ve hatta kuruması, Hazar Denizi’nde kirlilik oranının artması, balıkçılığın tehlikeye girmesi, arazi hazırlığının yok sayılması ve genelde diğer su transferi projelerinin de görülen  boru hatları başına ve sonunda nüfus oranının tehlikeli sonuçlarıdır.

Tabi ki projeyi eleştirenlerin yanısıra destekçileri de vardır. Onlar projenin çevreye zarar vermeyeceğini savunurken Semnan ilinin de suya ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar. Tabi ki Semnan ili son yıllarda yüksek derecede kuraklık ve sonuçları ile mücadele ederken tarım ile uğraşan bir çok köy ahalisi bölgeden göç etmek zorunda kalmışlardır.

Su kaynaklarının kapsamlı yönetimin boyutlarından bir diğeri, yer altı ve yer üstü suların entegre kullanılmasıdır. Bu yöntemin yararlarından baraj inşaatı ve yer üstü sular için fazla yatırımların önlenmesi ayrıca yüksek performanslı kapasite ile su transfer sisteminin gerçekleşmesidir. Yer altı sulara fazlasıyla yüklenmemek ve çöl bölgelerinde mevcut olan su kaynaklarını kullanmak ise bu yöntemin diğer olumlu yönleridir. Bu sistemde yer üstü ve altı su kaynaklarının hidrolik bağlantısı, yüzeysel akışların denklemlerine göre incelenir.

Bu proje yüzeysel suların kullanılmasına kıyasla kendine has özellikleri ve avantajları vardır. Su kalitesinin yüksek olması, az oranda arıtmaya ihtiyaç duyulması, kuraklıktan daha az etkilenmesi, başlangıçta daha az yatırım gerektirmesi ve kısıtlı projeler ve planlara ihtiyaç duyulması bu cümledendir.

Bunlara ilaveten bu yöntemin geliştirilmesi, toplu eylemler gerektirmez ve yüzeysel suların tüketim ile orantılı olmadığı zaman, pompalamakla yer altı suların kullanılması, gereken yönetim ve kontrol ile, arza orantılı olarak gerçekleşir. Bu yüzden yer altı su kaynakları bir çok kurak ve yarı kurak bölgede su temini için hayati bir kaynak olarak gündemde ve doğru şekilde de kullanılabilir.

Şimdi su taşıma projeleri ile tanışmanız için biraz daha bilgi vererek açıklamada bulunuyoruz. Fakat önce “akifer”  (aquifer) ile tanışmalıyız.

Akifer ekonomik olarak önemli miktarda suyu depolayabilen, yüksek geçirgenliğe  ve yeterince hızlı taşıyabilen (iletken) geçirimli jeolojik birimlerdir. Akiferler, yer altı sularını tutması ve çekilebilmesi için, yüksek gözeneklilik ve geçirgenliğe sahip olmalıdır. Pekişmemiş kumlar ve çakıllar, kum taşları, konglomeralar, kireç taşları, dolomitler, bazalt akıntıları, çatlaklı plütonik ve metamorfik kayaçlar akifer olarak nitelendirilen kayaçlardır.

Su, akiferde açılan kuyu ile pompalanarak çıkartılır, alınan su miktarı ise yağışların akifer taşlarına nüfuzu ile karşılanır. Tabi ki tüm akiferlere eklenen su miktarı aynı değil ve bu mesele su istihracında dikkate alınmalıdır. Aslıdna hızlı pompaj ise bizzat kuyu değil, aynı akiferden beslenen komşu kuyuların da  kurumasına sebep olabilir. Her alanda akiferler diğer akiferlerden ayrıdır fakat bir akiferin sınırı, diğer akiferlere doğru yönlenebilir, öyle ki bir akifer diğer akifer sistemin bir parçası olabilir.

Formasyon çatlakları ve diğer çatlaklarda biriken sular, çatlakların birbirine bağlı olması ve bölge topoğrafi  özelliklerine bağlı olarak bir yer altı su havzası oluştururken aynı zamanda akması durumunda yer yüzüne çıkarak ırmak oluştururlar.

Buna ilaveten sert akiferlerde açılan kuyularla mevcut sulardan yararlanılabilir. Sert akiferlerin en uygunu ise Kalkerli oluşumlarda ve çatlaklar arasında homojen ve tamamen geniş bir çapta ve birbirine bağlı olarak oluşurlar. Bu akiferler iyi kapasiteye sahip nehirler mevcuttur.

Son on yıllarda insani ve tarım için yeraltı suların kullanılması dünyanın büyük bir kesiminde yer altı suların düzeyini önemli orana düşürmüştür, öle ki bu mesele küresel bir soruna dönüşmüştür. Yeraltı su düzeyinin düşmesi ve yer altı su havzalarının boşalması sonuçları, örneğin su istihraç masraflarının artması, toprak çökmesi ve Amerika, İtalya, Japonya, İngiltere, Çin, Tayland, Tayvan ve Meksika gibi ülkelerde su kalitesinin düşmesi şeklinde görülüyor.

Yüzeysel su kaynaklarına kıyasla, yer altı suların kontrolsüzce kullanılması ve pompalanması sonuçları zaman aşımı ile yavaş yavaş kendini göstermektedir. Söz konusu kaynaklardan düşük doruluk paya sahip tahminlerin yapılması ve söz konusu kaynakların durumunun tam olarak bilinmemesi ayrıca durumlarının değişmesi kolaylıkla gözlemlenemez ve belgelenemez.

Ayrıca statik veya durgun yer altı su kaynaklardan fazlasıyla su istihracı, kuyulardaki su seviyesin değişmesi ve yer altı su kaynaklarında depolanan su hacminin değişmesi arasındaki orantı, yüzeydeki sulara göre daha da karmaşıktır. Bu yüzden bu sürecin gözlemlenmesi çok daha zordur. Bu kaynakların ihya edilme süreci yüzeysel sulara kıyasla daha yavaştır.

Bu yüzden su kaynaklarını koruma ve kalıcılığını sağlamak, söz konusu kaynakları daha iyi tanımak, potansiyel tehditleri ve mücadele yollarını bilmek ise inkar edilmeyen zaruretlerdir. Bu yüzden yer altı su kaynaklarının özellikleri, yenilenebilen yer altı su kaynakları ve su sirkülasyonun, tüm yer altı su kaynaklarına göre oranının belirlenmesine büyük önem taşıyor.

Aslında çevre uzmanları yer altı su kullanım planlanmasında ve öneminin açıklanmasında, kullanma oranı ve geride kalan kaynakların nitelik ve niceliği üzerindeki etkisine odaklanmaları gerekir. Bu konu insanın özellikle kuru ve yarı kurak bölgelerde yaşamının sürmesinde belirleyici ve temel rol ifa ediyor.