Temmuz 31, 2020 19:37 Europe/Istanbul

Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden ismi şeriflerden bu hafta, izzet ve şeref veren, ağırlayan  anlamına gelen اَلْمُعِزُّ  el-Mu’izz ve zillete düşüren, hor ve hakîr eden اَلْمُذِلُّ  el-Müzill ismi şeriflerini ele alacağız. 

Hatırlanacağı üzere geçen bölümlerde de belirttiğimiz gibi Esma-ül Hüsnâ’lardan bazıları bir birine tamamen ters anlamda özellikler taşırlar. Örneğin (alçaltan) Hâfıd ve (yükselten) Râfi ismi şerifler görünüşte birbirine karşı göründükleri için mütekabil isimlerdir, üstelik Hâfıd celaliye ve Râfi ise cemaliye isimlerindendirler. Yine önceki sohbetlerimizden hatırlayacağınız gibi celaliye isimleri kahır, galebe ve sulta anlamında ve cemaliye isimleri ise yüce Allah’ın rahmet, lütuf ve yüceliğinin dalgalandığı isimler olarak insanı kendine cezbederek ünsiyet, aşk ve sevgi oluşturuyor.
Bu hafta da mütekabil isimlerden Mu'izz ve Müzill ismi şeriflere kısaca değineceğiz. 
Mu'izz ismi şerif izzet veren, nusret kazandıran ve yardım eden, Müzill ise zillet veren, zelil eden ve alçaltandır. Mu'izz olan yüce Allah O’na boyun eğen ve emirlerine tabi olanları, görünüşte yoksul ve fakir olsalar bile izzet ve yücelik kazandırır. İnsanın izzet kazanması yüce Allah’ın emirleri ve nehiylerine itaat etmekten geçer. Başka bir ifade ile insan Allah’a dayandığı ve Allah’tan başkasından uzak durduğu kadar izzet kazanır; zira izzet yüce Allah’a hastır. 
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim’in Nisa suresinin 139. Ayetinde şöyle buyuruyor:
اَلَّذ۪ینَ یَتَّخِذُونَ الْکَافِر۪ینَ اَوْلِیَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ینَۜ اَیَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَاِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪یعاًۜ
Onlar, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah'a aittir.
Bu yüzden Allah’ı Mu'izz tanıyıp O’na tevessül ederse gözü önündeki her şeyin Allah’ın bir cilvesi olarak görünür, akıl ve düşüncesi Allah’tan başkasından uzaklaşarak kesilir. 
Aslında yüce Allah, daha fazla anlama seviyesine ulaşması için böyle bir insanın gözleri önündeki perdeyi kaldırıyor. İşte bu yüksek anlayış seviyesi ise insanı kemalin zirvesine taşır, nitekim Fecr suresinin 27 ve 28. Ayetlerinde şöyle buyuruyor:
یا أَیَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ / اِرْجِعِی إِلى رَبِّکِ راضِیَةً مَرْضِیَّةً
(Allah, şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
İmam Hasan Mucteba -as- şöyle buyuruyor: Ne zaman akraba ve güç olmaksızın izzet ve yücelik istersen Allah’a boyun eğmemek zilletinden Allah’a itaat etmeye geç.
Cenab-ı Hak Al-ı İmran suresinin 26. Aeytinde Mu'izz ve Müzill ismi şerifleri birlikte kullanarak şöyle buyuruyor:
قُلِ اللّهُمَّ مالِکَ الْمُلْکِ تُؤْتِی الْمُلْکَ مَنْ تَشاءُ وَ تَنْزِعُ الْمُلْکَ مِمَّنْ تَشاءُ وَ تُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِیَدِکَ الْخَیْرُ إِنَّکَ عَلَىَ کُلِّ شَیْءٍ قَدِیرٌ
De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin."
Söz konusu ayet, izzet verenin sadece ve sadece yüce Allah olduğunu ve zillet verenin de sadece cenab-ı Hak olduğunu açıkça belirtiyor.
Yüce Allah kendisinin emirlerine uyanı, günahtan uzak duranı izzet sahibi yapar. Her itaatle birlikte bir izzetin varlığı ve her günah ile birlikte zillet ve aşağılığın olması genel bir kuraldır. Hiç kimse yüce Allah’a isyan ve itaatsizlikle  izzet sahibi olamaz. Zira Allah Teâlâ izzetin kendisine itaat etmekle bağlantılı olduğunu belirtiyor. 
Cenab-ı Hak aynı zamanda günah ve zilletin de birbirine bağlı olduğunu belirtiyor, zira günah kul ve Allah’ı arasındaki karanlık perdesidir. Bu yüzden gerçek izzet ve yüceliği isteyen ise onu Allah’a kulluk ve itaat etme yolunda araması gerekir. Nitekim Emirülmüminn hz. Ali -as- şöyle buyuruyor: Allah’a itaat eden izzet bulur ve güçlenir.
Buna karşı Müzill olan Allah Teâlâ kendi marifetinden düşmanlarını mahrum bıraktığı için onları zelil etmiştir. Aslında yüce Allah bir kulunu zelil etmek istediğinde onu nefsani istekler ve şehvetleri ile baş başa bırakır ve kendisi ile kulunun arasını açar. Nitekim İsrailoğullarını, kendilerine bağışladığı onca nimete rağmen nankörlük edip buzağıya tapınca yüce Allah da onların büyük günahına karşılık büyük bir azap göndererek onlara ilahi öfkeyi görmeleri ve bu dünyada zilleti tatmalarını sağladı. Bu konuda Bakara suresinin 61. Ayetinde şöyle okuyoruz:
 ضُرِبَتْ عَلَیْهِمُ الذِّلَّةُ وَ الْمَسْکَنَةُ
Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar
Mu'izz ism-i şeriften yararlanmak isteyen kimse, izzet ve yüceliği asıl kaynağından yani yüce Allah’tan aramalı ve ilahi izzete ulaşmanın en iyi yolu ise ilahi emirlere uymak ve günahlardan uzaklaşmaktır. Cenab-i Hak Fatır suresinin 10. Ayetinde şöyle buyuruyor:
مَن کَانَ یُرِیدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِیعًا
Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir.
Yüce Allah böyle bir izzet ve kerameti ancak O’nu sevenlere verir ve onları şerif ve saygın kılar. 
Nitekim İmam Hüseyin -as- da Emevilerin ordusu karşısında yenilgiye uğradı; faka Allah için kıyam ettiği ve her şeyini Allah yolunda kurban ettiği için yüce Allah da, o hazrete günümüze kadar sadece Müslümanlar arasında değil tüm dünya çapında ve tüm asırlarda büyük bir izzet ve ilahi yüceliği verdi.
Öyle ise eğer izzet ve büyüklük Allah’tan başkasından talep edilirse sırf yalan ve göstermelik bir izzet olacaktır ve hz. Ali’nin -as- buyurduğu gibi ancak insanı helake sürükler. 
مَن اِعتَزَّ بِغَیرالله اَهلَکَهُ العِز
Allah’tan başkasından izzet talep eden kimsenin izzeti onu helak eder.
Tarih boyunca bir çok şair, yazar ve sanatçı tüm yeteneklerini krallara övgüler yağdırmak ve onlara yaranmak için kullandılar; fakat krallar da onlara akla hayale gelmeyen kötülükler yaptılar. Örneğin aslen Arap olan Ebu Müslüm Horasan’da yaptığı kıyam nedeni ile Ebu Müslüm Horasani olarak tanındı, Abbasi halifelere bir çok hizmette bulundu fakat sonunda halifeler de onu zilletle öldürdüler. 
Muhyiddin Erabi kaleme aldığı Keşf-ul mani en sırr-ı esma-ullah el-Hasani kitabına bu konuda şöyle yazıyor: Allah’ın nurlu isimlerinin ışığında olmayan izzet, tıpkı iftihar eden nadan sultanlar, krallar, emirler ve hükümranların izzeti gibi gerçek değil, bunlar halk ve hatta kendileri nezdinde en alçaklardır. 
Lokman hekim izzete kavuşmak için bir başka yol öneriyor ve kendi evladını yetiştirmek için onu dünya ve Allah’tan başkasından kesmeyi önererek şöyle diyor: Oğlum … eğer bu dünyanın tüm izzetine sahip olmak istiyorsan halkın elinde olandan umut kes zira peygamberler tamahlarını kesmeleri nedeni ile gördüğün konuma gelmişlerdir. 
Bu yüzden yüce Allah’ın Mu'izz ism-i şerifine ulaşmanın yollarından biri kanaat etmektir. 
Kanaat etmek müminlerin özelliği ve faziletli insanların imtiyazlarından biridir. Kendini yetiştiren insanlar kanaat ruhuna sahip izzetli insanlardır; bu yüce güdülenme ile asla başkalarının malına göz dikmiyor ve mal ve makam kazanmak için kendi yüce şahsiyetini alçaltmaz. 
Değeri dinleyiciler bugün de bizlere ayrılan sürenin sonuna geldik. Ehlibeyt imamlarının 4'üncüsü İmam Seccad’ın -as- Arife duasını ile sizlerle gelecek haftaya kadar vedalaşıyoruz.
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ و ذَلِّلْنی بَینَ یَدَیکَ، و أعِزَّنی عِندَ خَلقِکَ، و ضَعْنی إذا خَلَوتُ بِکَ، وَ ارفَعْنی بَینَ عِبادِکَ، و أغنِنی عَمَّن هُوَ غَنِیٌّ عَنّی، و زِدْنی إلَیکَ فاقَةً و فَقرا
Allah’ım, selamın Muhammed ve ehlibeyti üzerine olsun, beni kendi nezdinde alçalt ve mahluklarının nezdinde aziz et; beni kendinle halvette alçalt ve kullarının arasında yücelt, ve bana ihtiyacı olmayana muhtaç etme ve benim sana ihtiyacım ve yoksulluğumu arttır./012