Ağustos 13, 2020 18:54 Europe/Istanbul

Bilindiği üzere Esma-ül Hüsnâ, yüce Allah’ı tanımak için en iyi yoldur. Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden Esma-ül Hüsnâ’dan  bugün kısaca, Bütün büyüklüklerin sâhibi, pek yüce, zatının ve sıfatlarının mâhiyeti anlaşılamayacak kadar ulvî anlamında olan  اَلْعَظ۪یمُ el-Azîm ism-i şerifi hakkında konuşacağız.

Daha önce de belirttiğimiz üzere insana kulluk yolunda yol gösteren ve Allah’a yakınlaştıran en uygun yol, Esma-ül Hüsnâ’yı kavrayarak tanımaktır. İnsan Esma-ül Hüsnâ’yı doğru kavrayarak, azamet, büyüklük, mutlak hakimiyet, yücelik, hidayet, şifa, zarar, kâr, bağışlama, rahmet, kahır, rızık, yaratma ve mülkiyetin sadece ve sadece yüce Allah’a has olduğunu anlar. Bu konuyu anlamak ise insanda bir nevi huşu ve secdeye kapılma isteği oluşturuyor ve insanın kibir ve gurura kapılmasını engelliyor.

İnsan her ne kadar dindar olursa bir o kadar yüce Allah’ın ism-i şerifleri ve özelliklerinden yararlanır. İnsan’da huşu ve tevazu oluşturan Esma-ül Hüsnâ’dan biri, اَلْعَظ۪یمُ el-Azîm ism-i şerifidir.

Ehlibeyt’in 8. İmam’ı hz. Rıza -as- bu ism-i şerifi Allah’ın ilk ismi sayarak şöyle buyurmuştur: Yüce Allah kendine isim seçmiştir ki O’nu bu isimle çağırsınlar ve eğer Allah bu isimle çağrılmazsa, tanınmayacaktır. Öyle ise kendine seçtiği ilk isim “El-Âlâ el-Azîm”dir. Zira O her şeyden üstündür. Varlık alemi azametli, muazzamdır, öyle ise içindeki her şey "Azîm"dır.

"Azîm” büyük ve görkemli anlamındadır ve hem insanlar ve hem hissedilen eşyalar ve hem manevi konularda bir şeyi büyük ve yüce saymak için kullanılır. Gök yüzü, içindeki tüm gezegenler, yıldız, güneş sistemleri, galaksiler ve samanyolu, yüce Allah'ın Azîm olmasının göstergesidir. İçinde yaşadığımız yer küresi, bizzat samanyolunun çok naçiz bir parçası olan güneş sisteminin küçük bir parçasıdır. Bu samanyolu içinde bir çok güneş sistemi, gezegen, yıldız, kuyruklu yıldız, kara delikler ve gök taşları vb. bir çok uzay nesneler bulunuyor. İlginç olan ise içinde olduğumuz samanyolu, galaksideki milyarlarca samayolundan sadece bir tanesidir ve tüm bunlar ise Azîm ve Hâkim olan Allah tarafından yaratılışının bir parçasıdır.

Şura suresinin 4. Ayetinde şöyle okuyoruz:

لَهُ مَا فِی السَّمَاوَاتِ وَمَا فِی الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَلِیُّ الْعَظِیمُ:

Göklerde ve yerde ne varsa hep O’nundur. O çok yücedir, çok uludur.

Azîm olan Allah, Ayet-el Kürsi olarak bilinen Bakara suresinin 255. Ayetinde şöyle buyuruyor:

اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَیُّ الْقَیُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَهٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِی السَّمَاوَاتِ وَمَا فِی الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِی یَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ یَعْلَمُ مَا بَیْنَ أَیْدِیهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ یُحِیطُونَ بِشَیْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ کُرْسِیُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ یَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَ هُوَ الْعَلِیُّ الْعَظِیمُ

Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.

Bu ayet, Subhan olan Allah'ın Azîm olduğu bazı örneklere değiniyor. Cenab-ı Hak muazzam ve mutlak bir hükümrandır ve diğer varlıklar kendi varlıklarını O'na borçludurlar. Azîm olan Allah'ın mülkü, tüm gökler ve yerleri kapsayan geniş bir alandır ve ilmi ise geçmişte olan ve gelecekte olacakların tümünü kapsar.

Allah istemeden insanlar hiçbir şeye ulaşamazlar, ancak Allah'ın ilim ve hikmeti irade eder ve izin verirse bir şeye ulaşabilirler. Allah katına yakın olan dindarlar ve müminler de Allah'ın izni olmadan kimsenin şefaatte bulunamayacak kadar Azîm olduğunu bilirler. Nitekim saltanatı ve hükümranlığı tüm ulvi ve süfli dünyaları kapsıyor ve kimsenin gerçeğini bilmediği, sadece ve sadece Allah'ın bildiği gaybi ilmi ile onu idare ediyor. Bu ayetin gerçeklerini kavrayan kimse, en içten duyguları ile şöyle der: Allah'ım! Sen ne kadar Azîm'sin, Gerçekten benim Allah'ım yüce ve Azîm'dir.

Yüce Allah'ın azamet ve büyüklükle söz ettiği konulardan biri, Kur'an-i Kerim'dir. Allah Teala Hicr suresinin 87.ayetinde şöyle buyuruyor:

 وَ لَقَدْ آتَیْناکَ سَبْعاً مِنَ الْمَثانِی وَ الْقُرْآنَ الْعَظِیمَ

Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur'ân'ı verdik.

Bu kitap Azîm'dir zira onu söyleyen yüce Allah ve taşıyanı ise dört büyük melekten hz. Cebrail -as-, alıcısı Hatem-ul Enbia, koruyucusu Cenab-ı hak, indirildiği gece Kadir gecesi, onu yorumlayan ise ehliebyt -as- dır. Öyle ise Kur'an-i Kerim'in azametine sebep olanların her birisi bizzat azamet açısından eşsizdirler.

Allah Teala kimsenin kavrayamayacağı boyutta Azîm'dir. Onun mahlukları da her biri Azîm Allah'ın tecellisidir, ister bir samanyolu olsun ister bir atomun en ufak parçası. Kur'an-ı Kerim'de yüce Allah'ın azametinin bazı tecellilerine değinilmiştir, örneğin Saffat suresinin 107. ayetinde kurban etmek meselesi:

(وَفَدَیْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظ۪یمٍ ) Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.

Veya Kasas suresinin 79. Ayetinde olduğu gibi  Karun serveti gibi muazzam olan dünyevi zevkler إِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظِیمٍ: Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir.

Yüce Allah'ın fazlı da Al-ı İmran suresinin 174. Ayetinde belirtildiği gibi muazzamdır, وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِیم Allah, pek büyük lütuf ve ihsan sahibidir.

Tabi ki Allah'ın insana indirdiği bela da Hak Teala tarafından indiği için muazzamdır. Bakara suresinin 49. Ayetinde şöyle okuyoruz:   بَلاءٌ مِنْ رَبِّکُمْ عَظِیمٌ   Bu size reva görülenlerde rabbinizden büyük bir imtihan vardı.

Diğer yandan kıyamet depremi, ceza ve mükafat da hac suresinin birinci ayetinde belirtildiği üzere muazzamdır. إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَیْءٌ عَظِیمٌ Kıyamet sarsıntısı gerçekten büyük bir olaydır.

Allah Teâla'nın Azîm olması, O'nun azamet ve celalini mümin kulların ruhu ve revanında tecelli etmeye ilaveten insana böyle bir Allah'a tevekkül ederek dayanırsa en yüce konum ve makamlara ulaşacağını müjdeler ve bu konu bizzat insanda umut ve huzuru zirveye ulaştırır.

Allah Teâla'nın azamet ve ihtişamı, insana ne kadar hakir ve güçsüz olduğunu hatırlatır ve böylece onu kibir, gurur vb. rezil davranışlardan uzak tutar. Hak Teâla'nın Azîm ism-i şerifine nail olmak isteyen kimse tamamen Allah'ın kulluğuna soyunmalı.

Böyle biri kendi acizliği ve hakirliğini kabul ederken, Allah'ın haram veya farz kıldığı şeyleri büyük sayar ve O'nun tüm şeraitine saygı duyar.

Kur'an-i Kerim'in Hac suresinin 32. Ayetinde şöyle okuyoruz:

وَ مَنْ یُعَظِّمْ شَعائِرَ اللَّهِ فَإِنَّها مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ:

Kim Allah’a ait nişânelere saygılı davranırsa, bu kalplerin takvâlı olmasındandır.

Öyle ise mümin kendi büyüklüğü bağlamında diğerlerinin ilahi yolda kendisine eşlik etmesine çalışır ve Allah'ın ihtişam ve azametini daha da açıklamaya gayret eder, diğerlerine karşı saygın davranarak onları hakir ve küçük saymaz.

Değerli dinleyiciler bu hafta da bize ayrılan sürenin sonuna geldik. Esma-ül Hüsnâ'dan bir başkası ile tanışmak için sizleri gelecek haftaya kadar Allah'a emanet etmeden önce ellerimizi açıyor ve hep birlikte dua ediyoruz:

یا مَن اَظهَرَ الجَمیلَ وَ سَتَرَ القَبیحَ . یا مَن لَم یُواخِذ بِالجَریرَهِ وَ لَم یَهتِکِ السِّترَ یا عَظیمَ العَفوِ یا حَسَنَ التَجاوُزِ یا واسِعَ المَغفِرَةِ یا باسِطَ الیَدَینِ بِالرَحمَةِ یا صاحِبَ کُلِّ نَجوی وَ یا مُنتَهی کُلِّ شَکوی یا کَریمَ الصَّفحِ یا عَظیمَ المَنِّ یا مُبتَدَئَاً بِالنِّعَمِ قَبلَ اِستِحقاقِها یا رَبَّنا وَ یا سِیِّدَنا وَ یا مَولانا وَ یا غایَةَ رَغبَتَنا اَسئَلُکَ یا اللهُ اَن لا تُشَوِّهَ خَلقی بِالنّارِ

Cemal ve güzelliği aşikar eden ve çirkinlikleri gizleyen Allah'ım! Günahlardan dolayı azarlamayan ve günahların perdesini yırtmayan Allah'ım! Kötülerden güzellikle geçen ey büyük af sahibi, ey ümit edenlerin en büyük ümidi, liyakat bulunmadan nimetleri bağışlayan. Ey Allah'ım, ey Mevla'm, ey Seyyid'im ve ey sonsuz isteğimiz. Ey Allah'ım, benim yaratılışımı cehennem ateşi ile kötü ve çirkin eyleme!/012