Ağustos 13, 2020 19:00 Europe/Istanbul

Antik İranlılar binlerce yıl önce yeni bir harekette bulunarak, kanat veya başka bir ifade ile kariz inşa ettiler. Bu buluş ise dünyada kendi çapında benzersizdir zira bu yöntemle yeraltı suların yer üstüne getirilerek biriktirilmesi ve kullanılması sağlanmış oldu. Bugün kanat veya başka adı  ile karizleri ele alacağız.

Yer altı suları dünyadaki tatlı suların yaklaşık 3’te ikisini oluşturuyor ve eğer kutuplardaki buz dağları ve doğal buzullar dikkate alınmazsa yer altı sular neredeyse kullanılabilen tüm tatlı suların yaklaşık %95’ini oluşturuyor. Göller, bataklıklar, mahzenler ve nehirler %3,5 ve topraktaki rutubet ise sadece %1,5 kadarını oluşturuyor. Yeraltı sular en baştan beri yıkanmak ve içmek gibi ev kullanımı ve küçük ve büyük baş hayvanlar ve sulamak gibi tarımsal işler ve çiftliklerde istihraç edilmiştir.

Yer altı suların yer üstü sulara nazaran önemli meziyetleri vardır, örneğin daha kalitelidirler, direkt kirlenmekten korunuyorlar, mevsimsel azalma ve çoğalmalardan daha az etkilenirler. Yer altı sular dünyanın kurak ve yarı kurak bölgelerinde ürün sulamak için tarımda geniş çapta kullanılır. Libya veya Tunus gibi kurak ve yarı kurak ülkelerde ise yer altı sular, tüm amaçlar için kullanılan tek tatlı su kaynağıdır.

Kurak bölgelerde su temini için halk tarafından geniş çapta kuyular kazılır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kazılan kuyuların akiferlere önemli oranda zarar verdiklerini ve yer altı suları önemli oranda azalttıklarını ortaya koydu. Tabu bu arada yer altından su istihracı için harcanan onca enerjiye rağmen esasen tüm mevsimlerde suya ulaşmak neredeyse imkansızdır.

Fakat bunca zorluğa rağmen 5 bin yıldan daha eski dönemde antik İran’da yaşayanlar, yerlatında kalıcı bir su sistemi icat ederek ona “kanat” veya “kariz” dediler.

 

Kanatlar aslında yer altında bir nevi suni yerlatı kanalıdır, burada sürekli akan su, yer üstüne taşınarak insanlar tarafından çeşitli evsel ve tarımsal alanlarda kullanılır. Su, kanattan yüzeye dönmüyor fakat kanatı da doyum noktasından uzak tutuyor. Aslına kanat, mekanik olmayan bir şekilde çalışan ve sadece yer çekim kuvveti ile suyu bir noktadan başka noktaya intikal ettiren dikey olmayan yatay bir kuyudur

Kanatlar veya karizler genelde yerüstü suyun bulunmadığı bölgelerde inşa edilir. Kanatların kazılması çok uzun soluklu ve mühendislik becerisi gerektiren meşakkatli bir iş olarak İran’da gelişmiştir. Kanat kazmak İran’da ailevi bir iş sayılır ve bir kuşaktan başka kuşağa miras kalır. Bu arada kanat kazan kişiye ise “Mukanni” denir

Kanatlar tatlı suyu çöllerin kıyısı ve ovalara taşırken aynı zamanda jeolojik katmanlar dikkate alınarak, tuzlu suyun intikali, drenaj ve yer altı tatlı su havzalarından uzaklaştırmada da kullanılırlar. İran’daki karizlerin uzun geçmişi, 5 veya 6 bin yıldan daha uzundur, bu yüzden İran’ın eski tarihi ile aynı yaşta olduğunu söylemek mümkün. Kanatların icat edilmesinden bin yıllar geçmesine rağmen halen bu yöntem ülkenin bir çok köy ve yerleşim alanlarında yaygın bir metot olarak kullanılıyor.

İran’da 20 yıl yaşamış olan Fransız araştırmacı H.Goblot, su konusunda İran’da çalışmalar yapmıştır. Kendisi araştırma konusu olarak İran’daki karizleri seçmiş, dünyanın çeşitli bölgelerini ziyaret ederek, en az 500 bilimsel ve araştırma kaynağını kullanarak kendi kitabını ve doktora tezini “kanat, İran’da suya ulaşamk için bir teknik” başlığı ile yazdı.

Goblot kitabına şöyle yazıyor:

Kanat, İranlıların icadıdır ve onlarca sır geçmişe sahiptir. Fakat Çinliler kanat kazmayı İranlılardan 200 yıl sonra öğrendiler. Tüm kanıtlar, ilk kanatların İran kültür alanında ortaya çıktığını gösteriyor.

Goblot şöyle devam ediyor: Kariz ilk başta sulama tekniği değildi, tam olarak bir maden tekniğinden kaynaklanmış ve inşasındaki hedef ise madenlerin kazılmasında yer altı suları iş sahasından uzaklaştırarak toplamaktı.

Tarihçiler, araştırmacılar, seyyahlar ve yazarlar ne zaman İran’ın geleneksel sulama metotları ve kanattan söz ettiklerinde her zaman sürekli, uzak milenyumlarda kariz metodunu icat ettiklerini ve bu hayret verici geleneksel sulama tarzını başlatan İranlı mühendislerden övgü ile söz etmişlerdir.

Kanat, seyyahların araştırmacı ve meraklı bakışlarını her zaman kendine çekerek onları hayrete düşürmeyi başarmıştır. Kaçar hanedanlığı sonlarında İran’a gelen İngiliz seyyah Fredrick Richards bu konuda şöyle yazıyor: İran’da hayret verici tuhaf şeyler görülüyor fakat en hayret verici ve şaşırtıcı olanı ise onların kanatlarıdır. Kanat, İran’a hastır ve batı insanının asla görmediği bir şeydir.

Kanatların nasıl ortaya çıktığı meselesi, seyyahlar ve araştırmacıların merakına sebep olmuştur. Safevi döneminde Fransız seyyah Jean Chardin İranlıların en önemli icatları hakkında şöyle yazıyor:

İranlılar yeraltı suları keşfetmek için dağın dibinde kuyu kazıyorlar ve ince bir su bulunca onu ye altı kanallarla 8 veya 10 veya daha fazla dala ayırır ve böylece suyu yüksek noktalardan daha alçak yerlere ulaştırırlar, böylece daha iyi akmasını sağlıyorlar. Dünyada İranlılar gibi suyu tasarruflu kullanan başka bir millet yoktur. Bu yeraltı kanallar bazen çok derinlerde kazılır. Ben (yaklaşık 30 metre) derinlikte olan karizler gördüm.

Chardin daha sonra İranlılar gibi tünel ve yeralatı kanallar kazmakta İranlılar kadar maharetli olan başka bir milletin kesinlikle dünyada olmadığını belirtiyor.

Kanatların tam olarak ne zaman icat edilmesi ile ilgili kesin bir bilgi yok fakat kanıtlar ve tarihi belgeler, milattan önce birinci milenyumun başında, bazı küçük kabilelerin, yağışları az olan İran platosuna göç ettiklerini gösteriyor. Onlar yer üstü sularının çok olduğu bölgeden gelmişlerdi bu yüzden onların tarım metotları ise çok suya ihtiyacı vardı, fakat İran platosunda bu kadar su yoktu. Bu yüzden ırmaklar veya dağlarda olan nehirlere umut bağladılar.

Bu insanlar çiftçi olarak iki sorunla karşı karşıya bulunuyorlardı: birinci sorun ve engel ırmakların mevsimsel olması ve sıcak mevsimlerde kurumalarıydı. İkinci sorun ise yer altı suları boşaltan ve sıcak mevsimde kuruyan nehirlerdi.

Çiftçiler madencilerle bağlantıya girerek onlardan daha fazla su temin edilmesi için daha fazla tünel kazmalarını istediler. Madencilerin kabul etmesi ile birlikte bu konu gerçekleşti, zira daha fazla kanal inşa etmeleri için hiç  bir teknik sorunları yoktu. Böylece çiftçiler de madencilerin ihtiyacı olmadıkları suyu kullandılar ve böylece kanat sisteminin temelleri atılmış oldu.

Asur kralı II Sargon milattan önce 714 yılında İran’a yaptığı saldırıda bu yerlatı su sistemini keşfetti. II Sargon’un veliahdı ve oğlu Sanherib bu tekniği kullanarak başkent Ninova etrafında modern sulama sistemi ve yeraltı su taşıma sistemini inşa etti. Milattan öne 331-550 yılları arasında İran imparatorluğunun İndus nehrinden Nil’e kadar geniş bir alanı kapsadığı dönemde kanat tekniği imparatorluğun her tarafında yayıldı. Ahameniş imparatorları, kanat inşaatçıları için büyük motivasyon oluşturdular. Bunun sonucu binlerce yerleşim alanı inşa edildi ve giderek yayıldı. Ardından kanat inşaatı Mezopotamya’dan Akdeniz’e ve oradan da Mısır’ın güneyi ve diğer bölgelerine yayıldı.  

İran’ın doğusunda kanat önce Afganistan’da inşa edildi ve ardından İpek Yolu ikametgâhlarında ve Çin Türkistanı’nda revaç buldu. Milattan önce birinci yüzyıldan miladi birinci yüzyılın ortalarında kadar Bizans döneminde Suriye ve Ürdün’de de bir çok kanat inşa edildi. Görnüşe göre bu teknik Avrupa’nın kuzeyi ve batısına kadar taşındı zira Luxemburg’un uzak bölgelerinde Roma kanatlarından bazı kalıntılar bulunmuştur.

 

Hiç şüphesiz kanatlar İranlıların önemli özelliklerinden biridir nitekim milattan önce 2. Asırda Polybius bu konuya değinmiştir. Polybius, Part kralının kanatlar ve su kaynaklarını tahrip ederek Antiohos’un Partların başkenti olan “Yüz Kapılı” (Hecatompylos) kentine ulaşmasını engellediğini yazıyor.