Ekim 02, 2020 20:35 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- teheccüd ve gece ibadeti hakkındaki görüşünü ele almak istiyoruz.

Geçen bölümde İmam Humeyni’nin -ks- bireysel ve sosyal yaşamında bazı kerametlerinden söz ettik. Evliyaların kerameti, kökleri ilahi iman ve takvaya uzanan bir konudur ve İslami kültürde özellikle teheccüd ve gece ibadeti insanın ruhunu arındırdığı ve seçkin faziletlere ve erdemlere kavuşturduğu bilinmektedir. Bu çerçevede bugünkü sohbetimizde İslami kültürde teheccüd ve gece ibadetinin konumunu ve ardından İmam Humeyni -ks- yaşamında nasıl bir yeri olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Teheccüd Arapçada geceyi uyanık geçirme anlamına gelir; ancak Kur'an'ı Kerim ve hadis kültüründe bu terim gece namazı kılma ve yüce Allah’a ibadet etmeye verilen addır. Bu yüzden gece yarısı namaz kılmak üzere uyanan kimseye Müteheccid denir.

Kur'an'ı Kerim ve İslami hadislerde gece ibadeti insanların nefsini arındırma ve maneviyatını geliştirme üzerinde büyük tesiri olduğu ifade edilmiştir. Kur'an'ı Kerim bu konuda şöyle buyurmakta:

Şüphesiz gece kalkışı, (kalp ve uzuvlar arasında) tam bir uyuma ve sağlam bir kıraata daha elverişlidir.

Bu ayet özetle gece ve seher vakti ibadeti, insan her zamankinden daha çok huzur içinde olduğu için nefsin tehzip edilmesinde büyük tesiri olduğunu belirtiyor. Gerçi bu durum bu kültüre alışmamış insanlar için zor gibi gelebilir. Geceleri uyanık geçirmek ve gece namazı kılmak büyük tesirleri olan bir ameldir. Bu tesirlerin en önemli olanlarına gönüllerden günah pasını silmek, kalbi aydınlatmak, duaların kabul görmesi, rızkın artması, sağlık ve sıhhat, Allah sevgisini kazanmak, ilahi kata yaklaşmak,... gibi tesirleri örnek vermek mümkün. İmam Hasan Asgeri -s- teheccüd ve gece ibadetinin tesiri hakkında şöyle buyurur:

Allah tealaya kavuşmak bir yolculuktur ve ancak gece merkebine binerek mümkün olabilir.

Teheccüd ve gece ibadetinin insanı yüce Allah katına yaklaştırma üzerindeki tesiri, Allah teala sürekli peygamberini bu amele emredecek kadar fazladır. Yüce Allah Isra suresinin 79. ayetinde peygamberine hitaben şöyle buyuruyor:

Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.

Masum imamlardan -s- ve özellikle İmam Cafer Sadık’tan -s- gelen rivayetlere göre İslam Peygamberi’ne -s- geceleri nafile namazı vacip kılınmıştı. Yüce Allah Müzemmil suresinde peygamberine hitaben şöyle buyuruyor:

Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl. (Gecenin) yarısını (kıl). Yahut bunu biraz azalt. Ya da bunu çoğalt ve Kur'an'ı tane tane oku. Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz.

Kur'an'ı Kerim’in bu ayetlerine göre gece ibadeti insanların ruhi kapasitesini geliştirmekte büyük etkisi olduğu, öyle ki en yüksek mertebelerde ilahi mesajları vahiy yoluyla alabilecek kapasiteye ulaşabileceği anlaşılıyor; gerçi bu makam sadece İslam Peygamberi’ne -s- özel bir makamdır. Ancak teheccüd ve gece ibadeti İslam Peygamberi’ne -s- özel bir durum değildir; nitekim birçok peygamber ve evliya da geceleri uyanık geçirerek Allah tealaya ibadet etmiştir. İmam Cafer Sadık -s- eski ümmetlerde tüm salih insanlar da teheccüd ehli olduklarını belirterek şöyle buyurur: Gece namazı kılın, zira peygamberimizin sünneti ve ondan önceki salih insanların yolu ve vücudunuzdan acıları ve hastalıkları uzaklaştıran ameldir.

İmam Humeyni -ks- ta ergenlik çağından itibaren teheccüd ve gece ibadetine bağlı olan seyrek sayıda insanlardan biriydi. İmam’ın torunlarından Naima Eşrafi şöyle anlatıyor:

İmam’ı 15 yaşından beri tanıyan akrabaları anlatıyordu: Biz İmam’la ta 15 yaşından bu yana Humeyn’de beraberdik. İmam eline bir lamba alıyor ve kimseyi uyandırmayacağı bir köşeye çekilip gece namazı kılıyordu.

İmam Humeyni’nin -ks- ta gençlik çağından itibaren yakın arkadaşı olan Ayetullah Seduki de İmam'ın gençlik çağında ve hatta yolculuğun zorlu şartlarında gece namazını ihmal etmediğini belirterek şöyle anlatıyor:

Biz gençlik çağımızda İmam’la birlikte bazı seyahatlerimiz oldu. Allah bilir, İmam Meşhed seyahatimiz sırasında bize karşı adeta bir baba şefkati ile davranırdı, öyle ki ne zaman o günleri hatırlayacak olursam, mahcup oluyorum. O günlerde İran topraklarının bazı bölgeleri Amerika, Sovyetler Birliği ve İngiltere tarafından işgale uğramıştı. Meşhed’den dönerken Ruslar teftiş için aracımızı durdurdu. Hepimiz araçtan indik. İmam teklif çağına geldiğinden beri teheccüd ve gece namazını terk etmediği için araçtan indikten sonra namaz kılmak istedi.

Hüccetülislam Sakafi de bu bağlamda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Babamın arkadaşlarından biri bir yerde İmam’la birlikte olduklarının anlatıyor ve şöyle diyordu: O zaman İmam çok gençti, ancak bu genç sabah ezanından üç saat önce gece namazı için uyandı. Gerçi ben kendim de teheccüd ve gece namazına bağlı biriydi, fakat ne zaman bu genç uyanırsa ben de uyanıyordum.

İmam Humeyni -ks- gece namazını en zorlu şartlarda bile terk etmeyen bir insandı, nitekim yolculuk sıkıntıları, havanın soğuk olması veya hafif hastalıklar İmam’ın bu alışkanlığını terk etmeye sebep olmazdı.

Ayetullah Hansari, İmam Humeyni -ks- kışın çok zorlu şartlarında ve imkanların kıt olmasına rağmen havuzun buzunu kırarak gece namazı için abdest aldığını anlatarak şöyle diyor:

Bir yıl Kum’a ağır kar yağdı ve kentin yarısını felce uğrattı. O sıralarda İmam o zorlu kışa rağmen gece yarısı Darul Şifa medresesinden Feyziye medresesine gelir ve zar zor havuzun buzunu kırıp abdest alır ve ardından bir köşede teheccüd ve gece namazı ile meşgul olurdu. Ben imamın o anlarda nasıl bir ruh hali içinde olduğunu anlatamam. İmam hakikaten teheccüd ve gece ibadetinde emsalsiz demesek bile emsalsiz insanlardan biriydi.

İmam Humeyni’nin -ks- oğlu Hüccetülislam Ahmet Humeyni, babası şahın gizli örgütü Savak ajanları tarafından hş. 1343’te tutuklandığı sırada gece namazı kılma macerasını şöyle anlatıyor:

İmam’ı tutuklayarak Kum’dan Tahran’a götürdükleri gece, İmam yolda bile gece namazını terk etmedi. Ajanlardan biri daha sonra bana o gece İmam’ın gece namazından şiddetle etkilendiklerini, hatta ajanlardan biri ta Tahran’a kadar bu durumdan etkilenerek ağladığını anlattı.

Hüccetülislam Ahmet Humeyni ayrıca İmam Humeyni’nin -ks- Paris’ten Tahran’a gelirken gece namazı kıldığını, uçak mürettebatı İmam’ın bu ibadetinden derinden etkilendiklerini belirterek şöyle anlatıyor:

O gece İmam uçakta gece namazı için kalktı ve öylesine ağladı ki Fransa hava yolları uçağındaki mürettebat hayrete düşerek acaba İmam bir şeye mi üzüldü, diye sordular. Ben de onlara, bu imamın her gece yaptığı ibadet, dedim.

İmam Humeyni -ks- gece namazını hatta en ağır hastalık şartlarında bile terk etmezdi. İmam’ın ağır hasta oldukları halde gece namazını terk etmediği hakkında yakınları birçok anıyı anlatıyor.

Hüccetülislam Muhteşemipur Necef kentinde ikametleri sırasında ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Bir gece İmam rahatsızdı ve türbeye müşerref olamadı. İmam’ın ateşi vardı; aradık aradık bir hekim bulamadık, ta ki sonunda gece yarısından iki saat geçtiği bir sırada bir hekim bulduk ve kendisinden İmam’ı muayene etmesini rica ettik. O saatte İmam’ın evine gelince hastalığı yüzünden yatakta olması gerektiğini düşünüyorduk, ama baktık ki İmam seccadesini açmış gece namazı kılıyor. Namaz bitinceye kadar bekledik, ardından hekim İmam’ı muayene etti. Muayenede İmam’ın o sırada 43 derece ateşi olduğu ortaya çıktı. Bu ateş gece namazı kılmak hele dursun, hatta güçlü genç insanları bile yıkacak kadar ağırdı; ancak İmam Allah aşkı ile bu ibadetini asla terk etmezdi.