Esma-ül Hüsna – 39
Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden Esma-ül Hüsnâ’dan bugün kısaca, Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen, her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden, اَلْمُق۪یتُ el-Mukît ism-i şerifi hakkında konuşacağız.
Mukît ism-i şerif, Arapçada koruyan, şahit olan ve rızık veren anlamında olan “kût”- azık kelimesinden geliyor. Yüce Allah’ın el-Mukît ism-i şerifi, hafız anlamına da geliyor ve tüm varlığa şahit ve tanıktır ve hiçbir şey ondan gizli değildir. Fakat Esma-ül Hüsnâ’dan Mukît’in özel anlamı ise rızık veren ve rızık bağışlayan, maddi ve manevi rızık veren anlamındadır. Burada rızık veren rızık alandan üstün olduğu için, O, tüm canlılara hükmeder.
İnsan Esma-ül Hüsnâ’yı kavrayarak kendi Yaratan’ını tanıyabilir ve hakkında bilgi sahibi olabilir. Kur'an-ı Kerim’de geçen yüze Allah’ın güzel isimlerinden biri el-Mukît’tir. Bu ism-i şerif Nisa suresinin 85. ayetinde geçiyor. Allah Teâlâ bu ayette şöyle buyuruyor:
مَنْ یَشْفَع شَفاعَةً حَسَنَةً یَکُنْ لَهُ نَصِیبٌ مِنْها وَ مَنْ یَشْفَع شَفاعَةً سَیّئَةً یَکُنْ لَهُ کِفْلٌ مِنْها وَ کانَ اللّهُ عَلى کُلِّ شَىء مُقِیتاً
Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah'ın her şeye gücü yeter
Esma-ül Hüsnâ’dan El-Mukît ism-i şerifin bir çok anlamı vardır. Kelime kökü “kût- azık”ten geliyor. Kût- azık ise insanın hayatını koruyan gıda anlamındadır. Bu yüzden Mukît’in anlamlarından biri, rızık veren, maddi ve manevi rızık bağışlayandır. Mukît olan yüce Allah, tüm canlıların rızık verenidir. Allah Teâlâ mahlukatı yaratmış ve rızklarını da üstlenmiştir ve büyümesi ve gelişmesi gereken her şeyi ona bağışlamıştır.
Tabi ki iki çeşit rızık var, bunların biri maddi ve diğeri manevi rızık olduğu biliniyor. Mukît Allah, her canlının varlığı ona bağlı olan hem cismi ve hem ruhu için gerekli rızkı sağlar.
Maddi rızık ve gıda onun cismi içindir ve manevi rızkı ve gıdası da Allah’ın has kullarının talep ettiği malumat ve maariftir. İslam dünyasının büyük ariflerinden Muhiyeddin bin Arabi, Mukît’in tıpkı Rezzak olduğunu ve her kese belirli miktarda ve mukadder buyurduğu kadar rızık verdiğini düşünür. Nitekim mübarek Fussillet suresinin 9 ve 10. Ayetlerinde şöyle okuyoruz:
قُلْ أَ إِنَّکُمْ لَتَکْفُرُونَ بِالَّذی خَلَقَ الْأَرْضَ فی یَوْمَیْنِ وَ تَجْعَلُونَ لَهُ أَنْداداً ذلِکَ رَبُّ الْعالَمینَ / وَ جَعَلَ فیها رَواسِیَ مِنْ فَوْقِها وَ بارَکَ فیها وَ قَدَّرَ فیها أَقْواتَها فی أَرْبَعَةِ أَیَّامٍ سَواءً لِلسَّائِلینَ
De ki: "Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir."/ O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
Mukît ism-i şerifin başkalarının kût- azığını veren anlamında olduğunu belirttik bu yüzden onun hayatını koruduğu da anlaşılıyor. Mukît ism-i şerif “hafız” anlamında da kullanılıyor. Mukît olan Allah, göklerde ve yerlerde olan her şeyin hafızı ve koruyucusudur. Kainattaki tüm yıldızlar kendi özel yörüngelerinde dönerken kuşları gökte korur, denizlerde balıkları, rüzgarı estiği yönde, toprağın doğurganlığı, güneşin parlamasını ve sıcaklığını ve yaşam için gerekli olmasını korur.
Bundan önceki sohbetlerimizde Hafiz ism-i şerifi hakkında konuşmuştuk bu yüzden burada uzun uzun anlatmaya ihtiyaç yoktur. Mukît olan Allah, yarattıklarının işlerini ve ilgili konuları kontrol eder ve inayeti onları kapsar. Öyle ki bir göz kırpma kadar onları kendi haline bırakırsa mahvolurlar. Bu yüzden Mukît olan Allah’ın koruması, desteği ve sığınak olmasına umut bağlamalıdırlar.
Başkalarının rızık ve kût- azığını veren Mukît’in kesinlikle bu iş için gerekli güce sahiptir bu yüzden bu Mukît ism-i şerif, “Muktedir” anlamına da geliyor. Mukît, hiçbir şey onun saltanat ve gücünün dışına olmayan, her şeye galip olan muktedirdir. Bu güç ve kabiliyet bizzat kendisinin yarattığı hiçbir canlı ile kıyaslanamaz. Bu gücün içinde ilim ve hikmet gizlidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim’in büyük müfessiri ve müderrisi Abdullah bin Abbas’tan Esma-ül Hüsnâ’dan Mukît hakkında sorduklarında şöyle cevap verdi: “Mukît” yani muktedir olan güçlü.
Mukît maddi ve manevi rızık ve azık verendir, her zaman rızık verdiği için de rızık alana üstündür. Bu yüzden Mukît olan Allah da rızık verdiği tüm mahluklarına hükmeder. Tüm bu anlatılanlara göre Mukît olan Allah Teâlâ, yarattığı tüm canlı ve cansız varlıkları tamamen denetler, kollar ve korur ve onların tüm davranışlarına tanıklık eder. Bu yüzden Mukît’in tanık anlamında olduğu da belirtilir. Bu da çok doru bir anlamdır zira Sûbhan olan Allah her şeye ve her yapılana şahittir ve göklerde ve yerde hiçbir şey ondan gizli kalmıyor.
Yüce Rahaman Kur'an-ı Kerim’in Yunus suresinin 61. ayetinde şöyle buyuruyor:
وَمَا تَکُونُ فِی شَأْنٍ وَمَا تَتْلُو مِنْهُ مِنْ قُرْآنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا کُنَّا عَلَیکُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِیضُونَ فِیهِ ۚ وَمَا یعْزُبُ عَنْ رَبِّکَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِی الْأَرْضِ وَ لا فِی السَّماءِ وَ لا أَصْغَرَ مِنْ ذلِکَ وَ لا أَکْبَرَ إِلاَّ فی کِتابٍ مُبینٍ
Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur'an'dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz´da yazılı)dır.
Bu yüzden Sûbhan Allah, tüm eşya ve canlıların zahir ve batınına şahit ve Mukît’tir ve her kesin gizli olan ve olmayan her şeyine agahtır, itaat edenlerin ibadetlerini ve suç işleyenleri günahlarını bilir ve hakimlerin hükmünden haberdardır. Nitekim Enbiya suresinin 78. ayetinde şöyle buyuruyor:
وَ داوُدَ وَ سُلَیمانَ إِذْ یحْکُمانِ فِی الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِیهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَ کُنَّا لِحُکْمِهِمْ شاهِدِینَ
Dâvûd ile Süleyman'ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.
Esma-ül Hüsnâ’dan bu ism-i şerife dikkat etmek insan kalbinin aydınlanması ve nurlanmasına sebep olur, inanı karanlıktan aydınlığa götüren bir hareket gücü olabilir. Mümin insan rızık ve ihtiyacını Mukît’ten ister. He ne kadar bu bağlamda gerekli olan araçları hazırlarsa da yine kendisine rızık verenin sadece Mukît olan Allah olduğunu bilir. Mümin helal ve temiz rızık ister ve rızık için asla başkalarının hakkını çiğnemez. Mümin insan Mukît olanı, O’nun varlığına hükmettiğini bilir ve ihtiyaç ellini sadece O’na doğru açar ve mütevazi gönlü ve zakir dili sadece Mukît olan Allah’a yönelir.
Rasûlüllah -saa- bir nebevi hadiste şöyle buyuruyor: “Sizden her biriniz hacetini sadece Allah’ından istesin, hatta tuzunu bile O’ndan istesin ve hatta pabucunun bağcığı koptuğunda O’ndan talep etsin.”
Bu yüzden mümin insan her şeyini, büyük küçük, maddi manevi hepsini Allah’tan ister. Yüce Allah’ın Mukît ism-i şerifi hakkında marifet sahibi olan kimse, muhtaçlara ihtiyaçları kadar verir, ne fazla ne eksik ve bağışladığı şey bazen dünya malıdır ve hissedilir bazen de ilim ve maarif gibi manevidir.
Bu yüzden böyle bir insan ilim ve maarifi açıklarken muhatabının kapasitesini dikkate alır ve sahip olduğu bilgiyi, muhatabının anlayacağı şekilde ve düzeyde açıklar. Nitekim Rasûlüllah hz. Muhammed -saa- de “Biz peygamberlere insanların akıl ve anlayacakları düzeyde onlarla konuşmamız emredilmiştir.” Şeklinde buyuruyor.
Değerli dinleyiciler bugün de sohbetimizin sonuna geldik. Yine her zaman olduğu gibi sizlerle bir dua ile vedalaşıyoruz:
Allah’ım! Ey Mukît, Ey Rahmân ve Rahîm olan, Ey Gaffâr ve Settâr, Ey herşeye Kâdir olan, Ey Yüceler Yücesi Güzel Allah’ım! Günahlarımızı bağışla bizi affet. Ey Rezzak olan Allah’ım! Maddi ve manevi yönden nasibimizi aç; Rızkımızı artır, Ruhumuzu kelâmınla doyur Allah’ım! Kalbimi zikrinle dirilt Allah’ım! Bizi sevginle sarıp sarmala, ömür boyu sevginle yaşat Allah’ım! Ey Allah’ım! Bizi, “sevgi”nle yaşayanlardan, herkese “sevgi”ni anlatanlardan ve sevgini ışık ışık yansıtanlardan eyle./012