Nisan 30, 2016 10:55 Europe/Istanbul

İnsanoğlunun yaşamın zorlukları ile karşılaşma gücü kısıtlıdır ve ister istemez bazen sorunlarla uğraşmaktan yorulur ve gücü azalmaya başlar.

Bu şartlarda her insan kendini takviye edebilmesi için bir şeylere ihtiyaç duyar.

İnsan varlığının ana bölümü ruhudur ve cismi, ancak ruhunu taşıyan bir kalıp, bir çerçeve gibidir. Bu yüzden kaybedilen gücün yeniden elde edilmesi için sadece fiziksel olarak dinlenmek yeterli değildir. İnsan yaşam arenasında kaybettiği gücünü geri kazanması ve yeniden faaliyete geçebilmesi için ruhi açıdan da dinlenmesi ve kendini takviye etmesi gerekir.

İnsanın ruhi huzuruna vesile olabilen ve sorunlarla baş etme uğruna kaybettiği gücünü geri kazandıran bir çok etken vardır. Gülmek ve şakalaşmak, bu etkenlerin en önemli olanlarından biridir. Gerçekte gülmek ve sevinmek insana özgü bir özelliktir ve diğer canlılarda gülmek, neşelenmek veya şakalaşmak gibi fiiler söz konusu değildir. Aslında gülmek o kadar bizim için kolaydır ki, belki de hiç bir zaman bu fiilin en büyük ilahi nimetlerden biri olduğunu düşünmemişizdir.

Ancak son yıllarda bilim adamları gülmenin mucizevi etkileri üzerinde durmaya başladığı ve bu konu üzerinde hatta bilimsel uzmanlık branşları geliştirildiği anlaşılıyor. Psikologların ve hekimlerin araştırma sonuçları, gülmenin ve güler yüzlü olmanın insanın ruhi ve hatta cismi acılarının teselli bulması üzerinde önemli tesiri olduğunu gösteriyor.

Rivayetlerde belirtildiği üzere, Allah Resulü –s– başka insanlardan daha güler yüzlü ve iyi ahlak sahibiydi ve ancak Kur'an'ı Kerim’den bir ayet nazil olduğu ve kıyamet gününü hatırladığı veya vaazda bulunduğu sıralarda yüz ifadesi biraz değişirdi ve mutlu ve neşeli bir insan olduğu için de herkesten daha çok hoşnutluk içinde yaşıyordu. Bu durum bazı insanların gerçek müminlerin sürekli hüzünlü olması ve asla gülmemesi gerektiği gibi yanlış bir düşünce ve kuruntunun doğru olmadığını ortaya koyuyor. Çünkü Allah sevgisi ve marifetinin işaretlerinden biri, insan başkalarına karşı sürekli güler yüzlü davranmasıdır.

İmam Sadık –s– sahabeden birine sorar: Siz şialarımızın birbirinizle şakalaşmanız ve mizah etmeniz nasıldır? Sahabe, çok az, şeklinde arz eder. Bunun üzerine İmam Sadık –s– şöyle buyurur: Böyle yapmayın, çünkü güler yüzlü ve mizahçı olmak, iyi ahlakın işaretidir ve sen bu vesile ile mümin kardeşinin kalbini sevindirir ve mutlu edersin. Allah Resulü –s– bir çok kez başkaları ile şakalaşarak onları mutlu etmiştir.

İslam dininde bu tür hadislere sık sık rastlanır. Bu kaynaklar, Allah Resulü –s– ve ehli beyt –s– fertleri, kendileri güler yüzlü ve neşeli olmakla beraber başka insanları mutlu etmeyi ve onlarla mizah yapmayı da sevdiğini ve sahabeye de böyle olmayı tavsiye ettiğini gösteriyor. Allah Resulü –s– ve masum imamlar –s– asla asık yüzlü ve sert huylu olmayı sevmez ve başkalarının da böyle olmasını istemezdi.

Gerçi İslam dini müminlerin güler yüzlü ve neşeli olmalarını iyi ahlak işareti sayıyor ve hatta böyle olmayı gerekli buluyor, fakat diğer tüm ahlaki sıfatlar gibi bunda da ifrat ve tefriti benimsemiyor ve insanları gülmeye ve mizah etmeye tavsiye ederken, yapıcı tavsiyelerde bulunarak yüce Allah’ın eşrefi mahlukatı insana ebedi saadet ve mutluluğa kavuşmasına yardımcı olmaya çalışmıştır. İslam dini aşırı gülmeyi benimsemez ve bunu gaflet ve cahilliğin işareti ve duyarsızlığın sebebi olarak değerlendirir.

Düşünürler insanın gülmesine sebep olan en temel etkenin şaşkınlık olduğunu belirtiyor. Yani insan şaşırdığı bir manzara ile karşılaştığında veya şaşırdığı bir sözü duyduğunda gülmeye başlar. Düşünürlere göre gülmenin insana özgü olması ve başka canlıların gülmemesinin nedenini de buna bağlıyor. Hz. Süleyman’ın bir karıncanın diğer karıncaları nasihat etmesini duyduktan sonra şaşırması ve gülmeye başlaması Kur'an'ı Kerim’de anlatılan bir öyküdür. Neml suresinde yer alan bu öyküye göre karıncının geleceği düşünmesi ve karıncaların maslahatını gözetlemesi Hz. Süleyman’ın şaşkınlığına ve gülmesine neden oldu. Aslında akıllı ve düşünceli insan her olaya şaşırmaz ve gülmez, fakat akılsız ve düşünceli olmayan insan en ufak bir hadiseye şaşırarak gülebilir. Bu yüzden bazı rivayetlerde aşırı gülmek, cahillik ve akılsızlık işareti olarak belirtilmiştir.

İslamî rivayetlerde ve kaynaklarda aşırı derecede gülmenin bir nedeni de gaflet şeklinde ifade ediliyor. İnsan bu dünyaya ilahi kata yakınlaşmak ve kemale ermek üzere ayak basan bir mahluktur. İnsan yaşamı bu dünyada büyük hedefi olan bir yaşamdır ve bu hedeften bir an bile gafil olmak, onu hedefine ulaşmaktan alıkoyabilir. Eğer insan bu yolda üstlendiği büyük sorumluluğun bilincinde olursa ve yine karşısında bulunan yolun tehlikelerini düşünecek olur ve kemale ermeye çalışırsa, hiç kuşkusuz zamanının büyük bir bölümünü batıl gülmelere ve gereksiz ve sebepsiz şakalara ayırmaz. Akıllı ve güdümlü bir insanın gülmesi ve şakalaşması, yaşamının esas hedefine zarar vermeyecek seviyededir ve böyle bir insan has durumlara karşı normal bir insanın tepkisi olan gülmekten sırf ruhi ve psikolojik gücünü takviye etme ve böylece yücelme yolunda daha güçlü bir şekilde ilerleme uğruna yararlanır.

Bir gün sahabe İmam Rıza’dan –s– sorar: Eğer insan bir mecliste otururken araya bir söz atılır ve insanlar şakalaşıp gülecek olursa, acaba bu amel sakıncalı mıdır? İmam Rıza –s– şöyle buyurur: Eğer arada çirkin ve uygunsuz bir söz yoksa, yani insanlar bir araya gelip eğlenmek ve mutlu olmak amacıyla mecliste oturanları güldürecek ve mutlu edecek söz ederse, sakıncası yoktur, tabi bu sözün içinde alay, yalan, gıybet veya çirkin söz gibi günah sayılacak sözler olmamalıdır.

Allah Resulü –s– Ebuzer’e vasiyetlerinde şöyle buyurur: Ey Ebuzer, yalan sözle insanları güldürenlerin vay haline, vay haline.

İslam dininde şiddetle tenkit edilen bir başka gülme çeşidi, alaylı gülmektir. Eğer insan başkasının kusurunu gülmek ve alay konusu edecek olursa ve eğer başkalarıyla alay ederek kendisini ve başkalarını güldürecek olursa, bu fiil İslam açısından şayeste olmadığı gibi, günah da sayılır. Bu tür bir günah insanların üzerinde hakkı olan bir günahtır ve insan saadeti ve erdemi üzerinde yıkılı tesiri söz konusudur.

İslam dininde aşırı derecede gülmenin yıkıcı ve zararlı tesirlerine ve sonuçlarına işaret edilmiştir. Bu sonuçlardan biri, insanın gönlünü soldurmasıdır. Aşırı derecede gülmek insanın düşünmesini ve ibret almasını ve mebda ve maad gibi durumlardan gafil kalmasını beraberinde getirir ve bunlardan gafil olmak da günahların kaynağıdır. Günah ve gafletin en kötü tesiri ise insanın gönlünün kararması ve ilim nurundan mahrum kalması ve sonunda solup ölmesidir. Yine insanın ihtişamı ve etkinliğinin yok olmasından da fazla gülmek sorumlu tutulur. Öte yandan sürekli gülmeye alışan insanlar gülmek için yeni sebepler aramaya başlar ve gülmek için gerçekçe sebepler kısıtlı olduğundan kaçınılmaz olarak gıybete, alaya, yalana ve uygunsuz söz ve amellere yönelirler, ki bu da karşı tarafın üzülmesine ve kin beslemesine yol açar. Bu yüzden İslamî rivayetlerde kin beslemek de aşırı gülmenin sonuçlarından biri şeklinde ifade edilir.

Öte yandan İslam dini yüksek sesle ve çok gülmeyi de tenkit etmiş ve bu özelliğin cahillerin ve gafil insanların özelliği olduğunu belirtmiştir. İslam dini bunun yerine tebessüm etmeyi tavsiye etmiştir, öyle ki mümin insanın mümin kardeşine tebessüm etmenin ilahi mükafatla mükafatlandırılacağını vurgulamıştır.

Buna göre en güzel gülme çeşidi, tebessüm etmek, yani sessizce gülmektir ve bunun karşı noktası yüksek sesle ve kahkahayla gülmektir.

Yine ilginçtir ki, bilim adamlarının araştırmalarına göre tebessüm etmekle kahkahayla gülmenin mekanizması pek farklı değildir.

Gerçekte insan gülünce yüzündeki bazı özel kaslar gerilir ve açılır ve o sırada insan vücudunda bazı özel anzimler ve hormanlar salgılanır ve bu faaliyetin sonucu insan cismi ve ruhunun sağlığa kavuşmasıdır. Bilim adamlarının araştırmaları, bu bağlamda tebessümle kahkaha arasında pek bir fark bulunmadığını gösteriyor, yani insan gülmenin faydalarından yararlanmak için illa ki kahkahayla gülmesi gerekmiyor. Nitekim tebessüm eden insan kahkahayla elde edeceği sonucu elde edebilir.

Yine ilginçtir ki aynı araştırmalar alayla gülmeler veya sırıtmaların mekanizması gerçek gülmenin mekanizmasından farklı olduğunu ve bu yüzden gerçekçi olmayan gülmelerin gerçekten gülmenin getirdiği faydaları getiremediğini gösteriyor. 015