Mayıs 07, 2016 15:13 Europe/Istanbul

Gülmek, her zaman mutlu ve sevindirici bir olayla beraber olmuştur.

Gülmek ve mizah yapmak İslam dininin önde gelen büyüklerinin de tavsiyesidir. Ancak İslam dini bu bağlamda oldukça yapıcı ve değerli tavsiyeleri olmuştur.

Geçen bölümde gülmenin ve açık yüzlü olmanın faydaları hakkında bazı önemli noktaları sizlerle paylaştık ve dedik ki, İslam Peygamberi –s– ve ehli beyt –s– fertleri oldukça güler yüzlü ve açık yüzlü insanlardı ve onları izleyen herkese de böyle olmalarını tavsiye ediyordu.

İslam dininin tealimine göre gülmek, insanların moralini yükseltmek ve cismi ve ruhi sağlığını geliştirmek için gereklidir. Ancak gerçekçi olmayan alaylı gülmeler gibi durumlar bu özellikten yoksundur.

İslam dininde gülmekle ilgili bir başka önemli tavsiye, bu fiilin gıybet, yalan, çirkin sözler ve günahla karışmaması ve bireyin ve toplumun heba olmasına yol açmamasıdır.

Evet, biraz önce de belirtildiği üzere gülmek, her zaman mutlu ve sevindirici bir olayla beraber olmuştur. Aslında insanların mutlu olma meselerine bakış açıları onların kişiliğine ve kültür seviyesine göre değişir. Bu konuda Yunan filozof Aristo şöyle diyor:

Sıradan insanlar lezzeti, mutluluk zannediyor, başarılı insanlar mutluluğu iyi uygulamada buluyor ve bilginler düşünceli ve araştırmacı yaşamı mutlulukla eşit tutuyor.

İngiliz filozof Bertrand Rasel şöyle diyor:

Bazı inanlar sürekli gülmeyi ve yaşamlarında hiç tartışmamayı mutlu olmakla bir tutuyor.

Biz de geçen bölümde fülmek ve mizah yapmak, İslam dininin önde gelen büyüklerinin de tavsiyesi olduğunu anlattık. Ancak İslam dini bu bağlamda oldukça yapıcı ve değerli tavsiyeleri vardır. Örneğin İslam dini yüksek sesle gülmemeyi ve gülmekte aşırıya kaçmamayı tavsiye eder.

Yine İslam tealimine göre insan kendi günahları için Allah teala huzurunda ağlamaması da taş kalpli oluşunun işareti olarak algılanır. Bu tavsiyeleri yan yana koyacak olursak, İslam dini hakkında pek fazla bilgisi olmayan bir insan için: Acaba İslam dini mutlu olmaya karşı mıdır? Gibi bir şaibi oluşabilir. Şimdi eğer bu konuyu köklü bir şekilde ele alacak olursak, ilkin mutlu olmak ne anlama geldiğine ve İslam’ın bu konuya nasıl baktığına bakmamız gerekir.

Bazı insanlar mutluluğu, acısız lezzetlerin toplamı olarak tanımlıyor. Bazı psikologlar ise şöyle diyor: Mutluluk hoşnutluk ve zafer duygusundan kaynaklanan müspet bir duygudur.

İranlı büyük düşünür ve İslam bilgini şehit üstad Murtaza Mutahhari mutluluğu şöyle tanımlıyor:

Mutluluk, hedef ve arzularımızdan birinin gerçekleştiğini veya gerçekleştiğini bildikten sonra insanı saran hoş ve zevkli bir duygudur. Acı ve keder ise bunun tam tersi, bir hedef veya arzumuzun gerçekleşmeyeceğini öğrendikten sonra hissedilen bir duygudur.

Şehit Mutahhari’nin mutluluktan verdiği bi tanım içinde bilinçlilik ve güdümlülük gibi unsurları içerdiği için daha önceki tanımlardan daha derin ve daha titiz görünüyor.

Kur'an'ı Kerim ve masum imamların siyeri gibi dini kaynaklara bakıldığında, İslam dini neşe ve mutluluktan yana olan bir din olduğu ve bunun için ve hem sevinmek ve hem sevindirmek için titiz tavsiyeleri bulunduğu anlaşılır. Bu konuda İmam Rıza –s– şöyle buyurur: Zamanınızı dörde ayırın. Bir bölümünü ibadet, bir bölümünü çalışmak ve geçim için faaliyet yürütmek, bir bölümünü güvendiğiniz insanlar ve sizi kusurlarınız hakkında bilgilendiren kişilerle muaşeret ve oturmak ve bir bölümünü de eğlencelerinize ve zevklerinize ayırın ve eğlence anlarında kavuştuğunuz mutluluk ve sevinçten işlerinizi yerine getirme gücü olarak yararlanın.

İmam Rıza –s– bu hadiste açıkça her insanın zamanının bir bölümünü mutlu edici faaliyetlere ayırmasına ve bunun sonucundan da görevlerini yerine getirmekte yararlanmasına vurgu yapıyor. Bu görevler ilse insanı hakikat yolunda kemale erdiren görevlerdir.

İslam tealimine göre insan, yüce Allah’ın en değerli mahlukudur ve fani dünyada çeşitli durumlarda ilahi imkanlardan ve muhibetlerden yararlanarak kemale erer ve ardından ebedi dünyaya intikal ederek yaratanı yanında ebedi saadete nail olur.

Bu düşüncede insanın tüm amelleri ve her anı yüce bir hedef uğruna coşarak yerine getirilir. Gerçekte neşelenmek ve mutlu olmak, yüce Allah’ın insanlara sunduğu muhibetlerden biridir ve insan bunun yardımıyla maddi yaşamın tüm zorluklarına galip gelir ve kemale ermek için gerekli gücü toplar. Bu bakışa göre sevinmek ve mutlu olmak için her türlü yola baş vurmanın doğru olmadığı da anlaşılır.

Bu düşünceye karşı, insanı doğumla ölüm arasında mahsur bir mahluk sayan maddi düşünce, mebda ve maad hakkında düşünmeyi ızdırap ve umutsuzluk kaynağı şeklinde algılar. Gerçekte maddi düşünce, insan aklını bu konuyu idrak etmekten aciz bildiğinden, ya büyük bir hedef olmadığını ya da böyle bir hedefi asla düşünmemek gerektiğini, çünkü insanın bu dünyada azap ve korkusuna sebebiyet verdiğini savunur.

Maddi düşünceyi savunanlara göre insanın zamanı kısıtlıdır ve ölüm de her şeyin sonudur ve bu yüzden bu dünyada sadece mutlu olmak bizi kaygılandıran veya ızdıraba sürükleyen konuları düşünmemek gerekir. Bu düşüncenin sonucu olarak bizi kısa bir süreliğine mutlu eden her şey güzeldir. Ancak İslam dini böyle düşünmüyor ve bir çok durumu sahte ve uydurma mutluluk olarak tanımlıyor. Örneğin uyuşturucu maddeler, laubalilik ve fuhuş, başkalarıyla alay etmek ve çirkin şakalar yapmak, dans ve müzikli eğlencelere katılmak ve kısacası günaha bulaşan her şey İslam açısından haramdır.

Geçen bölümde İslam açısından güler yüzlü olmak ve tebessüm etmek, sevinmenin ve mutlu olmanın ve başkalarını da mutlu etmenin yollarından biri olduğunu anlattık. Yine mizah ve şaka, günaha bulaşmadığı sürece, mutlu olmanın en kolay yollarından biri olduğunu ve günümüzde psikologların da üzerinde durduğu bir konu olduğundan söz ettik. Dış görünüşün düzenli olması, açık renk ve temiz elbiseler giymek ve hoş kokuları sürmek, İslam dininde insanların iç neşesini korumanın yollarından biri olarak vurgulanmıştır.

Günümüzde bilimsel açıdan renklerin insanların duygularını ve içini etkilediği ispat edilmiştir. Örneğin beyaz, sarı ve yeşil gibi renkler neşelendirici renklerdir. Bu yüzden düğünlerde beyaz elbise giymek adettir ve bu renk neşe, aşk ve sevginin habercisidir. İslam dini başta beyaz renk olmak üzere açık renkte elbiseler giymeye tavsiye eder. İmam Bagır –s– hiç bir elbise, beyaz renkte elbiseden daha güzel olmadığını buyurur.

Öte yandan hareketli olmak ve spor yapmak da insanların ruhi dengelerinde çok etkilidir. Deneyimler spordan sonra insanlarda mutluluk duygusu ve tazelik hissi oluştuğunu ve bu etki bir süre devam ettiğini gösteriyor. İslam tealiminde ise başta yüzme ve binicilik olmak üzere spor yapmaya sık sık vurgu yapılmıştır. İslam öğretilerinde çocuklara, gençlere ve yetişkin insanlara yaşlarına uygun olarak spor yapmak tavsiye edilir ve hareketsizlik tenkit edilen bir konudur.

Doğanın güzelliklerinden yararlanmak ve bu güzellikleri gözetlemek insanların mutluluğu üzerinde çok etkilidir. Varlık düzeni, insanları mutlu edecek araç ve gereçleri temin edecek şekilde kurulmuştur. İlkbahar mevsimi, güzel şelaleler, rengarenk çiçekler, güneşın doğduğu anlar, narin yağmurlar, güzel kuşlar ve hoş nağmeleri ve diğer bir çok halikulade durumlar, bize neşe ve mutluluk armağan eden güzelliklerdir. Kur'an'ı Kerim insanları doğaya dikkatle bakmalarını ve böylece yaratanın azametini ve hikmetini idrak etmelerini ve böylece gerçek neşe ve mutluluğu hissetmelerini tavsiye etmiştir.

Helal lezzetlerden yararlanmak da mutlu olmanın yollarından biridir. İslam dini mümin insanlara kendilerini dünyevi helal zevklerden ve lezzetlerden mahrum etmemeleri ve ruhbanlık yaşamına yönelmemeleri konusunda sık sık vurgu yapmıştır. İslam dini ayrıca dünyevi zevklerden yararlanmakta aşırıya kaçılmamasını ve haram ve günaha bulaşılmamasını da tavsiye eder. Bu dengeli tutum, dünyevi zevklerden ve lezzetlerden yararlanmanın dünyevi ve uhrevi azap ve acıya dönüşmemesine vesile olur. İslam dininde başka yörelere seyahat etmek de mutlu olmanın yollarından biri olarak tavsiye edilmiştir.

Sılai rahim ve eşi dostu ziyaret etmek ve Allah’ın salih kulları ve din alimleri ile muaşeret etmek de insanı neşelendiren ve mutlu eden durumlardan sayılır. Yine Allah’a ibadet etmek de mutlu olmanın en güzel yöntemlerinden biridir. Gerçek müminler namaz kılmak ve Allah tealaya ibadet etmekle hiç kimsenin hissedemediği sevinç ve mutluluğu hisseder.

Sonuçta İslam dininin insanlar için benimsediği sevinç, neşe ve mutluluk baştan başa bilinçli ve erdemli bir konudur ve insanın gafletine veya kusuruna yol açan her türlü durum, sahte ve uygunsuz sevinç ve mutluluk sayılır. 015