Mayıs 01, 2016 07:38 Europe/Istanbul

Geçen iki bölümde cenneti ve derece ve mertebelerini ele aldık ve cennet ve cennet nimetleri tüm cennet sakinleri için eşit olmadığını, çünkü tüm cennet ehli olanların aynı makama sahip olmadıklarını, bazıları yüksek derecelere nail olurken, bazıları alçak derecelere ve bazıları da orta derecelere nail olduklarını beyan etti.

Cehennem, yüce Allah'ın kıyamet günü kötüleri göndereceği ve Duzah olarak adlandırılan mekanın en ünlü adıdır. Bu sözcük için çeşitli manalar zikredilmiştir. Bazıları cehennemi ateş ve bazıları derin mana etmiştir. Cehennem, Kur'an'ı Kerim'de her türlü ilahi azap ve gazap ve öfkenin yer aldığı bir mekandır.

 

Gerçekte cehennem, Allah'ın rahmetinden uzak kalmaktır. İnsan bu dünyadaki amelleri ve söz ve davranışları yüzünden cehennemi hak eder. Cehennem her türlü acı, elem ve mahrumiyetin mekanıdır. Fakat ne var ki, cehennemin acıları ve elemi fani dünyadaki acılar ve azaplar gibi değildir. Fani dünyada, acıları ve azapları ve cezaları bir nevi bertaraf etmek mümkün olsa bile, cehennem azabı ne bertaraf edilebilir, ne de değiştirilebilir. Çünkü tüm bunlar her insanın ameli, sözü ve davranışının ürünüdür. Nitekim Kur'an'ı Kerim yetim malını yemeyi ateşi yutmaya benzeterek Nisa suresinin 10. Ayetinde şöyle buyurur:

Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Dolaysıyla kötü amel bizzat cezanın ta kendisidir ve ceza ile amel arasında hiç bir mesafe yoktur. Bu yüzden Neml suresinin 90. Ayetinde de şöyle buyurur:

(Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!" (denir).

Dolaysıyla cehennem azabı sadece onu seçenler için uygulanır. Tüm amelleri ve sıfatları kötü olan ve asla pişman olmayan veya tövbe için ahireti için hiç bir şey biriktirmeyen kimse, aslında kendi elleriyle cehennem ateşini kendisi için yakmıştır. Yani böyle biri kendi kendinin ateşi olmuştur ve bu yüzden onunla ateş arasında bir mesafe oluşması imkansızdır. Çünkü birinin kendinden ayrı düşmesi söz konusu olamaz.

 

Kur'an'ı Kerim'in cehennem için saydığı en önemli özelliklerden biri, çok yakıcı bir ateşi bulunmasıdır. Yüce Allah Tevbe suresinin 81. Ayetinde şöyle buyurur:

... De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!

Burada keşke anlasalardı, demekle aslında muhatabına yanmanın şiddetini ve facianın derinliğini anlatmak istiyor. Çünkü bu ayette yer alan fıkıh sözcüğü, meselenin derinliğini anlama anlamına gelir. Nitekim eğer insanlar azabın derinliğini anlasalardı, bu denli küstahça günah işlemez ve fani dünyada daha temkinli davranırdı. Çünkü cehennem ateşi hiç kimsenin katlanamayacağı kadar acı ve yakıcıdır. Bu ateş insanın canını ve içini yakmak ve çok muazzam ve korkunç olmakla beraber, sesi de korkunçtur ve yürekleri sarsar.

İmam Ali –s– cehennemi ve cehennem ehli olanları şöyle anlatır: ... lakin günah ehli olanların cezası şu ki Allah Teâlâ onları en kötü yere yerleştirir ve ellerini boyunlarına bağlar ve yanan ateşten elbise giydirir ve öyle bir azaptır ki sıcaklığı çok yakıcıdır ve yüksek alevleri ve korkunç sesleri ve gürültüsü vardır. Cehennemde mukim olan kimse buradan dışarı çıkamaz ve ondan ne fidye ne de bir mal kabul edilip kurtulamaz, zincirleri asla kırılmaz, sona ermesi için de süresi yoktur ve orada sakin olanların orada kalmaları için zaman belirlenmemiştir ki sona ersin.

 

Cehennem ateşinin bir başka özelliği zillete düşürücü ve aşağılayıcı özelliğidir ve cennete girenler horlanır ve zillete düşer. Şöyle ki cehennem ateşi bir yandan bedeni yakarken öbür yandan da ruhu etkiler ve insanın duygularını da kapsar ve zillet ve aşağılanmayı da beraberinde getirir. Çünkü bu azaba düşen insanlar fani dünyada Allah'ı unutmuştur ve bugün kıyamet gününde Allah onları unutur ve umursamaz. Allah'ın bu duyarsızlığı her türlü ateşten daha yakıcıdır. Üstelik cennetteki insanlara verilen nimetleri izletmek de cehenneme girenlerin ruhi azaplarını ikiye katlar. Bazen cehennem ehli olanlar cennet ehli olanlarla sohbet edebilir. Bu sohbet onlar için çok esef verici ve üzücüdür. Nitekim Araf suresinin 44. Ayetinde şöyle buyurur:

Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. "Evet!" derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır.

 

Cehennemde kafirleri ve müşrikleri yakan ateşten başka işkence aleti olarak kullanılan yiyecekler ve içecekler de vardır. Kur'an'ı Kerim insanları kötü amellerinin sonu hakkında uyarmak ve kötü amellerden sakındırmak ve cehennem azabının ta kendisi olan günahtan sakındırmak için cehennemde yiyecekleri ve içecekleri anlatır. Bu içeceklerden biri çok sıcak ve kaynayan sulardır. Kızgın bakır kadar sıcak olan bu suların özelliği, içtikçe cehennem ehli olanların bedenlerinin param parça olmasıdır.

Yine cehennemde bir başka içecek çok kötü kokan kokuşmuş sudur. Bu içecek de sap sarı pis bir sudur ve cehennem ehli olanların azabını şiddetlendirir.

 

Cehennemin bir başka azap kaynağı, çok zehirli ve yakıcı rüzgarlardır ve ona Samum denir. Samum çok yakıcı bir rüzgardır ve gölgesi ateşten ve dumandan bulutlardır ve yağmur gibi cehennem ehli olanların üzerine yağar. Bu rüzgarlar o kadar korkunçtur ki, bu rüzgarlardan korunan cennet ehli olan muttaki insanlar bundan ilahi lütuf şeklinde söz eder ve şöyle der: "Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine işleyen azaptan korudu."

Bir yandan yakıcı rüzgar, öbür yandan kaynayan pis sular ve boğucu dumanlar cehennem ehlini fena yapacak kadar onları etkiler, nitekim başka azap olmasa bile bu üç azap onlara yeter.

 

Yine cehennem ehli olanların yiyeceklerinden bir Zakkum ağacıdır. Bu ağacın çok acı ve her türlü bilinen tattan daha kötü tadı olan bir meyvesi vardır. Zakkum ağacının meyvesi de çok çirkindir ve boğazdan geçtiğinde kaynamaya başlar. Fakat cehennem ehli bu meyveyi yemekten başka seçeneği yoktur.

Cehennem ehli olanların bir başka yiyeceği çok kötü tadı ve kokusu olan Zari adında bir ottur. Bu otu hiç bir hayvan bile yemezken, cehennem ehli olanların daimi besinidir ve bundan yedikçe de doymazlar.

Allah Teâlâ Kur'an'ı Kerim'de yer yer cehennem ehli olanların ateşten elbiselerine ve yüzlerini ateşin örtmesine işaret ediyor. Yani bu dünyada insanların süsü olan ve onları soğuktan sıcaktan koruyan elbise cehennemde hem kötü kokar hem kötü görünür, hem de en önemlisi, ateştendir. Bu azap, gerçekte yetimlerin ve mağdurların malını yiyen ve onlara zulmeden insanların amelinin sonucudur.015